İslamiyet'e Göre Anlayışlı Bir Anne Nasıl Olmalıdır?
[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]
Saliha bir kadın, önce evinin kadını olmalı. Kocasına, akrabalarına, komşularına karşı daima saygılı ve uyumlu bir kişilik sergilemelidir.
Tutumlu olmalı, zira Allah (c.c.) israf edenleri sevmez. Evde her şeyi dikkatli ve itina ile kullanmalı. En ufak ve değersizmiş gibi görülen her şeyi değerlendirmesini ve yerinde kullanmasını bilmeli. Zenginde olsa, her şeyi bolca alabilecek imkanlarada sahip bulunsa bile, daima her varlığın bir yokluğu bulunabileceğini ve aç-yoksul insanların varlığını düşünmeli, her şeyi iktisatlı kullanmalı. Az masrafla güzel ve leziz yemekler pişirmesini bilmeli. Her konuda kocasına yardımcı olmalı, ona lüzumsuz masraf yaptırmamalı, kocasının malını ve servetini çar-çur etmemelidir.
Özellikle misafir geldiği zamanlarda mutfak sanatını iyi kullanmalı; kendi akrabaları ve dostları geldiğinde nasıl davranıyorsa, kocasının akrabalarına karşı da daima en güzel ikramı yapmaya gayret etmeli. Misafirin gelmesinden dolayı kocasına eziyet etmemeli, severek hizmet etmelidir
Kadın hareketli ve eli çabuk olmalı, uyuşuk, mıymıntı olmamalı. Kocasının olmadığı saatlerde çabucak işlerini bitirip kendisine zaman ayırmalı. Kocası işten gelmeden ona en güzel şekilde süslenip hazırlanmalı, o gelince lüzumsuz başka şeylerle oyalanmayıp, eşi ile hoşca vakit geçirmeli. Özellikle yeni evlilik aylarında, çocukları çoğalmadan böyle yaparak, kocasını eve iyice bağlamasını bilmeli, kocasının kalbine girmelidir.
Kadın cilveli, tatlı dilli, güler yüzlü olmalıdır. Eve gelen eşine sevimli bakışlarıyla, güzel davranışlarıyla onun yorgunluğunu unutturmalıdır. Bir kadın kadınlık sanatını iyi kullanmazsa, eşini evinden soğutabilir. Inatçılık kötüdür ama, kadınlarda daha da kötüdür. İnatçılık yüzünden nice yuvalar, bir hiç uğruna yıkılıp gitmiştir. Geride ise annesiz-babasız çocuklar, üzüntü ve gözyaşı, hatta bazen de kan bırakdığı olmuştur. Onun için kadın uysal olmalı, kocasıyla ve çevresiyle kolayca uyum sağlamalıdır. 0 zaman değeri anar, yuvada huzur ve mutluluk hakim olur.
Fakat bunun yanı sıra, her türlü zorlukları yenme hususunda ise azimli olmalıdır. Gelen bela ve musibetlere karşı kocasına daima destek vermelidir. Nankörlük etmemeli; varlık anında yanında olup, fakirlik ve sıkıntı anında eşini yalnız bırakmamalıdır.
Eşinden daima helal rızık istemelidir. Luzumsuz ve israf olan, eşinin maddi gücünün yetmediği şeyleri istememelidir. Çocuklarını daima helal ve hayırlı rızıkla yetiştirmeyi şiar edinmelidir. Zira ecdadımız;
"Yuvayı dişi kuş yapar." sözünü boşuna söylememişlerdir. Çocuklarının hem annesi ve hem de eğiticisi olmalıdır. Onları sürekli azarlayan, döven ve babalarına şikayet eden biri olmamalıdır. Bilhassa onları seven, eğiten, sabırla onlarla arkadaş gibi oynayan bir mürebbiye olmalıdır.
Kadın evinde, özellikle de kocasının yanında ne kadar hareketli ise, sokakta bunun aksine ağırbaşlı, onurlu, ciddi ve hanımefendi olmalıdır. Haya ve edebini hiçbir zaman kaybetmemelidir; Hayasız kadınlardan daima uzak durmalıdır. Yanlış düşünceye sebeb olacak mekanlardan uzak durmalıdır. Yürümesinde, konuşmasında, bakışlarında, alışveriş ve bütün davranışlarında çok ciddi olmalıdır. Hele yürürken kadınlık belirtilerini tamamen gizlemeye çalışmalıdır. Zira Cenab-ı Hakk Nur Suresi 31. ayette;
"Kadınlar ziynetlerinin bilinmemesi ve erkeklerin dikkatlerini üzerlerine çekmemeleri için ayaklannı yere sert vurarak çalımlı ve hareketli yürümesinler."
"Kadınlar ziynetlerinin bilinmemesi ve erkeklerin dikkatlerini üzerlerine çekmemeleri için ayaklannı yere sert vurarak çalımlı ve hareketli yürümesinler." buyurmuştur.
Ozetlersek; kadın evinde dişiliğini ve güzelliğini, dışarıda ise kişiliğini sergilemelidir.
Anne ve Çocuk Eğitimi
Günümüz pedagojisi çocuk eğitiminin anne karnında başladığını söyler. Bundan dolayı annenin hamilelik döneminde yedikleri ve içtikleri, bulunduğu ortam, aldığı nefes, kullandığı ilaçlar, ayrıca bu dönemde yaşamında meydana gelen acı- tatlı olaylar karnındaki yavrunun kişiliğini ve terbiyesini şekillendiriyor.
Kişilik, insanı doğuştan getirmiş olduğu mizaç özellikleriyle, sonradan çevresi yoluyla edindiği karakterin birleşmesiyle meydana gelen bütünlüğe; terbiye ise çocuğu belli bir eğitim ile yetiştirmeye denir. Anne ve babaya emanet olan çocuk her şeye rağmen kişiliğin ilk oluşumunu bu kutsal varlıklardan alır. Onun tertemiz ve saf olan kalbi her türlü art niyetten uzaktır. Saflığı, duruluğu ve melekliği iç yapısında barındıran çocuk işlenmemiş bir mermer gibidir.
Kimin elinde ise onun istediği şekle sokulur. Tertemiz bir toprak gibi olup hangi tohum atılırsa en iyi şekilde büyür. Bu toprağa iyilik ve güzellik eken sonuçta onu biçer. Çocuğun içinde bulunduğu ortam onun karakterinin oluşmasını sağlar. Şayet çocuğun iyi bir insan olması isteniyorsa, kendisine örnek olacak insanların çok iyi birer temsilci olmaları gerekir. Ve çocuğa daha küçük yaştan itibaren iyi telkinde bulunmaları icab eder. Gerek sözle, gerekse de davranışlarla… çocuğu güzel terbiye etmek ilk önce ebeveynin tutumuna bağlıdır. Bu da ilk aylar ve ilk yaşlarda olmalıdır. Sonraya bırakmak geç olabilir. Çocuk daha ilk yıllardan itibaren çok iyi öğrenmeye başlar. Bu öğrenme daha ziyade taklitten ibarettir. Fakat çocuk gördüğü ve algıladığı şeyleri kolay kolay unutmaz. Öğrendikleri tıpkı taşın üzerine kazılan yazı gibidir.
Çocuğun temiz fıtratlı, şahsiyetli ve terbiyeli olmasını isteyen anne babalar, önce ona temiz ve güzel bir ortam hazırlamalı. Tohumun iyisi, güzel ve bakımlı toprakta meyveye dönüşür.
Anne-babalar çocuğun terbiyesine ve bakımına hazır olmadan beşiği, odayı hazırlamamalı. Anne-baba çocuğu nasıl güzel yetiştiririm derdini duymadan çocuk sahibi olmamalı. Anne baba şunu bilmeli; insandaki güzel ve çirkin duyguların geneli çocukluk döneminde başlar.
Utanma, hırs gösterme, saldırganlık, sevecenlik, güzel ahlak sahibi olma, bencillik v.s duygular bu dönemde mayalanmaya başlar çocukta. Bu ve benzeri duyguların güzel bir terbiyeye tabi tutulması çocukta sağlam bir kişiliğin kazanılmasını, ayrıca kuvvetli bir zekanın ve muhakemenin oluşmasını sağlar. Çocuk ilk hırsı yemeğe ve kardeşe gösterir. Bu sebepten çocuğa yeme içme adabı ilk verilecek terbiyelerden olmalı. Ebeveyn çocuğun cinsiyetine göre hitap etmeli, elbiseyi alırken cinsiyeti göz önünde bulundurmalı, alınacak oyuncaklar da bu yönde alınmalı.
Çocuk ilk yetişme çağında şayet ihmal edilirse ahlakı bozulur, bir sürü kötü huylar ortaya çıkar ki, bu da ileride telafisi mümkün olmayan sıkıntılar meydana getirir. Çocuk okul çağına gelmeden ebeveyn onun eğitimiyle ilgilenmeli. Sözden çok anlamayacağından yaşanmış hikayeler ve iyi insanların hayatı örnek olarak kavratılmalı. Çocuğun güzel ahlak ile ilgili güzel bir davranışı görüldüğü zaman çocuk sevineceği bir şekilde ödüllendirilmeli. Unutulmamalı ki ödül ve mükafat çocuğu güzel davranış sergilemeye teşvik eder. Yalnız ödülün dengeli ve yerinde verilmesi önem arz eder.
Anne-baba çocuklarının gizli kusurlarını araştırırsa kusurlu bir evlat sahibi olur. Şu akıldan çıkarılmamalı; ebeveyn çocuğunun on kusurlu hareketinden dokuzunu görmezlikten gelmeli.
Kusurlu davranışlar çocuğun yüzüne vurulursa zamanla çocuk çivi tutmayan bir tahtaya dönüşür. Ve yüzsüzleşir, yaptığı kötü davranışların da normal olduğuna inanır, kişiliği bu yönde gelişir.
Yaptığı kusurlu davranışlar çocuğun başına kakılmadan güzel bir lisanla kendisine anlatılmalı. Şayet anne baba bu tür sorunlarla başa çıkamıyorsa yardım almalıdır. Çocuğu sık sık aşağılama, kınama ve ayıplamadan uzak durmak gerekir. Bu tür olumsuz komutları bilinç altına toplayarak büyüyen çocuk zamanla bu tür kusurlu davranışların kendinde olduğunu varsaymaya başlayacak ve bu doğrultuda şahsiyet geliştirecektir. Belli bir süreden sonra da hem annesinin hem de babasının ikazlarını kulak ardı edecektir. Onun için ebeveyn bu tür olumsuz davranışlardan uzak durmalı, kendini yapmaya mecbur hissederse de binde bir yapmalıdır, bu yaklaşım kanaatimce daha etkili olur.
Sorularla İslamiyet