‘’ Evladı-Ekrâd’’ Değerlerini Batılılaşma Adına Yitiriyor.
İnsanların manevi ve toplumsal hayatlarını belli ilkeler üzere oluşturan din kavramı hiçbir zaman ihmali mümkün olmayan bir olgudur. Tarih her daim bizlere toplumsal ilişkilerin ilahi dinler ve batıl ideolojiler arasındaki mücadeleyi belgeler ve yaşamsal alanlarda ortaya koymuş kalıntıları ile sunmuştur.
İlahi dinlerin varlığı ile geleneksel batıl dinlerin ortadan kalkacağı ve insanların bunlara ihtiyaç duymayacağı şeklindeki bakış tarzı, bilim ve teknolojideki çok hızlı gelişmelerin insanlığa sunduğu imkânlar neticesinde batıla yönelişleri adeta tetiklemektedir.
Bilim ve teknolojinin insanlığa sunduğu nimetleri, insanlık dini İslam çerçevesinde değerlendirmek istemeyen nefis sahipleri her tür ahlaksızlık ve başıboşluğu sunarak insanların fıtratlarına yaradılış ölçülerine ters tutum ve davranışlara yönelmesine yol açmaktadır.
Bu değişim sürecinde kaydedilen ilerlemeler, özellikle geçiş dönemi yaşayan toplumların gelenek ve değerlerinde birçok köklü değişime sebep olabilmektedir. Kendi öz değerlerinden uzak toplumlar içerisinde yer edinmeye çalışan insanlar, psikolojik, ekonomik, eğitimisel ve görsel alanlar da kendi öz değerlerine yabancılaşmaya başlamaktadırlar.
Sözün başında ele aldığımız ‘’Evladı-Ekrâd’’ ifadesi ile tanımlanan bir kavmin bulunduğumuz asır içerisinde atalarının ortaya koymuş oldukları, insanlık dini İslam’ın ilkelerini hiçe sayarcasına toplumsal yaşam tarzlarına ayak uydurma çabaları beraberinde birçok sorunu meydana getirerek. İnsanlık dininin değerlerinden uzak yaşama alanlarına, meyletmelerine sebep olmaktadır.
Örneklendirerek olayın iç yüzünü daha netleştirmek yanlış anlaşılmaların önüne geçeceği kanaati ile, Yüzyıllardır İslam esaslarını şiar edinmiş olan Ekrâd kavminin öz değerlerinden uzak yaşam biçimini hayat tarzı haline getirmeye çalışan gençlerin ve yetiştirdikleri çocuklarının özlerine dönmeleri adına ciddi anlamda eğitimsel ve tarihsel hakikatler anlatılmalı toplumların düşmüş olduğu fecaatlerden uzak kalmaları sağlanmalıdır.
Gençlerimizde var olan batılılaşma hevesi görsel ve yaşamsal olarak gün geçtikçe kendi çirkin yüzünü İnsanların hayatlarını alt üst ederek, ailelerin dağılmasına sebebiyet vererek, anne ve babaya itaati özgürlük adına yok ederek, saçından tutunda kılık kıyafetine, sözlerine ve tavırlarına kadar sunmalarına sebebiyet vermektedir.
Ekrâd kavminin gelenek ve göreneklerinde var olan edebi öncelikle yıkan kesim
PKK olmuştur. Kızlara ve erkeklere özgürlük adı altında açılıp saçılmaya, flört etmeyi, nette dolaşmayı, dar kot pantolonlar ile gezmeyi, erkekli kızlı ortamlarda mahrem sınırlarına riayet etmemeyi, kahraman cedleri Selahhaddin-i Eyyubi, Şeyh Said, Üstad Saide Kurdi, Ehmedê Xani, İbn-i Halikan ve daha birçok ender şahsiyetin yerine, Allah ile yıllarca delicesine savaştığını ve sonunda onu yendiğini söyleyen, Allah resulü Muhammed’in evliliklerini cinsellik ve maddiyat ile bağdaştıran, şahsiyet(siz)leri örnek ve önder olarak göstermeye başlamışlardır.
Bu sözlerimin birçok kesime dokunacağını bilmekte ve neticesinde ne tür tepkiler olabileceğini iyi hesaplamaktayım. Ama asla ve asla hakk adına ortaya koyulacak olan hataları, benim ırkımdan benim toplumumdan diyerek göz ardı edemem etmemeliyiz. Ekrâd kavmi asırlardan bu yana İslam dininin hakikatlerini benimseyerek, bu hakikatleri çiğnemeye ve dil uzatmaya çalışanlara karşı hayatını ortaya koyabilmiştir.
‘’Haksızlığa karşı susan dilsiz şeytandır’’ hakikatini ‘’Kur’an’i’’ misyonu ilke edinmiş halkların ve bireylerin, insanların düşmüş oldukları hatalarında ısrarcı davranmalarına sessiz kalmaları ve benden uzak dursun, kime ne ederse etsin mantığı ile yaklaşımları Ümmeti Muhammed’in yiğit evlatlarının bugün kimlere hizmet ettiklerini dahi anlayamamalarına ve kaosa sebebiyet vermiştir.
Yaşamış olduğum toplum fertlerinin, cehaletten kaynaklanan davranış ve söylemlerinin bütün bir topluma mal edilmeden, eğitilmelerine ve hakkı haykırmalarına vesile olacak hakikatler, her daim okuduğumuz ‘’Yalnızca sana ibadet ettiğimiz için Yalnızca senden yardım dileriz’’hakikati ile hiçbir güç ve otoriteden çekinmeden Allah namına ortaya konulmalı.
Ekrâd kavminin son yüzyılda yaşamış olduğu zulüm ve sömürüler elbette adilane ölçüler içerisinde insanlığa ve toplumlara, anlatılmalı ve bu haksızlıklara karşı ‘’EL ADL’’ isminin tecellisi ile mücadele edilmeli. Kendi hakkını ve hukukunu korumaya çalışırken başkalarının hakk ve hukukuna girmeden, kırmadan, dökmeden ve öldürmeden en büyük silah olan eğitim ile mücadele verilmelidir.
Allah resulünün takipçileri olduğumuzu her daim dillendirmekte ve bununla gurur duymaktayız. Lakin eylemsel olarak bu söylemin içini doldurmaya gelince, arka planda kalarak mazlumların haklarını zalimlerden sormaya cesaret gösterilmemekte. Bu savunmayı İslam’ın öz değerlerini kendi değerleri imiş gibi göstererek kitleleri, etkileyen ve sürükleyen güçlerin hâkimiyetine bırakmaktayız.
Evladı-Ekrad’ın parmak ile gösterilen ve namus timsali olarak benimsenen gençlerinin günümüzde sahipsizlik, yoksulluk, işsizlik, dışlanma ve birçok sebepten dolayı, öz değerlerine yabancılaşmaları ahlaksız ve insanlık dinine aykırı tutum ve davranışlarındaki payımızı kimsenin üstüne yıkmadan vicdani bir muhasebe ile değerlendirmeliyiz.
Örnek nesil olması gereken ‘’Evladı Ekrad’’ın batılılaşma ve daha birçok sebepten ötürü düşmüş oldukları hatalarından kurtulmaları ancak ve ancak sahiplenme ve eğitimsel destek ile başarıya ulaşabilir. Söylemlerimde asabiyet duygusundan uzak, kendi kavmimin yanlış gidişatını eleştirmem birçok kesim tarafından yadırganabilir. Lakin insanlık dininin bana vermiş olduğu izzet ve şerefi asla ve asla asabiyet, ırkçılık vb batıl ideolojilerin ekmeğine yağ sürerek saklayamam.
Evladı- Ekrad üzerinden vermiş olduğum örneklemeler bütün ırklar, kavimler ve toplumlarda var olan bir hastalığın teşhisi adına kullanılmıştır. Kimse kendine bu anlatımlardan bir pay çıkarmasın ve bu hakikatlerin aynı karakterde olan insanların tümüne yönelik bir eleştiri olduğunu iyice bilmelerini isterim.
Mevlüt Hönül
Malazgirt
imamhuseyinali@hotmail.com