Misafir sevildi,Ağırlanmaya devam kararı alındı.Bu her Misafire nasip olmaz
bi sorum olacak ;
*islam aleminde ehli sünnet dediğimiz ekolun,kerbela mazlumlarına aşk ve kerbela musebiblerine nefretten vazgeçmiyor.ama musebbiblerinede toz kondurmuyor,yani samimi bir tepkileri yok.dolaylıda olsa baş musebbib muaviye ve hanedanına saygı çerçevesinde yaklaşılıyor.içlerinden iki kurban seçilip yeriliyor(yezid ve ibn ziyad),diğerlerine saygıya devam.sizce bu çelişki değilmi?bize ehli sünnetin bu mantığını açıklarmısınız? ehli sünnet gerçekten böylemi düşünüyor? ehli sünnet kurucuları 4 mezhep imamının ehli beyt sevdalıları olduğu,bu konuda mücadele ettikler,hatta şiddete maruz kaldıkları bilinmektedir.nedir bu çelişki Hocam?
Teşekkürler..
Allah razı Olsun Fatıma Bacım…
Sorunuz İslam tarihin can alıcı hususlarından bir soru ve detaylıca izah edilmesi gerektiği kanısındayım elimden geldiğince izah etmeye çalışacağım…(Ehli Sünneti gerçek manada Kur'an ve Resulünün ahlakı ile ahlaklananlar olarak algılayan zalimlere karşı dik duran anlayışa İmamların genel ismi algılayanlara sözüm yoktur söyleyeceğim sözler onlara yönelik olmayıp ismini Ehli sünnet ile anan Beredaylaradır...)
Ehli Sünnet isminin ilk kullanımı 900’lü yıllara dayanmaktadır. Ehli Sünnet Kavramını ve öğretilerini anlamak için bu kavramın kullanılmasında etki eden olayları analiz etmemiz lazım.Bugün Zalimlere toz kondurmayan Ümmeyye oğulları saltanatını devam ettiren tüm anlayışlara karşıyımdır.Hiç çekinmeden Muaviye,Hindu,Yezit,Süfyan ve benzerlerini yerden yere vururum vurma yada devam edeceğim.
Demek sizler iş başına gelecek olursanız, yeryüzünde bozgunculuk yapacak, akrabalık bağlarını da koparacaksınız, öyle mi?
İşte bunlar, Allah'ın kendilerini lanetlediği, bu yüzden kendilerini sağır ve gözlerini kör kıldığı kimselerdir.(Muhammed 22-23)
Ey Muhammed, hani sana «Rabbin insanları (Mekkeli müşrikleri) kuşatma altına aldı» dedik. (O gece) sana gösterdiğimiz görüntüleri ve Kur'an'da adı geçen lanetlenmiş ağacı da sırf insanlara bir sınav konusu olsun diye ortaya koyduk. Onları korkutuyoruz ama bu korkutmalarımız azgınlıklarını arttırmaktan başka bir işe yaramıyor.
(İsra-60)
O şeytan sizi yardakçıları ile korkutur, o halde eğer gerçekten mümin iseniz onlardan değil, benden korkunuz.
(A'li İmran 175)
Merak edenler Bu ayetlerin Nüzul sebeplerine baksınlar…
''Ali’yi seven, beni sevmiştir. Ona düşmanlık, bana düşmanlıktır. Onu inciten beni incitmiştir. Beni inciten de elbette Allah’ı incitmiş olur.''
(Taberani)
Bu rivayeti Kur'an arz edelim ...
Allah resulünün Ehlbeytini bilerek incitenlere Yine Kur'an cevap veriyor...
Allah'ı ve Rasulü'nü (bilerek) incitenlere gelince; Allah onları bu dünyada ve ahirette (rahmetinden) yoksun bırakacak ve onlar için alçaltıcı bir azap hazırlayacaktır.
(Ahzab-57)
İslam âleminde meydana gelen siyasi çekişmeler, İslam ile yeni tanışan toplumların sorunları karşısında geleneği savunma adına ‘’Ehli Hadis’’ dediğimiz kesimler Hadis rivayetlerine büyük önem verdiler. Allah resulü ve Dört halife döneminde yazılmayan rivayetlerin yazılmasına ve okutulmasına büyük önem verdiler.
İmam Malik, İmam Şafi, İmam Ahmed B Hanbel gibi Âlimler hadis usulü ile Fıkhi sorunlara çözümler buldular. Lakin takipçileri bu çözümleri sunan Âlimlerin görüşlerini ekolleştirerek Fıkhi içtihatlara dayalı Mezheplere dönüştürdüler Zalimlere karşı duruşlarını ise görmezden geldiler.
Ehli Hadisin Akıl ve Eleştiri yerine teslimiyet ve taklidi benimsemesi dini hususlarda konuşmaktan ziyade ibadete ağırlık vermesi sessiz yığınların suya sabuna dokunmayan zulme sessiz kalan kaderci bir anlayışın ortaya çıkmasına sebep olmuştur.
Bu anlayışa karşı duran Mutezile, Şia, Harici ekolleri bidat, sapkın yaftası yemekten sıyrılamadı ve halende takipçilerinin geneli taasubi anlayış ile batkıları için bidat ve sapkın yaftasını vurmaktan geri durmaz ve Ehli Sünneti = Din olarak algılar bunun dışında kalanları dinden saymayacak kadar ileri gidenleri Eygi Cüppeli Sıffil gibi Papağanlar her hususta bu kavram üzerinden rantlarına rant katmaktadırlar.
Allah resulünden sonraki dönemlerde vukuu bulan ‘’Fitne Dönemleri’’ hususunda sessizliğe bürünen ve birbirlerini öldürenleri ‘’Sahabe’’ adı altında tanımlamaktan çekinen. Vukuu bulan olayları Fazilet adı altında açıklamalar ile geçiştirerek bunu doğru anlayış olarak sunmaya devam etmektedirler.Bugün Şia ismini duıyup yezite rahmet okuyanlarınada denk geldim.
Eleştirilemeyecek olan Kur’an ve Resulü dışında kendilerince ortaya koydukları Sahabe dokunulmazlığı ile onlara koruma kalkanı oluşturmuşlardır. Onlara göre Her Sahabe bir yıldızdır. Eleştirilemez Velev ki Bu Binlerce Allah dostunu şehit eden Muaviye, Amr, Yezit olsa da.
Bu anlayışa karşı duran Otorite Âlimlerimizden İmam Ebu Hanife, Hasan El Basri, İmam Şafi, İmam Malik, İmam Ahmed Bin Hanbelî dar kalıplar içine yerleştirerek belli bir kesime mal etmek onların ZALİMLERE karşı duruşlarına Hakka şahitlik ettikleri ve Ehli Beyti destekledikleri için zulüm ile Şehit eden ama İsimleri Ehli Sünnet olarak anılan zalimler ile aynı görmektir.
Zalimide İsmine Ehli Sünnet demekte idi. Bu hakikat gereği Otorite Âlimlerimizi dar kalıplar içerisine hapsetmek onların saygınlığına saygısızlıktır Onların İsminin önüne arkasına bir şeyler eklemek zulümdür Hak ettikleri İsmi Allah Kur’anda İslam=Müslüman olarak belirtmiştir bu ismin üstüne isim konulamaz.
Bugün yeryüzünde İnananların kendilerine Sünni’yim, Şiayım, Mutezileyim ve benzeri söylemleri Kur’an nizamına aykırı bir görüş olup Kur’anı farklı-farklı kesimlere inmiş gibi lanse etmektir. Bu söylemlere karşı Kur’an Müminlere Müslümanlara hitap eder demek lazım Müslüman ismi üstüne isimlere şiddetle tepki göstermek lazım.
Özellikle Abbasiler döneminde İktidarların şemsiyesi altına giren topluluklara ‘’Ehli Sünnet Ve’l Cemaat’’ ismi ile bir mezhep isminden ziyade birçok mezhebin ismi olarak anılmaya başlanmıştır. İktidarlar ile mücadele içerisinde olan ve Zalimlere karşı dik duran Mutezile ve Şia iktidar mollalarınca Bidat ehli damgasını yediler.
Ehlisünnet’i eleştirdiğim noktaların Başında Ehli Sünnet adı altında Muaviye ve benzeri zalimleri Peygamber evlatlarını katleden, hilafeti hanedanlığa/kisralığa dönüştüren İmam Aliye seksen yıl boyunca İslam mabetlerinden lanet okutan ve cemaate âmin dedirten Zalime alkış tutarak Masum saymaları Sahabe kutsiyeti altında yere göğe sığdırmamalarıdır.
İkinci husus: Hadislere dayanarak İtikat oluşturulması İman esasları Kur’an ile belirlenmiş iken hadisler ile itikatlar belirlenmesi yeni maddeler eklenmesi Kadere iman anlayışı gibi. Müslüman olup olmadığına yanlış veya doğru olduğu ‘’Ehli sünnet’’ adına karara bağlamalar. İktidarların zulümlerine rağmen İtaati caiz görmeleri ve onlara karşı ayaklanmaya karşı durmaları. Geleneklere sıkı bağlılık yeni açılımlara yorumlara kapalılık.
Muvahhit âlimlerimiz Kur’an ahlakını ahlak edindikleri için Zalim otoritelerce Şehit edilmişlerdir. Bu Âlimlerimize İsim takmayalım Onlar inançlarını kanları ile ödemişlerdir. Kendine Sünni diyerek Zalimlere zalim diyemeyen Lakin İmam Hüseyin için İmam Hasan için Timsah gözyaşları ile anlatmak onlar adına mersiyeler dizmek onları anlayamaktır. Emevi hunharlarının (Ömer Bin Abdülaziz Ve ikinci Muaviyeyi tenzih ederim) pısırıklaştırma ideolojisini benimsemektir. Bu anlayışa babam dahi sahip olsa benim için aynıdır değişmez.