Tekil Mesaj gösterimi
Alt 09 Mayıs 2012, 00:38   Mesaj No:95

Yitiksevda

Medineweb Emekdarı
Yitiksevda - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:Yitiksevda isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 2
Üyelik T.: 10 Nisan 2008
Arkadaşları:3
Cinsiyet:Erkek
Memleket:MALAZGIRT
Yaş:48
Mesaj: 5.077
Konular: 295
Beğenildi:128
Beğendi:24
Takdirleri:153
Takdir Et:
Standart Cevap: 18.Haftanın Misafiri Yitiksevda ^^

Alıntı:
nasıll Üyemizden Alıntı Mesajı göster
misafirliğiniz vatana millete ,medineweb sakinlerine hak ve batılı ayırmada öncü olsun inşaallah.ayrıca misafirliğinizin uzatılmasına denk gelmemde iyi oldu çünkü benimde kafamda bazı sorular var fırsat buldukça soracam inşaallah..

ilk sorum şu,

Yaşadığımız türkiye toplumu kuranın tanımında,Müslüman,kafir,müşrik,ehli kitap,bunlardan hangisidir..

MÜSLÜMANSA delilleri,

Kafirse delilleri,

müşrikse delilleri,

ehli kitapsa delilleri...[günümüze güncelleyerekte verseniz daha anlaşılır olacaktır inşaallah,farkındaysanız sorum FER BAZINDA DEĞİL,TOPLUM BAZINDADIR]..şimdiden teşekkürler..
Kur’ani kavramlar içerisinde Küfrün zıddı iman’dır. Birinin varlığı diğerinin yokluğudur. İmanın eylemsel boyutta olan merhaleleri arasında Kur’an bütünlüğünde genel itibari ile Önce İman sonra amel gelmekte lakin bakara suresi 256 ayeti kerimede ‘’Dinde zorlama yoktur. Artık doğru ile yanlış, birbirinden ayrılmıştır: O halde, şeytani güçlere ve düzenlere (uymayı) reddedenler ve Allah'a inananlar, hiçbir zaman kopmayacak en sağlam mesnede tutunmuşlardır: Zira Allah her şeyi işitendir, her şeyi bilendir. ‘’

İnanç hususunda doğru ve yanlışın açıkça birbirinden ayrıldığını ve Tağuti güçlere uymayı reddedenlerin sağlam bir yolda oldukları izah edilmektedir. İmanın merhalelerinden ameli hususlar zaten izah edilmiştir…
Küfrün şubeleri olarak söz, fiil gibi kısımlar da imanda olan gibi merhalelere ayrılmaktadır. Örneğin tağuti güçlere düzenlere uyma, putlara tapma, Allah’ın kelamı ve Resulü ile dalga geçme gibi hususlar küfrün merhalelerinden bir kısmıdır…

Peygamberin nübüvvet makamı hususunda Yahudileşenler Hrıstiyanlar vb Müşrikler kendi öz evlatlarını tanıyıp bildikleri gibi bilmekte ve onun asla yalancı olmadığını tasdik etmekte idiler ama eylemsel boyutuna inince ne tasdik etme nede ona uyma hususu yoktu bu bilmelerinin onlara hiçbir faydası olmamıştır…

Allah’ın hükümleri ile hükmetmeyenleri Peygamberlerini inkâr edenleri onun öğretisini kabul etmeyenleri Allah kâfir olarak isimlendirmiştir. Allah’ın bu vasıflandırmasına binaen onlara Kâfir ismini kullanmamak diye bir şey mümkün değildir. Bu isimle anılmak zorundadırlar...Bu vasıflara sahip olanlara kullanılmasında şüphe yoktur…

Konuyu uzatmadan kısaca izah etmeye çalışır isek:

Tekfir ne bayraklaştırılması gereken bir konu nede hafife alınacak bir mevzu değildir. İslam tarihini incelediğimizde ilk dönemlerden günümüze değin kimi zaman keskin bir kılıç kimi zaman da masum bir fikir olarak kullanılmıştır…

İnsanları dışlayarak yapılacak tüm davetlerde asla başarıya ulaşılamaz Çünkü eğer dışlama ile davet yapılsa idi Allah resulüne o kadar işkence zulüm zorbalık yapan en yakınlarını şehid eden her daim karşısında duran kişileri dışlaması gerekir idi!

Vahşi örneğini sunacak olursak Hamzayı şehid eden ve sonrasında iman eden biri iman etmesi ile birlikte yalancı peygamber müseylemetül kezzabı öldürmüştür… Eğer Allah resulü bu zata tekfiri bir usul ile bakmış olsa idi kazanılmaktan öte küfrü ile baş başa kalması demek olacaktı…

Bizler ‘’Dengeli Ümmet’’ olma vasfını elden bırakmadan… Tüm topluma tebliğ edildiği hakikatini idrak ederek kendi heva ve heveslerinin esirleri olduğu bilinci ile ‘’Kardeş’’ olabilmeleri için elimizden geldiğince ‘’Lisan’ı Halimiz’’ ile örneklik teşkil etmek için yaşamak-yaşamak-yaşamak anlatmak anlatmak-anlatmak ile mükellefiz kimsenin küfrüne hüküm verecek konum sahipleri değiliz Allah her şeyi işiten gören ve en iyi bilendir Hükmü Allah’a bırakmak lazım…

Bizlerden önce yaşamış olan toplumları gelenek kültür ve yaşantılarını doğru ve eğriyi birbirinden ayırmak için değerlendirmeliyiz.Çünkü bizlerden sonra gelecek olan nesillerde bizlerin eğri ve doğrusunu sorgulayacaklardır Allah’ın günlerinin her daim devretmekte olduğunu idrak ederek eğri ve doğruya ifrat ve tefritten uzak olarak yaklaşmak zorundayız…

Ayeti kerimelerin genelinde ‘’Ey İman Edenler’’ hitabını içini doldurmak lazım iman edebilenler değerlendirmesi gerekir çünkü imanın tüm merhaleleri bir birinden bağımsız olmadığı gibi Küfrün merhaleleride bir birinden bağımsız değildir.

Ülkemizde toplumsal Şirkler vardır.Cehalet mazaret değildir Lakin Bizler Allah resulünün Tebliğ metodunu uygulamak zorundayız Anlatmak Anlamak Yaşamak bunlar ile İnsanların hatalarından günahlarından şirklerinden vazgeçmelerini sağlamak ile mükellefiz kimseyi doğru yola ulaştırma bizim elimizde değildir biz yalnızca tebliğ edebiliriz kimsenin Küfrüne Kafirliğine Müşrikliğine Hüküm vermeye yetkin değiliz kendimizi yanlışlardan ve benzeri olaylardan muhafaza etmek zorundayız...
__________________
Sakın başkasının kölesi olma; çünkü ALLAH seni hür yaratmıştır .

-İmam Ali- (a.s)