Durumu: Medine No : 2 Üyelik T.:
10 Nisan 2008 Arkadaşları:3 Cinsiyet:Erkek Memleket:MALAZGIRT Yaş:48 Mesaj:
5.077 Konular:
295 Beğenildi:128 Beğendi:24 Takdirleri:153 Takdir Et:
Konu Bu
Üyemize Aittir! | Cevap: İlmi Münazara Platformu
Allah'u Teala İnsana yeryüzünde, ''Halife '' olma ,Allah'ın emir ve yasaklarını,yeryüzüne hakim kılma görevi vermiştir.Lakin bu görevin,fertler bazında yeryüzüne,hakim kılma olarak algılanması yanlış bir olgudur.Çünkü ,Allah'ın bizlere görevi yüklerken verdiği isim ''ÜMMET '' ismidir.Çünkü bu isim altında,görevi üstlenecek ve yeryüzünde bulunan diğer toplumlara ''LİDERLİK '' yapacak bir toplumun inşaası söz konusudur.
Peygamber efendimizin 23 yıllık, Risaleti boyunca yaptığı, ''TEBLİĞ'' ve ''DAVET'' bu evrensel misyonu üstlenecek olan, bir Toplumun inşaası idi.Böyle bir toplumu,bizler ''MEDİNE İSLAM ''devletinde görebilmekteyiz.Bu toplumda, ''Siyasi'' ''Ekonomik'' ''Sosyal '' ve ''Ahlaki'' olmak üzere beşeri ilgilendiren her alanda birer örnek Model oluşturulmuştur.
İslam alemi,bir metod olarak ele almak istedikleri konularda ,örnek model olarak ‘’MEDİNE İSLAM’’devleti esaslarını alabilmelidirler.İslam toplumunun,yeniden bir araya gelerek, Tek Millet olan KÜFRE karşı,İslam toplumlarının hayatlarındaki uygulamalarda, esas olarak KURAN VE SÜNNET’İ yaşanır hale getirebilmemiz için,KURAN’SIZ BİR SÜNNET anlayışından kurtulmamız adına, ‘’SÜNNET ‘’kavramını çok iyi anlamalıyız.
Tarihten bizlere ulaşmış bilgiler ışığında, ‘’SÜNNET’’ kavramının tanımını şöyle anlıyoruz:Peygamber Efendimizin,kendi döneminde,İslam
toplumunun ’’Akide’’ ‘‘İbadet’’ ‘’Tebliğ’’ ‘’Eğitim’’ ‘’Ahlak’’ ‘’Hukuk’’ ‘’Siyaset’’ ‘’Ekonomi’’ gibi Toplumu ilgilendiren alanlarda Bireysel-Toplumsal ve Evrensel olmak üzere,hayatın her alanında ,yönlendirip,yönetmede ‘’KURAN ‘’ temel kaynak alınarak ,bu esaslar ve prensipler dahilinde ,yapılmış olan uygulamaların oluşturduğu, ‘’ZİHNİYET veya DÜNYA GÖRÜŞÜDÜR’’ ‘’SÜNNET’’ Peygamber efendimizin, yaşamı boyunca bireysel,toplumsal ve evrensel olmak üzere,İnsanların hayatlarındaki uygulamaları,şu belli kaideler üzere yaşanmasını sağlayan davranış biçimidir:
(Farz-Mendub-Mübah-Mekruh-Haram )Türünden,İnsanların yaşamlarında uygulama olarak davranış ve hükümleri içeren ,örnek sunulmuş bir yaşam biçimidir.Peygamber efendimizin, ‘’Sünnetini’’ Alimlerin ittifak ettiği şu 12 esas üzere inceler isek .Sünneti daha iyi kavramış olacağız,çalışma bizden TEVFİK Allah’tan :
1)YASAMA (ET-TEŞRİ )
Resulullah’ın sünnetinin çoğunluğu bu kapsama girer.Peygamber efendimizin, görevlerinden biri olan ,İnsanlara uymaları gerekli olan, konularda İslamın ahkamını bildirmektir: Örnek olarak: Peygamber efendimizin,‘’Haccın nasıl yapılacağını benden öğrenin,(Huzu anni menasikekum)Namazı ben nasıl kılıyorsam öyle kılın.(Sallu kema reaytumuni usalli ) sözleri bu kapsam dadır.Bu nedenle, Hacc ve Namaz hususunda,Peygamberimize uymak zorunludur.
2)FETVA (EL-FETVA )
Dini konularda,Peygamberimize sorulan sorulara,vermiş olduğu cevaplar bu kategoriye girer.Örnek olarak:Veda Haccı sırasında,gelip kurban kesmeden traş olduğunu, veya şeytan taşlamadan kurban kestiğini vb soru soranlara,böyle yapmalarının hacca zarar vermeyeceğini söylemesi,bu kategoriye girer.bunun benzeri olan uygulamalar içinde geçerli ve bağlayıcıdır.
3)YARGI (EL-KADA )
İhtilafla bir konuda iki kesim arasında verdiği hükümler bu kapsama girer: Örnek olarak:Habibe bintu sehl’in,kocasından ayrılmak istemesi üzere,Peygamberimizin,onun kocasından aldığı bahçeyi,geri vermesi şartı ile ayrılmalarına hükmetmesi gibi,hükümlerin ele alındığı bir kavramdır:Vermiş olduğumuz ilk üç madde,bağlayıcı olarak genel olabildiği gibi,özel şahıs ve durumlara da has kılınabilir.Bu üç madenin,bağlayıcılığı şahıs durum ve şartların varlığına bağlı olur. Başka bir örnekte:Peygamber efendimizin,sıcak bölgelerde fermantasyona (bir maddenin bakteriler, mantarlar ve diğer mikroorganizmalar aracılığıyla, genellikle ısı vererek ve köpürerek kimyasal olarak çürümesi..) sebep olan kapların kullanılmasını yasaklaması genel olmayıp,Sıcak bölgeler için geçerli olan bir hükümdür.Yani soğuk bölgelerde,böyle bir durum söz konusu olmaz, bu bölgede yaşayanları kapsayacak bir yasaklama değildir.
4)DEVLET BAŞKANLIĞI (EL-İMARA)
Peygamber efendimizin, Beşer olarak, Devlet başkanı sıfatı ile,verdiği hükümleri içeren kavramdır. Örnek olarak: ’’Savaş esnasında bir düşmanı öldüren kişi o düşmanın üzerindeki silah mal teçhizat vs alma hakkına sahip olur.’’ Sözünü Peygamber efendimiz ‘’DEVLET BAŞKANI’’ olarak söylediğinden,öldürülen kişinin mallarını almak ancak devlet başkanı sıfatı ile müsaade ettiği takdirde mümkün olur.
5)İYİYE-GÜZELE TEŞVİK (EL-HEDY)
Peygamber efendimizin,bu kategoride söylemiş olduğu sözler,emir ve yasaklar,mutlak manada yerine getirilmesi zorunlu olmayan,iyiliğe ve güzelliğe,teşvik amaçlıdır. Örnek olarak: Peygamber efendimizin,Hz Ebu Zerre söylediği, ‘’Köleleriniz Allah’ın size verdiği bir nimettir.’’Ve kimin hizmetinde böyle biri varsa, ‘’Yediğinden yedirsin,Giydiğinden giydirsin.’’Sözü en iyiye ve güzele teşvik amaçlı bir sözdür.Yoksa Peygamber efendimiz, Kendilerinin hizmetinde olanlara,Kendisinin yediği ve içtiğinin,aynısını yapmaları zorunluluk teşkil etmemektedir.Bur da zorunluluk hizmetlerinde olan kişilerin,Gıda ve Giyim,ihtiyaçlarının karşılanması zorunluluğudur.
6)ARABULUCUK (ES-SULH)
Peygamber efendimizin,bu kategoride söylemiş olduğu ve uyguladığı emir ve yasaklar, Yargıdan farklıdır.Çünkü bu kapsama giren,Hükümler sadece iki tarafın anlaşması hususunda,kendi rızalarına dayalı,çözümleri sunmadır.Örnek olarak:Ka’b b Malik, Abdullah b Ebi Hadred’ten,alacağını istediği ve bu konuda tartıştıkları vakit, Peygamber efendimizin, Sulhu sağlama adına, Ka’b b Malike alacağının yarısından vazgeçmesi hususunda, tavsiyede bulunması bu kapsama girmektedir.Peygamber efendimizin,bu uygulamasına bakarak, şöyle bir olgu oluşmamalı .Yani Herkes,‘’Alacağının yarısından vazgeçmeli.’’diye bir hüküm çıkarılmamalı, Amaç Sulhu sağlamaktır.
7)FİKİR DANIŞANLARA YOL GÖSTERME (EL-İŞARATU ALE’L MUŞTEŞİR)
Peygamber efendimizin bu kapsama giren sözleri,Bir davranışın,Haram olmasından değil,hoş bir davranış olmamasındandır. Örnek olarak: Hz Ömer Allah rızası için,Cihad’ta kullanmak üzere bir atı birine kullanmak üzere verir.Daha sonra, at sakatlanır ve Cihada elverişsiz hale geldiğinden,adam atı satmak ister.Hz Ömer adamın bu atı ucuza satacağını düşünerek,satın almak ister.Bu hususta Peygamber efendimize danışır,Peygamber efendimiz ‘’Bir dirheme bile verse atı satın alma,zira sadakasından cayan,kusmuğunu yiyen köpek gibidir ‘’ buyurur.Bu kapsama giren özellikle Sadaka namına verilmiş olan,bir şeyi tekrar geri alma gibi hoş olmayan davranıştır.
8)NASİHAT (EN-NASİHA)
Peygamber efendimizin bu kapsama giren sözleri,Nasihat bazındadır. Tercih Nasihatı isteyene bırakılmıştır,Yani Nasihat sonucu uyup uymamak,kendi isteğine bırakılmıştır. Örnek Olarak: Fatıma binti kays ,Muaviye ve Ebu Cehmin kendisi ile evlenmek istediklerini, arz ettiğinde,Peygamber efendimiz ona şöyle bir nasihatte bulunur.’’Ebu Cehmin eli sopalının biri olduğunu.’’ ‘’Muaviyenin ise Cimri bir adam olduğunu söylemiştir.’’ Bu sözden bu ikisi ilede evlenmesinin caiz olmadığı sonucu çıkmaz.Sade kişiliklerinin ne olduğunu,Nasihat tarzında söylemedir.
9)İNSANLARI EN MÜKEMMEL OLANA YÖNLENDİRME.
(TALABU HAMLİ’N-NUFÜS ALE’L-EKMEL)
Peygamber efendimizin emir ve yasaklarının bir çoğu ashabını en mükemmele ve kendilerinin şeref ve faziletlerine uygun olana yönlendirme amacını taşır.Bu tür emir ve yasaklar bilhasa sahabe için emir niteliği taşıdığından,İslam ümmetinin tamamının bu emir ve yasaklara muhatap olması her daim söz konusu olamaz.Zira bu emir ve yasaklar Farz veya Haram derecesinde emirler kabul edildiğinde Ümmetin zor durumda kalması söz konusu olabilecektir. Örnek olarak: Bera b azibin rivayetine göre.Peygamber efendimizin asahabına hasta ziyaretini,cenazeyi takip etmeyi,aksırana Yerhakumullah demeyi,selamı yaymayı,davete icabet etmeyi emretmesi bu kapsama girmektedir.Burada anlatılan emirlerin Farz olarak algılamak doğru değildir,Farz özelliğine haiz değildir bu tür emirler.Peygamber efendimiz sizden biriniz komşusunun bir kalası sizin duvara dayamasına engel olmasın sözüde bu kapsama girer buradaki emir Farz niteliğinde değildir.Dolayısıyla bu Hadisten bir kimsenin komşusuna bu izni vermelidir sonucu çıkarılmamalı.Bu sözler İnsanları Mükemmel olana yönlendirme amaçlıdır.
10)YÜCE HAKİKATLERİ TELKİN (TA’LİMUL HAKAİKİ ALİYE)
Peygamber efendimizin sadakanın önem ve faziletlerini anlatmak adına,söylemiş olduğu sözlerdir. Örnek olarak: Ebu Zerre ‘’Uhud dağı kadar Altının olsa,üç dinar kalana kadar onu sadaka olarak dağıtırdım demiştir.’’ Ebu Zerr’de bütün Ümmete şamil olarak kabul ettiğinden,Mal ve Para biriktirmeyi yasaklamıştır.Hz Osman’da bu anlayışı yanlış gördüğünü ifade etmiştir.Bu hadisten Ebu Zerre haksızlık yapmadan.Şöyle bir sonuç çıkarabiliriz,Ebu Zerre söylenen bu söz,her ne kadar,Ümmete söylenmemiş olduğu kanısı çıksa da,Ebu Zerrin karşı çıkış noktası sonuna kadar haklıdır.
Çünkü o dönemde,Beytül Mal Çapulcu takımının elinde idi.Hz Osmanın iyi niyetini,Kendi Heva ve Hevesleri uğrunda,kullanmaktan çekinmeyen Kişiliksizlerin elinde idi.Muaviye,Amr B as,Mervan dönmesi vs……..Bu hadisten anlam olarak Müslümanlar hiçbir yatırım yapamaz sözü çıkarılmamalı,Asl olan bu Mal biriktirmeyi İnfak etmeden,Müslümanları sömüren Ruhban ve Din sınıfı anlayışı, kesimlerin yaptığını anlamamız gerekir.
11)TEHDİT VE AZARLAMA (ET-TE’DİB)
Peygamber efendimizin.Tehdit ve Uyarı amacıyla,mübalağalı sözler söylediğine dair bir çok örnek vardır.Bu tür hadislerde söylenenler Zahiri manasını kabul etmek yanlış olur. Örnek olarak: Peygamber efendimizin ‘’Cemaate gelmeyenlerin evlerini,başlarına yakmak istediğini söylemiştir.Peygamber efendimizin Cemaate gelmeyen Müslümanların evlerini gerçekten yakmak istediğini düşünmek yanlış bir olgu olur,Bu sözü söylemedeki amacı ‘’Cemaat ile Namaz kılmak hususunda Gevşek davranan Müslümanları uyarmaktır.Dilencilik hususunda söylemiş olduğu sözler de bu kapsama girer..
12) YARADILIŞ İCABI VE MADDİ İHTİYAÇLAR GEREĞİ OLARAK YAPTIKLARI (ET-TECERRUD ANİL-İRŞAD )
Peygamber efendimizin bu kategoriye giren sözleri ve davranışları Beşer Muhammed (s.a.a) olarak yapmış olduğu,işleri,davranışları, içermektedir.Bu davranışlardan amaç ne dini bir hüküm koymak, ne de Müslümanların kendisinin bu davranışlara uymasını istemektir. Nitekim fıkıh usulünde bir kaide olarak, Peygamber’in insan olarak yaratılış gereği ortaya koyduğu davranışların ümmeti bağlamayacağı kabul edilmiştir.
Yeme-içme tarzı, yediği içtiği yiyeceklerin cinsi, giyim,kuşam tarzı ve cinsi, yolda yürüyüşü, yolculukta hayvana binmesi, veda haccından dönüşünde ashabın toplanması için “el-muhassab” mevkiinde konaklaması, sabah namazından sonra sağ tarafı üzerine uzanarak uyuması, Bedir harbinde İslam ordusunun mevzilerinin belirlenmesi, hurma aşılama konusundaki tavsiyeleri bu kısma örnektir. Bu konular dini bir özellik taşımadığından ümmetin bu konularda Peygamber gibi davranması gerekmez.
Peygamber efendimizin sünnetinin azımsanamayacak bir bölümü teşri (yasama) amaçlı olup, müslümanları bağlayıcı niteliktedir. Ancak bu, sünnetinin tamamen bağlayıcı olduğu anlamına gelmez. Nitekim verilen örnekler sünnetin tamamının bağlayıcı olmadığını açıkça ortaya koymaktadır.
Dolayısıyla sünnete uymak,Peygamber efendimizden gelen her şeyi, hiç bir ayırıma tabi tutmadan ve bağlayıcılık açısından hepsini aynı düzeyde görerek, harfi harfine ve adeta bir robot gibi taklit etmek demek değildir.
Bu tür bir yaklaşımı,hiç bir İslam aliminde görmek mümkün değildir. Bu nokta gerçekten önemlidir, zira özellikle günümüzde bir çok Müslüman, bağlaycılık açısından farklılıklar arzeden sünneti hiçbir ayırım yapmaksızın, bir bütün olarak bağlayıcı kabul etmekte ve bu anlayıştan hareketle, Hz.Peygamber neyi yapmışsa, onu aynen taklid etmenin sünnet olduğuna inanmaktadır.
Tabiatıyla bu tür bir sünnet anlayışı özellikle günlük hayatın çeşitli yönlerinde tezahür etmekte ve “sakal bırakmak, sarık sarmak, şalvar- veya Arapların giydiği elbise sevb- giymek, yerde yemek yemek, elle yemek yemek, yer minderleri kullanmak, camilerdeki halıları kaldırıp toprak zeminde namaz kılmayı teklif etmek v.b hususlar sünnet olarak kabul edilip, bu hususlar üzerinde bilhassa halk kesimlerinde ısrarla durulmaktadır.
MEVLÜT HÖNÜL
__________________ Sakın başkasının kölesi olma; çünkü ALLAH seni hür yaratmıştır .
-İmam Ali- (a.s) |