Seccademi hep sana doğru sererdim
Ellerinde cüz taşıyan küçük bir çocukken daha, öğretmişti Yaradan bana aşkı.
O vakitler şehlâ gözlerinden yağardı ikindi yağmurları. Ben hep seni ıslanırdım kalabalık caddelerde. Çocuktum ve ürperirdim aşktan. Daha önlüğünü bile kendine yakıştıramayan ben, nasıl yakıştırırdım seni ömrüme. Okulun bahçesinde kuşlar cıvıldardı, ben hep onlardan dinlerdim sana dair şarkıları. Utanırdım, birbirine su içiren mesrûr güvercinlerden. Sen düşerdin aklıma, korkardım.
Hocam Elif derdi, ben seni okurdum cüzünden. Nûn derdi, düşerdi körpe gönlüm cennetler akan yüzünden. Seni şeddelerdim içimin kitabelerine, ne vakit aşk dese biri. Seninle cezimlerdim kirpiklerime düşen hayalini. Bir Lâmelif gibiydin içimde, çeksem bitecekti sanki aşkın elifbâsı. Düşecek gibi olurdum gözlerinden, korkardım.
Çocuktum ve saftım. Sen küçümen adımlarla arşınlarken yolları, ben hep yollarına dökerdim ekmek tanelerini. Ayak bastığın yollardan gitmek ve hep sana dönmek için. Ama hep kaybolurdum yokluğunun ikliminde. Issız bir dere yatağında, balıklara ezberletirdim adını. Suya düşen yüzüme küserdim, sana benzemiyor diye. Ben sana benzemekten, korkardım.
Seccademi hep sana doğru sererdim ve bilmezdim bunun Allah'ın gücüne gideceğini. Kıblem sen olurdun ve sana doğru uçururdum kanatsız martıları. Seni okurdum namazımda, seninle alırdım aşkın tekbirini. Çok sonra öğrendim el bağlamayı, kıyama durmayı, Allah'ı anmayı, günahı ve hayayı. Ben sana dua etmekten, korkardım.
Baban çarşıdan gelirdi ellerinde küçük nar taneleriyle. Parlardı ansızın gözlerin ve yumuk yumuk ellerini çırpardın sevinçle. Gönlüme metruk nehirler akardı sen gülünce. Bir narı kalbinden böler ve kurak çöllerde su arayan bedevi edasıyla yerdin. İçim ezilirdi ve bilmezdi kimse hüznümü. Bir nar tanesinin içine binlerce kez gözlerini kazırdım. Sen nar tanesini kırınca, gözlerine yaş geldi sanar, korkardım.
Çok sonra öğrendim ağlamamayı. Kitaplara vururdum kendimi, sen ışıklı caddelerde vaktin ipliğini hüzne dolarken. İçimde fırtınalar kopardı lâkin yaklaşamazdım sana. Ürkek bir ceylan gibi geçerdim yanından ve sen farketmezdin beni. Sana Allah'ın kalbime indirdiği tertemiz aşkı bağırasım gelirdi. Ama ben sana seslenmekten, korkardım.
Annen sana çeyiz düzerdi ve ben neşelenirdim. Hüzün ve yalnızlık olurdu mihrim ama yeterdi bana dünyanın tüm güzelliklerinin sana bohçalanması. Cennet'e tek sen gireceksin sanırdım o zamanlar, mutluluk sana adanmış bir ayetti düşümde. Oysa hâfızın olamadım hiçbir zaman. Ben seni ezberlemekten, korkardım.
Şiirler yazardım geceleri ve besmeleden sonra adın gelirdi dudağıma. Seni anmasam kabul olmayacaktı sanki abdestim. Ben hep seninle gusullenirdim dünyanın kirinden. Ayak izinden alırdım teyemmümü ne vakit susuz kalsam. Bilmezdim aşkı Allah'ın elinde tuttuğunu ve bilmezdim aşkın baş harfinin haya olduğunu. Ben seni günaha çağırmaktan, korkardım.
Sessiz olurdu ırmaklar ve saklardı aşkını deniz kızlarından. Bende öyleydim. Seninle dolup taşardım ama sen habersiz olurdun varlığımdan. Seni ben hayatta tutardım, seninle yıkardım azgın suları, sen bilmezdin. Sana, şadırvandan sıçrayan rahmet zerreciklerinin bir kelebeğin kanadından süzülüşü gibi bakardım. Sen kanatlarını çırpıp uzaklaştırırdın beni. Ben sana yakın olmaktan, korkardım.
Başörtünü çekiştirirken daha bir severdim seni. Daha bir severdim kalabalıklardan geçerken öne eğilen başını. Aynalarda gizlice elbiseni düzeltmeni, sokaklardan mahzun yüzüne dolan masum bakışlarınla geçmeni, ellerinde taşıdığın kitapları namusun gibi taşımanı, daha bir severdim. Girdiğin bütün kütüphanelerin müdavimi olurdum ve baktığın her kitabı kutsalım bilirdim. Sana gölgenden bile daha yakın olduğumu söylemek isterdim. Ama ben sana açılmaktan, korkardım.
Annenle gezerken görürdüm çarşıda. Bir beyaz gelinliğe gidince gözlerin, ağlardım bir apartman kenarında sessizce. Düğün davetiyen gelirdi evimize ve ben çocukça bir inançla ismimi yazardım isminin yanına. Değişmezdi hiçbirşey ama bir kağıdı değiştirip mutlu olacak kadar severdim seni. Severdim sende olan ne varsa ve sana dair ne verdiyse Allah. Misafirliğe gelirdin helalinle ve sana gözükmekten haya ederdim. Ben sana haram olmaktan, korkardım.
Ben seni hep uzaktan sevdim. Yorgun akşamlarda tüten hüzünlerle yazdım adını duvarlara. Uzaktan sev derdi bana Rabbim, uzaktan sev ki; aşkın imana dönüşsün. Ben seni yüreğimde kor gibi bir imanla severdim. Cennete gitmene yeter sanırdım göğsümde alevlenen tertemiz aşk. Ben sana engel olmaktan, korkardım.