11 Temmuz 2012, 22:02
|
Mesaj No:1 |
Durumu: Medine No : 13055 Üyelik T.:
18 Aralık 2010 Arkadaşları:18 Cinsiyet:- Memleket:sivas Mesaj:
10.759 Konular:
697 Beğenildi:8588 Beğendi:10215 Takdirleri:28065 Takdir Et:
Konu Bu
Üyemize Aittir! | ~~ dostluklar~~ ~~ dostluklar~~ Dostluk,iki ayrı bedende ki tek bir ruhtur..!!
Hastalıkların tedavisi sadece bir takım iğne ve haplardan ibaret değildir..
Allah (c.c) Kur’ân-ı Kerîm’de, Kur’ân ve balın şifa olduğunu beyan ediyor.
Peygamberimiz Efendimiz (s.a.v) fakirleri doyurmanın, yetimi sevindirmenin, sadaka vermenin, tebessümün… de birçok hastalıklar için şifa olduğunu haber veriyor.
Hz. Dâvud Aleyhisselâm’ın hikmetli bir sözü vardır. Der ki:
“Dostlardan ayrı kalmak kişiyi hasta eder.”
Demek ki, hakiki dost da birçok hastalıklar için şifa oluyor.
Hakiki dostluk Allah (c.c) için olanıdır. Bundan dolayı hakiki dostlar demişler ki:
Fâni dünyanın padişahı değiliz.
Gönül hırkalarını yamar giyeriz.
Dostlarla ağlar dostlarla güleriz…
Dostlarla gülüp dostlarla ağlayabilmek; böyleleriyle dostluk bağları oluşturabilmek mesele budur.
Böyle dostların yokluğudur insanları hasta eden.
Şair Bâki’ye arkadaşları kaç çeşit dost var diye sorarlar.
Bâki, üç çeşit dost olduğunu söyler ve şöyle sıralar:
“Bir dost vardır gıda gibidir, onu her gün ararsın
Bir dost vardır ilâç gibidir, icâb ettiğinde ararsın.
Bir dost vardır ki hastalık gibidir, o seni arar.”
Hadi, kendinizi tahlil edin bakalım, sizin dostluğunuz ve dostlarınız hangi gruba giriyor?
Dostlarınız ne kadar çok olursa olsun katiyyen bezginlik göstermeyin.
Dostları çoğumsamayacağız, bin dostumuz da olsa.
Düşmanlarımızı da bir tane bile olsa azımsamayacağız.
Dinimizin düşmanı câmi bile yapsa onu “Mescid-i Dırar” bileceğiz.
Dostlarını asla üzmeyeceksin; nasıl olsa onlar sadık diyerek ihmâl de etmeyeceksin.
Senin dostluğun eline geçen makam, mevki, şan ve şöhretle birlikte netleşir.
Eba Müslim Horasanî’nin enfes bir tespiti vardır.
Levha yapıp duvarlara asılması her gün de okunması gereken bir tespit.
O diyor ki:
“Onlar, zararlarından emin oldukları için dostlarını uzak tuttular.
Kendilerine bağlamak ve kazanmak için de düşmanlarını yakınlaştırdılar.
Yakınlaştırılan düşman dost olmadı.
Ama uzaklaştırdıkları dost düşman oldu.
Herkes düşman safında birleşince yıkılmaları mukadder oldu.”
Bu meyanda Hz. Ali (RA)’nin bir sözü burada yerini almalı.
Diyor ki:
“Dostların kâlbini kırmakla düşmanların arzularına hizmet etmiş olursun…”
Dostunu-düşmanını tanıyamamak denilen şey de bu olsa gerek.
İmam-ı Şâfii rahmetullahi aleyh hazretleri de dostluk hakkında hep kulaklarımızda küpe gibi kalması gereken şu tespitinde der ki:
“Zor günde faydası olmayan arkadaş,
Düşmanına yakındır kıyaslanırsa,
Hangi asırda yaşarsa yaşasınlar,
Gerçek dostlar ve kardeşler,
Ortaya çıkar o kederli ânlarda…”
"Alıntı"
__________________ "Bir yαrım αklın kuyusundα öbür yαrım αşkın kuytusundα...
Cennet ve cehennem αrαsındα.Ucu sırαttαn geçen bir uçurum kenαrındα...
Â'râftα.....
Ârâfın dα αrαsındα...Ar ve αf yαrαsındα..." |
| |