Durumu: Medine No : 14629 Üyelik T.:
18 Kasım 2011 Arkadaşları:23 Cinsiyet: Memleket:Sinop Yaş:32 Mesaj:
324 Konular:
50 Beğenildi:39 Beğendi:0 Takdirleri:61 Takdir Et:
Konu Bu
Üyemize Aittir! | İslam Düşünce Okulları 2. Ünite İslam Düşünce Okulları 2. Ünite İSLAM DÜŞÜNCE OKULLARI Dini düşünce olması itibariyle Kur’an ve Hadislerden oluşan dini metinlerin anlaşılması ve bunun etrafındaki sorunlarda İslam düşüncesinin ana konularından olmuştur. Ortaya çıkış döneminde İslam düşüncesinin anaokulları felsefe, kelam, tasavvuf, fıkıh usulü ve dil çalışmaları etrafında toplanabilir. Modern dönemde ise sosyal bilimler veya insani bilimler dediğimiz düşünce geleneği ortaya çıkmıştır. İSLAM DÜŞÜNCE OKULLARININ ORTAYA ÇIKIŞINI BELİRLEYEN SEBEPLER Kur’an da ilim ve ondan türeyen kelimeler yaklaşık 750 yerde geçer.Kur’an’ın ilim ve düşünce konusundaki tutumu İslam’da kelam, tasavvuf ve diğer düşünce okullarının oluşmasında destekleyici bir tavır oluşturmuştur. İslam düşünce okullarının ortaya çıkış sebepleri; 1-İslam dininin ana metinlerinden kaynaklanan sebepler 2-Yeni diniin etkileşim alanlarından ortaya çıkan sebepler Dini Metinlerin Mahiyetinden Kaynaklanan Sebepler Zahileri açısından bakıldığında, Allah’ın sıfatları, insanın irade hürriyeti gibi konularda dini metinlerin kendi içerisinde çelişil ifadeler bulunmaktadır.Bu zaman zaman Kur’an ayetlerinin birbiriyle çelişmesi şeklinde olduğu gibi, zaman zaman da Kur’an ayetlerinin hadislerle çelişmesi şeklinde tezahür etmiştir.İslam fıkıh usulünde ‘’tearuzü’l edille’’(delillerin çatışması) bahisleri bu sorunu fıkıhla ilgili alanda çözümlemeye çalışır. Kelam, felsefe ve tasavvuf okullarının ortaya çıkışındabu tür dini metinler belirleyici olacaktır. Diğer Kültür Din ve Medeniyetlerle Karşılaşma: Karşılıklı Meydan Okumalar İslam’ın diğer iki semavi dinden önemli bir farkı vardır. İslam, tarihi bir gerçeklik olarak devletle beraber var olmuştur. Yahudilik ve Hristiyanlık ise doğuşları itibariyle devletle beraber ortaya çıkmamışlardır . Emevilerden itibaren ama özellikle Abbasilerden sonra İslam’ın siyasal organizasyonun ölçeği imparatorluk formudur. Brahmanizm, Mecusilik, Dehrilik, Tabiatçılık, Batınilik ve İlhad gibi hareketler İslam’a yönelik entelektüel eleştiri ve saldırılarda bulundu. Mecusiliğin bir kolunun evrenin ve evrendeki oluş ve bozuluşu açıklamak için kullandığı iki ezeli ilke ile yani iyilik ve kötülük ilkesi cevap verilmesi gereken bir eleştiriydi. Dehriyye evrenin zamanın eseri olduğu şeklinde görüşleri ileri sürdü. Tabiatçılar Tanrı’yı dışlayarak evreni sadece tabiatın bir eseri olarak görüyorlar. Brahmanlar peygamberliğin imkan ve gerekliliğine yönelik eleştirileri vardı. Ahiret hayatına yönelik olarak tenasüh inancını ileri sürmekteydiler. Sıradan insanların mucize gösterebileceklerini söylüyorlardı. Hristiyanların teslis inancıda tartışma konusuydu. Batiniler dini metinlerin zahiri anlamlarının önemi olmadığını iddia ettiler. İSLAM DÜŞÜNCE OKULLARI Kelam Kelam okullarının ortaya çıkışında özellikle siyasi olaylar etkilidir.Kelam ilminin ortaya çıkmasına sebep olan faktörler; -Hz. Ali’nin sonraki taraftarları halifenin, vahiy yoluyla belirlendiğini iddia etmişlerdir. -Cemel ve Sıffin savaşları -Bir Müslümanı öldürmenin hükmü -İman~günah, kader~cebir, tekfir konuları -Mehdi inancı tartışmaları. Hilafet meselesi etrafında>>Hariciler, Şia, Mürcie Kader ve cebr konuları etrafında>>Cehmiyye, Cebriyye, Kaderiyye ve Mutezile Mutezile karşısında>>Selefiyye, Eşari ve Maturidi okulları ortaya çıkmıştır. İslam düşüncesinde kelam geleneği ise Farabinin de tesbit ettiği üzere ‘’savunma ‘’ rolünü üstlenmiştir. Tasavvuf Tarihsel olarak ilk ortaya çıkışı ekonomik zenginleşmeye tepki olarak ortaya çıkmıştır.Fetihler sonrası İslam toplumunun geçirmiş olduğu zenginleşme ve dünyevileşme eğilimleri dinin, insanın, dünyanın ve yaşamın anlamına dair sorular uyandırmıştır. Aynı zamanda ilk dönem tasavvufuna zühd dönemi denmesi de dünyevileşmeye gösterilen tepkinin başka bir ifadesiydi. Daha sonra özellikle Gazzali ve İbn Arabi sonrası felsefeyle de derin etkileşim sonucu Allah, alem ve insan hakkında manevi tecrübeye dayalı bir ****fizik düşünce sistemi sunmuştur. İslam Felsefe Okulları Felsefenin İslam dünyasında oluşmasının en önemli vasatı tercüme hareketleridir. Müslüman filozoflar felsefenin birikimsellik, süreklilik ve evrensellik boyutlarını her zaman önemsemişlerdir. İbn Haldun’un da işaret ettiği gibi akli ilimler güçlü bir siyasal yapının oluşturduğu zengin şehirlerde mümkün olabilmektedir. İslam düşünce okulları Kelam, Felsefe, Tasavvuf İslam felsefe okulları Tabiatçılık, Dehrilik, Meşşailik, İşrakilik Dehriyye Evrenin başlangıcı ile sonu olmadığını ve yaratılmadığını iddia etmektedir.İslam öncesi Arap toplumunun bazı kesimleri arasında dehriyye anlamında ateist bir dünya görüşü vardı.Bu akıma Maniheist inançları yaşatmak isteyen eski İran kültürüne bağlı entellektüeller arasında rastlanmaktaydı. İslam düşünce tarihinde bu materyalist felsefe akımının temsilcisi olarak İbnü’r-Ravendi kabul edilir. Kelamcılar ve Meşşai filozoflarca şiddetle eleştirilmiştir. Tabiatçılar Varlıktaki değişimi sebep- sonuç ilişkileri çerçevesinde sadece tabiatla açıklamaktadır. İslam dünyasında Cabir b. Hayyan ile Ebu Bekir er-Razi’nin tabiatçı felsefelerinden bahsedilmektedir.Cabir, maddenin temel yapısının “felfese taşı”nın keşfiyle çözüleceğine inanıyordu ve bununle belki de atomu kastediyordu. Razi, varlığın meydana gelişini beş ezeli ilke ile açıklamaktadır. Tanrı, ruh, madde, mekan ve zaman.Evrendeki her türlü değişimin bu beş ezeli ile açıklanabileceği hususunda çok iddialıdır. Meşşai Okulu Felsefenin İslam dnyasına aktarılması, içselleşritilmesi, sistemleştirilmesi, yeni özgün felsefi sorunların inşası ve evrensel felsefi sorunların tartışılmasına devam bakımından son derece önemlidir.Kindi, Farabi, İbn Sina, İbn Bacce ve İbn Rüşd gibi seçkin İslam filozofları tarafından temsil olunur. İslam dünyasında en yaygın ve en etkili olan okul Aristo felsefesini takip eder. Meşşai filozoflar niçin Aristo felsefesini seçmişlerdir ? Aristo nun zamanına kadar olan bütün bilgi birikimini tutarlı ve sistemli bir yapı içerisinde tasnif etmesidir. Aristonun kitapları bilimsel bir dilin kurucu ve açıklayıcı kavram ve teorilerini sunmaktadır. Aynı zamanda hakikatin hakikatle çelişmeyeceği ilkesine dayanarak, bu yapının belli değişiklik ve tadilatla beraber İslam diniyle uyumlu olduğunu düşünüyorlardı. Diğer önemli sebep Aristo nun orijinal fikirlerini ve değerlendirmelerini sunarken izlemiş olduğu mantıki tutarlılık şeklinde ifade edilebilir. Aristo felsefei sisteminin bütüncül, tutarlı ve uyumlu bir insan anlayışı imkanı sunmasıdır. Aristonun kitapları ders kitabı olmaya daha yatkındır. Din-Felsefe İlişkisi Meşşai okula göre herşeyden önce din ile felsefe arasında konu ve gaye birliği bulunmaktaydı. İkisi de insanları mutluluğa götürecek gerçek bilgiyi ve gerçek ameli insanlara öğretmeyi hedeflemektedir. Meşşai filozoflar Aristo’yu takiben felsefeyi nazari ve ameli olmak üzere iki kısma ayırırlar. Nazari felsefe ****fizik, fizik ve matematik bilimler gibi kendisinden sadece bilmenin ve bilginin hedeflendiği disiplinlerdir. Mantık ise nazari ilimlere bir giriş olarak düşünülmüştür. Mantık doğru düşünmenin ilkelerini ve yöntemini verir. Din insanlara tüm hitap şekilleriyle seslenir. Çoğunlukla insanların tümünün anlayacağı hitabi söylemi, daha az sık cedeli söylemi ve daha az olarak bilimsel söylemi/burhanı kullanır. İki bilgi kaynağı arasında çatışma veya çelişki görünen bir durum ortaya çıktığında başvurulacak metot tevildir. Meşşai filozoflara göre tevili zorunlu kulan sebepler şunlardır: 1- İnsanların anlama kabiliyetleri farklıdır ve farklı yöntemlerle öğrenirler. 2- Dini metinler zahirleriyle ele alındıklarında kaza-kader ve Allah ın adaleti gibi konularda çelişki gibi duran ifadelere sahiptir. 3- Dini metinlerde kapalı ve müteşabih ifadeler bulunmaktadır. Bu bakımdan dini metinlerin kendisi yorumlanmaya muhtaçtır. Paygamberlik Anlayışları Meşşai filozoflar dehriyye ve tabiatçı okullarının aksine peygamberlik kurumunu kabul ederler ve felsefi olarak savunurlar. Tanrı Anlayışları Tenzihte bulunup Yüce Allah’ı her türlü eksiklikten uzak tutarlar. Evren Anlayışları Evren en dışta sabit yıldızlar feleğinin ve merkezde ise dünyanın bulunduğu , iç içe geçmiş eş merkezli feleklerden oluşmuştur. Meşşai filozofların tasarımındaki felekler bu evrenin merkezinde sabit şekilde durular ve dünyanın etrafında sürekli olarak dairesel olarak dönerler. Dünyanın üstündeki felekler basit bir elementten yapılmış olup oluş ve bozuluşa sahip değillerdir. Bu basit elemente cirm veya esir adı verilmektedir.Ayrıca onların hareketi sonsuz ve daireseldir. Gök cisimleri canlı yani nefis sahibi olup akıllarıyla hareketlerini ve dolayısıyla evrenin yönetimini yerine getirmektedirler. Diğer bir ifadeyle Ay üstü alem; 1)Gök felekleri, 2)Gök akılları,3)Gök nefisleri olmak üzere üç farklı unsurdan oluşur. Ay altı şeklinde isimlendirilen dünya ise oluş ve bozuluşa sahip olup, dört temel unsur ve bunların ilk nitelikleri ve formları olan sıcaklık, soğukluk, yaşlılık ve kuruluktan oluşmaktadır. İnsan Anlayışları İnsan anlayışı temelde Aristo’yu takip eder. Onlara göre insan beden ve nefsten oluşmuştur. Duyular dış duyular ve iç duyular olmak üzere 2 ye ayrılır. İç duyular: işitme , görme, koklama, tatma , dokunma Dış duyular : ortak duyu , hayal , hafıza , vehim , müfekkire Nefis 3 ayrılır Nebati nefs- Hayvani nefs- İnsani nefs : Nebati nefs : Beslenme – büyüme – üreme Hayvani nefs : Beslenme büyüme üreme – İradeli hareket – Duygusal idrak(iç ve dış duyular) İnsani nefs: Beslenme büyüme üreme iradeli hareket – İç ve dış duyular – düşünme Akıl Anlayışları Meşşai filozofların tümü külli bilgiden sorumlu ilkeyi akıl olarak tanımlar. Onlara göre akıl idrak ettiği konusu bakımından ikiye ayrılır 1- Nazari akıl 2- Ameli akıl. Aklın matematik, fizik , ****fizik gibi teorik konuları incelediği haline nazari akıl ismini verirler. Akıl aynı zamanda eylemler, fiiller, davranışlar ve kararlar hakkında da işlemde bulunur. Meşşai fizlozoflar aklın bu haline ameli akıl adını verirler. Meşşaiye göre tümel bilginin oluşması ve aklın gelişmesi evreleri; 1-Kuvve halindeki akıl veya potansiyel akıl : İnsanın küçüklük döneminde aklın bulunduğu haldir. İnsan tümel kavramlar oluşturmaya, yargıda bulunma ve düşünme potansiyeline sahiptir fakat bu dönemde daha aktif hale geçmiştir. 2- Fiil haline geçmiş akıl : İnsan soyutlamaya , kavram oluşturmaya ve tümel yargılar oluşturmaya başladığı hale verilen isimdir. Aklın fiil hale geçmesinde duyu, mütehayyile yoluyla gelen suretler bir rol oynarlar. 3- Melek halindeki akıl: insan aklının yetkinleşmesindeki bir ileri safhayı temsil eder. İnsan aklettikçe soyutlamaya ve tümel yargılarda bulunmada yetkinleşir. Öyle ki bu durum bir meleke , alışkanlık haline gelir. 4- Müstefad akıl : Aklın bu son yetkinlik haline, müstefad, mükteseb ve zahir, beyani akıl şeklinde farklı isimler vermişlerdir. İnsan bu son yetkinlik haline yine Faal akılla ilişkiye geçerek ulaşır. Kimi Meşşai filozoflar faal akılla ikinci ilişkiye geçmeye ikinci ittisal adını verirler. İttisal , insanın dış dünyadan başlayıp duyu, hayal , müfekkire güçlerinin kullanılmasıyla heyulani aklın faal akılla ilişkiye geçerek en yetkin külli bilgiye ulaşmasıdır. Bu insanın dünyadaki nihai amacı, ulaşabileceği en son yetkinlik, tadabileceği en büyük lezzet ve kendisi adına gerçekleştirebileceği en yüksek iyiliktir. İnsanın Davranışını Ortaya Çıkarışı ve Özgürlük Aklın istek gücü üzerinde etkili olması durumuna ihtiyar denir. Onlara göre psikoloji bağlamında özgürlük , insanın aklı aracılığıyla tutku ve kızgınlıklarının tutsaklığından kurtuluşudur. İşraki Okul Şehabeddin es-Sühreverdi tarafından kurulmuştur.Akıl yürütmeyi esas alan Meşşai felsefeye karşı mistik tecrübe ve deruni sezgiye dayanan düşünceyi savunur. Büyük ölçüde Eflatunu kendilerine model olarak almışlardır. İşrak okulunun kaynakları arasında İbn sina, Gazzali, İbn Tufeyl, tasavvuf geleneği, İran hikmetiyle, hermentik geleneği sayılmalıdır. Suhreverdinin ana eseri Hikmetü’l-işrak rasyonel bilgi kanalıyla gerçeğe ulaşmanın imkansız olduğunu savunur. Filozofları Tasnifi Sühreverdi temelde hakikate ulaşmanın iki yöntemi olduğunu belirtir.Birincisi düşünme ve akıl yürütmeye dayanan bilimsel ve akli araştırmadır. İkincisi ise keşf , müşahede ve kalbi sezgidir. Düşünmeye ve araştırmaya muhtaç olmayan keşf yoluyla hakikatin bilgisine ulaşma düzeyine yükselmiş olan kişiye de ‘’müteellih ‘’ denir. Müteellih Tanrıya benzemeye çalışan kişidir. Suhreverdi , araştırma ve iç sezgi yöntemlerini kullanmaları bakımından hakikati arayanları 3 e ayırır. 1- Teellühü esas alıp bahse önem vermeyenler. 2- Tefekkür ve rasyonel araştırmayı önemseyip teellühü ihmal edenler. 3- Her iki yolu takip edenler. İlkine müteellih 2.sine hakim denir. Suhreverdi peygamberlerle sofilerin çoğunu 1. Grupta ,Aristo ve onu izleyen farabi ve ibn sinayı 2. Grupta gösterir; kendisininde bulunduğu 3. Grubun sayısının çok az olduğunu ileri sürer. İşrakilerin Meşşai Okul Eleştirisi İşrailik felsefi görüşlerini temellendirirken Meşşai felsefenin problemleri üzerinde yürür; bunlardan bazısını değiştirerek sistemine alır, bazısını da eleştirir. Mesela Meşşailerde varlığın en yüksek cinsleri sayılan on kategoriyi cevher, hareket, izafet,nicelik ve nitelik olmak üzere 5 e indirir. Varlığın Ortaya Çıkışı: Nurlar Hiyerarşisi İşraki okul varlık kavramı yerine nur yani ışık kavramını kullanmıştır. İşraki okul varlığın ortaya çıkışını Farabi ve İbn sin anın sudur teorisine benzer bir şekilde açıklar. Yalnız sudur teorisindeki akılların yerine nurlar konulur. Varlığın zirvesinde ise Nurlar nuru.Kutsal nur olan Yüce Allah bulunur. Biricik ve zorunlu olan bu nurdan diğer varlıklar ve nurlar sudur eder. Özü itibariyle bağımsız , şuur ve idrak sahibi olan varlıklar saf nurdur. Bunlar Yüce Allah, Melekler, idealer ve insani nefisler saf nuru temsil eder. Yıldızlar ve ateş gibi varlığı başkasından olanlar ise arazi nur diye adlandırılır. Cisimler ve fiziki nesneler gibi şuurdan yoksun varlık türleri asıl karanlığı; renk, tat ve koku gibi nitelikler ise arazi karanlığı temsil eder. Aslında Sühreverdinin felsefesinde yaratılış tıpkı İbn sina da ve diğer suduru öngören Meşşailerde olduğu gibi her şeyin Tanrı dan zorunlu bir sudur süreciyle tefeyyüz etmesiyle ,yine fıtri ve zorunlu bir aşk saikiyle Tanrı ya dönmek istemesiyle açıklanır. Nurlar ****fiziği, ‘’Nuru’l Envar’’ ile en alt noktada ‘’ cisim ‘’ arasında varolan bir ışıksal yoğunluğun hiyerarşisidir. Tanrı Anlayışı Meşşailer gibi Yüce Allah hakkında tenzih ilkesini uygularlar. Hiçbir sıfatı, yüceliğine zeval getirir diye Tanrı’ya yaklaştırmazlar. Peygamberlik Anlayışı Sühreverdi’ye göre Peygamber bilge için bir rehber, toplum için de düzeni sağlayan kuralları koyan bir yol gösterici olarak mutlaka gereklidir. Onlara göre mütellih hakim feyz yoluyla Nurlar nurundan marifet alır ve bunu çevresindekilere yansıtır. İlahi kaynaktan bilgi almak süreklidir. Bu kaynaktan en üst düzeyde bilgi alan insan Allah ın yeryüzündeki halifesidir. Buna kutub da denir. Kutub bazen gizli de olabilir. İşraki okulun temsilcileri; Sühreverdi, Şehrezuri, Kutbüddin-i Şirazi, Celaleddin ed-Devvani ve Molla Sadra. *Bu hizmet [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] ailesine mahsustur. Sitenin ismi ve Ravza'm ismi kaldırılmamak şartıyla kopyası, alıntısı, çalıntısı helaldir.*
__________________ Ve Hayat... Herseye Rağmen Değil ! ALLAH'a Kul Olunca Guzel. . . !! ♥ |