14 Ekim 2012, 00:19
|
Mesaj No:1 |
Durumu: Medine No : 5879 Üyelik T.:
28 Aralık 2008 Arkadaşları:32 Cinsiyet:Bay Memleket:İst Yaş:39 Mesaj:
3.185 Konular:
1383 Beğenildi:174 Beğendi:17 Takdirleri:216 Takdir Et:
Konu Bu
Üyemize Aittir! | Evlilik insanı Allah'a yaklaştırmalı... Evlilik insanı Allah'a yaklaştırmalı... Evlilik insanı Allaha yaklaştırmalı Evlilik, insanı günahtan koruyan bir kalkandır. Evlilik, el ele verip doğruya koşmaktır. Evliliğe bu açıdan baktığınızda, izdivacın insanı Allaha yaklaştırması gerektiği görülebilir. Delikanlı okulunu bitirdi ve işini kurdu. Artık evlenip çoluk çocuğa karışmak istiyor. Bunun için de düşünüyor ve soruyor: Acaba kiminle ve nasıl biriyle evlensem? Akıl verense çok oluyor: Evleneceğin kişi şöyle şöyle olsun. Ama anne ille de güzel gelin istiyor. Genç kızın da evlenme yaşı geliyor. O da düşünüyor. Acaba evleneceğim kişide nasıl bir özellik arasam? Dini diyaneti önemli olmalı mı?Bu anne de kızının bir zenginle evlenip rahat etmesini düşlüyor.. Genç kız da delikanlı da şaşkın.Çünkü eş, insanı saadetin beşiğine götürdüğü gibi; felaketin eşiğine de sürükleyebiliyor. Kuran, eşleri tarif ederken, Onlar sizin için günahtan koruyan bir elbise, siz de onlar için bir elbise hükmündesiniz. buyuruyor. (Bakara 187) Özellikle de günümüzde bu ayetin daha dikkatli okunması gerekiyor. Çünkü her sokak başında bir ateş yanıyor. Her yerden binler günah insana saldırıyor. Her şey ağız birliği yapmış gibi insanı Allahtan uzaklaştırıyor. Allaha giden yollara barikatlar kurulmuş. Ahiret yurdunu gösteren işaretler ters çevrilmiş. Sefih medeniyetin getirdiği cazibe ister istemez insanları o yoldan alıkoyar hale gelmiş. Herkes, akın akın insanın ve bilhasa Müslümanın bir nevi cenneti olan aile sığınağından çıkıp o yöne doğru koşuyor. Sığınaktan çıkan askerin üzerine yağan mermiler gibi günahlar aile fertlerinin üzerine yağıyor. Kişi evinde oturup TVsini seyrederken, gazetesini okurken, hatta penceresinden sokağa bakarken bile müstehcenlik ateşi onu yakabiliyor. İşte bu arada eş denilen elbise o ateşe perde olmalı. Kişiyle ateş arasında set oluşturmalı. Eşinin üzerine gelen günahlara paratoner olup, onu Allaha yaklaştırmalı.. Sadece dünya hayatı için giyilen bir elbise değil, kişiyi cennet bahçelerine uçurabilen paraşüt görevi yapmalı.. Çünkü, insan bu dünyaya sadece rahat yaşayıp, zevk ve lezzet peşinde koşmak için gönderilmemiştir. Onun esas gayesi kendisini buraya gönderen Cenab-ı Hakkı tanımak, bilmek ve ibadet etmektir. Dünya yolunda yürüyüp ahiret yurduna varmaktır. Evlilik de o yol arkadaşını seçmektir. Şayet yol arkadaşı Allaha yakınsa kişi dünyada da ahirette de huzurlu olacaktır. Çünkü Cenab-ı Hak buyuruyor: Erkek olsun, kadın olsun mümin olarak güzel işler yapanlara dünyada temiz ve huzurlu bir hayat yaşatırız. Ahirette ise, onları, yaptıklarının daha güzeliyle mükâfatlandıracağız. (Nahl 97) Asr-ı saadette yaşanan şu olay evliliğin insanı Allaha yaklaştırması hususunda örnek olsa gerek. Peygamberimiz (sas), sahabeleriyle birlikte otururken fakir ve muhtaç olanlara vermenin öneminden bahsediyordu. Al-i İmran Suresinin 92. ayetini okudu: Muhtaçlara ve fakirlere yardım ederken, malınızın kötüsünü değil de iyisini vermedikçe olgun bir imana kavuşamazsınız. İmanda en yüksek mertebeye çıkmak istiyorsanız, yoksullara malınızın en hoşunuza gidenini bağışlayınız. Bu sözler orada bulunanlardan Ebu Talhayı (ra) can evinden vurdu. En değerli malını Medinedeki hurmalığını ve evini hemen oracıkta bağışladı. Evine gitti. Bahçenin dışında durdu. Eşi Rumeysa (ra) Ebu Talhayı (ra) görünce neden eve girmediğini sordu. Ebu Talha (ra) evini ve bahçesini tasadduk ettiğini söyledi. Eşi: Kendin için mi yoksa ikimiz için mi? diye sorduğunda Ebu Talha (ra) ikimiz için cevabını verince eşi Rumeysa: Allah senden razı olsun Talha. Ben de aynı şeyleri düşünürdüm. Bekle geliyorum. diyerek dönüp arkasına bile bakmadan evinden çıkıp gitti. (Buhari) Bizler de onları örnek almalıyız. Bunun için de evlilikleri nefsani duygulardan ziyade uhrevi duygularla yapmalıyız. Eş seçerken bizleri dünyaya çağıranı değil Allaha yaklaştıranı seçmeliyiz. Bizim evliliğimiz yani Müslümanın evliliği farklı olmalı. Müslüman aile, karanlık dünyalara ışık saçmalı Sıkıntıda boğulanlara şefkat elini uzatmalı. Sevgiye hasret, mutluluğa hasret olanları sevginin ve mutluluğun yurduna iletmeli. Eşler el ele vermeli Derdimiz önce insanlığa hizmet olmalı. Bunun için eşler el ele vermeli. Allah için ver deyince vermeli. Allah için yola çıkıyorum. deyince uğurlamalı. Allaha giden yolda hayat arkadaşına omuz vermeli. Tıpkı Peygamber kocasına Hira Dağına yemek taşıyan Hz. Hatice, İslâm için şehit olan Ammar ve Sümeyye, yalın ayak kızgın çöller üstünde yan yana hicret eden sahabe gibi Böyle eşler için söz sultanı ne güzel söylüyor: Bahtiyardır o adam ki, refika-i ebediyesini (ebedi arkadaşını) kaybetmemek için saliha (dindar) zevcesini taklit eder, o da salih olur. Hem bahtiyardır o kadın ki, kocasını mütedeyyin görür, ebedi dostunu ve arkadaşını kaybetmemek için o da tam mütedeyyin olur, saadet-i dünyeviyesi (dünya saadeti) içinde saadet-i uhreviyesini (ebedi saadetini) kazanır. Zaman |
| |