Tekil Mesaj gösterimi
Alt 17 Ekim 2012, 20:18   Mesaj No:50

Yitiksevda

Medineweb Emekdarı
Yitiksevda - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:Yitiksevda isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 2
Üyelik T.: 10 Nisan 2008
Arkadaşları:3
Cinsiyet:Erkek
Memleket:MALAZGIRT
Yaş:48
Mesaj: 5.077
Konular: 295
Beğenildi:128
Beğendi:24
Takdirleri:153
Takdir Et:
Standart Cevap: ALLAHIN KiTABINA GÖRE YÖNETİLMEYEN DÜZENLERDE YAŞAMAK..

فسق

F-S-K
Fısk işlemek, Fasıklık yapmak, açıktan açığa günah işlemek, açıkça Allah’a itaatten çıkma gibi manaları ifade eder. İsyanın her türlüsü kastedilen fiil Küfürden daha umumi olup, küfür, münafıklık, sapkınlık, azgınlık gibi cümledeki yerine göre ayrı-ayrı manalara gelir.

فَفَسَقَ(Kehf- 50) Allah’ın emrinden çıkmak

فَسَقُواKüfretmek,inkar etmek (Yunus-33)(Secde-32) Açıkça günah işlemek,fasıklık etme.(İsra-16)

تَفْسُقُونَİnkarcılık etmek (Ahkaf-20)

فِسْقٌFasıklık etmek,isyankarlık yapmak:(Bakara-59)(Araf-163-165)(Ankebut-34) Küfretmek,inkarda bulunmak.(En’am-49)

فِسْقًاSapıklık, Şirk (En'am-145)

فُسُوقَAçıktan günah işleme (Bakara-197-282)

فُسُوقٌİnkar, Sapıklık (Hucurat-7-11)
فَاسِقٌAçıkça günah işleyen (yoldan çıkmış) (Hucurat-6)
فَاسِقًاKafir, inkarcı (Secde-18)
فَاسِقُونَKafirler, Sapıklar, Günahkarlar (Maide-49-59-81) (Tevbe-8) (Hadid-16-27) İsyankarlar açıkça günah işleyenler (Maide-47)(Nur-4)(Haşr-19) Münafıklar, iki yüzlüler (Tevbe-67)
فَاسِقٖينَİnkarcılar (A’raf-102) (Neml-12) (Kasas-32) (Zuhruf-54) Münafıklar (Tevbe-53) Yozlaşmış açıkça günah işleyenler (Enbiya-74) Yoldan çıkmış (Zariyat-46)

لَفَاسِقٖينَSapıklar, inkar edenler (Bakara-26) (Maide-25-26)(A’raf-145)(Haşr-5) Sapıklar, doğru yoldan çıkanlar (Maide-108) (Tevbe-24) Münafıklar (Saf-5) (Münafikun-6)

Fasık Kavramın Kur'an bütünlüğünde ele aldığımızda Kâfirler, Sapkınlar, Günah İşleyenler, Yozlaşanlar, İnkarcılar, Münafıklar vb Allah'ın emir ve yasaklarından çıkan her türlü isyan demektir

Ve sana, [ey Peygamber], hakikati ortaya koyan bu ilahî kelâmı, geçmiş vahiylerden bu/güne kalanı tasdik edici ve içinde hangi doğruların bulunduğunu belirleyici olarak indirdik. Öyleyse, [ey Peygamber,] geçmiş vahyin izleyicileri arasında Allah'ın indirdiklerine uygun olarak hüküm ver ve sana gelmiş olan hakikati terk ederek onların mesnetsiz görüşlerine uyma.

Biz, her biriniz için [farklı] bir sistem ve [farklı] bir hayat tarzı belirledik. Eğer Allah dileseydi, hepinizi bir tek topluluk yapardı: ama indirdikleri aracılığıyla sizi sınamak için [başka türlü diledi]. O halde hayırlı işlerde yarışın! Hepinizin dönüşü Allah'adır; o zaman Allah, ayrılığa düştüğünüz şeyleri size gösterecektir.

O halde, geçmiş vahyin mensupları arasında Allah'ın indirdiğine göre hükmet ve onların mesnetsiz görüşlerine uyma ve onlardan sakın ki Allah'ın sana indirdiğinin bir kısmından seni uzaklaştıramasınlar. Eğer onlar [Allah'ın buyruklarından] yüz çevirirlerse, bil ki bir kısım günahlarından dolayı onları [böylece] cezalandırmak, Allah'ın iradesi gereğidir: Unutma ki insanların çoğu gerçekten sapkındır.

Yoksa onlar, cahiliye kanunu [ile yönetilmek] mi istiyorlar? Hâlbuki kalben mutmain olan insanlar için Allah'tan daha iyi kanun-koyucu olabilir mi?

SİZ EY imana ermiş olanlar! Yahudileri ve Hıristiyanları dost edinmeyin: Onlar yalnızca birbirlerinin dostlarıdır. Ve hanginiz onları dost edinirse kesinlikle onlardan olur: Bilin ki Allah böyle zalimlere doğru yolu göstermez!
(Maide/48-49-50-51)

Ayetlerin nüzul sebebini incelediğimizde Zina ve Adam öldürme hususunda Allah resulüne müracaat eden geçmiş vahyin mensupları arasında İlahi kelamın özelliği olan önceki kitapları tasdik etme hakikati ile Allah'ın indirdiğine göre hükmedilmesi emredilmektedir. Kur’anın muhteşem yönü olan tüm insanlara ve asırlara hitabı çerçevesinde ele almaya çalışalım:

Hukuki ihtilaflar gibi gözüken olay aslında hukuki yönü yanında Ahlaki anlamda hakk ve batılın ne olduğunu anlatmak adına hükümleri içermektedir. Allah nezdinde doğru ve yanlışın bir birinden ayırt edilerek Nübüvvet makamında olan Resulüne iletilmesi sonucu onun önüne getirilen her iki konuda karar vermesi İlahi kelamların hükmünün uygulanması emredilmektedir.

Çünkü geçmiş vahyin izleyicilerinden Yahudileşenler İlahi kelamda geçen hükmü sınıf makam vb ayrımlara tabi tutarak tahrif etmiş ve kendi arzu ve istekleri doğrultusunda uygulamaya başlamışlardır.

Bu sapkın anlayışları ile hükmedilmesi isteğine karşın Allah resulüne gereken emri bildirerek asl olan hüküm ile karar vermesini emretmektedir. Kur’an bütün vahiylerin en zirvesi olarak son peygamber Muhammed (s.a.a) bahşettiği şeriat ile tüm ilahi vahiylerin sonuncusu olarak insanların tüm asırlarda ihtiyacına hitap edecek dini tamamlamıştır.

Kur’anın bu benzersiz mesajı geçmiş vahyin izleyicilerinden olup Kur’anın işaret ettiği hakikatler üzere inananlara da müjde vermektedir. Allah’a itaat teslim olma iman esasları çerçevesinde olan hakikatler.

Cahiliyeden Allah’ın hükmüne geçiş safhaları:

Dişiliğin öne geçmemesi için Örtünme emri ile kişiliği muhafaza emri başörtüsünden öte helal dairesinde kişilik karakter eğitimi. Kesin bilgiye dayanmayan esaslar üzere inşa edilen hükümleri kabul edenlere Allah’ın kesin hükümleri ile sağlam temeller üzere inşa edilmiş olan İlahi hükümler. Adalet ile hüküm verilmeyen cahiliye düzenlerine karşı İnsanlar arasında Adalet ile hüküm verilmesi emri.

Allah Resulü Muhammed (s.a.a) cahiliye hükümlerine göre Mekke’nin en kültürlü ve soy itibari ile asil olan ‘’Amr ibn Hişama’’ (Ebu Cehil) yani cehaletin babası demesi aslında bir şey hakkında yeterli bilgiye sahip olmayıp hakikati gerektiği gibi kavrayamamasından ötürü idi.

Kuran kesin bilgiye dayanmayan olayların hikmet boyutuna bakmayan ve sadece sonucu ile ilgilenen zihniyete ‘’Cahiliye Zihniyeti’’ derken bu düşüncelere ise ‘’Cahiliye Zannı’’ olarak adlandırır.

Cahiliye Hükümleri sadece o asra münhasır olmayıp her asırda varlığını batıl ideolojiler üzerinden sürdürmektedir. Günümüzde Cahiliye hükümleri diyebileceğimiz Allah’ın kesin olan hükümleri üzere olan tüm anlayış ve yasalar Allah’ın hükümlerini görmemezlikten geliyor ve kendi icat ettikleri ile Kuran ve Ahireti yok sayarak insanlar üzerinde zorba anlayışlar ile hükmettikleri sistemler yok olmaya mahkumdur.

Asrımızdaki fitne heva ve heveslerin azdırdığı toplumlar, ayakları baş başları ayak olarak gördükleri halde şaşkınlıklarını bilgisizliklerini kabul etmemektedirler. Bir Müslüman’ın bir gayri müslimin hayat tarzını taklit etmesi Kuranın onları dost edinmeyiniz hitabına girmektedir.

Kısa ve öz olarak Ayetlerin vermek istediği genel mesaj:

Allah’a ait olan ve hiçbir şüpheye mahal bırakmayacak derece muhkem olup yoruma dahi kapalı olan hükmü uygulamayan kişi eğer mazereti yoksa Kur’ana göre ‘’Fasıktır’’ ‘’Günahkârdır’’. Bunun yanında Allah’ın kesim hükmü dururken onun yerine başka bir hükmü getirmeye çalışan kişi ‘Zalimdir’’ Allah’ın kesin hükümlerini ve ilahi vahyi kabul etmeyip red eden kişi inkârından ötürü ‘’Kâfir’’ olur…

Maide 48 ve 51 Ayetlerin hükmü genel olup Müslümanlara açıkça hitap etmektedir. Yani burada geçmiş vahyin takipçileri üzerinden Ey Ümmeti Muhammed Yahudileşmeyen, Hıristiyanlaşmayın, Azgınlaşmayın aranızda Hüküm verir iken, Muhakeme akıl ve İlahi vahyin temel öğretilerinden yola çıkarak şu ayetin mesajı gereği hükmedin.

Allah, size emanet edilen şeyleri mutlaka ehline vermenizi ve insanlar arasında hüküm verecek olursanız Adaletle hüküm vermenizi emrediyor. Allah size ne de güzel öğüt veriyor; zira Allah akıl sır ermez bir biçimde her şeyi işiten; her şeyi görendir.
(Nisa-58)

Allah’ın bizlere emanet ettiği şeyleri tüm uzuvlarımız olarak görmek gerekir. Bu emanetleri siyasi, sosyal, ahlaki vb tüm sorumluluk gerektiren alanlarda ehline vermemizi ve Adaletle hükmetmemizi emrediyor. Bu emir Mutlak bir emir olup tüm insanlığı bağlayan bir emirdir.

Allah’ın hükümleri bu kadar açık iken günümüz ideolojilerinin kendi heva ve hevesleri uğrunda belirlemiş oldukları yasalar Allah’ın hükmü üzere hüküm koymaktır ve Allah’a ortak koşmaktır. Allah adaleti emrederken günümüz sistemleri para şan şöhret dayısı olanları kayırmak ile meşgul fakir ve mazlum isen bir simit dahi çalsan cezayı hak etmişsin ama dayın var ise bankaların tümünü de boşaltsan ceza almazsın…

İş eleman alımında aynı adaletsizlik gözler önünde. Milyar dolarlar kazanan patron işçisini asgari ücret ile çalıştırmaktan gurur duymakta. Mülk yalnızca Allah’ındır hükmüne rağmen Mülk Putperestliği yapan Allah’ın hükmü üzere hüküm koymuş olmazmı?

Allah'ın kadınlara bahşetmiş olduğu değeri, ayaklar altına alarak, sanat, magazin, flört, kadın hakları, gibi kadınları aşşağılıyan anlayış sahipleri onları yalnızca cazibe araçları olarak sunmaları Allah'ın hükümleri üzere hüküm koyma değilmidir?

Allah'ın kesin hükümlerine rağmen, kendi rantlarını ve gelirlerini korumak adına hurafe ve bidatleri dinin özü gibi sunup, insanları sömüren anlayış sahipleri olan kesimler! Şefaat yetkisini kendilerine vererek, vesilede yalnızca aracı kılınması gereken ibadetler yerine beşer yönlerini koyanlar, Allah şah damarımızdan yakın iken kendilerini ilah yerine koyarak aracılık yapanlar Allah'ın hükümleri üzere hüküm koymuş olmuyorlar mı?

Allah’ın kesin hükmü ile Mümin-Müslüman isminden daha güzel bir isim olmadığı hakikatine rağmen, a ve b isimlendirmeleri altında ayrımcılık yaparak, ırkçılık, fitneyi yayanlar Allah’ın hükmü üzere hüküm koymuş olmuyorlar mı?

Bu ve benzeri beşeri ideolojilerini ayakta tutma anlayışında olan tüm kesimler Allah'ın hükmü üzere hüküm koymaya çalışan taife içerisine girerler. Allah’ın önünde eğilmeyen başları kendi önlerinde eğdirenler Kula kulluk yaptırmakta ve Allah'ın hükmüne meydan okumaktadırlar...

MEVLÜT HÖNÜL
MALAZGİRT

(MEDİNE KARDEŞİMİZE CEVAP NİTELİĞİNDE )

Ülkemizdeki rejim ve rejim savunucuları Allah'ın hükmüne karşı Kemalist hükümler ile hükmetmektedirler. Bizler Allah'ın kelamı ve Resulünün öğretisinden mesul olduğumuz için yaşadığımız sistem içerisinde kendimizi muhafaza etmek ile mükellefiz gücümüzün yetmediği hususlarda Mesul değiliz...
__________________
Sakın başkasının kölesi olma; çünkü ALLAH seni hür yaratmıştır .

-İmam Ali- (a.s)
Alıntı ile Cevapla