Durumu: Medine No : 6340 Üyelik T.:
19 Ocak 2009 Arkadaşları:20 Cinsiyet:Erkek Memleket:ANKARA Yaş:56 Mesaj:
6.134 Konular:
555 Beğenildi:1084 Beğendi:252 Takdirleri:10770 Takdir Et:
Konu Bu
Üyemize Aittir! | Cevap: Seferde Namazların Kısaltılması Meselesi
6-Sizden ölenlerin, geride bıraktıkları eşleri, kendi başlarına (evlenmeden) dört ay on gün beklerler. Bekleme müddetlerini bitirdikleri vakit, kendileri hakkında yaptıkları meşru işlerde size bir günah yoktur. (la cunahe aleykum).Allah yapmakta olduklarınızı bilir. (2/Bakara-234)
Kocaları ölen kadınların 4 ay bekledikten sonra evlenmeleri gerektiğini belirtiyor. Bu bir ruhsat değil, aslında bir emir gibidir. Bu da kadınların zinaya düşmelerine ve toplumda başsız-erkeksiz kalmalarına engel olmak içindir.
7-(İddet beklemekte olan) kadınlarla evlenme hususundaki düşüncelerinizi üstü kapalı biçimde anlatmanızda veya onu içinizde gizli tutmanızda size günah yoktur.( la cunahe aleyküm) (2/Bakara-235)
Bu ayette de iddet bekleyen kadınlarla ilgili evlenme konusuna değiniliyor. İki şık insanlara sunuluyor.Birincisi; evlenme düşüncenizi üstü örtülü belli edin ya da kendi içinizde gizli tutun.Ama iddet suresi bitince direkt olarak evlenmeyi yapın deniyor.
8- Eğer kadınları, kendilerine dokunmadan veya onlara bir mehir takdir etmeden boşarsanız (bunda) size bir vebal yoktur.(la cunahe aleyküm) (2/Bakara-236)
Bu ayette boşamanın hukukunu ortaya koyuyor. Burada tersten düşündüğümüzde kadınlara dokunmuş ve mehri vermişseniz onları boşamayın. Bu durum günümüzdeki anlamda evliliğin tam gerçekleşmediği yani nişanlılık gibi durumlarda ortaya çıkan bir durumdur.
9- İçinizden hanımlarını geride bırakarak vefat edecek olanlar, eşleri için senesine kadar evlerinden çıkarılmaksızın kendilerine yetecek bir malı vasiyet ederler. Bununla birlikte eğer kendileri çıkarlarsa, kendi haklarında yaptıkları meşru bir hareketten dolayı size bir sorumluluk yoktur( la cunahe aleküm). Allah çok güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir. (2/Bakara-240)
Miras hukukunu anlatıyor
10-…..Borç büyük veya küçük olsun, onu süresiyle beraber yazmaya üşenmeyin; bu, Allah katında en doğru, şahidlik için en sağlam ve şüphelenmenizden en uzak olandır. Ancak aranızdaki alışveriş peşin olursa, onu yazmamanızda size bir sorumluluk yoktur.(leyse aleyküm cünahun). …. (2/Bakara-282)
Bu ayette peşin alışverişleri yazıya dökmenin gerek olmadığını belirtiyor. Yazının veresiye alışverişlerde gerekli olduğu açıklanıyor.
11 . Analarınız, kızlarınız, kızkardeşleriniz, halalarınız, teyzeleriniz, kardeş kızları, kızkardeş kızları, sizi emziren analarınız, süt bacılarınız, eşlerinizin anaları, kendileriyle birleştiğiniz eşlerinizden olup evlerinizde bulunan üvey kızlarınız size haram kılındı. Eğer onlarla (nikâhlanıp da) henüz birleşmemişseniz kızlarını almanızda size bir mahzur yoktur.. (La cunahe aleyküm) Kendi sulbünüzden olan oğullarınızın eşleri ve iki kız kardeşi birden almak da size haram kılındı; ancak geçen geçmiştir. Allah çok bağışlayıcı ve esirgeyicidir (4/Nisa-23)
Bu ayette de üvey kızları nikah altına almanın şartını açıklıyor.
12- Bir de harp esiri olarak elinize geçen cariyeler dışında, evli kadınlarla evlenmeniz Allah yazısı olarak haramdır. Bunların dışındakileri ise, zinadan kaçınıp namuslu yaşamak üzere mallarınızla istemeniz size helal kılındı. O halde hangisiyle nikah ile münasebette bulundunuzsa mehirlerini kendilerine bir farz olarak verin. O mehri kesinleştikten sonra aranızda bir değişiklik yapmak hususunda anlaşmanızda da size bir günah yoktur.(la cunaha aleyküm)Her zaman Allah hakkıyla bilen mutlak hüküm sahibidir. (4/Nisa-24)
Farz olan mehirin sonrasında değişiklik yapılabileceğini belirtiyor
13- Yeryüzünde sefere çıktığınız zaman kâfirlerin size kötülük etmelerinden endişe ederseniz, namazı kısaltmanızda size bir günah yoktur.(leyse aleyküm cünahun). Şüphesiz kâfirler, sizin apaçık düşmanınızdır. (4/Nisa-101)
14- Sen içlerinde olup da namazlarını kıldırdığın zaman, bir kısmı seninle beraber namaza dursun ve silahlarını da yanlarına alsınlar; secdeyi yaptıktan sonra onlar arkanıza geçsinler; kılmayan öbür kısım gelsin, seninle beraber kılsınlar, tedbirli olsunlar, silahlarını alsınlar. Kafirler, size ansızın bir baskın vermek için, silah ve eşyanızdan ayrılmış bulunmanızı dilerler. Yağmurdan zarar görecekseniz veya hasta olursanız, silahlarınızı bırakmanıza engel yoktur,(la cunaha aleyküm) fakat dikkatli olun. Allah kafirlere şüphesiz ağır bir azab hazırlamıştır.(4/Nisa-102)
Savaş sırasında kılınan korku namazı sırasında hasta olanların silahı bırakmaları ve yağmurdan silah zarar görme durumu varsa,silahların bir kenara bırakılması isteniyor.
15- Eğer bir kadın kocasının geçimsizliğinden yahut kendisinden yüz çevirmesinden endişe ederse, aralarında bir sulh yapmalarında onlara günah yoktur.(la cunahe aleyhima) Sulh (daima) hayırlıdır. Zaten nefisler kıskançlığa hazırdır. Eğer iyi geçinir ve Allah'tan korkarsanız şüphesiz Allah yaptıklarınızdan haberdardır.(4/Nisa-128)
Bu ayette de sulhun evlilik için bir gereklilik olduğu ortaya konuyor. Talak istenmeyen bir durumdur.
16- İman eden ve iyi işler yapanlara, hakkıyle sakınıp iman ettikleri ve iyi işler yaptıkları, sonra yine hakkıyle sakınıp iman ettikleri, sonra da hakkıyle sakınıp yaptıklarını, ellerinden geldiğince güzel yaptıkları takdirde (haram kılınmadan önce) tattıklarından dolayı günah yoktur. (leyse cunahun fima)(Önemli olan inandıktan sonra iman ve iyi amelde sebattır). Allah iyi ve güzel yapanları sever. (5/Maide-93)
Bu ayette de içki haram olmadan önce içenlerin durumunu ortaya koyuyor ki içtiklerinden dolayı onların bir günahı olmamaktadır.
17-İçinde malınız bulunan boş evlere girmenizde bir sorumluluk yoktur.(leyse aleyküm cunahun). Allah, açığa vurduğunuzu da, gizlediğinizi de bilir.(24/Nur-29)
Kendi evinize istediğiniz gibi girin diye emrediliyor. Evinizde kimse yoksa kapının zilini çalmayın, direkt ya da anahtarla girin.
18- Ey inananlar! Ellerinizin altında olan köle ve cariyeler ve sizden henüz erginliğe ermemiş olanlar, sabah namazından önce, öğle sıcağında soyunduğunuzda ve yatsı namazından sonra yanınıza gireceklerinde üç defa izin istesinler. Bunlar, sizin açık bulunabileceğiniz üç vakittir. Bu vakitlerin dışında birbirinizin yanına girip çıkmakta size de, onlara da bir sorumluluk yoktur.(leyse aleyküm ve la aleyhim cunahun). Allah size ayetlerini böylece açıklar. Allah bilendir, Hakim'dir.(24/Nur-58)
Bu ayette de üç vakit dışında evin içine rahatlıkla girilmesi gerektiği ifade ediliyor.
19- Evlenme ümidi kalmayan, ihtiyarlayıp oturmuş kadınlara, süslerini açığa vurmamak şartıyle, dış esvaplarını çıkarmaktan ötürü sorumluluk yoktur;(Leyse aleyhine cunahun) ama sakınmaları kendileri için daha iyi olur. Allah işitir ve bilir.(24/Nur-60)
20-İçinde malınız bulunan boş evlere girmenizde bir sorumluluk yoktur(leyse aleyküm cunahun). Allah, açığa vurduğunuzu da, gizlediğinizi de bilir.(24/Nur-29)
20- Kör için bir sorumluluk yoktur. Topal için bir sorumluluk yoktur. Hastaya da bir sorumluluk yoktur. Evlerinizde veya babalarınızın evlerinde veya annelerinizin evlerinde veya erkek kardeşlerinizin evlerinde veya kız kardeşlerinizin evlerinde veya amcalarınızın evlerinde veya halalarınızın evlerinde veya dayılarınızın evlerinde veya teyzelerinizin evlerinde veya kahyası olup anahtarları elinde olan evlerde, ya da dostlarınızın evlerinde izinsiz yemek yemenizde bir sorumluluk yoktur. Bir arada veya ayrı ayrı yemenizde de bir sorumluluk yoktur. (leyse aleyküm cunahun). Evlere girdiğiniz zaman, kendinize ehlinize Allah katından bereket, esenlik ve güzellik dileyerek selam verin. Allah size ayetleri, düşünesiniz diye böylece açıklar.(24/Nur-61)
21- Onları (evlatlıklarınızı) babalarına nisbet ederek çağırınız. Allah katında o daha doğrudur; eğer babalarını bilmiyorsanız dinde kardeşleriniz ve dostlarınızdır. Bununla beraber hata ettiklerinizde üzerinize bir günah yoktur.(leyse aleyküm cunahun) Fakat kalplerinizin kasdettiğinde (günah) vardır. Allah günahları örten, çok merhamet edendir.(33/Ahzap-5)
22- Onlardan dilediğini geriye bırakır, dilediğini de yanına alırsın. Bıraktığın hanımlarından arzu ettiğini tekrar yanına almanda, senin üzerine bir günah yoktur.(la cunaha aleyke) Böyle yapman onların mutlu olmalarına, üzülmemelerine ve hepsinin, senin verdiklerine razı olmalarına daha uygundur. Allah, kalplerinizde olanı bilir. Allah hakkıyle bilendir, halîmdir.(33/Ahzap-51)
23- Onlara (Peygamber'in hanımlarına) babaları, oğulları, kardeşleri, kardeşlerinin oğulları, kız kardeşlerinin oğulları, kadınları (mümin kadınlar) ve ellerinin altında bulunan câriyelerinden dolayı bir günah yoktur. La cunahe aleyhine).(Ey Peygamber hanımları!) Allah'tan korkun; şüphesiz Allah, her şeye şahittir.33/Ahzap-55)
24- Ey inananlar! İnanmış kadınlar hicret ederek size gelirlerse onları deneyin, hicretlerinin sebebini inceleyin. Allah onların imanlarını çok iyi bilir. Onların mümin kadınlar olduklarını öğrenirseniz, inkarcılara geri çevirmeyin. Bu kadınlar, o inkarcılara helal değildir Onlar da bunlara helal olmazlar. İnkarcıların bu kadınlara verdikleri mehirleri iade edin: Bu kadınların mehirlerini kendilerine verdiğiniz zaman, onlarla evlenmenizde bir engel yoktur.(la cunahe aleykum) İnkarcı kadınları nikahınızda tutmayın; onlara verdiğiniz mehri isteyin; inkarcı erkekler de hicret eden mümin kadınlara verdikleri mehirleri istesinler. Allah'ın hükmü budur; aranızda O hükmeder. Allah bilendir, Hakim'dir. (60/Mümtehine-10)
Nisa 101. ayetinde geçen "Kâfirlerin size fenalık yapmalarından korkarsanız" ifadesi, namazın kısaltılması için esasla ilgili bir şart olmayıp sadece o zamandaki müslümanların genel durumunu belirtmektedir. Bu hususta Ya'lâ b. Ümeyye diyor ki:
"Ömer b. el-Hattab'a "Kâfirlerin size kötülük yapmalarından korkarsanız, namazı kısaltmanızda size bir günah yoktur." âyetini okudum ve "Bugün artık insanlar güven içindedirler. (Namazı yine kısıltacaklar mı?) dedim. Ömer b. el-Hattab şöyle dedi: "Senin hayret ettiğin bu hususa ben de hayret etmiş ve bunu Resulullaha sormuştum. Resulullah da şöyle buyurmuştu: "Bu (namazı kısalt¬ma) Allah'ın size verdiği bir sadakadır. Sadakasını kabul edin."
Müslim, K. d-Müs:ıfırîn, bab: 4 Hadis no: 6.S6 / cbu Dııvutl, K. es-Sefer bab: 1 Hadis No: 1199
Abdullah ibn ömer (r.a) şöyle demiştir:
"Hz. Peygamber (s.a.s)'e yolda arkadaşlık ettim. O, yolculuklarında iki rekattan fazla kılmazdı. Hz. Ebu Bekir, Hz. ömer ve Hz. Osman da böyle yaparlardı" (İbn Mace, İkame, 75). Hz. ömer'in şöyle dediği rivayet edilmiştir: "Yolcunun namazı, Nebinizin lisanı üzere kısaltılmaksızın tam iki rekattır" (Buhari, Taksir, 11; Küsûf, 4; İbn Mace, İkame, 73, 124).
Hz. Aişe (r.anha)'den şöyle dediği rivayet edilmiştir: "Namaz ikişer rekat olarak farz kılındı, sonra hazarda ziyade olundu, seferde ise olduğu gibi bırakıldı (Buhari, Salat,1; Müslim, Misafirin,1; Ebû Davud, II, 3). ibn Abbas (r.a)'ın şöyle dediği nakledilmiştir: "Allah Teala namazı, Peygamberimizin dili ile hazarda dört rekat, seferde iki rekat olarak farz kılmıştır" (Müslim, Müsafirin, 5, 6; Ebû Davud Sefer, 18; Nesai, Havf 4; İbn Mace İkame, 75).
Nisa 101.ayette geçen "la cunahe aleykum" ifadesinin geçtiği yerlere ve Allah Rasulunun uygulamasına baktığımızda yolculukta namazları kısaltmanın gerektiğini anlıyoruz.
En doğrusunu Allah bilir.
__________________ Selam Hidayete Tabi Olanlara
Kur'an Senin Lehinde ve Aleyhinde Hüccettir(Müslim)
|