Konu Başlıkları: Çile
Tekil Mesaj gösterimi
Alt 05 Mayıs 2008, 02:10   Mesaj No:1

MERVE DEMİR

Medineweb Emekdarı
Avatar Otomotik
Durumu:MERVE DEMİR isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 5587
Üyelik T.: 05 Aralık 2008
Arkadaşları:14
Cinsiyet:
Memleket:İstanbul
Yaş:35
Mesaj: 2.537
Konular: 2038
Beğenildi:116
Beğendi:0
Takdirleri:270
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Çile

Çile

ÇİLE

Izdırap veren hal, zahmet, meşekkat, eziyet. Dervişlerin tasavvufta, ahlâkın tezkiyesi ve vicdanın tasfiyesi için kırk gün kırk gece ibadet ederek nefsi terbiye etme işi. Bunların dışında, bez dokurken eninden artan iplik ile yay kirişi manalarına da kullanılır. Çile-i Buzurg; Zemherir demektir. Çille diye de okunur. Arapçası Erbaîn'dir.
Çile, tarikata girenin, hata sonucu olsun, olmasın ahlâkının güzelleşmesi ve gönlünün cilâlanması için, tekkelerde konulmuş olan bir çeşit uygulamadır. Gereğine göre üç, kırk, binbir gün devam edeni vardır. Çile geçirilen yere çilehâne adı verilir. Kelimenin lügat manası nazar-ı itibare alınarak yapılan tarifi ise; kırk gün kırk gece temiz ve kimsenin gelip de insanı rahatsız etmeyeceği bir yere çekilip ibadet etmektir.
Çile, bütün dinlerde bulunan orucun aşırı bir şekli olarak görülür. Allah adını zikrederek yükselmek isteyen tarikatlarda ve özellikle Halvetîler'de "Erbaîn" adı kullanılır.
Kur'ân-ı Kerîm'de Hz. Musa'ya kırk gece ibadetten sonra kitap verileceği bildirilmiştir. (el-Bakara, 2/51).
Hristiyanlarda Paskalya'dan altı hafta önce kırk gün süren bir perhiz vardır. Çile olayı Mısır ve Hind inanışlarından tarikatlara girmiş ve yalnız tarikatlarda olan bir ibadet şeklidir.
Çilenin halvet, halvetin de uzletle çok yakın mana birliği ve bütünlüğü gözlenmektedir.
Çilenin geçirildiği halvetin, insanı halktan Hakk'a yükselteceğine inanılır. Halvet, nefisten kalbe, kalbden ruha, ruhtan sırra ve sırdan da her şeyi bahşedene gitmektir. Kulun insanlarla olan dertlerinden halvet sayesinde kurtulup Hakk'a bağlanması, kolay ve külfetsizdir. (Kuşeyrî, Risâle, (t.y.) 64-65)
Halvet'in, peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.s.)'in Hıra mağarasındaki peygamberlik öncesi bir aylık itikâfından alındığını söyleyenler de vardır (Selçuk Eraydın, Tasavvuf ve Tarikatlar, İstanbul 1984, 61).
Peygamberimiz, her sene Ramazan ayını Mekke civarındaki Hıra mağarasında tefekkür ve zahitlikle geçiriyor, bu inzivâdan dönüşte evine gitmeden, Kâbe'yi yedi defa tavaf ediyordu (Muhammed Hamidullah, İslâm Peygamberi, Terc. M. Said Mutlu, İstanbul 1966, 64).
Peygamberimiz "En iyi hayat tarzı, cihâd ve uzlettir" buyurmuştur (Müslim, İmâret, 33).
Çile, günlük dilde ıstırap ve zorluğa tahammül karşılığı olarak da kullanılmaktadır. Çünkü sûfi için ızdırap ve zorluğa tahammül, erme ve Allah'a varmanın en önemli araçlarından biridir.
Bu yüzden dervişler birbirlerine "Allah çileni artırsın" diye dua ederler. Tabii bu manada, kırk gün esprisi unutulmuş görünmektedir.
Sûfîlerden "Erbaîniyye" taifesinin olduğu kaydedilmiştir.
Hacı Bektaş Velî, çeşitli zamanlarda ve yerlerde erbaîn çıkarmıştır. Çile (halvet), çoğunlukla tekkelerde olur. Şeyh, halvete sokacağı dervişi bir odaya (çilehane) götürür ve dua edip odadan çıkar. Bu müddet içinde derviş mecbur kalmadıkça dışarı çıkmaz ve kimseyle konuşmaz. Yemeği ve suyu her gün ayağına gelir. Gece gündüz ibadet, zikir ve tefekkürle meşgul olur. Kırkıncı gün geldiğinde şeyh, dervişin bulunduğu çilehaneye girer. Sonra kurban kesilerek derviş erbainden çıkarılır. Gerektiğinde üç erbain çıkaran dervişler de vardır.
Mevlevîler'de çile, bin bir gün süren hizmet ile yapılır.
Çilesini tamamlamayıp kıran, tekrar çileye girmek isterse yeni baştan başlamak zorundadır. Çile çıkarmak, çileyi tamamlamaktır. Çilekeşler, çile dolduranlardır. (M. Zeki Pakalın, Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü, I, İstanbul 1983, 370-371).
Nakşîler ve müsemmâ yoluyla dervişlerini yetiştiren Melâmiler, "halvet der-encümen" prensibine bağlanarak, halk içinde Hak ile olmanın zevkine ermeyi tercih ederler. Bu, halvetin en zor olanıdır. Bu ve benzeri anlayış ve inanç şekilleri, tarikatlarda oluşan ibadetlerdir. Bunları şekil ve biçim olarak Kur'an ve sünnette bulmak mümkün değildir. Hz. Peygamber (s.a.s.)'in peygamberlikten önceki hayatı, İslâm şeriatında teşrî kabul edilmediği için Hıra mağarasındaki inzivası delil teşkil edemez. Halvet, ve halvet der-encümen gibi kavramlar tarikatlarda oluşan kavramlardır.
Hasan Fehmi KUMANLIOĞLU
Alıntı ile Cevapla

Konu Sahibi MERVE DEMİR 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir
Konu Forum Son Mesaj Yazan Cevaplar Okunma Son Mesaj Tarihi
Başbakan Recep Tayyip ERDOĞAN ülke tv Canlı... Videolar/Slaytlar Medine-web 1 2912 23 Ağustos 2013 00:41
İran Emperyalizmi Makale ve Köşe Yazıları Medine-web 6 3660 26 Ocak 2013 22:53
gerekli gereksiz bir şiir.. Makale ve Köşe Yazıları MERVE DEMİR 0 3305 06 Aralık 2012 10:48
olmamış kayınbiradere mektup :) Komik Paylaşımlar Allahın kulu_ 10 7869 03 Kasım 2012 23:19
İslamın kurtuluşu bilinçlenme ile mümkündür Makale ve Köşe Yazıları Esadullah 11 7346 02 Ekim 2012 21:16