Hutbe:Yaşlılara saygı dinimizin emridir
Allah’ın bizlere bahşettiği hayat nimeti, doğumla ölüm arasında gerçekleşen bir yolculuktan ibarettir. Bu yolculuk, çocukluk, gençlik, yetişkinlik gibi dönemlerden geçiyor ve nihayet yaşlılık ve ihtiyarlık dönemine ulaşıyor. Hayatın değişmez kanunu gereği, her dönemin insanı, zamanla yerini bir sonraki dönemin insanına bırakıyor. Yaşlılık dönemine gelen insan üst düzeyde bir hayat tecrübesine ulaşmış olmakta ise de fiziksel olarak zayıflamaktadır. Kur’an-ı Kerim’de, “Kime uzun ömür verirsek, onu yaratılış itibariyle tersine çeviririz, gücünü azaltırız. Hala düşünmeyecekler mi?” (1) buyrulmaktadır. Bu dönemde insanlar ruhen daha hassas olmakta; ilgi ve desteğe daha çok ihtiyaç duymaktadırlar. Bu bakımda yaşlılar ve büyükler yalnızlığa terk edilmemeli, sık sık ziyaret edilip gönülleri alınmalı, onlara gereken saygı ve sevgi gösterilmelidir. Bu hem dini hem de milli bir görevdir.
Değerli dostlar,
Sevgi, saygı ve merhamet, yüce rabbimizin bize bahşettiği ulvi duygulardandır. İnsan ancak bu ulvi duygular sayesinde mutlu olabilir. Bu duyguların olmadığı yerde hüzün ve keder vardır. İşte bu sebeple dinimiz, insana saygı ve sevgiyi, temel ahlaki değerlerimiz arasına koymuş büyüklere ve yaşlılara karşı sergileyeceğimiz davranışlar konusunda önemli tavsiye ve uyarılarda bulunmuştur. Bu sebeple anne ve babalarımız olmak üzere; yaşı bizden ileride olan, bütün büyüklerimize karşı saygı göstermemiz gerekmektedir.
Yaşlılarla ve büyüklerimizle olan ilişkilerimizde sevgili peygamberimiz (s.a.v.) en güzel örneğimizdir. O bize, insanlara karşı daima merhametli, güler yüzlü, yardım sever olmayı yaşayarak öğretmiş, “ Merhamet edenlere Allah da merhamet eder. Yaratılanlara merhamet ediniz ki Allah da size merhamet etsin” (2) buyurmuştur. Hayatlarını bizler için, toplum için çalışıp çabalayarak, üreterek geçiren, tecrübelerini bizlere aktaran yaşlılarımız ve büyüklerimiz, her türlü sevgi ve saygıya layıktırlar. Aslında bizler anne ve babamıza ne yapmışsak, çocuklarımızdan da o muameleyi göreceğiz. Bunu unutmamamız gerekir.
Düşenin elinden tutmak, çaresizlere destek olmak, kimsesiz, bakıma ve ilgiye muhtaç olanlara ilgi göstermek, onların ihtiyaçlarını gidermeye çalışmak insani ve dini görevlerimiz arasındadır. Toplumun her kesiminde maddi ya da manevi olarak başkalarının sevgi, ilgi ve dostluğuna muhtaç pek çok insan bulunmaktadır. Güler yüzle hatırlarını sormak, gerektiğinde oturmaları için yer vermek yahut basitte olsa bir ihtiyaçlarını gidermek, yaşlılar için çok büyük anlamlar ifade edecektir. Unutmayalım ki bugünün yaşlıları dünün gençleri olduğu gibi bugünün gençleri de yarının ihtiyarları olacaktır. Söz konusu olan yaşlı kimseler, kişinin anne ya da babası ise onlara karşı sergilenmesi gereken saygı, sevgi ve merhamet dolu tutum ve davranışlar kesin bir dini görev halini alır. Sözlerimi sevgili peygamberimizin (s.a.s) şu hadisleriyle bitirmek istiyorum: “Ana-babası ya da onlardan birisi yanında yaşlanıp da cennete giremeyen kimseye yazıklar olsun”(3)
“küçüklerine merhamet etmeyen, büyüklerine saygı göstermeyen bizden değildir.”(4), uyarısını asla unutmaması gerekir.
Değerli dostlar, geliniz ebeveynlerimiz hayatta iseler onların hayır dualarını alalım!
Cumanız mübarek olsun…
1-Ya-sin, 68
2-3-4, Tirmizi “Bir”