Düşenin Dostu Olmaz Düşte Gör. / Mevlüt Hönül
Gerçek dost ve yardımcı Allah’tır. Yarattığı varlıkların içini/dışını en iyi bilendir. Dostluk kavramı kendi içerisinde birçok şartı barındırmaktadır. Sevgi, merhamet, güven, sadakat ve paylaşım bu şartların başında gelir. Bu şartları barındırmayan ilişkileri dostluk olarak görmek kendini kandırmaktan öteye gitmez.
Atasözü olarak anılan ‘’ Düşenin dostu olmaz, düşte gör’’ sözü Allah ile olması gereken dostluğu kuramayıp, yaratılanlara bağlayanların hayat şartları içerisinde bilerek veya bilmeyerek düşmelerinde karşılaşacakları durumu en iyi izah eden bir söz niteliği/gerçekliği taşımaktadır.
İnsanların geneli, çevrelerinde gerçek bir dost bulamamaktan yakınırlar. Bu serzenişi dillendirenlerin aslında en büyük gafleti gerçek dost ve yardımcı, Allah’tan bihaber oluşlarındandır. Allah’ı hakkı ile tanıyan, tasdik eden, seven kişiler bu bilinci sevgi ve korku arasında bir denge ile muhafaza etmek zorundadırlar. Âlemlerin Rabbi Allah ile dost olmak hususunda tereddütsüz bir teslimiyet insanı yes’e düşürecek tüm sonuçlardan muhafaza eder.
Kur’an’i boyutunu elde edemeyen insanlar. Hayat şartları içerisinde zorluk ve rahatlık ile denenecekleri hususunda bildirilen ayetleri göz ardı ettiklerinden. Zorluk esnasında yes’e düşerken rahatlık ile de şımarabilmektedirler. Dengesiz bir bilinç ile hareket etme sonucu hayat bir anda kâbusa yaşanılmaz bir hale dönüşür.
Bu dönüşüm esnasında hali vakti iyi iken etrafında olanların bir-bir uzaklaştığını, sahiplenmediğini, sıkıntılarına destek olmadıklarını görenler, bilerek veya bilmeyerek düşmüş oldukları bu ruh hali ile kendilerini sahipsiz yalnız hissetmekte ve insanların geneline aynı algı ile bakabilmektedir. Ne yazık ki ülkemizde düşene bir tekme vurma anlayışı kitleleri adeta esir almış ve kendi egemenliğine boyun eğdirmiştir.
Hayatın sillesini yiyen bu insanlar, bu vurdumduymazlık ile hareket edenlere karşı, acımasız bir şekilde mücadele hissine kapılırlar. Düşmeden önce kardeşim, arkadaşım, dostum, akrabam diye bildiği kesimlerin hiçte öyle olmadığını anlaması kişiyi gün geçtikçe umutsuzluğa ve insan vasfı ile dolaşan lakin insan olmaya başaramayanları tanımasına ve onlar ile ilişkilerini gözden geçirmesine kapı aralar.
‘’ Elmas nasıl yontulmadan işlenemez ise, insanda acı çekmeden olgunlaşamaz ''
Konfüçyüs’ün insanı resmeden sözü aslında insan tabiatının olgunlaşma sürecini muhteşem bir şekilde örnekler.
İnsanın hayatı boyunca, yaşayarak elde edeceği imtihanında düşme olgusu ile karşılaşması aslında kendisine sunulan en büyük nimettir. Şöyle ki hayat şartları içerisinde düşme olgusunu tatmasa, etrafında bulunanlardan kimin dost, kimin menfaatperest, kimin şakşakçı olduğunu birbirinden ayır edemez düşte gör kimin ne olduğunu.
Allah yarattığı varlığın, ne denli nankör ve cehil olduğunu ayetlerde bariz bir şekilde açıklar. Bu açıklamalar aslında hayatın her safhasında önümüze çıkma ihtimali yüksek olan durumlarda insanın karakter yapısının ortaya çıkaracağı halleri anlatmaktadır. Çıkarcılık, insanın özelliğidir, iyi durumda iken çeşitli nedenlerle durumu sarsılan, mevki ve makam sahibi iken bunu belirli sebepler ile kaybeden, insanlara karşı gösterilen tavırlar öncesi ve sonrası karşılaştırıldığında. gerçek dost ayrımını yapmak için en büyük fırsattır.
Ülkemizi ele alacak olursak, düşen insanlara el atma, yeniden ayaklandırma, destek olma anlayışı yerini bencillik, neme lazımcılık, köstek olma anlayışına bırakmış. İnsanın erdemli olma sıfatını cehalete mahkûm etmiş yapılar hâkimiyetindedir. Düşene destek olmak yerine, hesap sormalar, sorgulamalar, ruh halini düşünmeden aşağılamalar ile meşgul olan toplumlar erdemli olmayı başaramazlar.
İnsanın yaradılışındaki temiz suretine dönmesi, insan olabilmesi için. Akıl, ahlak, vicdan/din ve benzeri nimetler gereğince anlaşılmalı ve hayatın her safhasına yansıtılmalıdır.
Düşenin dostu olmaz sözü Allah’tan umut kesmeden gerçek dost ve yardımcının Allah olduğuna iman ederekten, anlamak ile mükellefiz. Lakin insani ilişkiler bazında ele aldığımızda, düşenin dostunun olmadığı barizdir.
Örnek olarak: Ülkemizde insanları sömüren güç, kapitalizmin yapı taşı bankalardan kredi çekme. İnsanlar arasında gün geçtikçe yaygınlaşmakta, sömürücü özelliği cazip gibi gösterilmekte. Düşeninde, düşmeyenin de başvurduğu kurtarıcı, düşmeyenler için rahatlık ve benzerleri için başvurulacak makam iken. Düşen insanlar destek göremedikleri her taraftan sırt çevrildiği için çaresizlikten ötürü sülük misali kan emicilere muhtaç olabilmektedirler.
Kur’an’i kavramlar. İnfak, zekât, sadaka, yardımlaşma hususları emredildiği gibi hayata yansıtılmayınca, insanların haram ve helal hususunda bilerek veya bilmeyerek düştükleri günümüz sömürücü güçlerine bizlerin! katkısını unutmamamız gerekir. Sömürü düzenlerinin devamı her daim mazlumların omuzlarında kendine hayat bulur. Bizler, mazlumları görmediğimiz müddetçe, sömürü düzenleri güçlenerek sömürmeye devam edecektir.
Dostluk ilişkilerimizi, Kur’an’i boyut ile elde etmeye çalışmak zorundayız .Rahat ve zor günlerimizde hayal kırıklığı yaşamamak adına sağlam dostları seçmek hususunda dikkatli olalım.
MEVLÜT HÖNÜL
MALAZGİRT
[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]