Durumu: Medine No : 5879 Üyelik T.:
28 Aralık 2008 Arkadaşları:32 Cinsiyet:Bay Memleket:İst Yaş:39 Mesaj:
3.169 Konular:
1383 Beğenildi:176 Beğendi:17 Takdirleri:216 Takdir Et:
Konu Bu
Üyemize Aittir! | Güzel Gör Güzel Düşün = Yaşamdan Lezzet Al Güzel Gör Güzel Düşün = Yaşamdan Lezzet Al Eda Erbay Güzel Gör Güzel Düşün = Yaşamdan Lezzet Al
Çok mu zor bardağı dolu tarafından görebilmek? Sıkıntılarımızla, dertlerimizle dolu olan hayatımızı daha da yaşanılabilir kılabilmek... Elimizdekilerle yetinebilmek. Şükrünü eda edebilmek... Zor tabi nefis işin içine girince. Şeytan da katıldı mı bu ortaklığa hep eksikliklere, olumsuzluklara takılır insan. Elindeki ile yetinmeyi bırakır, hep daha da fazlasını ister. Şükür yerini isyana bırakır. Yardımlaşma, kardeşlerinin dertleriyle dertlenme ortadan kalkar. Bardağın dolu tarafının farkına hiç varılmaz. Kıymet verilmez ona, neticesinde hamd’den, şükür’den uzaklaşılır.
Hâlbuki az düşünse insan, o elindeki fırsatlarının çoğu belki birçok insanın sahip olamadıkları, isteyip de ulaşamadıklarıdır. Onlar uğruna ne emekler harcanmıştır, ne mübarek eller semaya kalkmıştır. Ama imtihan dünyası ya işte, Rabbim denemiştir kullarını çeşitli zorluklarla. Kimine bol rızk vermiştir, kiminin rızkını azaltmıştır. Kimine sağlıklı bir vücud ihsan etmiştir, kimini doğuştan engelli yaratmıştır. Kimini evlat çokluğuyla denemiştir, kimini evlatsızlıkla. Rablerinden gelene ne kadar razılar, O’na ne kadar şükredip sabredecekler, Rablerini ne kadar anıp, O’nun yüceliğini, kudretini idrak edecekler diye.
Sınamıştır besbelli insanoğlunu. Evet, belki darlıkla, zorlukla imtihan etmiştir. Ama kulum bana bu imtihanıyla daha da yaklaşsın, sadece ve sadece benden istesin, her halinde ve durumunda benden razı olmayı başarabilsin diye vermiştir bunları kullarının başına. Neticesinde de müjdelemiştir sabredip şükredenleri. Cennetine varis kılmıştır ebediyen. Hem ahiret için müjdelemiştir, hem de dünyada mutlu olmasının yollarını açmıştır onlara.
Aksi takdirde şükürsüzlük ve sabırsızlık, isyan gibi durumlarda ise onu azaplandıracağını, hüsrana uğratacağını bildirmiştir. Şimdi yetinemediği elindekileri bile alıp, hem dünyada hem de ahirette cezalandıracağını haber vermiştir.
Dedik ya bardağın dolu tarafından görelim, her olayın, durumun içinden güzelliği görmeyi başarabilelim diye. Burada da her zaman olduğu gibi yine rehberimizi, en iyi rol modelimizi yani Rasulullah (s.a.v)’ı örnek almalıyız.
Nakledilen rivayetlere göre Peygamberimiz (s.a.v) bir gün ashabı ile bir yere giderken yolun kenarında bir köpek leşi görür. Sahabe efendilerimiz görüntüden, kokudan rahatsız olurken, Rasulullah (s.a.v) köpeğin inci gibi olan dişlerine dikkat çeker.
Yani Rasulullah (s.a.v) bir köpek leşinde bile bir güzellik bulabilmiş, onu ön plana çıkarabilmiştir. Güzel gözle bakanın, güzel göreceğinin örneğini vermiştir. Bize de bu noktada çok güzel örnek olmuştur. Hayatımızın her aşamasında nasıl Rasulullah (s.a.v)’ı örnek almak için çabalıyorsak, bu önemli hususta da yine önderimizi rehber edinmemiz gerektiğini bizlere yaşayarak göstermiştir.
Elbette dediğimiz gibi olayların iyi tarafını görebilme özelliğine sahip olabilmek çok kolay olmasa gerek. Şeytan her zaman bizleri doğru yoldan ayırmak için durmaksızın vesvese vermekte, nefis ise ona yardımcı olmaktadır. Bizlere düşen görev bunların bilincinde olmak, şeytana yüz çevirip, nefsin arzularına uymamaktır. Bunun için de sabrı kuşanmak en doğrusu olacaktır.
İyi ve güzel görmenin dinî literatürde karşılığı sabır ve şükürdür Peygamber Efendimiz (sas), şöyle buyurur: ‘Mü’minin hâli ne güzeldir Başına bir felaket gelse sabreder, bu onun için hayırdır Başına bir iyilik gelse şükreder, bu onun için hayırdır.’ (Müslim,Zühd, 64) Burada hayır kelimesinin karşılığı dünya ve ahiret mutluluğudur. İki cihan saadetine kavuşmanın formülüdür. Mü’minlerin de takınması gereken tavırdır.
Sabır ve şükür farkındalıktır Sabır, belanın Allah’tan geldiğinin ve yine O’nun rahmetiyle son bulacağının, bunun bir imtihan olduğunun, arkasında da nice hikmetler sakladığının farkına varabilmektir Şükür de Allah’ın bahşettiği sayısız nimetlerin farkına varıp, onlarla mutlu olmaktır.
Hayata bakış açımızı istenilen şekilde biçimlendirmek için içimizdeki iyiliği, güzel olan yönlerimizi beslemeliyiz. Müslüman’a da elbette bu yakışır. Kin, hased gibi Rabbimizin razı olmadığı duygularımızı beslediğimiz zaman güzel göremeyeceğimiz, güzeli ayırt edemeyeceğimiz aşikâr. Bununla ilgili kısa bir hikâye anlatalım.
Yaşlı Kızılderili reis, kulübesinin önünde torunuyla oturmuş ve az ötede birbiriyle boğuşup duran iki köpeği izliyordu. Köpeklerden biri beyaz, diğeri siyahtı. On iki yaşındaki çocuk kendini bildi bileli o köpekler dedesinin kulübesi önünde duruyorlardı. Dedesinin sürekli göz önünde tuttuğu iki iri köpeklerdi bunlar. Çocuk, kulübeyi korumak için biri yeterli gözükürken niye ötekinin de olduğunu, hem niye renklerinin ille de siyah ve beyaz olduğunu anlamak istiyordu artık. Merakla sordu dedesine; -Dede bu iki köpeği niye hep kulübenin önünde tutuyorsun? Hem de niye biri siyah, diğeri beyaz? Yaşlı reis bilgece gülümsedi, torununun sırtını sıvazladı ve: -Onlar benim için iki simgedir. Çocuk: -Neyin simgesi? -İyilik ile kötülüğün simgesi. Aynen gördüğün şu iki köpek gibi, iyilik ve kötülük durmadan içimizde mücadele ederler. Onları seyrettikçe ben hep bunları düşünürüm. Çocuk, sözün burasında mücadele varsa, kazananı da olmalı diye düşündü ve her çocuğa has bitmeyen sorulara bir yenisini ekledi: -Peki hangisi kazanır bu mücadeleyi? Bilge reis, derin bir gülümsemeyle baktı torununa: -Hangisi mi evlat? Ben hangisini beslersem o kazanır!
Anlıyoruz ki biz içimizde hangi yönümüzü beslersek, bizim hayatımıza da hâkim olan, beslediğimiz o yönümüz olacaktır. Olayları izlerken baktığımız pencere çok önemli. Beslediğimiz yönümüzle görüyoruz karşımızdakini. Öyle değerlendiriyoruz, yargılıyoruz.
Yine genç bir çift, yeni bir mahalledeki yeni evlerine taşınmışlar. Sabah kahvaltı yaparlarken, komşu da çamaşırları asıyormuş. Kadın kocasına ‘Bak, çamaşırları yeterince temiz değil, çamaşır yıkamayı bilmiyor, belki de doğru sabunu kullanmıyor.’ demiş. Kocası ona bakmış, hiçbir şey söylememiş, kahvaltısına devam etmiş. Kadın, komşusunun çamaşır astığını gördüğü her sabah aynı yorumu yapmaya devam etmiş. Bir ay kadar sonra, bir sabah, komşusunun çamaşırlarının tertemiz olduğunu gören kadın çok şaşırmış 'Bak' demiş kocasına 'Çamaşır yıkamayı öğrendi sonunda, merak ediyorum, kim öğretti acaba ?' Kocası: 'Ben bu sabah biraz erken kalkıp penceremizi sildim' diye cevap vermiş.
Başkalarını izlerken gördüklerimiz, baktığımız pencerenin ne kadar temiz olduğuna bağlıdır. Birini eleştirmeden ve yargılamaya başlamadan önce zihin durumumuza bakmalıyız. Ve 'iyi' olanı görmeye hazır olup olmadığımızı fark etmeye çalışmalıyız. Pencereden bakan gözün, karşıdakini olduğu gibi değil, baktığı gibi görmekte olduğunu düşünerek olaylara yaklaşmalıyız.
Biz iyi yönümüzü ne kadar besler, ona göre ne kadar hareket edersek baktığımız pencere de o kadar temiz olacaktır. Ne kadar iyi bakabilirsek, yetiştirdiğimiz çocuklarımıza da o nispette örnek olacağız. Çünkü biliyoruz ki çocuklarımız büyürken model olarak ailelerini yani bizleri almaktadırlar. Bu bilinçle olaylara yetiştirdiğimiz iyilik yönümüzle müdahil olmalıyız. Hayata açtığımız her yeni pencereyi iyiliğe açılmalıyız. Çocuklarımıza da bunun yöntemlerini aktarmalı, hayatımızı daha mutlu, yaşanılabilir kılmalıyız.
Baktığımızı görebilmek, güzellikleri fark ederek değerini bilebilmek ve bu değerlere şükredebilmek, elimizdekileri kaybetmeden kıymetini bilebilmek, yaşanılan olaylarda güzel ve olumlu yanları görebilmek duası ile... |