Tekil Mesaj gösterimi
Alt 20 Ocak 2013, 11:25   Mesaj No:16

mehmet akif2

Medineweb Emekdarı
mehmet akif2 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:mehmet akif2 isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 13402
Üyelik T.: 25 Şubat 2011
Arkadaşları:11
Cinsiyet:bayan
Yaş:44
Mesaj: 7.406
Konular: 425
Beğenildi:2310
Beğendi:4896
Takdirleri:3818
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Cevap: türk dili 1 dersi için alıntı linkler ve kısa notlar

Sözcük Düzeyinde Anlatım Bozuklukları

ANLATIM BOZUKLUKLARI
Her cümle belli bir düşünceyi, duyguyu aktarmak için kurulur. Bu cümlenin, ifade edeceği anlamı açık ve anlaşılır bir biçimde ortaya koyması gerekir. Ayrıca müm­kün olduğunca gereksiz unsurlardan arındırılmış ol­malıdır bu cümle. İşte bu özelliği göstermeyen cümleler, anlatım bakımından bozuktur.
Sadece anlamla ilgili olmayıp dilbilgisi ile de ilgili özel­ikler gösterdiğinden, işlediğimiz konuların, özellikle cümle öğelerinin, çok iyi bilinmesi gerekir.
Bu alanda sorulan sorular değişik özellikler gösterir. Bazen bir cümle verilir ve "Bu cümledeki anlatım bo­zukluğu nasıl giderilir?" diye sorulur, bazen de "Aşağıdakilerden hangisinde anlatım bozukluğu vardır?" seklinde sorulur.
Anlatım bozukluklarını iki grup altında toplayabiliriz;
♦ Anlama dayalı bozukluklar
♦ Yapıya dayalı bozukluklar
ANLAMA DAYALI BOZUKLUKLAR
.Gereksiz sözcük kullanılması
♦ Cümlede belirsizlik bulunması
♦ Birbiriyle çelişen ifadelerin bulunması
♦ Sözcüğün anlamca cümleye uymaması
♦ Sözcüklerin yanlış eyleme bağlanması
♦ Mantık hatasının olması
♦ Deyimin yanlış anlamda kullanılması Sözcünün yanlış yerde kullanılması

1. Gereksiz Sözcük Kullanılması
Cümlede gereksiz sözcük kullanılması anlatım bozuk-uğuna yol açar. Bir cümlede gereksiz sözcük bulun-:.:unu anlamak için, sözcük cümleden çıkarılır. Bu durumda cümlenin anlam ve anlatımında bir bozul­ma oluyorsa o sözcük gerekli, olmuyorsa gereksizdir.
Örneğin;

"Herkesi eleştirip tenkit etmek bize hiçbir yarar ağlamaz."

cümlesinde "eleştirip" sözcüğünün verdiği anlamla "tenkit etmek" sözcüğünün verdiği anlam aynıdır.
Öyleyse bu cümlede "eleştirip" sözü gereksizdir. Cümleden çıkarılmalıdır.

"İki kardeşten en küçüğü arkadaşımdı."

"Bilgili insanlardan yararlanmayı, istifade etmeyi bilmeliyiz."

cümlelerinde altı çizili sözcükler gereksizdir.

ÖRNEK - 1
Geçenlerde bir gazete "saygı ve hürmet" diye yazmış. Nurettin Artam alay ediyordu. Elbette alay edilecek şey, kullandıkları sözlerin anlamını düşünmeyenler ge­lişigüzel kullanıyorlar birtakım sözleri; onlarda anlam dışı bir güzellik bulunduğunu sanıyorlar.
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde, paragrafta yakı­nılan yanlışa benzer bir yanlış yapılmıştır?
A) Onun bu konudaki görüş ve düşünüşünü hiç doğ­ru bulmadım.
B) Bence arkadaşınız görev ve sorumluluk yüklen­mek için çok genç.
C) Onun, meslektaşları arasında, bu derece sayılıp sevildiğini bilmiyordum.
D) Çocukları sağlıklı ve sıhhatli yetiştirmek için bes­lenmelerine önem vermeliyiz.
E) Dost ve arkadaşları ile ara sıra bir araya gelmekten büyük bir mutluluk duyardı.
(1981 - ÖYS)
ÇÖZÜM
Parçada sözü edilen yanlış "saygı" ve "hürmet" gibi, iki eş anlamlı sözcüğü aynı cümlede kullanmaktır. Se­çeneklere baktığımızda D'deki "sağlıklı" ve "sıhhatli" sözcüklerinin eş anlamlı olduğunu görürüz. A'daki "görüş ve düşünüş" birbirine yakındır; ancak "görüş" bir konu hakkında savunulan düşüncedir, "düşünüş" ise bir düşünme şeklidir. B'deki "görev ve sorumluluk" sözcükleri de yakındır. Ancak "görev" başkası tarafın­dan verilir, sorumluluk duygusu ise insanın içindedir.
Cevap D

Bazı cümlelerde ise eklendiği sözcüğe ya da söz öbeğine aynı anlamı kazandıran edatlar an­latım bozukluğu oluşturur.
Örneğin;
"Yalnız gitmekten korkmuş, annesiyle birlikte git­miş."
cümlesinde "annesiyle" sözündeki "ile" edatı zaten "birlikte" anlamı veriyor. Bir de "birlikte" sözüne gerek yoktur.

ÖRNEK 2
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bozuk­luğu vardır?
A) İşe geç geleceğini hiç olmazsa bana haber versey­din bari.
B) O anda, dertleşebileceği bir dosta ihtiyacı vardı; ama yanında kimse yoktu.
C) Bu karara varmadan önce, onların da görüş ve önerilerini dikkate alman gerekirdi.
D) Yazıda onun resimlerinden pek söz edilmiyor; oysa o, çok yetenekli bir sanatçı.
E) Beğendiğimiz o evi satın aldık; ancak oraya önü­müzdeki yıl taşınabileceğiz.
(2006 - ÖSS)
ÇÖZÜM
A'daki cümlede gereksiz söz kullanılması anlatım bo­zukluğuna yol açmıştır. Bu cümlede geçen "hiç olmaz­sa" deyimi, "bari" anlamına gelir. Dolayısıyla bu iki söz aynı anlama gelmektedir. Aynı anlama gelen sözler bir arada kullanıldığı için bu cümlede bir anlatım bozuklu­ğu vardır.
Cevap A

Bir cümlenin anlam; içinde bulunan başka bir kullanımına girer. Cümlede böyle bir sözcük varsa, o cümle de anlatım bakımından bozuktur.
Örneğin,
"Böyle yüksek sesle bağırmana gerek yok, sağır değilim."
cümlesinde "bağırmak" zaten yüksek sesle konuşmak anlamındadır. Öyleyse bu sözün anlamı içinde bulu­nan "yüksek sesle" sözüne gerek yoktur.

ÖRNEK 3
Yazar, bu özü birtakım ilkelerden hazır formüllerden yola çıkarak değil, somut gerçeklerden, yaşanmış deneyimlerden yola çıkarak yeniden buluyor.
Bu cümlede geçen kelimelerden hangileri atıldığında cümlenin anlamında hiçbir daralma olmaz?
A) bu, yeniden B) ilkelerden – somut C) birtakım – değil D) yazar – gerçeklerden E) hazır - yaşanmış
(1983 –ÖSS)
ÇÖZÜM
Cümlede bir sözün anlamı içinde bulunan başka : sözü kullanmak, gereksiz sözcük kullanımına g Cümlede de buna benzer sözler vardır. Örneğin "formül" zaten hazır hale gelmiş sembollerdir. Öyleyse "hazır" demeye gerek yok. "Deneyim" belli yaşantılardan sonra edinilen durumdur. Dolayısıyla "yaşanmış" sözü de gereksizdir. Bunlar cümleden atılabilir.
Cevaz E

2. Cümlede Belirsizlik Bulunması
Cümlede belirsizlik varsa, o cümle iyi bir cümle değidir. Bu belirsizlik mutlaka giderilmelidir.
Örneğin;
"Geleceğini babamdan öğrendim."
cümlesinde "geleceğini" sözü belirsizdir. Çünkü geleceği belli değil. "Onun geleceği" de olabilir; senin geleceğin" de olabilir. Bu belirsizlik giderilme sözcüğün kime ait olduğu belirginleştirilmelidir.

ÖRNEK 1
Aşağıdakilerin hangisinde anlam belirsizliğin dermek için cümlenin başına şahıs zamiri getir gerekir?
A) Adana'ya yerleştiklerini duydum.
B) Yeni aldığın elbiseyi çok beğendim.
C) Önerdiğin romanı henüz okuyamadım.
D) Yarışmada birinci olduğuna sevindim.
E) Sınava İstanbul’da girmek istiyorum.
(1991 –ÖYS)

ÇÖZÜM
Anlam belirsizliğinin olduğu seçenek D'dir. Çünkü burada kimin birinci olduğu belli değildir. Cümle "Senin birinci olduğuna sevindim." şeklinde de olur "Onun birinci olduğuna sevindim." şeklinde de. Öyleyse birinci olan kimse onu karşılayan şahıs zamiri cümlenin başı­na getirilmelidir.
Cevap D


Bazen de bu belirsizlik noktalama işaretleriyle giderilir.

Örneğin;
“Yaşlı evine doğru ağır adımlarla ilerledi."
cümlesinde ilerleyen kişinin "yaşlı" olduğu bellidir. An­lak burada "ev" sözcüğünün eskiliği de vurgulanmış olabilir. Bunu önlemek için "yaşlı" sözünden sonra vir­gül getirilmelidir.

ÖRNEK2
“Genç saçlarına ak düşmemiş, şiirimize, hikayeciliğimize taptaze bir hava getiren isimlerdi bu saydıklarım."

Bu cümlede hangi sözcükten sonra virgül (,) konursa anlam karışıklığı giderilmiş olur?
A) genç B) saçlarına C) hikayeciliğimize D) getiren E) bu
(1982 - ÖSS)
ÇÖZÜM
Cümlede virgül "genç" sözünden hemen sonra konmalıdır. Çünkü virgül olmadığında, sanki genç olan saçlarmış gibi bir anlam çıkıyor. Bunu virgülle önleyip genç olanın "isimler" olduğunu belirginleştirebiliriz.
Cevap A

3. Birbiriyle Çelişen İfadelerin Bulunması
Cümlede birbiriyle çelişen ifadelerin bulunması anlatımda bozukluğa yol açar.
Örneğin;
"Sanırım, o bu işi mutlaka kabul edecektir."
cümlesinde "sanırım" ihtimal bildirirken "mutlaka" ke­sinlik bildirir. Bir cümlede bu iki durum aynı anda bulunmaz. Yani insan ya emindir ya da şüphe içindedir.

ÖRNEK
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde, anlamca çelişen iki sözün bir arada kullanılması anlatım bozukluğu­na yol açmıştır?
A) Bu aşamaya gelene kadar çok çalışmış ve yorul­muş olmalısınız.
B) Yabancı bir dil öğrenmek, her şeyden önce çaba, biraz da yetenek ister.
C) Sizinle görüşmeyen aşağı yukarı on beş yıl oluyor.
D) Hiç kuşkusuz, bu yasaları siz de bilirsiniz.
E) Gönderdiğim paketi, eminim bugüne kadar almış olmalısınız.
(1988 - ÖYS)
ÇÖZÜM
Anlamca çelişen sözler E'de kullanılmıştır. Çünkü "eminim" kesinlik bildirir, "almış olmalısınız" ihtimal. Ki­şi hem emin olduğunu söyleyip hem de şüphe içinde olamaz.
Cevap E

4. Eylemin Anlamca Yanlış Kullanılması
Bazı eylemler olumlu durumlarda, bazıları olumsuz durumlarda kullanılır. Eylemin anlamca yanlış yerde kullanılması da anlatım bozukluğuna yol açar.
Örneğin;
"Bana yardım ederek, işi kısa sürede bitirmeme neden oldu."
cümlesindeki "neden olmak" eylemi daima olumsuz anlamlar verecek biçimde kullanılır. Oysa işin kısa sü­rede bitirilmesi olumlu bir durumdur. Öyleyse "neden oldu" sözü bu cümlede yanlış kullanılmıştır. Bunun ye­rine cümle ".....bitirmemi sağladı." şeklinde bitirilebilir.

ÖRNEK
Aşağıdakilerden hangisinde "Böylece bana yardım yapılmamasını sağladı." cümlesindekine benzer bir anlatım bozukluğu vardır?
A) Laf taşıyarak, aralarının bozulmasına o da bir kat­kıda bulunmuştu.
B) Sabrın ve direnmenin, insanoğlunun en büyük dostu olduğunu söylüyordu.
C) O sabah, yoğun sis yüzünden göz gözü görmü­yordu.
D) Babası, oğlunun her geçen gün biraz daha artan sıkıntılarını görmezlikten geliyordu.
E) Adamın yüzünden, ne kadar sıkıntılı bir durumda olduğu anlaşılıyordu.
(1989 - ÖYS)


ÇÖZÜM
"Sağlamak" fiili olumlu durumlarda, fayda görülen yer­lerde kullanılır. Oysa "yardım yapılmaması" olumlu bir durum değildir. "Sağladı" yerine "neden oldu" denme­lidir. Aynı bozukluğu A'da görüyoruz. "Katkıda bulun­mak" olumlu durumlarda kullanıldığı halde, burada "kişilerin arasını bozmak" gibi olumsuz bir davranışta kullanılmıştır. Onun yerine "yol açtı" denmeliydi.
Cevap A

5. Mantık Hatasının Olması
Bazı cümlelerde mantık hatasının bulunması da o cümlenin anlatımını bozar.
Örneğin;
"Bırakın patates doğramayı yemek bile yapamaz."
cümlesinde "bırakın" sözcüğünün cümleye kattığı an­lamdan dolayı sanki patates doğramak yemek yap­maktan daha önemliymiş ve daha zormuş gibi görülü­yor. Bu yanlışın düzeltilmesi için cümle,
"Bırakın yemek yapmayı, patates bile doğrayamaz."
şeklinde söylenmelidir.

ÖRNEK
Beyin zarı iltihapları iyi tedavi edilmezse, ölüme hatta sara nöbetlerine yol açabilir.
Bu cümledeki anlatım bozukluğu aşağıdakilerin hangisiyle giderilebilir?
A) "sara nöbetlerine" sözü ile "ölüme" sözcüğü yer değiştirilerek
B) "yol açabilir" yerine "neden olabilir" sözü getirile­rek
C) "sara" sözcüğü kaldırılarak
D) "zan" yerine "zarının" sözcüğü getirilerek
E) "edilmezse" yerine "edilmediğinde" sözcüğü geti­rilerek
(1990 - ÖSS)
ÇÖZÜM
"Hatta" sözünün anlamından kaynaklanan bir bozuk­luk olmuş. Bu söz önceki söylenenden daha değerli daha önemsenen bir durumu sonra getirerek birbirine bağlar. Cümlede ise "ölüme hatta sara nöbetlerine" derken, sara nöbetlerinin ölümden daha önemli oldu­ğu anlamı verilmiş. Elbette bu, mantıksız bir durum oluşturur. Öyleyse bunlar yer değiştirmelidir.
Cevap A


6. Sözcüklerin Yanlış Eyleme Bağlanması
Bazen sözcüklerin bağlandığı ortak eylemler de anla­tımda bozukluğa yol açar.
Örneğin;
"Bu davranışıyla bize yarar mı sağladı zarar mı bel­li değil."
cümlesinde "yarar" ve "zarar" sözcükleri "sağladı" ey­lemine bağlanmıştır. Ancak "yarar sağlamak" doğru olsa bile, "zarar sağlamak" doğru değildir. Cümle;
"Bu davranışıyla bize yarar mı sağladı, zarar mı verdi belli değil."
şeklinde söylenmelidir.

"Onun bu konuya yeterince ilgi ve önem verdiğini söyleyemeyiz."
cümlesinde de aynı tür bir bozukluk vardır; çünkü "önem vermek" doğru bir kullanım olsa bile "ilgi ver­mek" doğru değildir. "İlgi" sözcüğü "göstermek" eyle­miyle kullanılır.

ÖRNEK 1
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bo­zukluğu vardır?
A) En çok sevdiği şey, ormanda yürüyüş yapmaktı.
B) Onu tanıyan herkes, kendisinden övgüyle söz ederdi.
C) Amacı, arkadaşlarını ikinci, kendisini birinci plana çıkarmaktı.
D) Beğenmediğim yanlarından biri de herkesi eleştirmesiydi.
E) Eski dostlarıyla pek görüşmek istemezdi.
(1991 – ÖYS)
ÇÖZÜM
C'deki cümleyi incelediğimizde "ikinci" sözcüğünün "plana çıkarmaktı" sözüne bağlandığını görüyoruz Oysa ikinci plana çıkarılmaz, düşürülür. Dolayısıyla burada anlatım bozukluğu vardır.
Cevap C

  • Bu, öğelerin eyleme bağlanmasında da görülür.
Örneğin;
“Ayağına ayakkabı, omzuna şal, üzerine pardesü giyip dışarı çıktı."
cümlesinde "ayakkabı, şal ve pardesü" sözcükleri giymek" eylemine bağlanmıştır. Oysa şal giyilmez, atılır ya da alınır.

ÖRNEK 2
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bozukluğu vardır?
A) Bu kadar yorgunluktan sonra iyi bir tatili hak etmiş­ti.
B) Memur, dostça ve yumuşak başlılıkla cevap veri­yordu.
C) Fotoğrafçılıkla ilgili incelikleri ve teknik bilgileri bu kitapta bulabilirsiniz.
D) Ayrıca, ara sıra gözüme çarpan yanlışlıkları da be­lirttim.
E) Durmadan gazoz ve çekirdek yenilen bu yerden hemen uzaklaştım.
(1986 - ÖSS)
ÇÖZÜM
Anlatım bozukluğu E'dedir. Burada nitelikçe ayrı varlıkların aynı eyleme bağlanması bozukluğa neden ol­uştur. Çekirdek, yenilen bir nesnedir, ama gazoz yenilmez içilir. Öyleyse "gazoz içilen ve çekirdek yenil" denmeliydi.
Cevap E

7. Deyimin Yanlış Anlamda Kullanılması
Cümlede deyimin yanlış yerde kullanılması da cümlenin anlamını bozar.
'Öğretmenin anlattığı konu tüm öğrencilerin dikkatiniçekmişti. Herkes kulak kabartmış, öğretmeni inliyordu."
cümlesinde "kulak kabartmış" yanlış kullanılmıştır. Çünkü kulak kabartmak" fark ettirmeden dinlemek anla-mındadır. Burada "kulak kesilmek" deyiminin kullanılması gerekirdi.

ÖRNEK
Aşağıdaki cümlelerde geçen deyimlerden hangisi yanlış anlamda kullanılmıştır?
A) Onun yazılarında, hep, uzağı gören bir aydının dü­şünceleri vardır.
B) İşi şakaya vurmaktan başka yapılacak bir şey kal­madığını anlamıştı.
C) Konuşulanlardan sıkılınca bir köşeye çekilerek uyuklamaya başladı.
D) Türk okuru için durum, yukarıda anlatılanlardan uzun uzadıya farklı bir özellik taşımaz.
E) Böyle saat gibi işleyen bir kuruluşun başında ol­mak güzel bir şey.
(1983 - ÖSS)

ÇÖZÜM
Görüldüğü gibi deyimlerin anlamları sorulmuş. Buna göre seçeneklerdeki deyimleri bularak anlamlarını ve­relim. A'da "uzağı görmek" bir deyimdir, anlamı "gele­cekte neler olabileceğini tahmin edebilmektir. B'de "şakaya vurmak" deyimdir, anlamı, "şakaymış gibi yapmak"tır. C'de "bir köşeye çekilmek" deyimi "uygun bir yer bulmak" anlamındadır. D'de "uzun uzadıya" deyim olarak verilmiş; anlamı ayrıntılarına inilerek, "ince-| den inceye" dir. Oysa bu cümlede "tamamen" anlamına gelmiştir. Yani yanlış kullanılmıştır. E'de "saat gibi işlemek" deyimdir, anlamı "aksamayan, düzenli"dir. Sadece D seçeneğinde "uzun uzadıya" sözü yanlış anlamda kullanılmıştır.
Cevap D

8. Sözcüğün Yanlış Anlamda Kullanılması
Bazı sözcüklerin anlamları birbirine karıştırılabilir. Cümledeki sözcüklerin anlamına da dikkat edilmelidir.
Örneğin;
"Çocukların birbiriyle uygunluk içinde olmaları be­ni sevindirdi."
cümlesindeki "uygunluk" sözü yanlış yerde kullanıl­mıştır. Çünkü burada "uyum" sözü kullanılmalıdır.

"Başvurduğu işyerinden son öğretim durumuyla il­gili bilgi istediler."
cümlesinde "öğretim" yerine "öğrenim" sözü kullanıl­malıdır.

"Caddenin kenarlarına değişik türde ağaçlar ekil­miş."
cümlesinde "ekilmiş" sözünün yerine "dikilmiş" sözü getirilmelidir.

ÖRNEK 1
Bu konuda gençleri azımsamak doğru değildir.
Bu cümledeki anlatım bozukluğunun nedeni aşağıdakilerden hangisidir?
A) Gereksiz sözcük kullanılması.
B) Bir sözcüğün anlam bakımından yanlış kullanılması.
C) Tamlamanın yanlış yapılması.
D) Ekeylemin yanlış kullanılması.
E) Yüklemine göre olumsuz cümle olması.
(1996 - ÖSS)
ÇÖZÜM
Bu cümledeki anlatım bozukluğunun nedeni "azımsa­mak" sözcüğünün yanlış anlamda kullanılmasıdır. "Azımsamak" sayısal değerlerde kullanılabilir. Örne­ğin; "Filmi, azımsanmayacak bir seyirci topluluğu izle­di." denebilir. Çünkü burada kastedilen, seyircinin sayı bakımından fazla oluşudur. Sorudaki örnek cüm­lede o sözcüğün yerine "küçümsemek" sözü getiril­melidir. Dolayısıyla burada bir sözcüğün anlam bakı­mından yanlış kullanılması söz konusudur.
Cevap B

ÖRNEK 2
Ülkemizde başarıyla gerçekleştirilen bu tür ameliyat­larda ölüm şansı, Amerika'da yapılanlardan ancak yüzde bir fazladır.
Bu cümledeki bir sözcüğün yerinde kullanamama­sından doğan anlatım bozukluğu aşağıdaki deği­şikliklerden hangisiyle giderilebilir?
A) "tür" sözcüğü atılarak
B) "gerçekleştirilen" yerine "yapılabilen" sözcüğü ge­tirilerek
C) "yapılanlardan" yerine "yapılan ameliyatlardan" ge­tirilerek
D) "ancak" sözü atılarak
E) "şansı" yerine "olasılığı" sözcüğü getirilerek
(1989 - ÖSS)
ÇÖZÜM
"Şans" sözcüğü istenen durumlarda, insanın elde et­mek istediğine kavuşmak istediği yerlerde kullanılır. Yukarıdaki cümlede ise "ölüm şansı" denmiş. "Ölüm" normal insanların istediği bir durum olmadığına göre burada "şans" kullanılamaz. Onun yerine "olasılık" sö­zü getirilmelidir.
Cevap E

9. Sözcüğün Yanlış Yerde Kullanılması
Bazen sözcük doğrudur ancak cümlede bulunduğu yer doğru değildir.
Örneğin;
"Yeni elbisemi giymiştim ki kapı açıldı."
cümlesinde "yeni" sözünün yeri anlatımda bozukluğa yol açmıştır. Çünkü burada söylenmek istenen, elbise­nin yeniliği değil, giymenin yeni yapıldığıdır. Öyleyse cümle;
"Elbisemi yeni giymiştim ki kapı açıldı." şeklinde olmalıdır.

ÖRNEK
Alınan bu karar, savaşta askerin daha çok ölmesine yol açtı.
Bu cümledeki anlatım bozukluğu aşağıdaki deği­şikliklerin hangisiyle giderilebilir?
A) "bu" sözcüğü atılarak
B) "daha çok" sözü "askerin" sözcüğünden önce kullanılarak
C) "yol açtı" sözü yerine "neden oldu" sözü getirerek
D) "alınan" sözcüğü atılarak
E) "savaşta" sözcüğü "askerin" sözcüğünden sor-£ kullanılarak
(1999 – ÖSS)

ÇÖZÜM
Örnek cümledeki anlatım bozukluğu "daha çok" sözcüğünün yanlış yerde kullanılmasından kaynak e-maktadır. Dolayısıyla cümle şu şekilde olmalıdır:
Alınan bu karar, savaşta daha çok askerin ölmesine yol açtı.
Cevap B

10. Aynı Anlama Gelen Ek ve Sözcükler
Aynı anlama gelen ek ve sözcüklerin bir arada kullanılması anlatım bozukluğuna yol açar.
Örneğin;
"Onun beni sevmemesinin nedeni, fikirlerini benimsememiş olmamdandır." Cümlesinde “nedeni” sözcüğü bir olayın sebebini anlatıyor. Ayrıca “olmamdandır” sözündeki “-dan” eki de neden anlamı veren bir ektir. İkisinin bir arada bulunması cümlenin anlatımını bozmuştur. Cümle;
“Onun beni sevmemesinin nedeni, fikirlerini benimsememiş olmamdır.



ALINTIDIR

Alıntı ile Cevapla