dünya onların olsun, ahiret bizim
Hayat bu kadar boşken ve sadece mola verilen bir liman iken...
Neden hep bu limanda kalıcıymışız gibi davranıyoruz?
Kalp kırıyoruz, “ Kalp kırmak, Kabe yıkmak gibidir” dediği halde Rasulullah…
Rabbim kendisine el açana “buyur kulum” derken…
Ne sanıyoruz kendimizi?
Ne zaman birisi ölse, ölümü hatırlıyoruz…
Halbuki o ölüm, bir nefes kadar yakınken…
Halbuki demedi mi Rabbim;“ Her Canlı Bir Gün Ölümü Tadacak” diye…
Bir saniye sonrasının garantisini kim verebilir?
Kim garanti edebilir, el açmaya üşendiğimiz ellerimizin yarın da bizimle olacağını…
Şu mübarek günün yüzü suyu hürmetine;
Bizi razı olduğun kullarından eyle…
Bizi, seni unutanlardan eyleme Rabbim…
Namaz dışında başımızı öne eğdirme…
Nefsimize yenilmemize izin verme!
Kalbimizi karartma, bizi senden başkasına yalvartma…
Senden başka kapı aratma!
Bizi razı olduğun kullarından eyle Allah’ım…
Sana layık kul olabilmeyi bize nasip et.
Kıyamet günü Efendimiz bize “ Ey ümmetim ben sizin Peygamberinizim” dediği zaman…
O’na layık ümmet olarak karşısına çıkabilmeyi nasip et Rabbim…
“ İstemez misin Ey Ömer ; dünya onların olsun, ahirette bizim “ demişti efendimiz (s.a.v) …
Bizi dünya işlerine dalıp,
Ahireti unutanlardan eyleme Rabbim…
Amin amin amin …