Durumu: Medine No : 9 Üyelik T.:
14Haziran 2007 Arkadaşları:0 Cinsiyet: Mesaj:
761 Konular:
392 Beğenildi:20 Beğendi:0 Takdirleri:87 Takdir Et:
Konu Bu
Üyemize Aittir! | Her Şeyden Şikayet ve Sızlanma Her Şeyden Şikayet ve Sızlanma İnsanoğlu sıcak görse sızlanır, soğuk görse sızlanır. İnsan biyolojik, psikolojik ve sosyal zaafları olan bir varlıktır. Nankörlük, sızlanma, şikâyet etme, sabırsızlık, şü-kürsüzlük. bunlardan bazılarıdır.
İşte bu hususu anlamamızı kolaylaştıracak örnek bir öykü:
Yaşlı bir köylüyü hiçbir şey mutlu etmiyor, her şeyden şikâyet ediyordu. Bir yıl, köylünün bahçesindeki elma ağaçlarının gayet bol meyve verdiğini gören komşusu, onu ziyaret eder ve:
"Bu sene, artık mutlu olmalısın. Çünkü elma ağaçlarının bol meyve verdiğini görüyorum." der. Yaşlı köylü cevap verir: "Pek fena değil, ama bu yıl, hayvanlara yem olarak verdiğim çürük elmalar yok."
Yani hiçbir şey adamı memnun etmiyor. Çoklukta da, yoklukta da; bollukta da, darlıkta da şikâyetçi.
Sevgili can dostlar!
Günümüz insanlarının çoğunun durumu da bu adamdan farksız! Nasılsınız, işleriniz nasıl? diye bir soru sorsanız; şikâyetin bini bir paradır. Çoğunun aklına, Allah'a bir şükretmek gelmez, hep sızlanırlar, hep ağlarlar, her. şeyden şikâyetçi olurlar. Adeta sızlanmayı, şikâyeti, ahlâk ve tabiat, huy haline getirmişlerdir. Sanki bütün sıkıntılar gidip, bunları bulmuşlar, hiç iyi halleri yoktur vs Peki neler yapılmalıdır? Çözüm nedir? İşte cevap öykümüzde:
Hayatından hep şikâyet edip dururdu çırak. Okumuş, gün görmüş bilge ustası ona bir avuç tuzu, bir bardak suya koyup içmesini istedi. Çırak denileni yaptı.
"Nasıl buldun?" diye sordu, ustası.
"Acı, acı, çok acı." dedi çırak.
Bu defa ustası onu bir göl kenarına götürdü. Göle bir avuç tuz atıp, sonra da suyundan içmesini istedi. Çırak hemen emre uydu. Bilge usta yine sordu:
"Nasıl?"
"Tatlı, ferahlatıcı." dedi, çırak. Bilge usta şu ibretli sözleri
söyledi:
"Hayattaki acılar da bir avuç tuza benzer. Sen bardak
değil, göl ol."
Evet, asıl mesele; göl olmayı bilmektir.
İnsan sıcaktan da, soğuktan da şikâyet eder. Yaz gelir, kışı özler, kış gelir, yazı özler, arar.
Hani deveye demişler ki:
"Yokuş mu çıkmak istersin, iniş mi inmek istersin?"
Deve:
"Bu yolun düzü yok mu?" demiş.
Hoca: " yazın sıcak kışın soğuk" der, sızlanırsınız. ilkbahardan şikayet eden var mı birader?
Hayat yolculuğunun hem inişi, hem çıkışı, hem de düz" vardır. Yazı da vardır, kışı da. Bize düşen her nimetten yararlanmayı bilmek, Allah'a şükretmektir. Her nimetin, her zamanın, her mevsimin kendine göre güzellikleri, nimetleri ve külfetleri vardır. Hep külfetleri görüp şikâyet etmek, nankörlüktür fikirsizliktir, şükürsüzlüktür.
Yüce Rabbimiz: "Benim kullarımdan şükreden gerçekten azdır." buyuruyor. (34 Sebe, 13) Bu da Allah (c.c.)'a şükredenlerin bahtiyarlığını, şükretmeyenlerin talihsizliğini gösterir.
Herkes sahip olduğu nimetlerin önemini ve kıymetini düşünerek kendisine bağışlanan lütuflara şükretmelidir.
Belki de insanın az şükretmesinin sebebi, nimetleri kolay elde etmesi, kendisinin bir katkısının olmaması veya az olması, zenginlik bakımından kendisinden üstün olanlara bakmasıdır. Peygamberimizin tavsiye ettiği gibi, sadece kendisinden üstün olanlara bakıp yerinmemeli, bir de dönüp kendisinden aşağıdakilere bakmalı ve böylece sahip olduklarının kıymetini, değerini anlamalıdır, şükretmelidir. (2)
Aza da, çoğa da şükretmelidir. Zira şükür, nimeti artırır. "Eğer şükrederseniz, size nimetlerimi artırırım. Eğer nankörlük ederseniz, benim azabım çok şiddetlidir." (14 İbrahim, 7)
Herkes imtihan oluyor, deneniyor. İmtihanı kazanmak için sabretmek ve şükretmek gerekir. "Sonra o gün bütün nimetlerden sorguya çekileceksiniz." (102 Tekasür, 8)
Kıymeti bilinmeyen nimetler, elimizden alınır.
Kaynaklar:
1-Ahmed, Müsned 6/ 410; MUnavi, Feyzu'l- Kadir 2/ 409.
2-Müslim, Zühd 8. Tirmizi, Libas 38, Kıyame 38; İbn Mace, Zühd 9 |