27Haziran 2008, 19:19
|
Mesaj No:1 |
Durumu: Medine No : 38 Üyelik T.:
30Haziran 2007 Arkadaşları:0 Cinsiyet: Yaş:44 Mesaj:
984 Konular:
245 Beğenildi:29 Beğendi:0 Takdirleri:146 Takdir Et:
Konu Bu
Üyemize Aittir! | Oku ! Ama CANINA OKUMA !... Oku ! Ama CANINA OKUMA !... Cümbür cemaat OKU’maya başladık.
“OKU” ilâhî emriyle ve Kurân ile kucaklaşma yolculuğumuzda 21. asra yakışan (!) bir sürat içindeyiz. Acele giderken ecele gitme riskini göze almışız ya da şeytanın karıştığı acele işlerin bizim “okuma” sürecimizle ilgisinin olmadığını düşünüyoruz..??
Oysa, daha “Kurân” nedir bile bilmiyoruz!?
İşte bu Kurân yolculuğumuzun bir numaralı sorusu!!!!
Bilmediğimiz bir şeyi lâyıkıyla nasıl okuruz???
Ortada bir ilâhi kitâb ve hitâb var!! Muhatabı ins-ü-cin!
Mâhiyetine henüz vâkıf olunmamış bir canlı türü olan cinlerle birlikte aynı kitâbı okumak durumundayız! Dolayısıyla, bu nasıl bir kitâbdır ki dili Arapça olmasına rağmen çıplak gözle göremediğimiz varlıklarla birlikte “okuma” etkinliğinde asgarî müştereğimiz kılınmış?!
Dolayısıyla “insan” merak ediyor; “üç harfliler” namazı nasıl ikâme ederler; orucu nasıl tutarlar…???? Acaba, onlar Kurân’ı okuduklarında amelî hususlara dair sorularının cevaplarını bugüne kadar Kurân’dan alabildiler mi?? Yoksa, onların dünyasında da muhaddislerin ve müçtehidlerin etkinliği mi sözkonusu oldu??!! Hiç bilmiyoruz!!!
Bilmediğimiz ne kadar çok şey var!!
Acaba, bildiklerimizi çoğaltmanın yolu bildiklerimizi (hatalı veya doğru) topyekün reddetmekten mi geçiyor??!! Bu reddediş, Kurân’a dönüşün samiyetini ve yetkinliğini belgeleyen bir alâmet midir???
“Oku”yabilmek için hafızalarımızı sıfırlamak ve geçmişten birikmek sûretiyle bugüne ulaşanları lânetlemek mi gerekmektedir?! Yoksa, mûtedil olmak ve her sorumuzun cevabını aslında bünyesinde taşıyan kitâbın bizimle konuşmaya başlayacağı zamanlara kadar vakur okumalar yapmak mı gereklidir??!!
Meselâ, hangisi daha vakurdur ve mâkuldur?! Namaz kılmanın, oruç tutmanın Kurân’da bulunmadığı ihtimalini(?!) sorgulamak mı; yoksa namazın kaç vakit olduğunu Kurân ölçeğinde araştırmak mı?!
Meselâ, hangisi daha ilmî ve Kurânîdir?! Hac güzelliğini idrâk için Kurân’a müracaat etmek mi; yoksa Kâbe’nin ve Mekke’nin koordinatlarını Google Earth dürbünüyle Kurân’da bulmaya çalışmak mı?! (Bulamayan “oku”rlar (!) Kâbe’yi “put” ilan ediyorlar da…)
Evet, maalesef daha Kurân’ın ne olduğunu bilmiyoruz! 1400 sene boyunca da öğrenemedik!!
Bugün, öğrenme yolculuğunda çağın herşeyi insanın ayağına getiren imkânlarıyla yeni şeyler söylüyoruz Kurân hakkında….. Hatta, hakkımız olmayanları, Kurân’a haksızlık etmek bahasına….
Bugün, “Şimdi Kurân’ın zamanıdır” diyenler içinde kalite yerine öyle marjinalite sergileyenler var ki, ilmin yerine fantezilerini ikâme ederek “oku”yorlar… Elbette, Kurân’ın canına okuyorlar….
Ya asıl maksatlarının farklı olmasından ya da cehâlet ve enâniyetlerinin mega ölçülerinden dolayı bilmiyorlar ki, Kurân çalışmalarında ipucu bulmaya ve ipin ucundan tutmaya çalışırken ipin ucunu tamamen kaçırmak riski, dinden ve imandan olmakla eşdeğerdir!!!
Bilmiyorlar ki, Kurân kesip biçecekleri bir kadavra değildir! Bizâtihî doktordur!! Teşbihte hata olmaz; “oku” emrini yerine getiren hastadır, doktoru Kurân’dır!! Hıcr:91/92. âyetlerin uzmanlarınca bir de bu gözle değerlendirilmesini öneririz…..
Şu halde, komplekslerimizden ve kaprislerimizden sıyrılarak Kurân’a yönelebilmeliyiz.. Yâni, bir Hadis veya Fıkıh kompleksimiz olmamalı! Geçmiş asırlara kapris yapmamızın “oku”ma süreçlerinde bize bir katkısı yok!! Biz, Kurân’ı daha iyi anlamamıza hizmet edecek her ipucundan ve herkesten faydalanmak durumundayız ve zorundayız… Bir hadisi Kurân’a tamamen aykırı bularak veya görerek “uydurma” diye etiketleyebilirken; diğer bir hadisi Kurân’ı anlamamıza ve takılıp kaldığımız noktayı aşmamıza yardımcı olduğunu düşünüyorsak kullanabilmeliyiz… Siyerden, Tarihten ve akla gelebilecek her şeyden kompleksiz ve kaprissiz yararlanabilmeliyiz.. Tâki, 6 bin şu kadar âyet insanlık için 6 katrilyon şu kadar âyet hâline gelinceye değin…. Ya bireysel olarak Kurân bizlere böyle oluncaya kadar ya da insanlık için bir şekilde(?) bu şekilde(?) oluncaya kadar….
İşte o zaman, Neyzen SEMAZENTarih bile Kurân’dan okunur ve “yalan söyleyen tarih utansın” denilebilir… İşte o zaman, geleceğin bilgisine bile ulaşılabilir… İşte o zaman, hiçbir soru cevapsız kalmaz ve Kurân’ın aslında ve esasında ne olduğu âyân olur…. Elbette, bilmeyenler için…. Yoksa, bilenler nezdinde Kurân zâten âyân-beyandır!!!
Cenâbı Hakk, Kurân’ı lâyıkıyla okuyanlardan eylesin bizleri… Bugün olmazsa yarın; birgün mutlaka…. Neyzen SEMAZEN |
| |