01 Temmuz 2008, 20:57
|
Mesaj No:1 |
Durumu: Medine No : 89 Üyelik T.:
21 Ağustos 2007 Arkadaşları:0 Cinsiyet: Mesaj:
555 Konular:
227 Beğenildi:15 Beğendi:0 Takdirleri:10 Takdir Et:
Konu Bu
Üyemize Aittir! | zamanın bereketi ve hayatın lezzeti zamanın bereketi ve hayatın lezzeti
sevgi değer dost
Sade, basit, teferruatsız bir hayat yaşa.
Vücudundaki bütün hücrelerden ders al.
Bak, onlar bilgi oksijen ve kan taşıyorlar;
sen ise hala lüzumsuz işlerle meşgul oluyorsun.
Her doğan gün ile bir parçan eksilmektedir.
Her doğan gün bir melek şöyle haykırır:
-Ölmek için dünyaya geliyorsunuz,
harap olması için evler yapıyorsunuz.
Dünyayı eline al, ama kalbine alma,
yoksa dünya seni eline alır.
Keseyi kalbine alırsan;
kese, kalbini keseler durur, bilesin.
Unutma;
su, geminin içinde olursa batmasına,
altında olursa yüzmesine yarar.
Ömrümüz eriyen buz gibidir.
Her an erimekteyiz. “
Çocukluğun oyunla,
gençliğin gafletle,
ihtiyarlığın meşakkatle geçti ve geçiyor.
Söyler misin?
Ne zaman Allah’a ibadet edeceksin?”
Dün ve yarın adlı iki hilekarın elinden,
yakanı kurtarmaya bak.
An bu andır, dem bu demdir.
Şimdi ve burada hangi işi yapıyorsan, o en önemli işindir.
Şimdi ve burada kiminle görüşüyorsan en önemli kişi odur.
Sevgili dostum,
zamanı bereketlendirmek istiyorsan,
öncelikler meselesini iyi anlamalısın.
zamanla ilgili olarak gücümüzün sınırlarını iyi bilmemiz gerekir.
250 gram ağırlığında bir taşı elimize ilk aldığımızda
onun gerçek ağırlığı 250 gramdır.
Bir saat boyunca elimizde tuttuğumuzda
ağırlık 500 gram gibi gelir.
Süre uzadıkça ağırlığın yükü artacaktır.
Kemirgen ilişkileri besledikçe ömrümüz kısalacaktır.
Tek çare onlara bulaşmamak,
bulaştıysak en kısa sürede terk etmektir.
Süre geçtikçe, ağırlıkları örnekte görüldüğü gibi artacaktır.
Çünkü kemirgenlerden ancak terk ederek kurtulabiliriz.
Çünkü kemirgenler hayatımızda hiçbir mavilik yaşamamıza izin vermezler.
Hayattan bir beklentisi olmayan, hayatını çöpe atan,
kendi gelişimine zerre kadar katkısı olmayan insanlara bağışlanacak,
bir dakikamız yoktur.
Bunlara evlilik adı altında yakanı kaptırmamaya özen göstermelisin.
Sevgili dostum, dikkat et!
Nice bebeksi görünümlü yüzler,
nice köpeksi ruhlar saklayabilir.
Bu sözü söylerken,
ruhunun acıdığını biliyorum ama “
güneşe gözünü kapayan,
gündüzü kendine gece yapar.”
Gerçekler acı değildir,
şeker gibi tatlıdır aslında…
Onları acı hale getiren bizim algılama biçimlerimizdir. |
| |