03 Temmuz 2008, 12:30
|
Mesaj No:1 |
Durumu: Medine No : 89 Üyelik T.:
21 Ağustos 2007 Arkadaşları:0 Cinsiyet: Mesaj:
555 Konular:
227 Beğenildi:15 Beğendi:0 Takdirleri:10 Takdir Et:
Konu Bu
Üyemize Aittir! | ümit kandilimiz ümit kandilimiz
Adam iyice dalmıştı.
Yıllardır bir dağa, bir bağa,
Bir göle, bir çöle bağırıp çağırıyordu.
Ama hiç birinde de sadra şifa bir nida alamıyordu,
Hiç bir cevap gelmiyordu.
Ne dağdan, nede bağdan, ne çölden, nede gölden.
Ümit kandilini iyiden iyiye zayıflatmıştı.
İşte tam o sırada birisiyle karşılaştı,
Kendisinden farksız birisiydi karşılaştığı.
Ona içini döktü; “
Ben dedi bir gönül adamıyım,
Âdemoğullarının badem kavgasında
Telef olmasını istemiyorum,
Onları cennete taşımak istiyorum da,
Onları cennete taşımak kolay değil her hal.
Bunun içinde yıllardır bağırıp,
Çağırıp duruyorum,
hemde yırtınıyorum ama
Ne gören var, ne duyan nede hisseden,
Kahrediyor bu duygular beni” diye
İçini döktüğü adam, dönüp ona şöyle der: “
Eğer sen bir gönül adamıysan bilmen gerekir ki
Bu gezegen Âdemoğullarının
Badem kavgası edecekleri bir meydandır.
Onları bundan vazgeçiremezsin.
Onları cennete taşıma davana gelince,
O konuda ümit kandilini canlandır,
Doğruyu, yalan söylemeden konuşmaya devam et!
Körler seni görmeyebilirler,
Sağırlar seni duymayabilirler,
Hissizler ise varlığından bile haberdar olmayabilirler,
Fark edilmemek bu denli kahretmesin seni!
Ümit kandilini söndürme sakın!
Sen üstüne vazife olanı yapmaya devam et!
Bir gün bir gören olur seni!
Bir gün bir duyan, hisseden bulunur seni mutlaka,
Mutlaka bulunur!
Ve o taşır seni bütün insanlığa belki.
Her söz bir tohumdur,
Sen tohum atmaya devam et!”
Diyor ve adam ümitsizliğinden kurtuluyor.
GÖNÜL DOSTU |
| |