Durumu: Medine No : 20510 Üyelik T.:
01 Ekim 2012 Arkadaşları:24 Cinsiyet: Mesaj:
1.009 Konular:
166 Beğenildi:82 Beğendi:1 Takdirleri:187 Takdir Et:
Konu Bu
Üyemize Aittir! | Pepe Laik mi Yoksa?? Pepe Laik mi Yoksa?? PEPE LAİK Mİ YOKSA?
Fransız İhtilâlı ile başlayan milliyetçilik akımları kabarmadan önce, en iyi eğitimi burjuva sınıfı alır; en iyi toplumsal ahlaki kuralları da onların bildiği kabul edilirdi. Nitekim burjuvanın yaptığı düşük seviyeli ahlaki eylemler, hiç kimse tarafından ayıplanmazdı. Çünkü olağan olan, onların yaşam tarzı ve anlayışları idi. Fakat aynı eylemi, “avam” diye nitelendirilen tabaka yaptığında, kadını “düşük kişi”, erkeği “sefih erkek” diye anılır; ayıplanır ve yargılanırlardı.
Yani burjuva denilen sınıf, tüm toplumun ahlak barometresiydi. Fransız İhtilâli’nin gelmesi ile bu burjuva sınıf da yavaş yavaş kaybolmuş oldu. Fakat gelişen ve değişen dünya, farklı argümanlar ile geçmişten daha katmanlı sınıflar meydana getirdi. Bu sınıflar iki aşamalı insan sınıfı değil; tümdengelim bir daire şeklinde, büyüğün küçük olandan nemalandığı toplumsal sınıfı oluşturdu.
Tüm bu durumun yanında sorulması gereken en önemli soru ise: “Kim burjuva ve kim kime tahakküm kurup yönetecek? Üstelik, yasalar herkesi eşit sayıyor iken…”
“Global dünya” teranesi, çeşitli argümanlar ile bilinçaltımızda tahakküm kurup düşüncelerimize ambargo koymaya çalışıyor. Bunda başarılı da oluyor…
Görsel ve işitsel zekâsı, okumak yetisinden çokça ilerde olan bir toplum olarak bizler, televizyon gibi zamanın en büyük silahlarından biri olan bu aleti, fazlasıyla hayatlarımıza sokmuş durumdayız. Toplumun her kesimini kendine çekecek fihristeyi kendinde barındırdığı için de cazibesini sürekli güncel tutuyor.
“Geleceğimizi çocuklarımız ile teminatlandırdığımız” bir düşünce sloganı, haliyle çocuklarımıza vereceğimiz eğitimi de önemli hale getiriyor.
Televizyon bağımlılığı fazlaca olan bir toplum olarak, ortalama çocuklarımızın televizyon ve internet karşısında durduğu sürenin 24 saat içerisinde 8 saat olduğunu düşünürsek; çocukların en büyük mürebbisinin bu edevatlar olduğunu rahatlıkla müşahede edebiliriz.
Tüm bu durumu avantaja çevirmek isteyen “ortak akıl” bazı yapıcı programlar ile çocukları eğitip bilgilendirme yoluna giderek, önemli ölçüde başarı sağlıyor.
Yakın bir zamana kadar, batının mirasyedisi gibi çizgi filmleri ile büyüyen bir topluluk olan bizler, son zamanlarda kendi yaptığımız öğretici çizgi filmlerle bu kabuğu kırmaya başladığımızı söyleyebiliriz.
Sessiz, hem pasif hem sitemkârlar
Son zamanlarda çocukların ve hali ile ailelerin de vazgeçilmezi olan “Pepe” karakteri, bu tür eğitici çizgi filmlerin başında geliyor. Programın içeriğine baktığımızda, Pepe’nin, temel temizlik kurallarını, milli kültürümüzü, yöresel oyunlarımızı en güzel şekilde konu alıp öğreten bir misyonu üstlenmekte olduğunu görüyoruz.
Pekâlâ, sabah akşam “Pepe” ile yatıp kalkan çocuklar, büyüdüklerinde bir ideolojiye bir anlayışa mensup olmayacaklar mı? Madem “Pepe” bu kadar çocukların hayatlarına girmiş iken; neden nötr (tarafsız) kalır? Neden suya sabuna dokunmaz? Ya da misyonu, sadece milli oyunları, anne sevgisini öğretip tuvalete nasıl girileceğini mi göstermektir?
“Pasif dindarlar” diye kendimizce tanımını koyduğumuz toplum, önüne ne gelirse “Eyvallah” diyecek durumda maalesef… Bahsini ettiğim: “Dur bakayım, şu da şöyle olsa daha iyi olur” gibisinden bir mail atamayacak kadar üşengeç olan dindar toplum…
Bu pasif dindarlar, hal dili ile şöyle derler: “Ya kardeşim, bizler genelimiz mutedil bireylerden oluşan aileleriz. Okullar tatil olduğunda, tüm imkânlarımızı seferber edip çocuklarımızı Kur’an kurslarına, eğitici seminerlere, gönderiyoruz. Gönderiyoruz ki, çocuklarımız oralarda bir şeyler öğrensinler. Tabi çocuklarımızı o ortamlara göndermek dahi ayrı bir dert. Böylelikle tüm bu zorluklara katlanarak, çocuklarımıza, kendimizin bile tatmin olmadığı bir yaz sezonu geçirtmiş oluyoruz.”
‘Dede bir kere de namaz kılmayı öğretse ya!’
“Madem evladım hayatının her gün 8 saatini televizyon ve internete feda ediyor; bari anlayışımıza uygun bir hale getirin şu çizgi filmleri ki, yaz kurslarında 2 ayda alacağı öğretiyi, çocuğum 2 haftada evinden sizleri izleyerek alsın” diyorlar.
Bu sessiz “pasif dindarlar” o kadar dertli ki ama bir o kadar da muzdarip; daha diyecekleri bitmedi ve şöyle derler: “Gelin Pepe’ye bir takke alalım; bir tane de seccadesi olsun. Arada Şila ile oynarken ezan okunsun; sussunlar ezanı dinlesinler. Ardından Pepe annesinden öğrendiği ezan duasını Şila’ya da öğreterek okusun.”
“Sonra, o dede, nasıl bir dede arkadaş ya! Hiç mi alnı secdeye değmez? Alsın Pepe ve Şila’yı; Horon öğreteceğine, Namaz kılmayı öğretsin. Oysaki Pepe ve Şila da çok akıllılar; dedenin öğrettiği oyunları hemencecik öğrenebiliyorlar.”
“Hem bu Pepe’yi yazanlar çizenler, bilmezler mi ki mili kültürümüzü dahi, dini öğretilerimizin harmanı ile yoğurup aldığımızı…”
Ama Pepe tarafsız!
Ey Pasif çoğunluk, bu dedikleriniz yapılırsa dini hassasiyetler noktasında herhangi bir kaygı taşımayan ailelere ve onların çocuklarına ayıp olmaz mı?
Pepe ve Şila’ya namaz kıldırarak, o temiz saf beyinleri kendi inanç sarnıcınıza hapsetmiş olmaz mısınız? Mecburi bir dindar gençliğin önünü açmış olup başkasının iradesine, bu sefer de siz ambargo koymuş olmaz mısınız? Hı ne dersiniz; öyle olmaz mı?
Bırakın, böyle iyi. Zaten Pepe bu hali ile milliyetçi ki zaten...
Eee, milliyetçi ise bu halde milliyetçi olanın, azbuçuk dini hassasiyetleri de olmaz mı? Olur.
Eee, o halde, sayın cızbızcı, pardon, Pepe çizer yazarları; ilk işiniz, işe gelirken buhurcular çarşısına uğrayıp Pepe’ye bir takke, tespih, bir de namazlardan önce sürmesi için koku, Şila’ya da şimdilik bir Başörtüsü alır mısınız?
Muhtemelen bugüne kadar Pepe çizgi filmlerine hiçbir dini argüman koymadığınıza göre, Laik’siniz.
“Ne alakası var!”
Pepe mi Laik yoksa? Din işlerini çizgi filmlere karıştırmayarak…
Ama onu izleyen bireyler laik değil! Ya da en azından büyük bir bölümü… Hem, “Birey laik olmaz; devlettir laik olan” denilmiyor mu?
O halde Pepe, buradan sana sesleniyorum: “Korkma; çıkar cebindeki misvakını. Şila’yı da al yanına; sömestrde Milli Eğitim Bakanlığı’nın bu yıl ilk defa düzenlediği umre organizasyonuna git. Geldiğinde umreden, o dedeye de biraz İslam’ı öğret. Ne o öyle şapka mapka! Bıyıkları da zaten dudaklarını geçiyor. Neredeyse ağzına girecek...”
Daha olmadı; örgütlenin Pepe severler. Baktınız Pepe yola gelmiyor, sosyal ağlarda kurun burjuvanızı. Baktınız başaramadınız; dönün aile içinde kurun monarşinizi.
Olmadı; ebeveynler biriniz anne olun, biriniz baba. Bir de Şila bulun ya da Pepe, kendi yazdığınız oyunu oynayın çocuklarınıza...
Unutmayın: Sizin yazmadığınız oyunları, başkaları sizin adınıza kendi ideolojisine uygun olarak yazacaktır…
İBRAHİM ARPACI |