Durumu: Medine No : 2295 Üyelik T.:
17Haziran 2008 Arkadaşları:0 Cinsiyet: Mesaj:
3 Konular:
2 Beğenildi:0 Beğendi:0 Takdirleri:10 Takdir Et:
Konu Bu
Üyemize Aittir! | Rıfat ARAZ - Dinî-Tasavvufî Şiirler Rıfat ARAZ - Dinî-Tasavvufî Şiirler İRFÂNA DÜŞTÜM Ma’nâ âleminde, vefâ yolunda; Aşk ile elendim bir cana düştüm!.. Gönül vecde geldi cezbe hâlında; Derdime gül bastım, dermâna düştüm!.. Gurbet, gam bendini bende mi kurdu?.. Mevlâ’m emaneti sırtıma vurdu!.. Her katrem ‘hû’ dedi, duruldu, durdu; Kaynadım, çağladım devrâna düştüm!.. Duydum can özümde ney’in zârını; Özünden ayrılmış buldum varını!.. Başımda gördükçe nefsin dârını; Ölmeden hesaba, mizâna düştüm!.. Ömrüm, kula döndü bir hak uğruna; Hasret odu düştü gülün bağrına!.. Girdim ibret ile âlem seyrine; Hayretten süzüldüm, hayrana düştüm!.. Ey gönül, dost için yüzümüz var mı? İhlâs ocağında, közümüz var mı?.. Bu sesler, ahenkler özge diyâr mı? Bir aşkın elinden mestâne düştüm!.. Takvâyla inceldi bu içli sözüm; Edep dergâhında, tutuştu közüm!.. Bir zikrin nûruna kandıkça özüm; Sınandım irfandan, irfana düştüm!.. TÖVBEKÂR OLDUM Yâ Rab bu aşk bende, benimle her an; Aşk ile can buldum, canda var oldum!.. Bu zorlu nefsime neyledi zaman?.. Bazen kışa döndüm, kâh bahar oldum!.. Tevhîdin nûruyla, var ettin canı; Ufkuna nakşettin eşsiz fermânı!.. Tedbirden, takdire dönen her sonu; Tefekkür ettikçe tövbekâr oldum!.. Kader levhâsında, ince bir sır var; Bir ömre sığmadı, aşk denen esrâr!.. Âlemi sardıkça bu derin efkâr; Yanmış ney misâli, âh u zâr oldum!.. Ezelden ebede bu şevk, bu heves; Firdevs’den, Mevâ’dan, Naim’den bir ses!.. Kutsal emanete yüklü her nefes; Dal, budak saldıkça, lalezâr oldum!.. Hüzün tezgâhında, süsledin gülü; Yardın, pâk eyledin mümin gönülü! Sebepler içinde her tevekkülü; Sezdikçe hem gizli, aşikâr oldum!.. Yâ Rab yakın sensin, ben benden uzak; İçimde, iç içe binlerce tuzak!.. Ey gönül geç nefsi, benliği bırak; Kim demiş âlemde bahtiyâr oldum?!.. VUSLAT DEDİ Yâ Rab kulum, geldim sana; Aşk yazıldı bu fermâna!.. Bir çilede yana yana; ‘Sabır’ dedi, oldu gönül!.. Nasıl diner bu dert, bu gam? Hüznüm artar her bir akşam!.. Sekiz cennet, makam makam; ‘Umut’ dedi, doldu gönül!.. Nefsim arza atmış ağı; Sökülmez mi hırsın bağı?.. Bu gurbetin, hasret çağı; ‘Biter’ dedi, daldı gönül!.. Ten, aşk ile mâ’rifette; Can neylesin hakikatte!.. Bir ilahî adalette, ‘Hesap’ dedi, soldu gönül!.. Hakk’tan aldı, halka verdi; Nefsi, yerden yere serdi!.. Şükür, gizli sırra erdi; ‘Hikmet’ dedi, bildi gönül!.. Budur ömrün ayı, yılı; Yüküm nerde, neyle dolu?.. Tefekkürde bulup yolu; ‘Vuslât’ dedi, güldü gönül!.. BİLMEM Aşkın ile bir hoş oldum; İlki bilmem, sonu bilmem!.. Neye baksam, seni buldum; Yönü bilmem, yanı bilmem!.. Her hâl ile yandı yürek; Dağ yükümde bin bir emek!.. Ömür bir çark, zaman elek; Ten öğünür, canı bilmem!.. Safta döndü, doldu gönül; Müptelâdır güle bülbül!.. Budur, böyle erkân, usûl; Sevgimiz var, kini bilmem!.. Yâ Rab, sende her kararım; Gönül arar, ben ararım!.. Ötede mi ilkbaharım?.. Dünü bilmem, günü bilmem!.. Tâ ezelden bu hâldayım; Sana gelen bir yoldayım!.. Bir bîçâre akıldayım; Malı, mülkü, şanı bilmem!.. Menzil menzil, kubbe kubbe, Sebep, bağlı bir sebebe! Ne sevdâdır iner kalbe; Unuttum ben, beni bilmem!.. İNCİNSEN DE İNCİTME SEN… Gönül, yüz dön kin gütmekten; İncinsen de incitme sen!.. Dost bîzârdır incitmekten; İncinsen de incitme sen!.. Nûr nefesin aşk dolanda, Gülün yanmaz od alanda!.. Sözün başa dert olanda; İncinsen de incitme sen!.. Can olur mu candan ırak? Geç ağyârı, sen sana bak!.. O yan çıkan nefsi bırak; İncinsen de incitme sen!.. Sen ki terki terk eyledin; Günü dünden berk eyledin!.. Tâ elestte ne söyledin?.. İncinsen de incitme sen!.. Sendedir arz, arş-ı a’lâ; Böyle yazmış Kadir Mevlâ!.. Bir hikmettir bu dert, belâ; İncinsen de incitme sen!.. Ma’rifettir hakkı yaymak; Hatır almak, hatır saymak!.. Sana düşmez gönül koymak; İncinsen de incitme sen!.. VUSLÂT YAKARIŞLARI Yâ Rab, bir aşk verdin bana; Yanıp durdum Sen’den yana!.. Canı kurban dedim Sana; Rahîm Sen’sin, rahmet Sen’in!.. Ezel ebet devletin var; Her zerrede, kudretin var!.. Ne tükenmez servetin var; Rezzâk Sen’sin, nimet Sen’in!.. Benden yakın oldun bana; Hangi yüzle dönem Sana?!.. Akıl yetmez bu devrâna; Kâdir Sen’sin, kudret Sen’in!.. Gelen gider, giden gelmez; Can Sen’indir bu can ölmez!.. Onca sırrı çözen olmaz; Hakîm Sen’sin, hikmet Sen’in!.. Şükrü bulduk varlık ile; Sabrı gördük darlık ile!.. Edep derdik erlik ile; Rahmân Sen’sin, izzet Sen’in!.. Kalp, adınla Sen’i okur; Okudukça bir aşk dokur!.. Elimdedir verdiğin nûr; Samed Sen’sin, himmet Sen’in!.. GÜLDÜR ÖLÜM Gönül ile gül çağında; Gonca tutmuş daldır ölüm!.. Kevser akan dost bağında; Dosta açan güldür ölüm!. Can neylesin haset, gurur? Aşkla erir cümle kusur!.. Kul olana sonsuz huzur; Olmayana zûldür ölüm!. Bir umuttur arş burcunda; Her soluğun, baş ucunda!.. İhrâm giymiş nûr içinde; Hâlden doğan hâldir ölüm!.. Hani dünya benim diyen; Taht devirip, taçlar giyen?.. Bazen gizli, bazen ayan; Bir esrârlı yoldur ölüm!.. Gâh sevinçtir, gâh da hüzün; Bir dost için bayram, düğün!.. Gafillere, zorlu bir gün; Alev alev seldir ölüm!.. Ömür işler ölüm bilen; Ölüm arar ömür bulan!.. Her bir nefsi sorup gelen; Gündür, aydır, yıldır ölüm!.. GÖNÜL YAKARIŞLARI Aşkınla kaynadım aşkınla taştım; Bu aşkla duruldum, bu aşkta şaştım!.. Yâ Rab, aciz kulum kapına düştüm; Himmet ver, hikmet ver, necat ver bana!.. Takva libâsında elem var, kan var; Hasreti aşk kokan bir sıcak can var!.. Edeple kıvrandı inceldi efkâr; İdrâk ver, iz’ân ver, gayret ver bana!.. Bende niyet, amel, bende zarar, kâr. Bendedir gittiğim o sonsuz diyâr!.. Nefsimi okşayan riyâdan kurtar; İhlâs ver, nusret ver, fırsat ver bana!.. Her mâsum duygumu sarmış bir acı; Bîçâre derdimin sensin ilâcı!.. Kerem et içimde dinsin bu sancı; İrfân ver, ihsân ver, rahmet ver bana!. Lütfunla ben seni seninle bildim; Sana secde ettim, sana eğildim!.. Asrın çarmıhına böyle gerildim!.. Sabır ver, sebat ver, takat ver bana!.. Yâ Rab, bir sevdâ ver hep seni anan; Tevhît ocağında yandıkça yanan!.. Bir âb-ı hayattan sonsuza kanan; Nimet ver, ecir ver, vuslât ver bana!.. |