Durumu: Medine No : 9 Üyelik T.:
14Haziran 2007 Arkadaşları:0 Cinsiyet: Mesaj:
761 Konular:
392 Beğenildi:20 Beğendi:0 Takdirleri:87 Takdir Et:
Konu Bu
Üyemize Aittir! | Sermayesi Eriyene Yardım Edin Sermayesi Eriyene Yardım Edin 'İnsanların kullanmakta en çok
aldandıklan iki nimet vardın
(Bunlar): Sıhhat ve boş vakittir."(1) İmam Şafiî'nin şu sözü ne kadar anlamlıdır: "Zamana kusur buluruz, oysa, zaman konuşacak olsa utanırız."
Alelade, sıradan insan zamanı nasıl sarf edeceğini düşünür, akıllı insan ise, zamanından nasıl tasarrufta bulunacağını düşünür. İsraf etme ile tasarruf etme birbirinin zıddıdır. Birisi vakit öldürmek için uğraşırken, öbürü vakti en büyük sermaye bilir. Çünkü kaybedilen bir saniyeyi dünyanın bütün hazinelerini verseniz geri getiremezsiniz. Öykümüze kulak verelim:
Buz fabrikalarının, buzdolaplarının olmadığı devirlerde, içecekleri ve bazı yiyecekleri korumak için, dağlarda saklanan kar ve buzlar pazar yerlerinde satılırdı. Sıcak bir yaz gününde, bir bilge öğrencileriyle şehirde dolaşırken, böyle bir buz, kar satıcısına rastlamış. Satıcı: "Ey insanlar! Sermayesi eriyip akan şu adama acıyın, yardım edin." diye bağırıyormuş.
Satıcının bu sözlerini işiten bilge, aniden fenalaşarak bayılmış. Yanındakiler, kendisini gölgelik bir yere taşımışlar ve saatler sonra kendisine geldiğinde bayılma sebebini sormuşlar. Bilge, satıcının eriyip giden buzlarında kendi hayatını görmüştü. Küçük sermayesinin ziyan olmaması için çırpınıp duran satıcı, milyarlara ölçülmeyen ve sonsuz bir hayatta sınırsız mutluluğa vesile olabilecek ömür sermayesinin eriyip gidişine nasıl kayıtsız kaldığını düşünmüştü.
Bir gün 86400 saniyedir. Her bir saniye hayatımızın bir parçasıdır. Hem de ömrümüzü nerede ve nasıl tükettiğimizden hesaba çekileceğiz.
"Vakit öldürme" tabiri Müslümana yakışmaz. Akrep mi, yılan mı öldürüyoruz? Öldürdüğümüzü söylediğimiz şey, hayatımızın bir parçasıdır. Boş vakit geçirmek, boş insanların işidir. Hoş insanlar, hoşça ve verimli şekilde vakit geçirirler.
Bir zamanlar milli eğitim bakanlığı yapmış biri, ingiliz dostunun kendisine şöyle dediğini belirtir: "Türkiye şu üç "y"den kurtulduğu vakit düzlüğe çıkar: "Yok, yarın gel, yavaş
yavaş." Görüldüğü gibi üç "y"de tembelliğin, gayretsizliğin, ümitsizliğin ifadesidir.
Bir zamanlar adına, "Yuhçu Baba" denilen bir bilge varmış. Bu zata, "Yuhçu Baba" denilmesinin sebebi şuymuş: Kimin cenazesine katılıp tabutundan tutarsa ona, "Yuh olsun!" dermiş. Onun için bu bilgeye, "Yuhçu Baba" lakabını vermişler. Gün gelmiş, diğer insanlar gibi "Yuhçu Baba" da ölmüş. Cenazesinde bulunup, tabutunu taşıyan biri, "Yuhçu Baba"nın insanlara söylediği "Yuh olsun"u hatırlamış ve "Sana da yuh olsun!" demiş. Yuhçu Baba, tabuttan başını kaldırıp, "Ben de onlar gibi gafletle yaşayıp ölmüşsem, Allah (c.c.)'a kulluk etmemiş-sem, bana dayuh olsun!" demiş.
Onun için ömrümüzü iyi yerlerde geçirmeliyiz. Çünkü ahiret de, cennet de dünya hayatında kazanılır.
Kaynaklar:
1- Buharî, Rikak 1; Tirmizî, ZUhd 1. |