İnsan zayıftır
İnsan, bazen iliklerine kadar üşür. İklimden kaynaklandığı gibi bünyenin zayıflığından da olabilir. Isınamamak, bizzat bir üşümedir. Ve insan zayıflığını anlar, vücut direncini kaybeder ve insan sıcacık anına hasret kalır. Toparlanması zaman alır. Titrer, kendine gelemez bir müddet. Fazla üşüttüyse, soğuk bir kış gününün harici mekanına maruzsa, çenesi bile tutulur. Ve insan fazla ısınınca da, üşüyünce de normalin dışında kendini iyi hissetmez.
İnsan, uykusuz kalır. Hesapta olmayan bir program, ani bir gelişme, yolculuk veya sürpriz bir tecelli, insanı uykusuz bırakır. Göz kapakları şişer, bazen kapanır, tekrar uyanır, koltuğunda yığılır bazen. Bir hasta nöbetinde refakatçiyseniz, bir kaza anının şahidiyseniz, bir ölümün ev sahibi veya yakınıysanız geceler size gündüz olur. Bir çalışmanın, araştırmanın arifesindeyseniz yine geceler sizin yoldaşınız ve uyku ise firaridir. İnsan yine yorulur bu demlerde. Güçsüzleşir. Hatta asabileşir. Dengesi bozulur. Dinlenerek telafi etmesi gerekir bu yoğun süreçleri. Ve acizliğini, zayıflığını anlar. Teslim olur, çaresizleşir, kabullenir ve sabırla süresini tamamlamaya çalışır. Ne kadar zayıf olduğunun bütün göstergelerini fark ederek ve anlayarak.
İnsan, hastalanır. Her içtiği tadını götürür, her aldığı tadını kaçırır. Önce direnir, kabullenmez, sonra anlamaya ve uyumlu olmaya çalışır zorda olsa. Kuralların uyarıcı gölgesi üzerinde dolaşır. Sınırlanmıştır ve acizdir. Zayıflığını anlar.
İnsan sevinir, sevinç göz yaşları bile döker. Mutlu olur, bazen de çok mutludur. Sevineceği bir süreç yaşamıştır, özlediği birini görmüştür veya tanışmak istediği biri ile tanışmıştır. Endişeyle girdiği sınavdan başarıyla geçmiştir ya da bir iş mülakatından memnun olmuştur. Sevindiren ve sevinç veren listeyi uzatabiliriz. İnsan bu, bir anı bir anına uymaz. Bazen daralırken bazen de açılır, ferahlanır ve etrafına moral verir. Bu hallerin bilinen nedenleri kadar bilinmeyen sonuçları da olabiliyor. Aslında elde ettiği sonuç önceden belli ve tamamen kendisinin elde ettiği bir sonuç olmadığı için sevinir. Bu bile kendisine sunulan bir ödüldür. İşte o sevincin içinde zayıflığını anlar, aciz olduğunu bilir ve sevinme garantisinin olmadığını ve sürekli de sevinilemeyeceğini de anlayarak zayıflığının farkına varır.
Acz ve fakr ile yoğrulmuş insanın, sığınacağı ve iltica edeceği ilahi kudret sayesinde, elemler sevince, meşakkatler rahatlamaya ve hayaller hakikate yanaşır. Dalgalar diner, liman sakinleşir ve keşmekeş dünya tevekkülle mutluluk katar hayatımıza.
Zayıf iken zaaflarından da sıyrılma eşiğindedir. Bu eşikte ilerledikçe, daha kabullenici ve mukavemetlidir.
alıntıdır
İsmail BERK