Marifet diyarı ‘Takva Tesettürü’
Marifet diyarı ‘Takva Tesettürü’
Istılahî manada takva; günaha düşme korkusu, günaha direnme duygusu, imanı kaybetme endişesi, görünmeyen kalkan, imanına sahip olma hissiyatı, insaniyet noktasından sorumlu davranma, İslamiyet cihetiyle sorumluluk duyma manalarına gelir.
Takva; nefis ve malını Allah’a satma, ağırlıklarını atma ameliyesidir. Takva; nefsanî ve şeytani bağlardan kurtulma, kulluk bağı üzerine bağlılık yemini etme, mesuliyet şuuruna varıp mükellefiyetini icra etme hâlidir. Takva; kalbi arşa doğru yükselten bir merdiven, günah ateşine karşı eli koruyan bir eldiven sayılır. Takva; imandaki azameti, ameldeki azimet ile gösteren fazilet bilgisi, kemalat çizgisidir.
Takva, hidayetten önce ve hidayetten sonra olmak üzere ikiye ayrılır. Hidayetten önce takva kalbi hidayete ihzar, hidayetten sonra takva kalbi hidayetle ihya eder. Tabir-i diğer ile hidayetten önce takva hidayeti isteme, hidayetten sonra takva hidayetle beslenme demektir. Takva; önü itibarıyla zararın def’ini, sonu itibarıyla yararın celbini temsil eder. Bu yüzden takvanın önü vesile-i hidayet, sonu meyve-i saadet ve dar-ı cennettir.
Hidayet sonrası takva, mecazi ve hakiki takva olmak üzere ikiye ayrılır. Mecazi takva; hariçten gelen tekrar ve telkinlerle kıvama, hakiki takva; dâhilden neşet eden talim ve tahkiklerle kıyama erer.
Takva-i hakiki, aciz insandan mutlak Kudret sahibi Allah’a karşı yüksek bir mesuliyet şuurudur ki, bu şuurun zirvesi ruhun dört havassı, vicdanın dört anasırı olan zihin, hiss, irade ve latife-i rabbaniyeyi tazammun eder. Zihnin ziyası marifetullah, hissin gayesi muhabbetullah, iradenin gıdası ibadetullah, latife-i rabbaniyenin şuası müşahadetullah ile kemale erer.
“Takva-i kâmile, büyük bir şuur olup insanın manevi miracı sayılır. Takva şuuru ile insan afak-ı âleme Halikı namına nazar edebilir. Bu nazar derinleşe derinleşe insanı miraca çıkarıyor gibi manen yükseltir. Mutlak acz ve fakr sahibi insanın yükselişini Rabb-i Rahim karşılıksız bırakmaz! Takva-i kâmile ve ubudiyet-i külliye ile kendine müteveccih olan bu kula, O da Rububiyetinin sonsuz rahmetiyle mütecelli olur.”
Yani, arzdan ve arzlılardan sıyrılıp yüce âlemlere miraçvâri yükselen kula, tecelli-i rahmet nüzul ile tenezzül eder. Bu tenezzül; tuluat, sünuhat, ilhamat ve ihtarat nev’inden manevi hâsılat ile tahakkuk eder.
Hakikat değerini ödenen bedelden, ödenecek bedelin miktarı ödüle olan inançtan nebean eder. Alınacak ödüle olan inanç büyümeden, ödenecek bedel de büyümeyecektir! “Akıbet (mutlu son) yalnız muttakilerindir.”
Takva ile tesettür arasında İman ile İslam arasındaki bağa benzer yakın bir bağ vardır. Takva; en büyük tesettür, tesettür; en güzel takvadır. Takva; haramı görmeme gayreti, tesettür; mahremden gizlenme talebidir. Takva; günah sağanağına sığınak, tesettür; günah saldırısına dayanaktır. Takva; kalbe ait izzeti koruma, tesettür; kalıba ait iffeti korumadır. Takva; batınî tesettür, tesettür; zahirî takvadır. Tabir-i diğer ile takva; kalbin tesettürü, tesettür; kalıbın takvasıdır...
Görülene karşı kapanmayı takva, görene karşı örtünmeyi tesettür temsil eder. Tesettür, bir yönüyle insanın içinde yaşadığı evi gibidir. Bu yönüyle tesettürsüz insan, evsiz barksız sayılır.
Her ibadet gibi tesettürün de dünyevi faideleri, uhrevi gayeleri olmak icap eder. Tesettürün faidesi; şahsiyeti öncelemek, cinsiyeti gölgelemek ve ötelemektir. Cinsiyetin dışa vuruluşuna alet olan tesettür, şahsiyet duruşunu temsil edip gayesine hizmet edemez. Başını örtüp bakışını, bedenini giydirip ruhunu libassız (takva) bırakmak tesettürün mahiyetine zıddiyettir. Bu itibarla tesettürün başa ait kısmına ziynet, basara ait kısmına izzet, bedene ait kısmına iffet, ruha ait kısmına ismet denilir. Tesettür, bunlarla tekemmül ve tenevvür eder. Ezcümle;
-Tesettür, kulluğa ermedir; bir kılığa girme değil...
-Tesettür; baştan örtünmektir, başı örtmek değil...
-Tesettür, İslam’dan bir yasadır; insana bir tasa değil...
-Tesettür, insanî bir meziyettir; İslamî bir eziyet değil...
-Tesettür, istendiği gibi örtünmektir; istediği gibi giyinmek değil...
-Tesettür, güzeli özel kılan bir farzdır, özeli güzel kılan bir tarz değil...
-Tesettür, gizlenmek için örtünmektir; görünmek için süslenmek değil...
O halde nedir tesettür?
-İslam için bir nişan, insan için bir imtihandır; tesettür!
-Kişiliğe ait bir duruluş, kimliğe ait bir duruştur; tesettür!
-Kulluk için bir şiar, ululuk için bir miyar vesilesidir; tesettür!
-İnsanı hürleştiren bir hediye, imanı gürleştiren bir seciyedir; tesettür!
Muhabbetsiz marifet harareti, marifetsiz muhabbet istikameti, takvasız tesettür saadeti, tesettürsüz takva tahareti tevlid etmez asla! “Akıbet (güzel son) tesettür takvası ile yaşayanlarındır!”
Ahmet AKCAN
alıntıdır