29 Temmuz 2008, 20:49
|
Mesaj No:1 |
Durumu: Medine No : 9 Üyelik T.:
14Haziran 2007 Arkadaşları:0 Cinsiyet: Mesaj:
761 Konular:
392 Beğenildi:20 Beğendi:0 Takdirleri:87 Takdir Et:
Konu Bu
Üyemize Aittir! | Susmak Susmak Susmak içine ateş düşmüş bir mavi deniz gibi... Susmak üzerine puslu bulutlar çökmüş başı karlı dağ gibi...
Susmak rengini kızıl havaların çaldığı çöl akşamları gibi...
Susmak,bir türkünün en hareketli yerinde deli bir rüzgar gibi...
Susmak yalnızlığın ortasında siyah gelinlik giymiş ölüm gibi...
Susmak,bir gurbet Treninin arka vagonunda küsmek gibi... Susmak nedir sorusunun cevabını konuşmamak olarak algılamak en büyük yanlışlıktır...Bu yanılgıyı en güzel ispatını lal (dilsiz,konuşamayan)olanlar verir... Onların kelimelere hükmedememesi onların suskun olduğunu göstermez.. Onlarda tüm konuşan insanlar gibi düşünür,anlatır ve belki çoğumuzun söyleyemediğini fısıldarlar bize..ama onların kelimelere hükmedememesi,konuşmanın kelimelerle olmadığının en büyük göstergesidir..
Nedir o halde susmak? Belki üç noktanın yan yana dizilişi ile başlayan... ve yine üç noktanın yan yana dizilişi ile biten sihirli bir cümledir...
Susmak;konuşmaktır aslında anlayana,harfsiz,kelimesiz,cümlesiz. Anlayan susmanın ifade ettiği tüm manayı okur suskunluğun derin yüzünde.
Susmak;birilerini anladığı yada anlamak istediği gibi kabullenmek hiç değildir.Güce hükmedenlerin suskun çoğunluğun her şeyi kabullendiklerini "suskunlukla" algılamaları yanılgının en tebessümlü halidir. Güler geçerim bu denli yanılgı düşlerine.
Susmak bazen içinde çığlıkların boğulduğu yosun tutmuş deniz gibidir. Bazen güneşleri meçhul limanlara çekilmiş gökyüzü gibi.Bazen arkana bakmadan her şeyi oluruna bırakıp çekip gitmektir rotası çizilmemiş yollarda. Susmak bazen yarına postalanmış umut mektubu olur,postaya verilmemiş.İçine soluk güller konulmuş,aşk şiirleri yazılmış,biraz kırılmış biraz alınmış birazda uçları yakılmış bir mektup.Utangaç bakışları,kızaran yüzler umut mektubunun her satırında kendini ifade edecek bir kelime bulmuştur işte. Bazen en candan konuşurken bile susar insan.Bütün kelimeler, harfler, lâkırdılar odadaki boşluğu doldurmak içindir. Hani öylesine denize atılmış bir olta gibi,boşluğa bırakılır cümleler.
Susmak konuşmaktan daha zordur aslında. Konuşurken istediğin cümleyi kurar istediğin yerde durup soluklanırsın,istediğinde bağırır. istediğinde kızar,istediğinde gülersin,ya susarken...Ya susarken bütün çığlıkların,hıçkırıkların,yalvarışların,isyanların düğümlenir kalır bir yerde.Kıyısını aşındıran deniz gibi aşındırır yüreğinin en sert duvarlarını. En umulmadık yerlerde çeker yataklara karahummalı sevda hastalığı gibi.
Susmak çekilmektir içindeki bir koyun yalnızlığına. Konuşmanın gölgesinde palazlanır suskunluğun aşk ateşi.
Susmak sesiz bir çoğunluğun konuşan azınlığa karşı isyanı, başkaldırısıdır anlayana.
Susmak direnmektir aslında kelimelerin anlamsızlığına, duyguları karşılayamayışlarına, mananın bitişine darılmaktır kendi çapında. Susmak bir deniz gibi
Susmak bir dağ gibi
Susmak bir çöl gibi
Senin gözlerinde
ve konuşmak
Senin gözlerinde
Susarak... |
| |