Durumu: Medine No : 2384 Üyelik T.:
25Haziran 2008 Arkadaşları:0 Cinsiyet: Mesaj:
34 Konular:
3 Beğenildi:0 Beğendi:0 Takdirleri:10 Takdir Et:
Konu Bu
Üyemize Aittir! | Muhammed Esed Muhammed Esed Muhammed Esed, 1900 yılında, Doğu Galiçya'nın Lvov şehrinde, Yahudibir ailenin üç çocuğun ortancası olarak dünyaya geldi. Baba tarafındandedesi Czemowitz'de, matematik ve fizikte uzmanlığı olan ve astronomiyede ilgisi bulunan satranç ustası bir hahamdı. Babası ise aileninmuhalefetine rağmen fen tahsili yapmak istiyordu. Fakat malı darlıkancak hukuk tahsili yapmasına ve avukat olmasına imkan vermiş veevlendikten sonra Lvov'a yerleşmişti. Esed, burada hem şehir hayatınıhem de anne tarafından dedesinin malikanesinde köy hayatını yaşadı vemutlu bir çocukluk geçirdi. Babası gerçekleştiremediği fentahsilinin ıstırabını bilimsel yayınları izleyerek hafifletmeyeçalışıyor ve oğlunun kendi yapamadığını gerçekleştirmesini istiyordu.Oysa o tarihe, şiire, Polonya ve Alman edebiyatına ilgi duyuyordu. Esedde aile geleneği icabı evde özel dini eğitim gördü. On üç yaşlarındaİbraniceyi su gibi okuyor ve akıcı bir dille konuşabiliyordu. Tevrat,Mişna, Gemara, Talmud okuyor ve Aramice de anlıyordu.
1914 yılı sonlarına doğru osıralarda oturmakta oldukları Viyana'da, yaşı tutmadığı halde okuldankaçarak gösterişli yapısına güvenerek başka bir adla Avusturya ordusunaasker yazıldı. Fakat ailesi onu buldu ve geri getirdi. Dört yıl sonraise normal yoldan asker olduysa da devrim patlak verince Avusturyaİmparatorluğu çöktü ve savaş da sona erdi. Savaştan sonra ViyanaÜniversitesinde iki yıl sanat tarihi ve felsefe okudu. Fakat bunukendine uygun bulmayan Esed, gazeteci olmak istiyordu. Babası ile fikirayrılığı anlaşmazlıkla sonuçlanınca, annesinin de ölümünden bir yılsonra 1920'de Viyana'yı terk ederek Prag'a, oradan da Berlin'e gitti.Edebiyat çevrelerinde dolaştı, film yönetmeni asistanlığı, senaristlikyaptı.
1921 yılı sonbaharında �UnitedTelegraph� adlı ajansta muhaberat servisinde telefon görevlisi olarakişe girdi. Bir süre sonra Berlin'e Rusya'daki sefalet için gizliceyardım toplamaya gelmiş olan Madam Gorky ile bir röpörtaj yapmaya vebunu kimsenin haberi olmadan ajansının bültenlerine geçmeye muvaffakolunca telefon görevliliğinden gerçek muhabirliğe geçti. 1922 yılında, Kudüs'te oturanküçük dayısı psikiyatrist Dorian'dan bir davet alınca, çoğu zamankigibi anı bir kararla Ajans'tan ayrılıp, gemiyle Karadeniz üzerindenİskenderiye'ye, oradan da trenle Kudüs'e gitti. O yıl Kudüs'ten birçokgazeteyle yazışma sonucu Frankfurter Allgemeine Zeitung'un Yakın Doğumuhabiri oldu. Sonra Kahire'ye gitti. 1923 yazında tekrar Kudüs'e döndü.Muhtemelen bu yıl Siyonist önder Chaim Weizmann ile tartıştı vesiyonizme karşı çıktı. Siyonist idealleri temelsiz ve gayri ahlakibuluyordu. Amman'a gitti, Emir Abdullah'la ve danışmanı filozof RızaTevfik'le tanıştı. Buradan İstanbul'a gitmek isterken bütün resmievrakını kaybedince, yaya olarak Şam'a gitti. Sonbaharda Bursa,İstanbul, Sofra, Belgrad üzerinden Frankfurt'a döndü. Berlin'e gidişgelişlerinde ileride kendisiyle evleneceği, sezgileri güçlü ve yüksekdul bayan Elsa ile tanıştı. Bu arada ilk gezi izlenimlerinden oluşankitap �Unromantisches Morgenland� adıyla yayımlandı. 1924 baharında Frankfurter Zeitungtarafından bu kez daha iyi şartlarla yeniden Doğu'ya gönderildi. PortSaid üzerinden Kahire'ye geldi, el-Ezher şeyhi Mustafa el-Merağı iletanıştı ve uzun sohbetlerde bulundu. Yaz başında Kahire'den ayrılarakyeniden Ürdün'e gitti. Birkaç kez daha Şam'a, Trablus'a, Beyrut'a gittigeldi. Halep'ten Deyr ez-ZGr'a giderken ileriki yıllarda dostu veseyahat rehberi olacak olan Kuzey Arabistan'ın Şammar kabilesinden Zeyd.b. Ğanim ile tanıştı. İran'a, Kürdistan'a, Afganistan'a gitti. 1926'da kış sonuna doğru Herat'tanayrılarak Merv, Semerkant, Buhara, Taşkent üzerinden Moskova'ya gitti,sonra Avrupa'ya döndü. Elsa'yı ikna etti ve onunla evlendi. Gazete'denayrılarak yeni gazetelerle anlaştı; bir müddet Berlin'e yerleştiler.Jeopolitik Akademisinde daha önce verdiği seri konferanslara devam etti. Bu yılın sonbaharında bir günBerlin metrosunda seyahat ederken gördüğü yüzlerin istisnasız hepsininderin ve gizli bir acıyla kasılı olduğunu müşahede etti. Duyduğusarsıntıyla bunu yanındaki Elsa'ya açtı. Elsa şaşkınlıkla "Bir cehennemazabı çekiyorlar sanki... Acaba kendileri bunun farkındalar mı?"cevabıyla onu tasdik etti. Esed bu acıları ve ıstırapları insanlarıngerçeksiz, inançsız ve fasılasızca refah peşinde olmalarına bağlar. Evedöndüklerinde masada açık kalmış MushaPı gördü. Kapatıp kaldırmak içinuzandığında gözü Tekâsür suresine ilişti. Birden surenin o gün metrodayaşadıklarının tam bir yankısı olduğunu hissetti ve şunları düşündü:"Bütün çağlarda insanlar tamahı, açgözlülüğü tanımışlardır: ama tamahve açgözlülük başka hiçbir çağda bugün olduğu kadar ... ciğer sökücübir hırs halinde kendini açığa Vurmamıştı. ... İnsanların boyunlarınabinmişti ifrit; kamçısını tam yüreklerinin başına indiriyor veuzaklarda alayla göz kırpan yalancı hedeflere doğru dehliyordu onları.... Ne kadar hikmetli olursa olsun bir insan, yirminci yüzyıla özgü buacılı koşuyu kendiliğinden bilemez. Böylesine hakim bir perdeden,böylesine apaçık bir üslupla dile getiremezdi. Hayır Kur'an'da konuşan,Muhammed (S.A.V.)'in sesinden daha güçlü, daha yüksek bir sesli vebütün zamanları aşarak ulaşıyordu insan kulağına..." Esed, bu olaydan kısa bir süresonra Elsa ile birlikte müslüman olduğunu açıkladı. Böylece on dokuzyaşlarındayken görüp çoktan unutmuş olduğu bir rüya tecelli etmişti: Burüyada Esed, içinde bulunduğu bir metro treninin yeraltından çıktıktansonra saplandığı sonsuz ufuklu bir batakta, az ötede çökmüş duran vekendisini beklediğini hissettiği, yüzü örtülü kısa kollu harmanilibinicisi olan bir devenin terkisine binerek, saat, gün, ay, kısacazaman kavramını yitirecek kadar uzun bir yolculuk sonunda, yakmayanfakat kör edici parlaklıktaki bir beyaz ışığa vardığını görmüş vetasvir edilemez ahenkteki bir sesin 'Burası Batının en uç şehri'dediğini işitmişti. Yıllar sonra, rüyasındaki binicinin Hz. Peygamber,ışığın kavuştuğu, işittiği sözlerin ise Batıdaki hayatının sonaereceğinin habercisi olduğu tefsiriyle karşılaşacaktır. Esed, 1927 Ocak'ında bir kez daha,ama bu sefer Elsa ve onun altı yaşındaki oğlu ile beraber yola çıktı.Daha o günden bunun dönüşü olmayan bir yolculuk olduğunu hissetmişti.Deniz yoluyla Cidde'ye oradan da Mekke'ye hacca gittiler. Vardıktandokuz gün sonra Elsa, bilinmeyen bir hastalıktan öldü ve Mekkemezarlığına gömüldü. Aynı yıl Kral Abdülaziz ile tanıştı. Bir müddetsonra Zeyd'i yanına çağırdı. Bu arada yeniden evlendi ve Medine'yeyerleşip, tarih ve tefsir çalıştı. Fakat hiçbir zaman evde süreklikalmadı, Zeyd'le Arabistan'da pek çok seyahatler yaptı. Şeyh Sunusî iletanıştı, Libya bağımsızlık savaşına katılmak için yola çıktı, fakatÖmer el-Muhtar'a yetişemedi. 1932 yılı Arabistan'daki hayatının sonuoldu. 1942 yılında babası ve kız kardeşi toplama kampında öldüler. Pakistan'a gitti, Cinnah veİkbal'le tanıştı; 1947'de Pakistan Dışişleri Bakanlığı Ortadoğu Dairesibaşkanı ve İslamî Tecdit Kurumu üyesi oldu, çalışmalarda vearaştırmalarda bulundu.
1952 yılı başlarında yirmi beşyıllık ayrılıktan sonra Pakistan'ı Birleşmiş Milletler'de temsil etmeküzere New York'a gitti. Kısa süre sonra bu vazifesinden ayrıldı veMekke'ye Giden Yol adlı hatıratını ve seyahatnamesini yazdı veneşretti. Daha sonraki yıllarını elinizdeki bu meali hazırlamayahasretti. 1992 yılında İspanya'da vefat etti. Allah ona rahmet etsin... |