Durumu: Medine No : 14876 Üyelik T.:
01 Aralık 2011 Arkadaşları:13 Cinsiyet:Anne Mesaj:
874 Konular:
134 Beğenildi:137 Beğendi:67 Takdirleri:484 Takdir Et:
Konu Bu
Üyemize Aittir! | İlâhiyat'lardan felsefe derslerinin kaldırılması cinayettir İlâhiyat'lardan felsefe derslerinin kaldırılması cinayettir İlâhiyat'lardan felsefe derslerinin kaldırılması cinayettir YÖK, ciddi ciddi felsefe derslerini kaldırmaya niyetlenmiş ilâhiyat'lardan. Hayret doğrusu. Meselenin bu kadar ciddi olduğunu bilmiyordum. Her ne sûretle -ve hangi gerekçeyle- olursa olsun, ilâhiyat'lardan felsefe derslerinin kaldırılması, tam anlamıyla cinayettir. YÖK'teki hangi aklı evvel kişiler, hangi akla hizmet, ilâhiyat'lardan felsefe grubu derslerinin kaldırılmasını talep etmeye kalkıştı, merak ediyorum doğrusu. Eğer YÖK, bu kararını gerçekten uygulamaya kalkışacak olursa, bunun, uzun vadede, hem entelektüel hem de siyasî faturası büyük olacak bu ülkeye. FELSEFE DERSLERİNİN KALDIRILMASI, 'ŞERİATIN MAKSATLARI'NI HİÇE SAYMAKTIR İlâhiyât'lardan felsefe derslerinin kaldırılması kararı, her şeyden önce, makasıd'uş-şeria'ya (şeriat'ın maksatlarına, hedeflerine) aykırıdır: Aykırıdır; çünkü şeriatın, korunmasını emrettiği beş temel sütun'dan biri akıldır. Felsefe, insan aklının, kendisini ifade edebildiği alanların başında gelir. Felsefenin 'gücünün', dilinin ve imkânlarının insanın aklını hakkıyla kullanmaya yetip yetmeyeceği meselesi, ayrı bir tartışma konusudur. (Bu konuyu Pazar günkü yazıda tartışacağım; şimdi yeri ve sırası değil). İlâhiyat'lardan felsefe derslerinin kaldırılmasına gerekçe olarak, 'felsefenin, öğrencilerin kafalarının karışmasına neden olduğu' iddiası, -özür dilerim ama- tastamam bir ahmaklık örneğidir. Bu kafa, aslında, İslâm'ın özünü kavramaktan âciz, hem özürlü, hem de özrü kabahatinden büyük, acınası bir kafadır. Dahası, asıl 'kafa karışıklığı yaşayan' bu kafadır: Bu kafa, İslâm'ın özünü, ruhunu, vaatlerini kesinlikle kavrayamamış, kavramaktan da fersah fersah uzaktır. Uzaktır; çünkü bu kafa, insanın, zaman zaman kör ve nankör, zaman zaman isyankâr ve nisyankâr, kusurlu ve âciz bir varlık olduğunu hesaba katmayan, keyfe keder bir kafadır. İnsanı, tamamlanmış, kâmil, hatta meleksi bir varlık olarak gören, akîdevî açıdan da sorunlu bir kafadır. İnsanın düşme ihtimalini gözardı eden, insanın düştüğü yerden kalkma imkânlarını yok ettiğini bile göremeyen, dolayısıyla düş görme istidadını ve düşünme melekelerini yok saymaya, hatta iptal etmeye kalkışan tuhaf bir kafadır. SELEFÎLİĞİ KÖRÜKLER... İlâhiyatlardan felsefe derslerinin kaldırılmasının, en geniş anlamıyla, tehlikeli bir siyasî felâkete yol açabileceğini görmek gerekiyor: Selefîliğin hızla yaygınlaşmasına. İslâm dünyasının, önümüzdeki süreçte, en büyük sorunlarından biri, hızla selefîleşme tehlikesidir. Çağdaş selefîliğin, Mısır'da nasıl bir ahmaklığa, hatta cinayete imza attığını hep beraber görüyoruz, ibretle... Şu ân İslâm dünyasında tanık olduğumuz selefîleşme hareketinin, klasik selefîlikle zırnık kadar ilgisi yoktur. ÇAĞDAŞ SELEFÎLİK, SELEFSİZLİKTİR VE MODERN BİR HAREKETTİR Çağdaş selefîlik hareketi, vehhabiliğin çocuğudur. O yüzden, çağdaş selefîlik, selefsizliktir. Ve özü itibariyle bir hâricîleşme temayülüdür. İslâm tarihinde bu kadar büyük ve etkin bir hâricîlik hareketi olmamıştır, olması da mümkün değildi zaten. Çağdaş selefîlik, modern bir harekettir ve her modern hareket gibi reaksiyonerdir. Bir aksiyon ortaya koyamaz. Koyamaz; çünkü hem aklı, İslâmî ilim ve düşünce geleneğini hiçe sayar; hem de o yüzden de -Mısır'da çok net gördüğümüz üzere- 'akılsızdır'; daha da kötüsü, 'kendi aklını' (Selefîliği, selefî aklı) putlaştırdığını bile göremeyecek kadar 'beyinsiz' ve 'kör'dür! SELEFÎLİĞİN GERİSİNDE İNGİLİZLER VAR Şunu bilelim: Selefîleşme hareketi, İngilizler tarafından pişiriliyor ve İslâm dünyasına sürülüyor. Bu tespitimin, her şeyde 'bir yabancı veya dış güç parmağı' arayan kafayla hiçbir ilgisi yok; somut verilere dayanıyor söylediklerim. İngiltere'de, 12 yıl yaşadığım süre zarfında, Hizbu't-Tahrir, hilâfet hareketi ve benzeri selefî hareketlerin tohumlarının nasıl ekildiğine, selefilerin Avrupa'da, İslâm dünyasında önlerinin nasıl açıldığına adım adım şahit oldum bizzat. İngilizler, bu kişileri, önce parlattılar, palazlandırdılar, sonra da 11 Eylül'den sonra 'piyasaya sürdüler.' Ve 'işte teöristler!' diye de üzerlerine kurşun yağdırmaktan çekinmediler! Selefîlerin, özellikle Suud merkezli olarak önlerinin açılması da İngilizlerin uzun çabalarının eseridir. AMAÇ: SÜNNÎ OMURGA'YI ÇÖKERTMEK Önümüzdeki süreçte, modern selefîliklerin her yerde pıtrak gibi biteceğini görebilmek için kâhin olmaya gerek yok. Ve bu modern selefîliklerin Ehl-i Sünnet omurganın çökertilmesi için son derece elverişli 'aset'ler olarak kullanılacağını, böylelikle İslâm dünyasının hiç tahmin etmediğimiz bir iç çatışmanın eşiğine sürükleneceğini ne kadar görebiliyoruz, merak ediyorum doğrusu. İşte tam bu noktada, ilâhiyat'lardan felsefe derslerinin kaldırılmasının orta ve uzun vadede Türkiye'de modern selefîliği tetikleyeceğini, bunun bizi tam bir çıkmaz sokağın eşiğine sürükleyeceğini, YÖK'ün, felsefe derslerini kaldırmaya kalkışarak nasıl bir cinayete imza attığını hatırlatıyor ve YÖK'ü bu kararından derhal vazgeçmeye davet ediyorum.Burada felsefeyi yüceltiyor değilim. Son kertede, felsefenin, zihnin hapishanesi olduğunu düşünüyorum; felsefenin, 'hem bir anahtar, hem de bir hapishane' olma paradoksunu, Pazar günkü yazıda tartışacağım. Yusuf Kaplan (Yeni Şafak)
__________________ |