istanbul ilitam Arapça-I metin terc.
1.ÜNİTE TERCÜMESİ(ARAPÇA-I)
مَنْ يَتَّصِلُ ذِكْرُهُ؟ أَ كَثِيرٌ وَلَدًا أَمْ كَثِيرٌ أَثَرًا؟
1-كَانَ العَاصُ بْنُ وَائِلٍ مِنْ أَشَدِّ النَّاسِ عَدَاوَةً لِلنَّبِيِّ (ص) فِي مَكَّةَ،
2-عِنْدَمَا ذُكِرَ اسْمُ الرَّسُولِ كَانَ يَقُولُ: دَعُوهُ فَإنَّهُ رَجُلٌ أَبْـتَرُ.
3-عِنْدَمَا سَمِعَ رَسُولُ اللهِ قَوْلَهُ هَذَا حَزِنَ حُزْنًا شَدِيدًا،
4-فَأَنْزَلَ اللهُ سُورَةَ الْكَوْثَرِ تَسْلِيَةً لَهُ مِنْ جِهَةٍ، رَدًّا عَلَى أَعْدَائِهِ مِنْ جِهَةٍ أُخْرَى.
5-أَوَّلاً ذَكَّرَ اللهُ نَبِيَّهُ الْكَرِيمَ أَنَّهُ مَنَحَهُ خَيْرًا كَثِيرًا كَالنُّبُوَّةِ، وَالْكِتَابِ، وَالْحِكْمَةِ، وَكَثْرَةِ الْأَتْبَاعِ، وَنَحْوِهِ، بِقَوْلِهِ "إنَّا أَعْطَيْنَاكَ الْكَوْثَرَ".
6-ثُمَّ طَلَبَ مِنْهُ أَنْ يُصَلِّيَ لِرَبِّهِ، وَيُعَظِّمَهُ، وَيُؤَدِّيَ مَا وَجَبَ عَلَيْهِ مِنْ ذِكْرٍ وَشُكْرٍ وَحَمْدٍ بِتِلْكَ النِّعَمِ.
7-وَأَرَادَ أَنْ يَنْحَرَ مِنْ بَـهِيمَةِ الْأَنْعَامِ دَلاَلَةً عَلَى شُكْرِهِ وَحَمْدِهِ إِيَّاهُ.
8-وَأَشَارَ إلَى جَمِيعِ هَذِهِ بِكَلاَمِهِ "فَصَلِّ لِرَبِّكَ وَانْحَرْ".
9-وَأَخِيرًا بَشَّرَهُ بِعَدَمِ انْقِطَاعِ ذِكْرِهِ إلَى يَوْمِ الْقِيَامَةِ،
10-وَأَخْبَرَهُ أَنَّ الْأَبْتَرَ الْحَقَّ هُوَ الَّذِي يَقُومُ بِسَبِّهِ وَشَتْمِهِ بـِنِسْبَةِ الْبَتْرِ إِلَيْهِ، بِآيَةِ "إِنَّ شَانِئَكَ هُوَ الْأَبْتَرُ".
11-فَإِنَّ هَذِهِ السُّورَةَ وَمَا فِيهَا مِنْ تَسْلِيَاتٍ، وَتَبْرِئَاتٍ، وَإِشَارَاتٍ، وَتَبْشِيرَاتٍ قَدْ تَحَقَّقَ سِرُّهَا جَمِيعًا وَلَمْ يَمْضِ عَلَى نُزُولِهَا زَمَنٌ طَوِيلٌ.
12-إِذْ مَاتَ الْعَاصُ صَاحِبُ هَذَا الْقَوْلِ الرَّدِيءِ، وَمَا بَقِيَ وَرَاءَهُ مَنْ يَذْكُرُهُ بِمَا فَعَلَهُ مِنْ خَيْرٍ كَانَ أوْ شَرٍّ.
13-وَأَمَّا النَّبِيُّ فَكَانَ وَمَا زَالَ يَذْكُرُهُ جَمٌّ غَفِيرٌ مِنْ أُمَّتِهِ، وَيُصَلِّي عَلَيْهِ عِنْدَمَا ذُكِرَ اسْمُهُ.
14-إِذَنْ أَيُّهَا الْقَارِئُ الْعَزِيزُ! إِنَّ الْإِنْسَانَ لاَ يَتَوَقَّفُ دَوَامُ نَسَبِهِ وَاسْتِمْرَارِ ذِكْرِهِ عَلَى كَثْرَةِ الْأَوْلاَدِ الَّذِينَ مِنْ صُلْبِهِ،
15-إنَّمَا يَرْجِعُ إِلَى حُسْنِ تَصَرُّفَاتِهِ فِي حَيَاتِهِ، وَأَعْمَالِهِ الْإِيجَابِيَّةِ الْمُؤَثِّرَةِ فِي التَّارِيخِ.
16-أَلاَ تَرَى أَنْ لَيْسَ لِلنَّبِيِّ ابْنٌ يَعِيشُ بَعْدَ وَفَاتِهِ، وَلَكِنَّ ذِكْرَهُ دَامَ بِنِسْبَةٍ زَائِدَةٍ عَصْرًا بَعْدَ عَصْرٍ!؟
17-أَمَّا الْعَاصُ بْنُ وَائِلٍ فَهُوَ حُكِمَ بِالنِّسْيَانِ وَدُفِنَ فِي ظُلُمَاتِ التَّارِيخِ.
18-إِنْ تُرِدْ أَنْ تُشَاهِدَ تَجَلِّيَ هَذَا السِّرِّ فَاسْأَلْ كَمْ فَرْدًا يَعْرِفُ اسْمَ الَّذِي يُشَارُ إِلَيْهِ بِقَوْلِهِ تَعَالَى "إِنَّ شَانِئَكَ" وَهُوَ ذُو أَوْلاَدٍ كَثِيرِينَ، مَعَ عِلْمِ الْمَلاَيِينِ اسْمَ مُحَمَّدٍ (ص) وَذِكْرِهِمْ خَيْرَ مَا تَسْتَطِيعُ أَلْسِنَتُهُمْ.
19-وَالْحَاصِلُ أَنَّ الْبَتْرَ انْقِطَاعُ فِي الذِّكْرِ لاَ فِي النَّسَبِ.
Kimin namı yürür? Çocuğu çok olanın mı, eseri çok olanın mı?
1-Âs b. Vâil, Hz. Peygambere düşmalık yönünden Mekke’deki insanların en katısıydı.
2-Hz. Peygamberin adı anıldığında “Bırakın onu, çünkü kendisi zürriyetsiz bir adamdır.” derdi.
3-Allah’ın elçisi onun bu sözünü işittiğinde çok üzüldü.
4-Bunun üzerine Allah, bir yandan kendisini teselli, diğer yandan düşmanlarına cevap için Kevser suresini indirdi.
5-Allah, öncelikle değerli nebisine kendisine peygamberlik, kitap, hikmet, bağlıların çokluğu gibi birçok nimet verdiğini “Şüphesiz sana birçok nimet verdik” sözüyle hatırlattı.
6-Sonra kendisinden rabbi için namaz kılmasını, onu ululamasını ve üzerine düşen zikir, şükür ve söz konusu nimetlere hamd gibi görevleri yerine getirmesini istedi.
7-Kendisine şükür ve hamdinin bir göstergesi olarak eti helal hayvanlardan kesmesini istedi.
8-Bütün bunlara “Rabbin için namaz kıl ve kurban kes” sözüyle işaret etti.
9-Son olarak kendisine, kıyamet gününe kadar namının kesilmeyeceği müjdesini verdi.
10-Ayrıca ona gerçek soyu kesiğin, bizzat zürriyetsizlik isnadıyla kendisini incitip yaralayan kişi olduğunu “Doğrusu sana dil uzatan var ya gerçek zürriyetsiz odur” ayetiyle bildirdi.
11-Hakikaten bu sure ile içerdiği teselli, avutma, işaret ve müjdelerin sırrı, inişi üzerinden uzun bir vakit geçmeden bütünüyle gerçek oldu.
12-Zira bu pespaye sözün sahibi Âs öldü ve ardında iyi veya kötü yaptıklarını anacak kimse kalmadı.
13-Hz. Peygambere gelince adı anıldığında ümmetinden olağanüstü geniş bir kitle hep kendisini anıp salât u selam getirmiş ve halen getirmektedir.
14-O halde değerli okuyucu, insanın soyunun devamı ve namının yürümesi, kuşkusuz zürriyetinden gelen evlatlarının çokluğuna bağlı değildir.
15-O, ancak yaşamı süresince yaptığı işlerin güzelliği ve tarihte iz bırakan olumlu eylemleriyle ilişkilidir.
16-Görmez misin ki Hz. Peygamberin vefatı sonrası hayatta kalan bir oğlu yoktur ama, namı (adının anılması) asırdan asra artan bir oranda devam etmiştir.
17-Âs b. Vâil ise unutulmaya mahkum olmuş ve tarihin karanlıklarına gömülmüştür.
18-Bu sırrın tecellisini görmek istiyorsan sor bakalım Allah Teala’nın “Şüphesi seni inciten” sözüyle işaret ettiği kişinin adını kaç kişi biliyor. Oysa Milyonlar Muhammed (s.a.)’in adını bilmekte ve dillerinin gücünün en üst seviyesinde onu anmaktadır.
19-Sözün özü gerçek soy kesikliği anılma yönüyledir, soy sop yönüyle değil.