12 Ağustos 2008, 12:46
|
Mesaj No:1 |
Durumu: Medine No : 1808 Üyelik T.:
11 Mayıs 2008 Arkadaşları:0 Cinsiyet: Yaş:42 Mesaj:
657 Konular:
89 Beğenildi:4 Beğendi:0 Takdirleri:10 Takdir Et:
Konu Bu
Üyemize Aittir! | Toplumuzdaki Kanadı Kırıklar: Yetimler ve Yoksullar Toplumuzdaki Kanadı Kırıklar: Yetimler ve Yoksullar
Bu âlemde gündüzü karanlık olanları ara bul!
Ki sen öldükten sonra bu hayrın
sana bir kandil olsun.
Cenâb-ı Hak, insanı kâinatın en şerefli varlığı kılmış, yarattığı her şeyi de ona emânet etmiştir. Kendisine lütfedilen büyük bir salâhiyetle yaşayan insanın, Halık’ına karşı ciddî bir kulluk şuuru ve ihsan duygusu içinde bulunması zarurîdir.
İslâm’ın ruh itibariyle özü, îtikadda tevhîd; amelde ise edeb, istikâmet ve merhamettir. Merhamet, îmânın ilk meyve-sidir. Ondan uzak bir gönül, ne müthiş bir hüsranın girdabında-dır. Her hayrın başı olan besmele ve Kur’ân-ı Kerîm’in ilk sûresi olan Fatiha, Allah’ın rahmet ve merhametini ifâde eden “Rahman” ve “Rahîm” isimleriyle başlar. Peygamberler ve velîlerin hayatları da merhamet menkıbeleriyle doludur. Zîrâ îmânın lezzet ve halâvetinin tezahürü en ziyâde merhamette görülür. Merhamet de, sende olanı, senden daha mahrum olana ikram etmendir. Yine merhamet, dünyâda vicdan huzuru ve cennet müjdesi, âhirette ise ebedî saadet sermayesidir. Nitekim bir zât, Muâz bin Cebel -radıyallâhu anh-’a gelerek:
“-Bana nasihatte bulun!” dediğinde Muâz -radıyallâhu anh-:
“-Merhametli ol ki, ben de senin cennete girmene kefîl olayım.” buyurmuştur.
Günümüzde bir mü’mini îman vecdi içerisinde yaşatacak, nefsinin tasallutundan^ kurtararak ruhunu derinleştirecek ve zarif leştirecek olan haslet, ancak merhamettir. Merhametin meyveleri ise, cömertlik, tevazu, hizmet, affetmek, hasedden kurtulmak gibi güzel hasletlerdir. Merhametin seviyesini de en güzel şekilde hizmetteki fedâkârlık ve aşk ortaya koyar. Bir mü’minin merhamet, şefkat, rikkat ve hassasiyetle techîz olabilmesinin en kısa yolu, mal ve can ile yapılan fedâkârlıklardan geçmektedir. Nitekim kalbinin kasvetinden şikâyet eden bir sahâbîye Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-:
“Eğer kalbinin yumuşamasını istiyorsan, fakire yedir, yetimin başını okşa!” buyurmuştur. (Ahmed, II, 263, 387)
Şeyh Sadî, şu nasîhatte bulunur:
“Hizmetteki fazilet, kendini güçlü-kuvvetli ve sıhhatli gördüğün zaman, şükrüne olmak üzere zayıfların yükünü çekmektir.”
Susuzluktan çatlamış bir toprağın bereketli yağmurlara hasret duyması gibi toplumumuzda hizmet ve alâkaya en fazla ihtiyaç duyan kesimlerin başında, bir kanadı kırık olan yetimler ve yoksullar gelmektedir. Onlar bize Allah’ın emânetleridir. Ce-nâb-ı Hak birçok âyet-i kerîmede, Hazret-i Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem- de pek çok hadîs-i şerîfinde, muhtaçlara hizmeti teşvik ederek yetim ve yoksulların himayesinin zarurî olduğunu bildirmişlerdir. |
| |