Medineweb Site Yöneticisi Durumu: Medine No : 1 Üyelik T.:
14Haziran 2007 Arkadaşları:8 Cinsiyet:Erkek Yaş:50 Mesaj:
3.072 Konular:
340 Beğenildi:1383 Beğendi:465 Takdirleri:10171 Takdir Et:
Konu Bu
Üyemize Aittir! | Din eğitimi 8.9.hafta Din eğitimi 8.9.hafta DİN EĞİTİMİ 8. HAFTA DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI 1. Osmanlı Dönemi Şeyhülislamlık Şeyhülislam kavramı 10. Yüzyılın ortalarından sonra ortaya çıkan bir şeref unvanıdır. Şeyhülislam kavramı yalnızca alimler ve sufiler için kullanılmıştır. Osmanlı’da ilk olarak resmi anlamda Şeyhülislam unvanının ne zaman kullanıldığı hususunda tartışma var ise de genelde Fatih Sultan Mehmet döneminde kullanıldığı kabul görmektedir. İlk olarak Şeyhülislamlık kurumunun başına Molla Fenari atanmıştır. 16 yüzyılda Kemalpaşazade ve Ebussuud Efendi’nin Şeyhülislam olarak atanmasından sonra şeyhülislamlık makamının önemi ve etkinliği artmıştır. Osmanlı’da devlet protokolü içerisinde şeyhülislamın yeri sadrazamdan sonra gelmektedir. Osmanlı Devleti’nde din işleri şeyhülislamlar tarafından yürütülürdü. Şeyhülislamlık makamını, günümüz Türkiye’sinin Diyanet İşleri Başkanlığı (DİB), Vakıflar Genel Müdürlüğü, Adalet ve Milli Eğitim Bakanlıkları ile Yüksek Öğretim Kurulu'nun tüm yetkilerini tek elde toplayan bir kurum olarak tanımlamak mümkündür. Şeyhülislamlar ayrıca dini konularda fetva verirler ve devletin yönetimiyle ilgili temel ilke ve kanunların konulmasında etkili olurlardı. Bazı Batı ülkelerinde olduğu gibi Osmanlı’da devletten bağımsız bir dini otorite bulunmamaktaydı. Şeyhülislam padişah veya sadrazam tarafından atanmaktaydı. Padişah tarafından da görevden alınabilirdi. Şeyhülislam makamının etkinliği Osmanlıdaki modernleşme ve yenileşme çabalarıyla birlikte azalmaya başlamıştır. Modernleşme sürecinde Osmanlı’da bir tarafta geleneksel diğer tarafta Batı’dan aktarılan modern kurumların bir arada olduğu ikili bir sistem oluşmuştur. Osmanlı Devletinin tarih sahnesinden çekileceği sürece kadar bu ikili yapı içerisinde geleneksel kurumların etkisi gittikçe azalırken Batı’dan alınan kurumların etkinliği ve önemi artmıştır. Bu çerçevede Osmanlı’nın son yıllarına doğru Şeyhülislamlığın nüfuzu kırılmış, genel olarak eğitim ve adli konulardaki etkinliği elinden alınarak yalnızca dini konularla meşgul olan bir kurum halini almıştır. Din, Osmanlı toplumunda meşrulaştırıcı, düzenleyici ve norm sistemi sunan bir yapı olmanın yanı sıra etkin bir kontrol aracı olarak da fonksiyon görüyordu. Hangi davranışların ve kurumların dini olduğuna karar verecek olan merci Şeyhülislamlık olduğu için hem Osmanlı yönetimi hem de toplumun üzerinde bu kurumun gücü ve etkisi büyük olmuştur. Örneğin padişahlar davranışlarını şeriat bakımından meşrulaştırma konusunda titizlik göstermişlerdir. Bir görüşe göre Osmanlı Devleti'ndeki Şeyhülislamlık Kurumu ile Türkiye Cumhuriyeti'ndeki Diyanet İşleri Başkanlığı Kurumu arasında örgütlenme biçimi anlamında ciddi benzerlikler vardır. Cumhuriyet döneminde dinin devlet ve kamu hayatında etkinliği azaltılmıştır. Din yalnızca inanç ve ibadetle ilgili bir alana sıkıştırılmıştır. Bununla birlikte örgütlenme biçimi, yani siyasi otoritenin dinle kurduğu ilişki aynıdır. Şeyhülislam ile Diyanet İşleri Başkanı arasında atanmadan azle, her iki kurumun devlet tarafından finanse edilmesine uzanan çok büyük ve önemli benzerlikler mevcuttur. İkinci görüş sahipleri, Şeyhülislam ile Diyanet İşleri Başkanı'nın atanma ve azillerinin benzerlik göstermesinden hareketle yapılan değerlendirmeleri yüzeysel ve yanlış bulmaktadırlar. İsmail Kara ikinci görüşe yakın birisi olarak şunları söylemektedir: “Osmanlı Devleti yapılanmasında din ve siyaset alanının temsilcisi, bizzat halife (din alanı) ve padişah (siyaset alanı) vasıflarını birlikte taşıyan sultandır. Sadrazam siyasi ve idari konularda nasıl sultanın vekili ise şeyhülislam da dini ve bir kısım idari konularda sultanın vekilidir. Bu vekalet ilişkisi ihmal edilerek padişahlıkla şeyhülislamlık arasındaki ilişkilerin, yetki ve sorumluluklarının sınırları doğru olarak anlaşılamaz. Ayrıca şeyhülislam atayan Osmanlı Devleti netice itibariyle başında halifenin bulunduğu bir tür dini devlet iken Diyanet İşleri Başkanını atayan Türkiye Cumhuriyeti Devleti laik bir devlettir ve diğer üst düzey memurlar gibi bir "memur" atamaktadır. Şeriye ve Evkaf Vekaleti Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin açılmasından sonra kurulan yeni hükümetin 3 Mayıs 1920'de oluşturulan ilk İcra Vekilleri Heyeti'nde Şeriye ve Evkaf Vekâleti adı altında bir bakanlık da yer aldı. Vakıflar ve din işlerinden sorumlu olan , Başbakan'ın ve Meclis başkanı Mustafa Kemal'in yokluğunda Büyük Millet Meclisi'ne başkanlık eden bu bakanlık, milli mücadele dönemi içerisinde Mustafa Kemal ve arkadaşlarının din olgusunu ne derece önemsediklerini göstermesi bakımından çarpıcıydı. 1922 yılındaki bütçe görüşmeleri sırasında bu vekaletin yapacağı görevler tartışılmıştır. Sonuçta vekaletin asli görevlerinin ifta, kaza ve tedrisat olması kararlaştırılmıştır. Bu kapsamda Şeriye ve Evkaf Vekaleti bünyesinde halkın dini meselelerini halletmek maksadıyla “Fetva heyeti” oluşturulmuştur. Medreselerin ve din işlerinin idaresi için de “Tedrisat ve Teftişat Heyeti” teşkil edilmiştir. Şer’iye ve Evkaf Vekaleti görev sahası olan din hizmetleri, din eğitimi ve dini yayınlar alanında önemli hizmetler ifa etmiştir. Şer’iye ve Evkaf Vekaleti 3 Mart 1924 tarihinde kaldırılmıştır. 2.Cumhuriyet Dönemi 3 Mart 1924'te çıkarılan 429 sayılı kanun ile Şeriye ve Evkaf Vekaleti kaldırılarak, yerine Başbakanlığa bağlı Diyanet İşleri Reisliği ve Evkaf Umum Müdürlüğü kuruldu. Milli Mücadele döneminde bakanlık düzeyinde temsil edilen din işleri bu yasayla Başbakanlığa bağlı bir idari kuruma dönüştürüldü. Diyanet İşleri Reisliğinin kuruluşu, görevleri ve işleyişi ile ilgili kanunun maddelerini sadeleştirilmiş olarak (1. Madde hariç) şöyle sıralayabiliriz: Madde 1. Türkiye Cumhuriyetinde muamelatı nassa dair ahkamın teşri ve infazı, Türkiye Büyük Millet Meclisi ile onun teşkil ettiği hükümete ait olup, din-i mübini İslamın bundan maada; itikat ve ibadata dair bütün ahkam ve mesalihinin tedviri ve müessesatı diniyenin idaresi için Cumhuriyet makarrında bir Diyanet İşleri Reisliği makamı tesis edilmiştir. Madde 2. Şeriye ve Evkaf Bakanlığı kaldırılmıştır. Madde 3. Diyanet İşleri Başkanı, Başbakanın önerisiyle Cumhurbaşkanı tarafından atanır. Madde 4. Diyanet İşleri Başkanlığı, Başbakana bağlıdır. Diyanet İşleri Başkanlığı'nın bütçesi, Başbakanlık bütçesi içindedir. Diyanet İşleri Başkanlığı'nın kuruluşu hakkında bir tüzük düzenlenecektir. Madde 5. Türkiye Cumhuriyeti ülkesi içinde, tüm camiler ve mescitler ve tekkeler ve zaviyelerin yönetimine, imam, hatip, vaiz, müezzin ve kayyumların vs. hizmetlilerin atama ve azillerine Diyanet İşleri Başkanı yetkilidir. Madde 6.Müftüler, Diyanet İşleri Başkanlığına bağlıdır. Madde 7.Vakıf işleri, ulusun gerçek yararına uygun bir şekilde çözümlenmek üzere, bir genel müdürlük olarak şimdilik Başbakanlığa bağlanmıştır. Diyanet İşleri Reisliğinin kuruluşunu ve Şeriye ve Evkaf Vekaletinin kaldırılmasını öngören yasanın gerekçesi şöyledir: “Din ve ordunun politika akımlarıyla ilintili olmasının birçok sakıncası vardır. Bu gerçek, bütün uygar uluslar ve hükümetlerce temel bir ilke olarak kabul edilmiştir. Bu bakımdan yeni bir hayat varlığı sağlamak görevini üstlenen Türkiye Cumhuriyeti'nin anayasal yapısında, zaten hukuksal olan Şeriye ve Evkaf Bakanlığı ile Genelkurmay Bakanlığı'nın yer alması uygun olmaz. Şeriye ve Evkaf Bakanlığı'nın kaldırılmasıyla da bütün vakıfların ulusa geçmesi ve ona göre yönetilmesi doğal bir sonuçtur.” Şeriye ve Evkaf Vekaleti ile Diyanet arasındaki farkı İsmail Kara şu şekilde açıklamaktadır:“...Şeriye ve Evkaf Vekaleti'nin statüsü, görev ve yetkileri sınırlandırılmış olmasına rağmen yine de bakanlık düzeyinde bir kurumdur. Dini hizmetler, dini yayınlar, medreseler, tekkeler, vakıflar konusunda birinci derecede yetki ve görevlerle donatılmıştır. Hem Bakanlar Kurulunda yer alması hem de Meclisteki Şeriye encümeni ile doğrudan bağları sayesinde hukuki düzenlemeler dahil her konuda görüş bildirmekte ve fikirlerini savunmaktadır. Şeriye Vekaleti'nin başında bulunan kişiler de Mustafa Fehmi Efendi (Gerçeker), Mehmet Vehbi Efendi (Çelik) gibi ilmiye sınıfına mensup İttihat ve Terakki içinde ve Milli Mücadele sırasında aktif ve etkin görevler üstlenmiş milletvekilleridir. Bakanlar Kurulu listelerinde Şeriye Vekili, Şeyhülislama benzer bir şekilde MeclisBaşkanı/Başbakan'dan hemen sonra zikredilmektedir. Ali Fuat Başgil'e göre ise, Diyanet İşleri Reisliği'nin kurulması diyaneti bütün personeliyle birlikte Başbakanlığa bağlı, hükümetin emri altında bir teşkilat haline getirdi. Bu önemli bir gelişmedir. Çünkü adı geçen kanun, Türkiye'de din ile devlet işlerini kesin olarak birbirinden ayırmış; devleti dünya işlerinde, dini de itikat ve ibadet ahkamıyla dini müesseselerin idaresinde yetkili kılmak suretiyle din devlet münasebetleri tarihimizin takip ettiği sürecin tabii bir sonucunu teşkil etmiştir. Fakat din ve devlet ayrımında bu kanun, devleti diyanete karşı re'sen karar selahıyetini haiz; diyaneti bütün personeliyle birlikte Başbakanlığa bağlı, hükümetin emri altında bir teşkilat haline getirmiştir. Osmanlıların son döneminde başlayan, dinî otoritenin görev ve yetkilerinin kısıtlanması faaliyeti Cumhuriyet döneminde devam etmiştir. 30 Kasım 1925 tarih ve 677 sayılı Tekke ve Zaviyeler ile Türbelerin Şeddine ve Türbedarlıklar ile Birtakım Unvanların Men ve İlgasına Dair Kanun gereğince tekke ve zaviyelerin kapatılması sonucu, Diyanetin bu yerlerin yönetimi ilgili yetkileri ortadan kalkmıştır. 8 Haziran 1931 tarih ve 1827 sayılı Evkaf Umum Müdürlüğü'nün 1931 Malî Senesi Bütçe Kanunu ile cami ve mescidlerin idaresi ve İmam, hatip, müezzin, kayyim ve diğer hizmetlilerin tayin, nakit, emeklilik ve azillerine dair bütün yetkiler Vakıflar Umum Müdürlüğü'ne devredildi. Başkanlık, bu genel müdürlükle koordineli olarak yalnızca cami hizmetlerinin dinî yönünü takiple yetkili kılınmıştır. Bu durum, 23 Mart 1950 tarih ve 5634 sayılı kanun yürürlüğe girinceye kadar sürmüştür. 22 Haziran 1965 tarih ve 633 sayılı Diyanet İşleri Başkanlığı Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun ile daha önceki on üç kanunda dağınık halde bulunan hükümler yürürlükten kaldırılarak başkanlıkla ilgili mevzuat tek metinde toplanmış, yeni görevler ve yeni birimler ilâve edilmiştir. Bu kanunun ihtiva ettiği en önemli yenilik, bütün görevler için belli nitelik ve tahsil şartı getirilmesidir. Bu yasal düzenlemede Diyanet İşleri Başkanlığı'nın görevleri “İslam dininin inanç, ibadet ve ahlak esaslarıyla ilgili işleri yürütmek din konusunda toplumu aydınlatmak ve ibadet yerlerini yönetmek” olarak belirlenmiştir. Önceki hukuki statüden farklı olarak İslam dininin “ahlak” konularında da toplumu aydınlatmak görevi Diyanete verilmiştir Bu yasa 26 Nisan 1976 tarih ve 1982 sayıyla yasalaştı. Ancak zamanın Cumhurbaşkanının başvurusu üzerine, Anayasa Mahkemesinin 18 Şubat 1979 tarih ve 1979/25 ve 1979/46 sayılı kararlarıyla, biçim yönünden iptal edildi. 13 maddesi iptal edilen yasanın yerine, yeni bir yasa hazırlanması için Anayasa Mahkemesi, 11 Mayıs 1981 tarihine kadar süre vermiştir. Bir yıl içerisinde yeni bir Diyanet yasası çıkarılmadığı gibi 2009 Türkiye’sinde de yeni bir yasası çıkarılamayan Diyanet, 1965 yılında yapılan ve 13maddesi iptal edilmiş bir yasayla yönetilmektedir. DİYANET TEŞKİLATI Merkez Teşkilatı Merkez teşkilâtı başkanlık makamının yanı sıra ana hizmet birimleri, danışma ve denetim birimleriyle yardımcı birimlerden meydana gelmektedir Başkanlık makamı Diyanet İşleri Başkanı ile beş başkan yardımcısından oluşur. Başkan, teşkilâtın bütün çalışmalarını düzenlemek, yürütmek ve denetlemekle görevlidir. Başkan yardımcıları ise başkan tarafından verilen görevleri yaparlar. Başkanlığın ana hizmet birimleri şunlardır: Ana Hizmet Birimleri 1- Din İşleri Yüksek Kurul: Başkanlığın en yüksek karar ve danışma organıdır. Kurul başkanı, başkan vekili, on dört üye ve çeşitli uzmanlardan oluşur. Başkanlığın ana hizmet politikasını tespit eder, dinî soruları cevaplandırır; dinî konularda inceleme ve araştırmalar yapar; başkanlıkça yayımlanacak yazılı, sesli ve görüntülü yayınların neşrine karar verir. 2- Mushafları İnceleme Kurulu:Çeşitli kişi ve kuruluşlarca bastırılacak olan Kuran-ı Kerim’leri inceleyerek hatasız basımlarını sağlar. 3- Din Hizmetleri Dairesi: İrşad Hizmetleri, Din Hizmetleri ve Vakit Hesaplama Şube müdürlüklerinden oluşan bu daire, toplumu din konusunda aydınlatmakla ilgili hizmetleri yürütür. Kamerî aybaşlarını, dinî günleri ve namaz vakitlerini belirler. Gerektiğinde kıble tespitlerini yapar. 4- Din Eğitimi Dairesi: Kur'an kurslarının ve eğitim merkezlerinin açılış, eğitim öğretim, denetim ve yönetimiyle ilgili işleri yürütür. Din Eğitimi Dairesi, Kur'an kursları, Hizmetiçi Eğitim ve Program Geliştirme şube müdürlüklerinden oluşur. 5- Hac Dairesi: Hac İşleri, Umre İşleri ve Hac Eğitimi ve Rehberlik şube müdürlüklerinden teşekkül eder. Hacca ve umreye gideceklerin bu seyahatlerle ilgili her türlü muamelelerini planlar ve yürütür. 6- Dinî Yayınlar Dairesi: Derleme ve Yayın, Süreli Yayınlar ve Kütüphane şube müdürlüklerinden meydana gelen bu daire başkanlığın yazılı, sesli ve görüntülü yayım işlerini yürütür. Ayrıca dinî yayınları derler ve başkanlık kütüphanesini yönetir. 7- Dış İlişkiler Dairesi: Dış İlişkiler, Yurtdışı Din Hizmetleri ve Yurtdışı Din Eğitimi şube müdürlüklerinden oluşur. Başkanlığın yurt dışı temaslarını ve yurt dışındaki vatandaş ve soydaşlara götürülecek din hizmetleriyle ilgili işleri yürütür. Başkanlık hizmetleri konusunda inceleme ve temasta bulunmak üzere ülkemize gelen yabancı kişi ve heyetlere rehberlik eder. Denetim, Danışma ve Yardımcı Birimler Danışma ve denetim birimleri: 1. Teftiş Kurulu Başkanlığı 2. İç Denetim Birimi 3. Hukuk Müşavirliği 4. Strateji Geliştirme Başkanlığı Yardımcı Birimler: 1. Personel Dairesi 2. İdari ve Mali İşler Dairesi 3. Döner Sermaye İşletme Müdürlüğü 4. Bilgi İşlem Merkezi Müdürlüğü 5. Basın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü 6. Savunma Uzmanlığı Taşra Teşkilatı: DİB taşra teşkilatı müftülükler ve eğitim merkezlerinden oluşur. Müftülükler illerde il müftülüğü, ilçelerde ilçe müftülüğü olarak teşkilatlanmıştır. Bunlar bölgelerinde Diyaneti temsil ederler. İl ve ilçe müftülükleri bölgelerindeki din hizmetlerini, dini müesseseleri yönetir ve din görevlilerinin hizmetlerini düzenleyip kontrol eder. Eğitim merkezleriyse, Başkanlığın her kademedeki personelinin mesleki ve kültürel konularda daha iyi bir seviyeye getirilmesi amacıyla hizmet öncesi ve hizmet içi eğitimlerinin verildiği merkezlerdir Eğitim merkezlerinin bulunduğu iller: Antalya, Bolu, Elazığ, Kastamonu, Konya, İstanbul, İzmir, Manisa, Trabzon, Tekirdağ ve Erzurum illeridir. Yurtdışı Teşkilatı Diyanet bünyesinde 13 Ağustos 1984 tarihinde 3860 sayılı Kararname ile "Dış İlişkiler Dairesi" kurulmuştur. Resmi olarak kuruluş tarihi 1984 yılı olsa da Diyanet İşleri Başkanlığı yurtdışındaki Türk vatandaşlarına hizmet götürmeye 1971 yılında başlamıştır. Büyükelçilikler bünyesinde Din Hizmetleri Müşavirlikleri, Başkonsolosluklar nezdinde ise Din Hizmetleri Ataşelikleri şeklinde örgütlenmiştir. Din Hizmetleri Müşavirliği ve Ataşelikleri nezdinde vatandaş ve soydaşlarımıza geçici süreli din görevlileri vasıtasıyla din hizmeti sunulmaktadır.2008 yılı itibariyle Din Hizmetleri Müşavirlikleri bulunan ülkeler: Almanya, Amerika Birleşik Devletleri, Avusturya, Belçika, Bulgaristan, Danimarka, Fransa, Hollanda, İsveç, İsviçre, İngiltere, Rusya Federasyonu, Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, Türkmenistan, Makedonya ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'dir. Din Hizmetleri Ataşelikleri bulunduğu yerler ise Almanya (Berlin, Düsseldorf, Essen, Frankfurt, Hamburg, Hannover, Köln, Karlsruhe, Münih, Nürnberg, Stuttgart, Münster, Mainz), Avustralya (Sidney, Melburn), Hollanda (Deventer), Fransa (Lyon), Amerika Birleşik Devletleri (New-York), Suudi Arabistan (Cidde), Nahcivan, Romanya (Köstence)'dir. Diyanet İşleri Başkanlığının Görevleri ve Personeli Diyanet kendi hizmet alanıyla ilgili amaç ve ilkelerini şöyle belirtmektedir: •Laiklik ilkesi doğrultusunda, bütün siyasi görüş ve düşünüşlerin dışında kalarak ve milletçe dayanışma ve bütünleşmeyi amaç edinerek(Anayasa md. 136), İslam Dini'nin inanç, ibadet ve ahlak esasları ile ilgili işleri yürütmek, din konusunda toplumu aydınlatmak ve ibadet yerlerini yönetmek. (633S.K. md.1).Toplumu din konusunda aydınlatırken dinin iki temel kaynağı olan Kur'an ve Sünnete dayalı sağlam bilgiyi esas almak, Müslümanların 14 asırlık dinî tecrübesini göz önünde bulundurmak, modern hayatı ve insanlığın ortak birikimini de göz ardı etmemek. • Din konusunda mezhep, anlayış ve uygulama ayrımı yapmadan vatandaşlık esasına göre hizmet sunmak. Sürekli bilgi üretmek, bilgiyi toplumla paylaşmak ve güncel sorunlar hakkında yerinde ve zamanında açıklama yapmak. • Engelli, kimsesiz, yaşlı, yoksul, hükümlü ve tutuklu gibi ilgi ve desteğe muhtaç vatandaşlarımızın yanında olmayı din hizmetinin ayrılmaz bir parçası kabul etmek • İslâm'ın itikadî ve amelî ilkelerini özümsemiş, eğitim ve kültür seviyeleri yüksek, kendisiyle ve toplumla barışık, beşerî ilişkilerde öncü, söz ve davranışlarıyla örnek bir hayat sergileyebilen din görevlilerine sahip olmak. • Yurt dışındaki vatandaşlarımızın asimile olmadan, kendi öz kimliklerine bağlı kalmalarına ve yaşadıkları toplumla uyum içinde olmalarına katkı sağlamak • Yurt dışında Türkiye'nin dinî alandaki tecrübe ve birikiminin tanıtılmasını, İslâm Dini'nin doğru anlaşılmasını sağlamak. Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından yürütülen hizmetler ise şu şekilde sıralanabilir: 1- Fetva Hizmetleri: Dinî konularla ilgili olarak yurt içi ve yurt dışından çeşitli kişi ve kuruluşlarca sorulan hususlar merkezde Din İşleri Yüksek Kurulu, taşrada ise il ve ilçe müftülükleri tarafından cevaplandırılmaktadır, 2- İrşad ve Tebliğ Hizmetleri: Yurt içinde Din Hizmetleri Dairesi, yurt dışında Dış İlişkiler Dairesi'nce planlanmakta olup yurt İçinde müftü, vaiz ve cami görevlileri, yurt dışında müşavir, ateşe ve diğer din görevlileri tarafından yürütülmektedir. Bu hizmetler vaaz, hutbe, konferans, seminer, kurs, panel vb. yollarla yapılmaktadır. 3- İbadet ve Cami Hizmetleri: İmamet, hitabet, ezan, ikâmet, mukabele, dinî gün ve gecelerde mevlid okunması ve özel program düzenlenmesi, cemaatin din konusunda aydınlatılması, isteyenlere Kur'ân-ı Kerîm ve ilmihal bilgilerinin öğretilmesi yanında camilerin bakımı gibi işlerdir. Bu hizmetler imamhatiplerle müezzin-kayyimler tarafından yürütülmektedir. 4. Eğitim Hizmetleri: Din Eğitimi Dairesi'nce yürütülmekte olan bu hizmetler eğitim merkezleriyle Kur'an kurslarında gerçekleştirilmektedir. Eğitim merkezlerinde görevliler hizmet öncesi ve hizmet içi eğitim görmektedir. Kur'an kurslarında Kur'an'ı yüzünden okuma ve gerekli ilmihal bilgileri öğretilmektedir. Daha sonra isteyenlere hafızlık yaptırılmaktadır. 5. Yayın Hizmetleri: Toplumu din konusunda aydınlatmak üzere yazılı, sesli ve görüntülü yayımlar yapılmaktadır. Halen Diyanet Aylık Dergi, Diyanet Çocuk Dergisi ve Diyanet Dergisi adlı süreli yayınlar gerçekleştirilmektedir. Kitap olarak bastırılan ve İlmî eserler, edebî eserler, kaynak eserler, meslek kitapları, halk kitapları ve çocuk kitapları serilerinden oluşan yayınlar yapılmaktadır. Diyanet İşleri Başkanlığı Personel Sayısı 1999: 77.795 2000 :75.433 2001: 76.044 2002 :74.374 2003 :74.114 2004: 71.693 2005: 80.299 2006 :79.810 2007: 84.195 2008: 83.033 2008 İstatistiklerine göre Diyanet personelinin eğitim durumu: Öğrenim durumu Sayı Yüzde Lisans (Dini öğrenim) 8.812 % 10.61 Lisans 5.770 % 6.95 Ön lisans 11.938 %14.38 Ön lisans (Dini öğrenim) 20.935 % 25.21 İmam-Hatip Lisesi 32.691 %39.37 Lise ve dengi okul 1.124 %1.35 İlkokul 568 % 0.68 Diğer memurlarla birlikte başka görev alma, ticaret ve kazanç getirici faaliyetlerde bulunma, hediye ve çıkar sağlama, siyasal partilere girme yasaklarının yanında, Diyanet İşleri Başkanlığı personeline özel “siyasetle ilgilenme yasağı” bulunmaktadır. Din işlerinin siyasi mülahazalardan uzak yapılmasına yönelik bu yasakla ilgili 633 sayılı Kanunun 25. Maddesi: “Diyanet İşleri Başkanlığı kuruluşunun her derecesinde görev alan personel, Memurin Kanunu’nun hizmetleri için yasak ettiği siyasi faaliyetlerden başka, dini görevi içinde veya bu görevin dışında, her ne suretle olursa olsun, siyasi partilerden herhangi birini veya onların tutum ve davranışlarını övemez ve yeremez. Bu gibi hareketleri tahkikatla sabit olanların, ilgili ve yetkili mercilerce işine son verilir” Diyanet İşleri Başkanlığına yönelik kamuoyundaki eleştiriler: DİB`nın devlet bünyesinde yer almasının ve genel bütçeden harcama yapılmasının laiklik ilkesiyle bağdaşmadığını, siyasî iktidarın emrindeki bir teşkilâtın, din konusunda güvenilir olamayacağını, bu sebeple din işlerinin cemaatlere bırakılmasının gerekli olduğunu söyleyenler de vardır. Bunun yanında, din hizmetlerinin uyum içinde yürütülmesinin ancak düzenli bir teşkilâtla mümkün olabileceği görüşünü benimseyen çoğunluk ise başkanlığın, tedrîcen de olsa- ilmî, idarî ve malî özerkliğe kavuşturulmasını istemektedir. Diyanetin yeterince kapsayıcı olmadığına yönelik eleştiriler: Diyanetin, hizmetlerinde belirli bir İslam mezhebini öncelediği ve Alevi vatandaşlara yönelik hizmetler sunmadığı iddia edilmektedir. Bu çerçevede bazı Alevi gruplar, Alevi inanç grubunun da Diyanette temsil edilmesi gerektiğini savunmaktadır.
__________________ Büyükler fikirleri, Ortalar olayları, Küçükler kişileri tartışır.
|