Tekil Mesaj gösterimi
Alt 24 Aralık 2013, 13:50   Mesaj No:1

enderhafızım

Medineweb Emekdarı
enderhafızım - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:enderhafızım isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 5879
Üyelik T.: 28 Aralık 2008
Arkadaşları:32
Cinsiyet:Bay
Memleket:İst
Yaş:39
Mesaj: 3.185
Konular: 1383
Beğenildi:174
Beğendi:17
Takdirleri:216
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
evtx İslam Felsefesi [Ünit 2 Ders Özeti] (Dokuz Eylül)

İslam Felsefesi [Ünit 2 Ders Özeti] (Dokuz Eylül)

2. ÜNİTE / İSLAM’DA FELSEFÎ İLİMLERİN DOĞUŞU

İSLÂM'DA FELSEFİ DÜŞÜNCENİN MENŞEİ ve KAYNAKLARI
Yeni ilimleri öğrenmek için başvurulan yabancı kaynaklar da İslam’da felsefenin doğuşunu hazırlayan harici etkenlerdir.
1- En önemli haricî kaynakları arasında İslam öncesi dönemlerden kalan felsefî ve bilimsel eserlerin tercümesi gelir.
2- Daha evvel başka bir dine veya kültüre mensup olup sonradan Müslüman olan bilginlerin İslâm kültür ortamında felsefî ve bilimsel faaliyetlerini
sürdürmeleridir.
3- İslam topraklarına katılan bölgelerde faaliyetlerini öğretim faaliyetlerini sürdüren okullardır.
4-Müslüman hükümdarların, yöneticilerin himaye ve desteği toplanan ve farklı din ve kültürel geleneklere mensup kimselerin katılarak bilgi ve fikir alışverişi
yapılan ilim meclislerdir.
5- Uzak memleketlere seyahatlerde bulunan bilginlerin, tüccarların, gezginlerin başka ülkeler ve toplumların ilimleri, sanatları, kültürleri ve dinleri hakkındaki
müşahede ve bilgileri paylaşmaları diğer bir etken olarak sayılabilir. Ayrıca İslam coğrafyasının farklı bölgelerinden veya dışarıdan gelerek mesleki bilgi ve
becerileri sayesinde devlet idaresinde görevler üstlenen Müslüman veya gayri Müslim bilginlerin katkıları.

DAHİLİ ETKENLER
KUR AN VE SÜNNETİN FELSEFİ BOYUTU

Kuran insanı üç alanda bilgi edinmeye teşvik eder. İnsan kendisi hakkında (enfüsi) bilgi edinmeli ve tanımalı; tabiatı ve evreni tanımaya ya da dış dünyayı (afak)
bilgisine ve son olarak da tarih ve toplum hayatını araştırmaya ve bilmeye teşvik eder.
De Boer ve Leon Gauthier : İslâm felsefesi kadim Grek (Yunan) felsefesinin Arapçaya tercüme edilmesinden ve Müslüman filozofların ona eklediği basit
açıklamalar ve yorumlardan ibarettir.
H.Corbin gibi oryantalistler:Kur'ân ve Sünnet’in Müslüman filozoflar için bir ilham kaynağı olduğunu, felsefenin fiilen bu kaynakları dikkate alan düşünürler
tarafından geliştirildiğini savunurlar.

B. HARİCİ ETKENLER
Felsefe okulları
Önemli Helenistik Kültür Merkezleri ve Mektepleri:

1) İskenderiye: Helenistik devrin en önemli kültür merkeziydi. M.Ö. 331 yılında Makedonyalı İskender tarafından kurulmuştur. Kısa zamanda Yunancayı ilim dili
olarak kullanarak gelişen bu kültür merkezi, Eflatuncu, Aristocu, Epikürcü, Stoacı ve hatta Pisagorcu kimselerin akınına uğramıştır. Bunlardan en yaygını
eflatunculuktu. Böylece Atina’dan sonra bir felsefe panayırının yeri oldu.

2) Urfa ve Nusaybin: Urfa medresesi “İran Medresesi” olarak da bilinir. Çünkü bu medrese 363 yılında Hristiyanlaşmış İranlılara yunanca öğretmek isteğiyle
Sasanî idareciler tarafından açılmıştır. Bir yüzyıl sonra burada Yeni Eflatunculuk, özellikle Porfirus’un İsagoji’si, ve Aristo’nun mantık yazılarından ibare,
Kategoriler ve Kıyasla ilgili kısımlar okutulmaya başlanmıştır. V. yüzyılın sonunda eğitim dili Yunancadan Süryaniceye çevrilmiştir. Yakubiler ve Nesturiler
arasındaki çekişmeler neticesinde 489’da kapatılmıştır. O zaman medresenin başkanı olan Nersî, Nusaybin’in Nesturî piskoposu Bersuna tarafından Nusaybin’e
davet edildi ve orada kendisine Urfa medresesinin devamı olan yeni bir medrese açtırdı. Bu medrese XI. Yüzyılda çökünce devamı olarak Bağdat’ta yeni bir
Nesturî medresesi açıldı.

3) Antakya: Antakya’da iki medrese teşekkül etmiştir. Birincisi, M.S. III. Yüzyılın sonuna doğru doğmuş olan aslında bir Yakubî dinî cemiyetiydi. Burada din ve ilim
adamları toplanıp aralarında tartışmalar düzenliyorlar, Yunancadan Süryaniceye çeviriler yapıyorlardı. Diğer medrese ise Hıristiyan Arapların “Eskul” adını
verdikleri medresedir. Bu medrese Emevi Halifesi II. Ömer devrinde taşınmış bulunan İskenderiye Medresesinin bir devamıdır.

4) Cundişapur: Hozistan’da, Rum esirlerini yerleştirmek için Sasani Hükümdarı I. Şapur tarafından kurulan bu şehir, felsefi ve tıbbi ilimlerin bu bölgeye geçişine
öncülük etti. Daha sonra Hüsrev Anuşirvan’ın (531-579) burada bir hastane yaptırmasıyla, bir tıp merkezi haline geldi. Buraya daha sonra Hint tabipleri de davet
edilmiş, Yunan ve Hint tıp gelenekleri beraberce okutulmuştur. Hocaları genelde Nesturî Hıristiyanlardı. Burası, tıp ilminin yanında Eflatunculuk ve Aristo mantığı
üzerine çalışmalarla dikkat çekmiştir. 738’de fethedilen merkez, daha sonra varlığını iki asır sürdürmüştür. AyrıcaJustinyen’in Atina mektebini kapatmasıyla (529)
ve hocalarını kovmasıyla, mektebin müdürü Paganist Yeni Eflatunculuğun temsilcisi Proklos ve beraberindeki altı hoca Husrev’in sarayında kabul edilmiş ve ilmi
faaliyetlerine Cundişapur’da 4 sene devam etmişler ve dolayısıyla Yeni Eflatuncu fikirlerin İran’da yayılmasında etkili olmuşlardır.

5) Harran: Sabiî dinine mensup kimselerin bir kültür merkezi olarak uzun bir tarihi vardır. Makedonyalı İskender’in fethi üzerine birçok Yunanlı buraya gelip
yerleşmiştir. Bu karışmadan M.Ö. III. Yüzyıldan itibaren Sabiîî Helenistik düşünce doğmuştur. Harran medresesi özellikle Yeni Eflatunculuk ve Pisagorculuğun
İslam’a geçişinde büyük rol oynamıştır. Önemli temsilcilerinden bir Sabit İbn Kurrâ’dır.

6) Bağdat: Bağdat şehri 762 yılında Mansur tarafından inşa ettirildikten sonra, daha önce Antakya ve Harran medreselerinde Helenistik kültürle yetişmiş
Hristiyanlığın çeşitli mezhepleri ve Sabiîliğe mensup birçok din ve ilim adamı, özellikle Süryaniler Bağdat’a göç etmişler, orada ilim halkaları ve meclisler
düzenleyerek geleneksel eğitim ve öğretimlerini sürdürmüşlerdir. Daha sonraları Süryanice’den, Farsçadan, veya doğrudan Yunancadan Arapçaya çeşitli felsefî
eserleri tercüme eden tercümanlar Bağdat’ta bulunuyor ve orada yetişiyordu
Kaynaklar ilk İslam filozoflarının öğretim silsilesini de bu okullarla irtibatlandırır. Bu okullarda ilim öğrenen kimselerden olan Yuhanna b. Haylan’dan İbrahim el-
Mervezi, Matta b. Yunan ve Farabi’nin mantık ve ilim tahsil ettiği rivayet edilir.
Tercümeler sayesinde Öklid, Galen (Calinus), Ptolemi (Batlamyus) gibi yazarlardan, matematik, astronomi ve tıp gibi tabiat ilimlerine dair eserler; Platon,
Aristoteles, Plotinus gibi filozofların mantık, fizik, metafizik, siyaset ve ahlak ile ilgili eserleri Arapçaya kazandırıldı. Çevrilen eserler arasında sayıca en fazla olanı,
tıp, astronomi gibi tabiat ilimleriyle alakalı kitaplardır ve daha sonra mantık, matematik, geometri, coğrafya gibi ilimlere ait eserler ve şerhleri gelir.
Tercüme Faaliyetleri
İslâm felsefesinin doğuşuna tercümeler yoluyla etki eden bu yabancı felsefeler şunlardır: Kadim Grek (Yunan) ve Helenistik felsefe, İran-Sasânî felsefesi, Hind
Felsefesi.
Felsefî ve bilimsel eserlerin tercümesi, ilk olarak Emeviler döneminde Halid b. Yezid’in (ö. 86/710) İskenderiyeli Stefen'i kendisi için kimya, simya ve benzeri
ilimlerle alakalı Yunanca ve Kıpti’ce kitapları Arapçaya tercüme etmekle görevlendirmesi ile başlamıştır.
Daha genel ve kapsamlı bir tercüme hareketi, özellikle de felsefî eserlerin Arapçaya kazandırılması Abbasilerin ilk devrinde ve Me'mun tarafından Bağdat'ta
kurulan Beytu'l-Hikme ile yaklaşık 832 yılında başlar.
Müslümanlar, yabancı kültürlerden veya daha sonra Müslüman olan toplumların İslam öncesi kültürlerine özgü edebî ve dinî kitapları tercüme etmemişlerdir;
belki bunun tek istisnası edebî bir içeriği bulunan Kelile ve Dimne adlı eserdir. O da doğrudan Sanitçeden değil, Farsça tercümesinden Arapçaya çevrilmiştir.
Felsefi ilimleri merakla araştıran diğer bir ünlü sima da Cabir İbn Hayyan’dır. Onun kimya ve tıp ile ilgilendiği hatta Galen’in (Calinus'un) tıp kitaplarının onun
tarafından tercüme edildiği sanılmaktadır. Ayrıca Ömer b. Abdilaziz'in Süryanice' den Arapçaya çevrilen bir tıp kitabını çoğalttığı bilinmektedir.
Bu ilgi, Abbasilerden Harun Reşid (170-193/786-809) ve Me’mun (198- 218/813-833) halifeliği döneminde artarak devam etti. III./IX. yüzyılda başlayan felsefî
ilimlere duyulan ilgi Abbasilerin takip ettiği kültür ve ilim siyaseti sayesinde Huneyn b. İshak (ö.260/873) ve oğlu İshak b. Huneyn (ö.298/910) gibi Nesturî
mütercimler ile onları takip eden başta Sabit b. Kurra (ö.299/901) olmak üzere diğer Harranlı Sabîi âlimlerin yetişmesi mümkün oldu.
İlim Meclisleri:
Farklı kültür ve inançlardan pek çok insan Çeşitli Bilgi ve marifetlerini göstermek, mesleklerini icra etmek üzere meslek ve Müslümanların hoşgörüsüyle toplumda
çeşitli meslek ve sanatları icra ettikleri gibi idari görevler de üstleniyorlardı. Emeviler devrinde devlet hizmetinde bulunan birçok Hristiyan arasında Serkis
(Sergius) ailesi en meşhur örnektir.Tertiplenen meclislerde Müslümanlar ve gayr-i Müslimler arasında karşılıklı fikir alışverişi oluyordu ve etkileşimler
gerçekleşiyordu
El- Cahız (869) Eğer Hristiyan kelamcıları, uleması ve falcıları olmasaydı, bizim âlimlerimizin Zerdüştleri ve Eflatuncuların eserlerine ulaşmaları mümkün
olmayabilirdi.
İslam'a Giriş:
Fetihlerle birlikte islamla tanışan önceden Mecusi, Budist, Hristiyan Yahudi, Sabiîlik gibi dinlerden birine mensup olup da sonradan Müslüman olan kimseler,
zaman zaman yeni dinlerinin öğretilerini eski kültürlerinin etkisinde kalarak, hatta bazen İslâm'a aykırı görüşlerle ifade edebilmekteydi. İslam düşüncesinin
gelişmesinde hem bu yabancı fikirlere karşı savunma amacıyla hem de sahih dinî inançları doğru kavramlarla açıklamak maksadıyla kadim felsefe ve kültürlere ait
yazılı kaynaklara ve edebiyata başvurma ihtiyacı önemli bir etken olmuştur.
*****************

S1- DAHİLİ ETKENLER Dahili etkenlerin başında kuran ve sünnet gelir.

S2- HARİCİ ETKENLER
a. İslam öncesi bilimsel kitap tercümesi
b. Sonradan müslüman olanların felsefi ve bilimsel faaliyetleri(Felsefe okulları)
c. İlim meclisleri

S3- FELSEFEDE YÖNTEMIN KULLANILMASININ MÜSLÜMANLAR IÇIN GEREKLI OLDUĞUNU ISPAT IÇIN KURAN AYETLERINI DELIL GÖSTEREN FILOZOF KİMDİR?
İbni Rüşd

S4- İBNİ RÜŞDÜN KITABININ İSMİ?
Kitabu faslil makal
Eserinde varlıklarını mertebelerine göre açıklayarak;

S5- BİTKİLER ,HAYVANLAR VE INSANLAR ALEMINE GEÇIŞTE ARA TÜRLER OLDUĞUNU SAVUNAN FILOZOF KIMDIR?
a. İbni Miskeveyh
b. Felsefe okulları
c. İskenderiyye
d. Urfa ve Nusaybin
e. Antakya
f. Cundişapur
g. Harran
h. Bağdat

S6- İSLAM FELSEFESININ DOĞUŞUNA TERCÜMELER YOLUYLA E ETKI EDEN YABANCI FELSEFELER NELERDIR?
a. Kadim (grek) felsefesi
b. Helenistik felsefe
c. İran sasani felsefesi
d. İran felsefesi

S7- FELSEFEVE BILIMSEL ESERLERIN TECÜMESI ILK OLARAK NE ZAMAN VE KIM TARAFINDAN BAŞLAMIŞTIR ?
Emeviler döneminde , Halid b. Yezidin İskenderiyeli stefenin kendisi için simya, kimya , ve kıptice kitapları arapçaya tercüme etmesiyle başlamış.
Alıntı ile Cevapla

Konu Sahibi enderhafızım 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir
Konu Forum Son Mesaj Yazan Cevaplar Okunma Son Mesaj Tarihi
En Pratik Sağlık Bilgileri Pratik / Faydalı Bilgiler enderhafızım 0 168 14 Ekim 2023 13:10
Kur'an Güzel Konuşun Diyor, Konuşuyor... Serbest Kürsü su damlası 3 2551 24 Kasım 2016 14:16
Geeflow - Diriliş (15 Temmuz Darbe Rap Şarkısı) İlahiler/Ezgiler enderhafızım 0 2080 23 Kasım 2016 12:06
Otuz Kuş & Dursun Ali Erzincanlı (Şehit Ömer... İlahiler/Ezgiler Esma_Nur 1 2807 23 Kasım 2016 11:44
15 Temmuz Demokrasi Marşı (İndir) İlahiler/Ezgiler enderhafızım 0 2397 23 Kasım 2016 11:10