Konu Başlıkları: Din Eğitimi 10.11.12.Hafta
Tekil Mesaj gösterimi
Alt 26 Aralık 2013, 17:00   Mesaj No:1

serpil

Medineweb Kıdemli Üyesi
serpil - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:serpil isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 43
Üyelik T.: 03 Temmuz 2007
Arkadaşları:2
Cinsiyet:
Yaş:38
Mesaj: 316
Konular: 35
Beğenildi:16
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Din Eğitimi 10.11.12.Hafta

Din Eğitimi 10.11.12.Hafta

10. Hafta
10. DİN EĞİTİM VE ÖĞRETİM ALANLARI
İslam dini, ilahi ve toplumların hayatlarını derinden etkilemekte ve yönlendirmektedir. O, diğer dinler gibi dinlerin sonuncusu ve en kapsamlısı olarak mensubu bulunan insan sadece belli alanlarda etkili olmakla kalmaz, iman, ahlâk, muamelat (ibadet ve sosyal hayat)
üçlüsü olarak getirdiği temel tasnif içinde hayatın bütünü ile ilgilenir. Dinin iki temel kaynağı olan Kur’an ve Sünnet insanı beşikten mezara kadar hayatın tamamında iyiye, doğruya ve güzele yöneltecek öğretiler getirmiştir. Dolayısı ile din ne sadece çocukların, ne sadece yaşlıların, ne de sadece belli bir zümrenin öğrenip yaşayacağı bir olgudur, o her
yaştan ve her konumdaki insanları kuşatır.

Türkler İslamiyet’le karşılaştıklarında onu bu geniş ilişkiler dokusu içinde kabul ederek kendileri için bir davranış biçimi, bir hayat tarzı yapmışlardır. On beş asırdır kültürümüz, sanatımız, ahlakımız, mefkuremiz ve bir bütün olarak sosyal hayatımız İslamiyet’le yoğrulmuş ve şekillenmiştir.

Böylesine hayatımıza girmiş ve yerleşmiş bir dinin eğitim ve öğretiminin, gayrı resmi yol ve yöntemlere terk edilmesi veya aile içi eğitimle sınırlandırılması düşünülemez. Din eğitimini, planı, programı ve hedefleri çok iyi belirlenmiş organizasyonlarla, gelişmiş uygun yöntemlerle yürütme zarureti vardır. Bu organizasyonlar, hayatın bütünü içinde ihtiyaç duyulan her alanda yer alacaktır.

Türkiye’nin bugünkü sosyal ve idari yapısı ile mevcut eğitim sistemi içinde din eğitimi faaliyetlerinin yürütüldüğü alanlar, amaç ve nitelik bakımından farklılık göstermektedir. İnsan-din, insan-eğitim ilişkisi yönünden de normal olan bu alanlarda farklı şekillerde din eğitimi etkinlikleri yürütülmektedir. Yetişmekte olan bireylerin gelişim
sürecinde ihtiyaç duydukları din eğitimi ile yetişkin bireylerin hayatın akışı içinde ihtiyaç duydukları din eğitimi aynı değildir. Gelişim sürecinde ihtiyaç duyulan din eğitiminin okulda verilmesi ile ailede verilmesi de farklıdır. Ayrıca toplumun çeşitli din hizmetlerinin
yerine getirilmesinde ihtiyaç duyulan meslek elemanlarının yetiştirilmesini sağlayacak din eğitimi etkinliklerinin amaç ve muhtevası da ona göre farklı olacaktır. Bu durumda toplumdaki din eğitimi faaliyetlerinin, alanların özelliklerine göre farklı amaç ve muhtevalarla, farklı şekillerde yürütülmesi kaçınılmaz olmaktadır.




Toplumda din eğitim ve öğretiminin yürütüldüğü alanlar amaç, nitelik ve muhteva yönünden dört gruba ayrılmaktadır:
1- Genel Din Eğitimi
2- Mesleki Din Eğitimi
3- Yaygın Din Eğitimi
4- Ailede Din Eğitimi

Bu sınıflandırma toplumumuzda bireye dini inanç, bilgi ve davranış kazandırmak üzere yürütülen din eğitimi faaliyetlerinin incelenmesi ve geliştirilmesi bakımından önemlidir. Zira yürütülmekte olan din eğitimi faaliyetleri tekdüze olmayıp amaçlar, hedef kitle, muhteva ve yöntemler bakımından ciddi farklılıklar göstermektedir. Toplumdaki din
eğitimi faaliyetlerinin bu sınıflandırma çerçevesinde ele alınıp her tür din eğitimi faaliyetinin kendi hedeflerine ve yöntemlerine uygun olarak verimli bir şekilde yürütülmesi, kendi kategorisi içinde incelenmesi ve geliştirilmesi gerekir.

Genel Din Eğitimi
Genel din eğitimi, okul çağındaki çocuklara belli düzeyde dini bilgi, duygu ve değerleri kazandırmayı, genel bir din kültürü vermeyi amaçlayan, kişiliğin manevi yönden gelişmesine yönelik bir eğitimdir. Ülkemizde ilk ve orta öğretim kurumlarında okutulan Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersleri ile yürütülen bu eğitim diğer ülkelerde din dersi, din bilgisi, ahlak eğitim, maneviyat eğitimi gibi farklı adlar altında yürütülmektedir.

İnsanın maddi yönü kadar manevi yönünün de düzenli, planlı, bilimsel çabalarla geliştirilmesine ihtiyaç vardır. Maneviyat kişiliğin ayrılmaz bir parçası olarak onunla hep vardır ve hayat boyunca bir şekilde var olmaya devam edecektir. Manevi gelişme ve olgunlaşmanın ihmal edilmesi onun varlığını ortadan kaldırmadığı gibi kişinin hayatında ki etkisini de azaltmamaktadır. İnsanın manevi yönü düzenli ve planlı eğitim çabaları ile geliştirilmediği taktirde kendiliğinden ve rastlantılara dayalı etkilerle şekillenmeye terk edilmiş olur. Bu durumda öngörülemeyen ve kontrol edilemeyen insan tabiatına aykırı bir dizi manevi eğilim ve girişimler kendini gösterir. Batıl inançlar, hurafeler, dini sapıklıklar,
saplantılar, düzenli etkilerle karşılanmayıp kendi haline bırakılmış insanın manevi tatmin ihtiyacının ürünleridir.


İnsan sadece tabiatı gereği maneviyat olgusuna sahip olmakla kalmayıp aynı zamanda bir din ve maneviyat ortamında ve maneviyatın derinden etkilediği bir kültürel yapı içinde dünyaya gelmektedir. Bu manevi ortam ve kültürel yapı da hayatın geriye kalanı gibi yetişmekte olan bireyin uyum ve intibak sağlaması gereken önemli bir durumdur. Bireyin gelişim sürecini kapsayan temel eğim, onun hayata, çevreye ve topluma uyum ve
intibakını sağlama eğitimi olduğundan genel din eğitimi de bu çerçevede dini ve manevi uyum-intibak işlevi de görmektedir.

Bu durumda genel din eğitiminin iki temel işlevi ortay çıkmaktadır:
1- Bireyin manevi yönden gelişmesinin ve olgunlaşmasının sağlanması
2- Bireyin toplumdaki manevi ve kültürel yapıya uyum ve intibakının sağlanması

Bu iki işlevin yerine getirilmesi, bireyin kendi dini görevlerini ve sorumluluklarını bilecek ve gereklerini yerine getirmeyi başaracak derecede asgari dini bilgi ve duygu sahibi olmasıyla mümkün olur. Bu bakımdan genel din eğitimi inanılan dinin eğitimidir. Yoksa
genel din eğitimi, inanılan dini değerleri öne lamadan bütün din ve inançlara aynı gerçeklik algısı ile bakan, Tanrı ve dinler hakkında genel bir kültür kazandırma şeklinde yürütülemez. Genel din eğitimi diğer dinlere karşı anlayışlı ve hoşgörülü davranmayı, farklı din ve inanç
mensupları ile barış ve huzur içinde birlikte yaşamayı öğretebilir. Günümüz şartlarında giderek artan bir şiddette buna ihtiyaç da duyulmaktadır. Ancak gerçeklik algısı, kişinin değerler sistemi ve kişilik bütünlüğü ile ilgili bir husus olduğundan farklı dinleri aynı
gerçeklik konumuna yerleştiren bir anlayış gelişim çağındaki bireyler için faydalı olmaktan çok zararlı olur.

Öte yandan dini inanç ve maneviyat insanın kişiliğinin ayrılmaz bir parçası olduğu için yukarıda ifade edilen işlevleri yerine getirecek bir din eğitim ve öğretiminin, çocukların karakterlerinin şekillendiği, kişilik geliştirme çağları olan temel eğitim ve ortaöğretim aşamalarında verilmesi kaçınılmazdır. Ancak bu çağ nüfusuna verilecek din eğitim ve



öğretiminin zorunlu mu yoksa isteğe bağlı mı olması gerektiği husus günümüzde tartışma konusudur. İsteğe bağlı olması gerektiğini ileri sürenler, kişinin din ve inanç özgürlüğünün zedelenmemesi, baskı altına alınmaması gerekçesine dayanmaktadırlar. Şüphesiz ki bu doğru bir gerekçedir ama din öğretiminin isteğe bağlı olup olmaması ile ilgili bir husus değildir. Genel din eğitimi, insanların dini ve inanç ve kanaat özgürlüklerini zedelemeden yapılabilir bu şekilde yapılması da zorunludur.

Bu konuda dikkat edilmesi gereken husus, hem dini inanç ve kanaat özgürlüğün hem de inandığı dini öğrenme ve öğretme özgürlüğünün temel insan haklarından olduğudur. Bu haklar Birleşmiş Milletler Evrensel Beyannamesi ile diğer uluslar arası sözleşmelerde kayıt altına alınmıştır.

İster zorunlu, ister isteğe bağlı olsun genel din eğitiminde verilecek eğitim, herkesin kendi dininin eğitimi olacaktır. Bu kapsamda diğer dinlere ait bilgilere tarafsız bir şekilde, objektif bakış açısı ile yer verilmesinin, çağdaş dünyada farklı din mensuplarıyla barış ve
hoşgörü içinde birlikte yaşama kültürü kazandırması açısından faydalı ve gerekli görülmektedir. Artık günümüzde okullarda din öğretiminin verilip verilmemesinden çok nasıl verilmesi gerektiği tartışılmaktadır.

Aslında çocuğun genel din eğitimi doğumla başlayıp ailede, yaşanılan çevrede ve belli yaştan itibaren de okulda devam etmektedir. Belki okul öncesi dönem din eğitiminde daha önemlidir. Ancak bu, aile eğitimi, aile yapısı ve toplum yapısı ile ilgili, ayrıca ele alınması gereken başlıca bir konudur. Türkiye’de bu konuda henüz sistemli çalışmalar yapma noktasına gelinmiş değildir. Halbuki yetişen kuşakları kendi milli, manevi, ahlaki ve kültürel değerlerimize sahip, uyumlu, dengeli, üretken, toplum için her bakımdan yararlı bireyler olarak yetiştirme hedefi, genel din eğitimini okul öncesinden başlatma ihtiyacını ortaya koymaktadır. Çeşitli toplum grupları, dini alandaki kuşku ve kaygılarını özgürlükçü
demokrasi ve hoşgörü ortamında, zaman içinde bertaraf ettikçe bu ihtiyaç daha belirgin bir şekilde herkes tarafından fark edilecektir.

Genel din eğitiminin muhtevası, bu eğitimin amacına uygun olarak insani anlayış ve erdemlerle kişiyi olgunlaştırıcı olmalı, farklılıkları belirginleştirmekle birlikte din üzerinden ayrıştırıcı olmamalıdır. Modern dünyada insanlar kendilerini dini ve kültürel farklılıkları ile
tanımlamak ve farklılıkların saygınlığı ortamında birlikte yaşamak eğilimindedirler. Giderek toplumların daha sıkı ilişkilerle birbirine karıştığı günümüzde hangi din konusunda olursa olsun genel din eğitimi çalışmaları, farklılıkları geliştirme ve farklılıkların birlikteliği anlayışını güçlendirme hedefine yönelmek durumundadır.

Genel din eğitiminin amaç ve muhtevası, bu eğitimde uygulanacak yöntemleri de tayin etmektedir. Yetişme çağındaki bireyin uyum ve intibak kabiliyetlerini, kişiliğini ve zihniyet yapısını geliştirmeyi esas alan pedagojik yöntemler, genel din eğitiminin temel yöntemleridir. Genel din eğitiminde dogmatik kabullerin telkin yöntemleri yerine özgür
düşünceyi önceleyen, eleştirici, sorgulayıcı yöntemler kullanılarak dini değerlerin özümsenmesi, dini ve ahlaki yönden bireyin değerler sisteminin oluşması esas alınacaktır.

Genel din eğitimi, belli dini bilgilerin zihinlere transfer edilerek hafızalara yığılması olarak görülmemelidir. Bilgiler ancak kullanıldıkları ölçüde kişi için yararlı olduğundan birey bilgiyi işleyip değerlendirecek zihinsel gelişme düzeyine ulaşıncaya kadar öğrendiği bilgiler
onun için fazla bir anlam ifade etmeyecektir. Genel din eğitimi, kişiliğin şekillenmesi aşamasında verilen bir eğitim olduğu için inanç, ahlak, edep, iffet, merhamet, sadakat, saygı, sevgi gibi dinin öngördüğü değerlerin, tutum ve davranışların kazandırılmasına yönelik yürütülecektir.

Genel din eğitiminin temel özellikleri şunlardır:
1- Temel eğitim esaslarına göre yürütülür
2- Bireyin kişilik gelişimi ve olgunlaşmasına yöneliktir
3- Öğretim yaklaşımı birey merkezlidir
4- Pedagojik yöntemler kullanılır

Bireyin genel din eğitiminin
Günümüz dünyasında toplumların giderek daha fazla birbirine karışmasının sonucu, farklı din ve kültürlerden bireylerin birlikte yaşamaları, okullarda birlikte öğrenim görmeleri kaçınılmaz olmuştur.

Özellikle Batı toplumlarındaki çok kültürlü karmaşık yapı, yetişen
bireylere verilmesi gereken genel din eğitiminin muhteva ve keyfiyetinin sorgulanmasına yol açmıştır. Karmaşık sınıflarda nasıl bir din eğitimi verelim ki herkes hem kendi inandığı din konusunda kendisini geliştirsin hem de diğer din ve inanç mensuplarına karşı hoşgörülü ve uzlaşmacı davranmayı öğrensin? Çocuklar kendi dinlerini öğrenirken diğer dinleri
aşağılamasın, diğer din mensupları ile din üzerinden ayrışma ve zıtlaşmalar yaşamasınlar.

Bu kaygılarla İngiltere Almanya gibi farklı din mensuplarını içinde barındıran ülkelerde “mezhepler üstü din eğitimi”, “dinler üstü din eğitimi”, “fenomonolojik din eğitimi” adları ile din eğitimi yaklaşımları denenmiş istenilen sonuç elde edilememiştir. Halen konu çok kültürlülük ve farklılıkların birlikteliği bağlamında tartışılmaya devam edilmektedir. Tartışmalarda dikkat çeken üç görüş öne çıkmış görünmektedir:

1) Dinden Öğrenme (Learning From Religion)
Bu görüşe göre dinlerin ortaklaşa öngördüğü insani ve dini değerler öğretim konusu yapılmalıdır. Tanrı inancı, tanrı sevgisi, barış ve dostluk, çalışma ve işbirliği, ahlak ve erdemlilik, kötülüklere karşı tavır gibi konuların öğretilmesi amaç olmalıdır. Ancak bu konular işlenirken birini diğerlerine karşı öne çıkarmadan dinlere atıfta bulunulmalıdır.
Böylece ortak insani değerler genel anlamda din olgusu ile özdeşleştirildiği için her öğrenci buları kendi dininden almış gibi olur ve din ayrışmanın değil belli noktalarda birleşmenin aracı haline gelmemiş olur. Bu görüş, farklı dinlerden öğrencilerin oluşturduğu karma
sınıflarda işe yarar gibi olsa da homojen sınıflar için uygun değildir.

2) Din Hakkında Öğrenme (Learning About Religion)
Bu görüş, belli önemli dinleri tarih veya felsefe tarzında öğretim konusu yapmayı öngörür. Öğrenci okulda kendi inandığı din dahil olmak üzere bütün dinlere dıştan bakarak onları tarafsız bir şekilde inceleme ve değerlendirme imkanı bulur. Çocuğun bu şekilde dinlere önyargısız yaklaşmasının hem uzlaşma kültürü geliştirmesi bakımından hem de din
ve inanç özgürlüğü bakımından yararlı olacağı savunulmaktadır.

Bu yaklaşımın gelişme çağındaki bireyler için çok önemli sakıncaları vardır. Öncelikle o çağdaki çocuklar, bir inanç ve değerler sistemine sahip ailede yetişmektedir. Ailelerin çocuklarını kendi inanç değerleri istikametinde yetiştirme hakkı vardır. İkinci olarak o çağdaki bireyler, kendi haklarıyla ilgili konularda karar verme yeteneğine sahip
değiller iken dini inanç konusunda nasıl tercihte bulunacaklardır? Üçüncü olarak da bütün dinlere dıştan yaklaşımla onlar hakkında eşit şekilde gerçeklik ve doğruluk algısı genç bireyin değerler sisteminin oluşması bakımından son derece sakıncalı görülmektedir.

3) Dini Öğrenme (Learning Religion)
Dini öğrenme yaklaşımı ise, herkesin kendi dininin esaslarını, kurallarını ve değerlerini öğrenmesini sağlayacak şekilde din eğitiminin verilmesini öngörmektedir. Klasik din eğitimi diye de ifade edilen bu yaklaşım her şeye rağmen en çıkar yol olarak görülmektedir. İnsanlık, herkese kendi dinini doğru ve yeterli bir şekilde öğretmekle uzlaşma kültürünü ve farklılıkların birlikteliği idealini birlikte gerçekleştirmeyi başarabilmelidir.

Mesleki Din Eğitimi
Mesleki din eğitimi, toplumun ihtiyaç duyduğu din hizmetlerini, din eğitim ve öğretim görevlerini yürütecek elemanları yetiştirmeyi amaçlayan bir dini uzmanlık eğitimdir. Her ülkede bu ihtiyacı karşılamak üzere resmi veya özel eğitim faaliyetleri yürütülmektedir. Batı ülkelerinde mesleki din eğitimi kilise tarafından yürütülmektedir. Ülkemizde ise mesleki din eğitimi Devlet eliyle orta öğretim düzeyinde İmam-Hatip Liselerinde, yüksek öğretim düzeyinde İlahiyat Fakültelerinde yürütülmektedir.

Mesleki din eğitimi denilince ilk akla gelen, dini bilgilerin meslek bilgisi olarak ileri düzeyde okutulması, bu eğitimi alanların da meslek elmanı olarak göre yapabilme yeterliğine ve imkanına sahip olmasıdır. Esas itibariyle İslam dininin ilkeleri ve öğretileri açısından din görevliliği veya din mesleği diye bir meslek söz konusu değildir. Dini konularda herkes bir diğerinde yardımcı ve destek olabilir ama bir kimsenin sadece
imamlık, hatiplik gibi işleri yürütmekle görevlendirilmesi, bu işler için kendisine maaş ödenmesi İslam’ın ilk devirlerinde görülen bir uygulama değildir.

İslamın ilk devirlerinde bu görevler için özel maaşlı kişiler tayin edilmemiş, Medine' de Hz. Peygamber bizzat kendisi imamlık görevini hayatının sonuna kadar yürütmüştür.

O'ndan sonra da sırasıyla dört halife bu görevi aynı şekilde yapmışlardır. Mescidi Nebi’nin bakım ve temizliğini de müminler gönüllü olarak yerine getirmişlerdir. Medine dışındaki beldelerde ise ilk zamanlar halkın içerisinde dini yönden en bilgili, en iyi Kur' an okuyan ve en faziletli saygın kişiler her defasında öne geçer ve namazı kıldırırlardı. Bu görev bir kişiye inhisar etmez, cemaat toplandığında içlerinde o anda en uygun olan kimse bu görevi yapardı. Cuma günlerinde imamlığı yapan kişi hutbeyi de okur, gerekirse vaaz da ederdi. Peygamber, müezzinlik görevini ise sesinin güzel olması sebebiyle, herhangi bir ücret karşılığı olmaksızın Habeşli Bilal'e vermişti. Hz. Bilal ikinci müezzin olan İbni Ümmü Mektum ile birlikte bu görevi Peygamberin vefatına kadar sürdürmüştür.

Günde beş vakit namazın camide cemaatle kılınmasına dinde büyük önem verilmesi, cuma ve bayram namazlarının da mutlaka camide cemaatle kılınması zorunluluğunun bulunması zamanla imamlık görevinin ortaya çıkarmasına yol açmıştır. Camilerin sürekli açık ve ibadete müsait halde tutulması, güvenlik ve temizliğinin sağlanması, namaz vakitlerinin başladığını duyurmak üzere günde beş defa ezan okunması, ayrıca camide toplanan cemaatin hutbe ve vaazlarla aydınlatılıp, dini ve sosyal konularda bilgilendirilmesi ihtiyacı, bu görevleri hakkıyla yerine getirecek kimselerin yetiştirilerek bu
işler için görevlendirilmesini zaruri hale getirmiştir.

Namaz kıldırmak üzere camilere imamların tayin edilmesine ve bunlara nafakalarını karşılamak maksadıyla maaş bağlanmasına Hz. Ömer zamanında başlanmıştır. Camilerin bakımı, temizliği, eşyalarının korunması ve dini görevlerin yerine getirilmesi önem arz eder hale gelince İslam bilginleri camilere maaşlı görevlilerin tayin edilmesini olumlu karşılamışlardır. Böylece din görevliliği, imamlık ve müezzinliğin dışında nikah, cenaze, çocuk okutma gibi işlerin de yürütüldüğü bir meslek haline gelmiştir. Günümüzde bu görevler için gerekli yeterliklere sahip profesyonel elamanlar yetiştirilmekte ve
görevlendirilmektedir.

Bu şekilde başlayan din görevliliği mesleği, asırlarca dini hizmetlerin düzgün bir şekilde yerine getirilmesinde, toplumun dini yönden bilgilendirilip dini hayatın canlı tutulmasında çok önemli bir yer tutmuştur. Din görevlisi, her köy ve mahallede manevi lider, dini danışman, sosyal dayanışma ve kaynaşma lideri rolünde önemli hizmetler yapmış, toplumun bilgilenmesine, bilinçlenmesine birli ve bütünlüğüne önemli katkılar sağlamıştır.

İslam coğrafyası genişleyip Müslümanlar farklı kültür, inanç ve ideolojilerle karşılaşıp onların yoğun baskısına maruz kalınca, tevarüs kalıbına sıkışmış geleneksel dini inanç ve yaşantıları sorgulama, onları yeniden tartıp değerlendirme, karşıt inanç ve ideolojiler karşısında taşınabilecek ve savunulabilecek zihni bir temele dayandırma ihtiyacı
doğmuştur. Günümüzde kitle iletişim araçlarının mesafe mefhumunu ortadan kaldıracak boyutta gelişmesi ve insanların bilgi kanallarının çoğalması bu ihtiyacı daha belirgin hale getirmiştir. Artık din görevliliği, dini hizmetlerin yerine getirilmesi ile sınırlı kalmayıp daha çok bir temsil, tanıtım ve her türlü inanç ve düşüncelere açık bulunan toplumda dini değerleri benimsetme, yüceltme görevi olarak önem kazanmıştır. Buna müftülük, Kur’an kursu öğretmenliği, İmam-Hatip lisesi öğretmenliği ilk ve orta öğretimdeki din öğretimi öğretmenliği görevleri de eklenince din öğretimi ve din hizmetleri mesleğinin muhteva ve
niteliği de geçmiş dönemlere göre farklılaşmıştır.

İşte günümüz toplumunda din eğitimi ve din hizmetlerinin bu yeni niteliği ile en olumlu ve verimli bir şekilde yerine getirilmesi, sistematik bir mesleki din eğitimini gerektirmektedir. Bu yüzden mesleki din eğitiminin genel din eğitiminden ve yaygın din eğitiminden ayrı olarak ele alınıp değerlendirilmesi önem arz etmektedir. Zira mesleki din
eğitiminin amacı, muhtevası ve sistematiği diğer din eğitimi etkinliklerinden oldukça farklıdır. de amaç, bu alanın tanımına ait bilgilerden de anlaşıldığı üzere dini konuda toplumun ihtiyaç duyduğu meslek elemanlarını yetiştirmektir.

Mesleki din eğitiminin amacı eğitime alınan insanların salt dini bilgi, duygu ve davranış kazanmalarını sağlamak değil, bunu sağlayacak elemanları yetiştirmektir. Yani bu bir din eğitiminden ziyade din eğitimcilerinin eğitimidir.

Mesleki din eğitiminin özellikleri şunlardır:
- Din hizmeti ve din eğitimi görevlerine hazırlayan programlar uygulamak
- Dinin esaslarına, muteber görüş farklılıklarına dair doyurucu bilgiler içermek
- Halkla ilişkiler ve iletişim esaslarını dikkate almak
- Staj ve uygulama çalışmaları ile pratik beceriler kazandırmak
Alıntı ile Cevapla

Konu Sahibi serpil 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir
Konu Forum Son Mesaj Yazan Cevaplar Okunma Son Mesaj Tarihi
insan vucudunu inceleyıpde imana gelmeyen... Tıbbı Nebevi ve Alternatif Tıp serpil 0 1792 18 Kasım 2014 21:14
Diyanet İşleri Başkanlığı Mesleki Bilgiler Seviye... ÖSYM'den Duyurular serpil 0 2806 01 Kasım 2014 19:00
Medineweb Üyelerine KPSS karma özetler KPSS (İ.H.L-İlahiyat) serpil 4 2884 28 Temmuz 2014 00:59
Medineweb Üyelerine DHBT karma özetler Siyer nurşen35 1 4400 28 Temmuz 2014 00:57
Medineweb Üyelerine Hz. Muhammed ve Evrensel... Siyer serpil 0 3207 28 Temmuz 2014 00:56