sakarya ilitam Din Psikolojisi 9-14 haftalar
9. HAFTA DİN DEĞİŞTİRME
1. Din Değiştirme
Dini yaşayışın önemli konularından birisi de din değiştirmedir. Din değiştirme irtidat (dinden çıkma) ve ihtida (hidayete erme, dine, dönüş) hadiselerini kapsar. Şüphesiz ihtida olayının incelenmesi, Din Psikolojisinin ihmal edemeyeceği araştırma alanlarından birisidir.
ALLAH‟tan uzaklaşmış ya da O‟na çok uzak ve yabancı kalmış bir kimsenin, eski kişiliğini tamamen bırakıp yepyeni bir dini inanç ve şahsiyet kazanarak kişisel iradesiyle ALLAH‟a yönelmesi ve kendini O‟na vermesi son derece önemli bir meseledir. Bu, ferdin eski hayatının tümden değiştirilerek yeni bir hayata başlaması demektir.
2. Din Değiştirme Kavramları
Bazı Batı dillerinde inanç, kanaat ya da durum değişikliğini ifade etmek için “conversion” kelimesi kullanılır. Kökü itibariyle bu kelime tam ve bütün olarak “değişme”yi, bir halden bir başka hale geçişi, bir olayın bir başka olaya dönüşümünü anlatır. Psikoloji ve sosyolojide conversion kavramı genellikle siyasi, sosyal ya da estetik alanda bir “kanaat değişikliği”ni belirtmek için kullanılır. Asıl psikolojik anlamı içerisinde bu kelime, “tam bir değişme”yi, bir
inanç sisteminden diğerine bağlantının geçişini ifade eder. Dini conversion ise; “farklı bir din ideali için mensubu bulunduğu dini görüş ve bağlılıktan vazgeçme; dini inanç ve davranışlarla ilgili yön değişimi”ni de içine alan “manevi evrim ve gelişme”22 olarak tanımlanır.
İslam kültüründe, kişinin dini inançlarında meydana gelen bu değişme ve gelişme tevbe, hidayet, ihtida gibi kelimelerle ifade edilmiştir. İhtida ise, başka bir dine mensup, putperest ya da dinsiz bir kimsenin İslam‟a bağlanması ve hayatına buna göre düzen vermesi durumudur.ihtida gibi kelimelerle ifade edilmiştir.
3. Din Değiştirmenin Tabiatı
Genel bir ifade ile hidayet olayı, duygusal olduğu kadar zihni yapıda da meydana gelen köklü bir değişmedir. Bu, kişinin kendi kendisinden hoşnut olmadığı, eksiklik, tatminsizlik ve mutsuzluk duyguları içerisinde bocaladığı ya da yeni ve farklı bir tecrübe içerisinde dini gerçeklerin farkına varmasıyla başlayan bir iç çatışması sonrasında, kendisinde mutluluk, tatmin ve uyum bulacağını sezdiği dini değerlere doğru yavaş ya da hızlı bir geçiş yapmasıdır.
4. Din Değiştirme Tipleri (Motifleri)
Bazı din değiştirmeler kabul edilecek dinin mensuplarıyla oluşan karşılıklı ilişkiler neticesinde, bazıları da kişinin böyle bir tecrübeden çok, entelektüel anlamda dinden tatmin olması veya deneyerek dini benimsemesi ile gerçekleşir. Bu konuda yapılan araştırmalar birkaç din değiştirme veya dindarlaşma motifini belirlemiştir. Burada motiften kasıt kişinin yeni bir dini seçerken dine giriş yollarıdır. Kişiyi neler etkilemiştir; kültür mü, insanlar mı, yoksa dinin prensipleri mi? Lofland ve Skonovd (1981) din değiştirme yada dindarlaşma üzerine yapılan araştırmaları değerlendirerek altı tip motif belirlemişlerdir. Entelektüel, mistik, deneysel, duygusal, yeniden uyanış, cebri (zorlama). Bu motifler sosyal ve tarihi duruma göre farklı devirlerde farklı frekanslarda ortaya çıkmıştır.
5. Din DeğiĢtirmede Etkili Faktörler
Kişiyi, farklı bir dini inancı benimsemeye ya da hayatında dini değerler yönünde köklü bir değişiklik yapmaya sevkeden çok değişik faktörlerin varlığı görülmektedir. Bu konudaki çalışmalar son yıllarda bir araştırma alanı olmuştur25. Etkili olan faktörün niteliğine göre de bu
olaylar belli tipler halinde incelenebilmektedir.
a) Psikolojik Faktörler
1. Suçluluk ve Günahkarlık Duygusu:
Çeşitli durumlarda kişinin yaptığı hata ve işlediği kötülüklerden rahatsızlık duymaya başlaması, derin bir pişmanlıkla bu durumu telafi etmek için hayatına yeni bir yön ve düzen vermeyi şiddetle arzu eder duruma gelmesi, değişmenin önemli faktörlerinden birisidir.
2) Anlama İsteği ve Zihinsel Tatmin :
Çağdaş kültürün belirgin özelliklerinden birisi “akılcılık”tır. Akılcı ve bilimsel düşünme alışkanlıklarıyla yetişmiş insanlar için hakikat kendisini, ancak bu ölçüler içerisinde kabul ettirebilir. Bilimsel inceleme ve karşılaştırma birçok yerli ve yabancı aydının hidayetlerinde en önemli güdü olmuştur. Özellikle Kur‟an-ı Kerim üzerinde yapılan incelemeler bilimsel anlayış ve kavrayışın en son sınırına ulaşmış kimselerde bile tam bir tatmin duygusu uyandırmakla, zihinsel ihtiyaçlara kesin cevaplar oluşturmaktadır.
3) Kimlik Bunalımı ve Varoluşsal Güvenlik İsteği :
Çağımız, ideolojilerin ve bazı siyasi sistemlerin başarısızlığına ve çöküşüne sahne oldu. İdeolojik bağlanma ve siyasi gruplaşmalar içerisinde kendine bir kimlik ve güvenlik sağlayan Çoğu genç insan, bu gelişmeler sonucu kendilerini zihni ve manevi bir boşlukta buldular.
4) Dramatik Tecrübeler :
Kaza, hastalık, hapis hayatı, çok sevilen birinin ölümü ya da ondan ayrı ve uzak kalma gibi acı verici tecrübeler, bazı insanları mevcut inanç ve hayat düzenlerini köklü bir şekilde gözden geçirmeye sevkedebilmektedir
5) Dini Olgunlaşma :
Bazı kimselerin İslam‟a geçişi, önceki inanç ve kanaatlerinin red ve inkarı eski dininden dönme olarak değil, bir süreklilik, gittikçe artan bir gelişme olarak yaşanmaktadır. Hıristiyan ve Yahudi geleneği içerisinde yetişmiş, uzun yıllar Uzakdoğu inanışlarına bağlı kalarak yaşamış birçok insan, İslam‟da bunlarla ortak pek çok kavram ve uygulama bulmuş olmanın yanı sıra, bunlardan daha ötede başka değerlerin de farkına varıyorlar.
6) Estetik Etkilenme :
Güzellik ve ahenk duygusu güçlü ve gelişmiş olan bazı yabancıların, İslam sanat ve kültür ürünlerinin ihtişamı karşısında hissettikleri hayranlık duygusu, din değiştirmelerine yol açacak kadar derin olabilmektedir.
b) Manevi Faktörler
Dini tecrübenin ansızın, beklenmedik şekilde insanı kuşatması sonucu gelişen hidayet olayları vardır. Her hidayet olayında dini tecrübe mevcut olmakla birlikte, aralıksız kabul hissine yol açan özel bir olay olarak bu tür hidayeti ayırmak mümkündür. Böylesi bir hidayette, ALLAH gerçeği kökten bir değer olarak kendi kendisini aniden kabul ettirir. W. James‟e göre ALLAH‟ın insana müdahalesi alt şuur yoluyla olur. Ansızın gerçekleşen hidayet olayı da, bu alt şuur faaliyetinin bir sonucudur. Vergote, ani hidayetlerde ALLAH‟ın müdahalesinin şuurlu bir yolla gerçekleştiğini ileri sürerek, James‟i tenkit eder. Bilindiği gibi, hidayet olayında kişilik yeniden organize olmakta ve yapılanmaktadır. Yeni kabullenme ile eski inançlar arasında öyle hayret verici bir nispetsizlik vardır ki, James‟in anladığı şekilde ani hidayet olaylarını, şuuraltına ait eğilimlerini şuurlu benlik katına baskını olarak yorumlamak mümkün değildir.
c) Sosyo-Kültürel ve Dini Faktörler
1) Telkin ve Sosyal Etkileşim :
Uygun psikolojik şartlarda İnsanın başkaların söz ve davranışlarından etkilenmesi nadir görülen bir durum değildir. Ancak bu etkilenmeler, sadece belli özel durumlarda kişide köklü dini değişmelerin yaşanması sonucunu doğururlar.
2) Eski Bağlı Olduğu Dine Karşı Tepkiler :
Yahudi-Hıristiyan geleneği içerisinde yetişen birçok insan, kendi dininin bazı dogmaları ve Kilisenin bazı uygulamalarına karşı erken yaşlardan itibaren içlerinde kendiliğinden bir tepkinin uyandığını farketmektedirler.
3) Evlenme :
Din değiştirmelerde, yabancı din mensubu kimselerle evlenmenin en yüksek oranda etkili bir faktör olduğu bilinmektedir. Dini inanç ve uygulamalarla evlilik arasında önemli bir bağ vardır. (Argyle & Beit-Hallahmi, 1975, 51). Birçok araştırma, evlilik yoluyla gerçekleşen din değiştirmede bir eşin diğerini etkilemesinin önemli bir faktör olduğunu ortaya koymuştur.
A.Köse‟nin konuyla ilgili yaptığı araştırmaya katılan 70 kişinin 14‟ü (%20) İslam‟ı seçtikleri zaman bir Müslümanla evli veya nişanlı idiler (dokuz evli, beş nişanlı). 14 kişinin dokuzu kadın, beşi ise erkekti. Beş kişi (dört kadın bir erkek) evlilik gerçekleşmeden Müslüman olduklarını ilan ederken, dokuz kişi (sekiz kadın bir erkek) evlendikten sonra Müslüman olmuşlardı.