sakarya ilitam tefsir usulü 1-8 hafta özetleri
1.ünite
Tefsir Usulü
İnsanlığın başlangıcından itibaren bütün zaman dilimlerinde ALLAH Teâlâ yeryüzüne mesajını, insanlardan seçtiği elçilere gönderdiği kitaplarla bildirmiştir. Her peygambere gönderilen kitap, o peygamberin ve gönderildiği kavmin diliyle gelmiştir. Ancak
İlahi kitabın bir milletin diliyle gelmesi demek, kitabın tamamının herkes tarafından aynı şekilde anlaşılması demek değildir. Bunun muhatapları tarafından tam ve doğru olarak anlaşılması için, anlayanlarca açıklanması bir zorunluluktur.
Kur’ân, bütün insanları ve bütün zaman dilimlerini içine alacak evrensel bir kitaptır. Prensipleri geneldir. Sadece geldiği döneme, millete ve dile bağlı olarak değil, bütün dünya milletleri tarafından anlaşılmalıdır. Bu sebeplerle anlaşılması için açıklanmalıdır, tefsir edilmelidir. Bunu kur’an kendisi istemektedir. “Biz sana feyizli ve bereketli bir kitap indirdik ki insanlar onun ayetlerini iyice düşünsünler ve aklı yerinde olanlar ders ve ibret alsınlar.”(sad.38/29)
Kur’an’ı ilk tefsir eden, Kur'ân’ın kendisine gönderildiği Hz. Muhammed (s.a.s.)’dir. Tefsirin haricinde mealler de vardır. Ancak mealde, Kur’an’ın yüksek sanatları, edebi incelikleri, sebeb-i nüzulleri, derin kelime anlamları, Kur’ân’ın diğer ayetleriyle olan münasebetleri vs. gibi hususlar anlatılamayacağından, mealle Kur’ân tam olarak anlaşılamaz. Son derece yalın kalır. Onun için Kur’ân’ın anlaşılması için mutlaka tefsirlere ihtiyaç vardır.
Tefsir
Tefsir lügatte fesr veya bu kelimenin taklibi olan sefr kelimesinden türemiş olup, tefil vezninde mastar bir kelimedir. Üzeri kapalı olan bir şeyi açmak, ortaya koymak, beyan etmek demektir. Istılahta ise: İnsan gücü ve Arap dilinin imkânlarını da kullanarak Cenab-ı Hakk’ın muradını göstermesi bakımından Kur'ân’ın anlamlarını ortaya koyan bir ilimdir.
PEYGAMBER EFENDİMİZ DÖNEMİNDE TEFSİR
Peygamberlerin hem tebliğ (kendisine geleni aynen aktarma) hem de tebyin
(açıklanması gerekli olanı açıklama) görevi vardır. “Ey Peygamber! Rabbinden sana indirilen buyrukları tebliğ et! Eğer bunu yapmazsan risalet vazifesini yapmamış olursun. ALLAH seni, zarar vermek isteyenlerin şerlerinden koruyacaktır. ALLAH kâfirleri hidayet etmez, emellerine kavuşturmaz.” (Mâide, 5/67)
İlk dönemde rasülullah efendimiz kur’an-ı bizzat kendisi tefsir ediyordu. Bazen sahabeye soruyor onları da yoruma teşvik ediyordu. Anlaşılamayan yerler bizzat soruluyordu. Ancak Hz. Peygamber’in (s.a.s.) vefatıyla, muğlâk ve müphem yerleri sorup öğrenme imkânı da ortadan kalkmıştır. Daha sonra geniş coğrafyalara yayılan kur’an’ın buralarda anlaşılması için tefsir çalışmaları yapılmıştır. Sahabe-tabiin-etbeüttabiin-müçtehitler-âlimler vs. tefsir alanında çalışmalar yapmıştı. Bu çalışmalar ulumu’l kuran adı altında usule göre yapılmıştır.
KUR’ÂN’I TEFSİR EDEBİLMENİN ŞARTLARI
1-Tefsir yapan kişinin Kur’ân’ın dilini bilmesi gerekir.
2-Tefsir yapan kişide mutlaka bulunması gereken ikinci şart, Kur’ân’a küllî bakış açısıyla bakmayı bilmektir. Bununla şunu kastediyoruz: Kur’ân zaman zaman hatta çoğunlukla kendi kendini tefsir eder, açıklar. Bir ayette geçen kapalı bir konu başka bir yerde genişçe izah edilir yani kapalılık giderilmiş olur. Bazen konunun bir yönü bir ayette diğer bir yönü başka bir yerdeki ayette açıklanır. Dolayısıyla Kur’ân’ın tamamından haberi olmayan ve sadece ele aldığı ayete bakarak açıklama yapan kişi eksik iş yapmış hatta yanlış yapmış olur.
3-Resulullah’ın sünnetini iyi bilmesidir.
4-Dinî ilimlerin yanı sıra sosyoloji, psikoloji, tarih gibi ilimleri de bilmesi gerekir. Zira bir Kur’ân yorumcusu zaman zaman bu bilgilere muhtaç olacaktır.
5-Şahsî bir maksadı, maddî bir beklentisi olmamalıdır. Yorumlarını dünyevî birtakım çıkarlar doğrultusunda yapmamalıdır. Bu hususta esas amaç ALLAH’ın rızası olmalıdır.
Notlar.
Hz. Peygamber Kur’anın tümünü tefsir etmemiştir. Anlaşılamayan ve sorulan yerleri tefsir etmiştir. Bu kadar az tefsir yapmasının nedeni zaten Arapların çoğu kur’an dilinin inceliklerini anlayacak düzeyde idi.
Her peygamber kendisine inen ilahi vahyin tefsircisi hükmündedir.
Tefsir ayetin manasını vermek demektir. Te’vil ise ayetin arka planına bakmak demektir. Yani yorum katmak demektir.
İlk tefsir usulü kitabını yazan ibn. Temiyye’dir. Kitabının ismi: mukaddime fi usuli’t tefsir.