Şifa Ayetleri
Kur’an-ı Kerim’in bir ismi de şifâdır... (10/ Yunus Suresi: 57) Yüce Rabbimiz merhametli ve affedicidir. İşte bizler için şifâ olan ve güven veren şîfâ âyetlerinden bazıları:
وَاِذَا جَآءَكَ الَّذ۪ينَ يُؤْمِنُونَ بِاٰيَاتِنَا فَقُلْ سَلَامٌ عَلَيْكُمْ كَتَبَ رَبُّكُمْ عَلٰى نَفْسِهِ الرَّحْمَةَۙ اَنَّهُ مَنْ عَمِلَ مِنْكُمْ سُوٓءًا بِجَهَالَةٍ ثُمَّ تَابَ مِنْ بَعْدِه۪ وَاَصْلَحَ فَاَنَّهُ غَفُورٌ رَح۪يمٌ
“Ayetlerimize inananlar Sana geldiğinde onlara de ki: “Selam size! Rabbiniz merhamet etmeyi kendine yazdı. Durum şu ki: Sizden kim, bilmeyerek bir kötülük yapar, sonra ardından tevbe edip de kendini ıslah ederse, bilsin ki Allah, Gafurdur, Rahîmdir.” (En’am Suresi: 54) “Bilmeden hata işlemek”ten maksat, helal ve haramı bilmeden ve cehaletle iş yapmak demektir. (Sâbûni, S. Tefasir, 2, 198; Terğîb, 6, 460, Hikmet Yayınları)
قَاتِلُوهُمْ يُعَذِّبْهُمُ اللّٰهُ بِاَيْد۪يكُمْ وَيُخْزِهِمْ وَيَنْصُرْكُمْ عَلَيْهِمْ وَيَشْفِ صُدُورَ قَوْمٍ مُؤْمِن۪ينَۙ
“Onlarla muharebe edin ki, Allah sizin ellerinizle onları azaplandırsın, onları rüsvay etsin, sizi onlara galib kılsın ve mü’minler zumresinin göğüslerini ferahlatsın.” (Tevbe Suresi: 14)
يَآ اَيُّهَا النَّاسُ قَدْ جَآءَتْكُمْ مَوْعِظَةٌ مِنْ رَبِّكُمْ وَشِفَآءٌ لِمَا فِي الصُّدُورِ وَهُدًى وَرَحْمَةٌ لِلْمُؤْمِن۪ينَ
“Ey İnsanlar! Size Rabbinizden bir öğüt, gönüllerdekine bir şifâ, mü’minler için bir hidayet ve rahmet gelmiştir.” (10/Yûnus Suresi: 57)
يَخْرُجُ مِنْ بُطُونِهَا شَرَابٌ مُخْتَلِفٌ اَلْوَانُهُ ف۪يهِ شِفَآءٌ لِلنَّاسِۜ اِنَّ ف۪ي ذٰلِكَ لَاٰيَةً لِقَوْمٍ يَتَفَكَّرُونَ
“Onların karınlarından (ağızlarından) renkleri çeşitli şerbet (bal) çıkar ki, onda insanlar için şifâ vardır. İşte bunda düşünen bir kavim için ibret vardır.” (16/Nahl Suresi: 69)
وَنُنَزِّلُ مِنَ الْقُرْاٰنِ مَا هُوَ شِفَآءٌ وَرَحْمَةٌ لِلْمُؤْمِن۪ينَۙ وَلَا يَز۪يدُ الظَّالِم۪ينَ اِلَّا خَسَارًا
“Biz Kur’andan öyle bir şey indiriyoruz ki o, mü’minler için şifâ ve rahmettir.
Zâlimlerin ise o, (maddi ve manevi) ziyanından başkasını artırmaz.” (17/İsra Suresi: 82)
اَلَّذ۪ي خَلَقَن۪ي فَهُوَ يَهْد۪ينِۙ ﴿78﴾ وَالَّذ۪ي هُوَ يُطْعِمُن۪ي وَيَسْق۪ينِۙ ﴿79﴾ وَاِذَا مَرِضْتُ فَهُوَ يَشْف۪ينِۖ ﴿80﴾
“Beni yaratan ve bana doğru yolu gösteren O’dur.
Bana yediren, bana içiren O’dur.
Hastalandığım zaman bana şifâ veren O’dur...” (26/Şuarâ Suresi: 78-80)
قُلْ هُوَ لِلَّذ۪ينَ اٰمَنُوا هُدًى وَشِفَآءٌۜ وَالَّذ۪ينَ لَا يُؤْمِنُونَ ف۪يٓ اٰذَانِهِمْ وَقْرٌ وَهُوَ عَلَيْهِمْ عَمًىۜ اُو۬لٰٓئِكَ يُنَادَوْنَ مِنْ مَكَانٍ بَع۪يدٍ۟
“O (Kur’an), inananlar için doğru yolu gösteren bir kılavuzdur. Ve Şifâdır. İman etmeyenlerin ise kulaklarında bir ağırlık vardır. O (Kur’an) bunlara karşı bir körlüktür.” (Sanki) onlara uzak bir yerden çağrılıyorlar (da Kur’anda ne söylendiğini anlamıyorlar)” (41/Fussilet Suresi: 44)
“Yukarıda yazılan altı âyet-i kerîme şifâ ayetleridir. Bu ayetler hastalara okunur... Her hastalığa şifâdır. Bilhassa ruh sıkıntısına karşı, gönül ferahlığı için bire birdir. Bu tecrübe edilmiştir.”
Hastanın Duasını Almak
Hz. Ömer (r.a.)’den Rasûlü Ekrem (s.a.v.)’in şöyle dediği rivayet olundu:
Bir hastayı ziyaret ettiğin zaman, sana duâ etmesini iste. Çünkü onun duâsı meleklerin duâsı gibidir (kabul olunur).”
Efendimiz (s.a.v.) yine şöyle buyurdu:
“Hastaları ziyaret ediniz, size duâ etmelerini isteyiniz. Çünkü hastanın duâsı kabul olunur, günahları affedilir.”
İbn-i Abbas (r.a.)’dan Rasûlullah (s.a.v.)’ın:
“Hastanın duâsı hastalıktan kurtulduğu zamana kadar reddedilmez (kabul olunur).” buyurduğu rivayet edildi.
Bu mevzuyu; felâketler ve musibetler ânında sabırlı olmak, Allah’a ve O’nun takdirine inanmak ve tevekkül hakkında bir hadis ve bir ayetle bitirmek istiyorum.
Allah felâketler ânında sabrı, azmi ve Yüce Rabbimize imân ve güveni bize nasib etsin...
İşte bize hayat ve güven veren hadîs-i şerif ve âyet-i kerime:
“Mü’minler bir yerine diken batması veya daha büyük her hangi bir felaket sebebi ile Allah onun günahlarını affeder.”
Diğer bir rivayete göre Rasûlü Ekrem (s.a.v.): “(Musibete uğrayan kişi, ümitsizliğe düşmez, sabreder, kurtuluşu Allah’dan dilerse) Allah o musibet sebibi ile bir derecesini yükseltir, bir hatasını bağışlar.”
قُلْ لَنْ يُص۪يبَنَآ اِلَّا مَا كَتَبَ اللّٰهُ لَنَاۚ هُوَ مَوْلٰينَاۚ وَعَلَى اللّٰهِ فَلْيَتَوَكَّلِ الْمُؤْمِنُونَ
“De ki: “Allah’ın bizim için yazdığından başkası aslâ bize erişmez. O, bizim Mevlâmızdır. Onun için mü’minler yalnız Allah’a güvenip tevekkül etsin.” (Tevbe Suresi: 31)