Geleceğin Mimarlarına Tavsiyeler
Geleceğin mimarlarına tavsiyeler
Her anne ve baba geleceğin bir nev’i mimarıdır. Peygamberimiz (sav): “
Her doğan, İslam fıtratı üzere doğar, eğer anne ve babası Müslümansa Müslüman, Yahudi veya Hıristiyansa Yahudi ve Hıristiyan olur.” (1) buyurarak, çocukların geleceği bakımından anne ve babanın etkisini ortaya koymuştur.
Bizim bahsedeceğimiz kısım çocukluk safhası olacaktır. Bu safhayı da 4 bölüme ayırabiliriz:
1. Süt safhasi: Doğum - 2. yaşin sonu
2. Konuşmaya başlama (müdahale safhasi)
3. Temyİz safhasi
4. Büluğ safhasi
SÜT
SAFHASI
Bu safha çocuğun doğumuyla başlar normal olarak iki yıla kadar devam eder. Nitekim Kur’ân bu safhayı şu şekilde sınırlandırır:
“Anneler, emzirmeyi tamamlamak isteyen (baba) için, çocuklarını tam iki yıl emzirirler.” 2
Peygamberimiz iki yılını doldurmadan vefat eden oğlu İbrahim için de: “
O’nun cennette bir süt annesi var, geri kalan sütünü emzirerek (iki yıla) tamamlayacak”3 buyurmasıyla bu iki yılık safhaya riayet edilmesine dikkat çeker.
A) İLK GÜN İlk elbise:
Peygamberimiz çocuğun ilk elbisesine dikkat etmektedir. Nitekim torunu Hasan’ı (ra) beyaz bir beze sarar.
İlk gıda (tahnik):
Peygamberimiz çoçuğun midesine giren ilk gıdaya dikkat etmektedir. “Benden evvel çocuğun ağzına bir şey koymayın!” diye kızı Fatıma’ya (rha) haber salar.
Duâ:
Hz. Âişe validemizden gelen bir rivayette:
“
Hz. Peygamber’e çocuklar getirilirdi, O da onlara bereketle dua ederdi” (4)
Ayrıca sadece ilk günlerde değil diğer zamanlarda da peygamberimiz çocuklara dua etmiştir. İbni Abbas’a: “
Allah’ım buna hikmeti öğret” diyerek, Enes’e ise:
“
Mal ve evladının çok ve ömrünün uzun kılınması ve verdiklerinin Enes hakkında hayırlı ve mübarek olması” hakkında duâ etmiştir.
İlk telkin:
İlk telkin, çocuğun kulağına ezan ve kâmet okumaktır.
Peygamberimiz’in Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin doğdukları zaman kulaklarına aynen namazda okunan ezanı okumuş olduğu rivayet edilir.
Diğer bir rivayette:
“
Kimin bir çocuğu olur da sağ kulağına ezan, sol kulağına kâmet okursa Ümmü Sıbyan (cin) zarar vermez” buyrulmuştur.
Sürûr:
Çocuğun doğmasından dolayı sevinmektir.
B) YEDİNCİ GÜN İsim verilir ve sünnet edilir:
Her baba evledına güzel isim vermekle vazifelidir. Bu konuda Peygamberimiz:
“
Siz kıyâmet günü kendi isimleriniz ve babalarınızın isimleriyle çağrılacaksınız. Bu bakımdan çocuklarınıza güzel isimler koyunuz” buyurur.(7) Çocuklara çirkin isim konulmamalıdır. Âişe validemiz’in (rha) rivayetine göre:
“
Resûlullâh (sav) çirkin isimleri değiştiriyordu.” (5)
Sünnet olma konusunda çocuk ya yedinci gün veya bülûğ zamanında sünnet edilir. Sünnet, kelime-i şehadet gibi Müslümanla kâfiri birbirinden ayıran alâmet olarak kabul edilir.
Çocuk kız ise kulağı delinir:
Erkek çocukların kulağının delinmesi mekruhtur.
Akika kurbanı kesilir:
Akika kurbanı olarak da Hz. Peygamberimiz bizzat kendisi torunları Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin için birer koçla akika kurbanı kesmiştir.
Başı tıraş edilir:
Tıraş edilen saçın ağırlığınca altın veya gümüş tasadduk edilir.
C) GIDA
Bu safhada çocuğun aldığı gıdanın çocukta uzuvların gelişmesi noktasında, hem de ileride karekterinin oluşması noktasında tesiri vardır. Onun için çocuğun hem kimyasının hem fiziğinin iyi olması için ebeveyn, çocuğun aldığı gıdaya dikkat etmelidir.
Hz. Peygamberimiz çocuğa süt annesi olarak ahmak kadınların seçilmesini yasaklar “
Alınan süte benzeme hâsıl olur” der. Süt safhasında verilen süt, tabiat ve karakter değiştirir. Yani tıba’ diye anılan ve insanda bir araya gelerek izâlesi mümkün olmayan, iyi ve kötü ahlâkların hepsi kastedilir.
Bu süt emme safhasında çocuklar sözden ziyade davranışlardan etkilenirler. Öyleyse ebeveyn olarak siz de davranışlarınızı kontrol altında tutmalısınız. Hep dürüst, samimî ve fıtrî olmalısınız. Aşırı ilgisizlik kadar fazla ilgi de zararlı olabilir. Her şeyin dozunu iyi yakalamak zorundasınız. Unutmayın ki bazı kayıpların telâfisi asla mümkün değildir. İşte çocuklarımız da böyledir, hata ve kayba uğramaması gereken önemli varlıklarımızdır.
Bu safhada bulunan çocuğun hâlini, Bediüzzaman Hazretleri şöyle anlatır: “(...) Ezcümle; meslek ve meşrebimin dört esasından en mühimi olan şefkat etmek ve Risale-i Nûr’un da en büyük hakîkati olan acımak ve merhamet etmeyi, o vâlidemin şefkatli fiil ve halinden ve o manevî derslerinden aldığımı yakînen görüyorum. Evet bu hakikî ihlâs ile hakikî bir fedakârlık taşıyan vâlidelik şefkati sû’-i istimal edilip, masum çocuğunun elmas hazinesi hükmünde olan âhiretini düşünmeyerek, muvakkat fâni şişeler hükmünde olan dünyaya o çocuğun masum yüzünü çevirmek ve bu şekilde ona şefkat göstermek, o şefkatı sû’-i istimal etmektir.” (6)