Durumu: Medine No : 13301 Üyelik T.:
04 Şubat 2011 Arkadaşları:5 Cinsiyet:erkek Yaş:38 Mesaj:
4.833 Konular:
926 Beğenildi:342 Beğendi:0 Takdirleri:62 Takdir Et:
Konu Bu
Üyemize Aittir! | FIKIH USULÜ DERS NOTLARI (ÖZET) malatya ilitam FIKIH USULÜ DERS NOTLARI (ÖZET) malatya ilitam FIKIH USULÜ DERS NOTLARI
1. Hafta
Fıkıh usulü tanımı ;
Fıkıh usulü için çeşitli tanımlar verilmiştir. Bunlardan bazıları şunlardır:
,Razi) “ﺍﻠﻗﻮﺍﻋﺪ ﺍﻠﺘﻰ ﻴﺘﻮﺼﻞ ﺒﻬﺎ ﺍﻠﻰ ﺍﺴﺘﻨﺒﺎﻂ ﺍﻻﺤﻜﺎﻢ ﺍﻠﺸﺮﻋﻴﺔ ﻤﻦ ﺍﺪﻠﻬﺎ ﺍﻠﺗﻓﺼﻴﻠﻴﺔ”
el-Mealim, 9) ﺍﺼﻮﻞ ﺍﻠﻓﻗﻪ ﻫﻰ ﺍﺪﻠﺔ ﺍﻠﻓﻗﻪ ﻮﺠﻬﺎﺖ ﺪﻻﻻﺗﻬﺎ ﻋﻠﻰ ﺍﻻﺤﻜﺎﻢ ﺍﻠﺸﺮﻋﻴﺔ ﻮ ﻜﻴﻓﻴﺔ ﺤﺎﻞ ” ﺒﻬﺎ ﺍﻠﻤﺴﺘﺪﻞ” (Amidi, İhkam, I.8)
,Zeydan)“ﻫﻮ ﺍﻠﻌﻠﻢ ﺒﺎﻠﻗﻮﺍﻋﺪ ﻮ ﺍﻷﺪﻠﺔ ﺍﻹﺠﻤﺎﻠﻴﺔ ﺍﻠﺘﻰ ﻴﺘﻮﺼﻝ ﺒﻬﺎ ﺍﻠﻰ ﺍﺴﺘﻨﺒﺎﻄ ﺍﻠﻓﻗﻪ”
Veciz, 11) ﺍﺼﻮﻞ ﺍﻠﻓﻗﻪ ﻫﻰ: ﺍﻠﻗﻮﺍﻋﺪ ﺍﻠﺘﻰ ﻴﺘﻮﺼﻞ ﺒﻬﺎ ﺍﻠﻤﺠﺘﻬﺪ ﺍﻠﻰ ﺍﺴﺘﻨﺒﺎﻂ ﺍﻷﺤﻜﺎﻢ ﺍﻠﺸﺮﻋﻴﺔ ”
(Zekiyüddin Şaban, 24) “ﺍﻠﻌﻤﻠﻴﺔ ﻤﻦ ﺍﻷﺪﻠﺔ ﺍﻠﺘﻓﺼﻠﻴﺔ
“İlm-i usul-ı fıkh, ahkam-ı şer’iyye-i ameliyeyi edile-i tafsiliyyesinden istinbata kendileriyle tevassul olunan kaideleri bildiren ilimdir” (Seyyid
Bey, Medhal
*Tanımından da anlaşılacağı üzere usul ilmi müçtehidin, tafsili delillerden şer’i hükümleri elde edebilmesinde ihtiyacı olan kuralları vaz eder.
*; fıkh kelimesi f-k-h kökünden türetilmiş bir isim olup sözlükte bilmek, anlamak, kavramak, bir şeyin esasına vakıf olmak anlamına gelir.
*fıkıh, İslam’ın bireysel ve sosyal hayata ilişkin amelî hükümlerini bilmeyi ve bu konularda araştırma yapmayı ifade eden bir ilim dalının adıdır.Usul kelimesi “asl” kelimesinin çoğuludur. Asl kelimesi lugatte temel,
esas, dayanak demektir.Müçtehidin şer’i ameli hükümlere ulaşmasında izleyeceği yöntemin belirlenmesinde temel teşkil ettiği için fıkhın esası, temeli anlamında usul denilmiştir. Tarihçesi
Fıkhın ortaya çıkışından yaklaşık iki yüz yıl sonra usul ilminin ortaya çıktığı söylenirse de, İslam’ın başlangıcından beri hükümlerin belli esaslara istinaden konulduğu düşünüldüğünde, usulün İslam’ın başlangıcından beri var olan bir ilim olduğu ileri sürülebilir. Hz. Peygamber Döneminde Usul
*Hz. Peygamberin de vahyi alan ve insanlara tebliğ eden, İslam’ın en önde gelen birinci şahsiyeti olarak vahyi yani Kitabı anlamak, yorumlamak ve hüküm çıkarmakta ilk kaynak olması, hüküm istinbatında onu ilk sıraya getirmiştir..Hz. Peygamber hem Kur’an’ı hem de sünneti ortaya koyan temel kaynaktır. Bu dönemde usulün deliller sıralamasında ilk iki sırayı alan ve ikisi birlikte NASS olarak nitelenen iki kaynak: Kitap ve Sünnet teşekkül etmiştir.
*Peygamber vahiy gelen konularda, karşılaştığı meseleleri vahiy doğrultusunda hükme bağlardı. Vahiy olmayan konularda kendi bilgi ve tecrübesi doğrultusunda içtihat ederdi. Onun bu içtihatları ashabı için sünneti oluştururdu. Kimi durumda da, ashabın Peygamberden habersiz yapmış oldukları uygulamalar ona iletildiğinde ya bunları onaylar ya redderder ya da ses çıkarmazdı. Onun onayını alan sahabe uygulamaları bu şekilde sünnet formuna dönüşürken, onayını almayan uygulamaların zıttı sünnet içinde yer alırdı. Ses çıkarmadığı hususlar da yine takrîri sünnet olarak kabul görürdü. *Özet olarak, Hz Peygamber döneminde usul delilleri: Kitap, Peygamberin içtihadı, Peygamberin ashabın uygulamalarını onayı, reddi ve takrîrî şeklinde teşekkül etmiştir. Sahabe ve Tabiîn Döneminde Usul
*Hz. Peygamber vefat ettiğinde, kendisinden sonra Müslüman toplumuna iki emanet bırakmıştı: Kitap ve Sünnet
*Ancak Kitap ve Sünnet’in nassları sınırlı, fakat hadiseler sınırsızdı. Sahabe döneminde ortaya çıkan yeni meselelere dine uygun çözüm getirmek gerekiyordu. Sahabe yeni ortaya çıkan meseleleri çözerken
Kitap ve Sünnet’i araştırıyorlar, bu iki kaynakta herhangi bir çözüm bulurlarsa, yeni meseleye mevcut hükmü naklediyorlardı (kıyas). Ancak yeni meseleyle ilgili bu iki kaynakta herhangi bir çözüm bulamazlarsa, kendi fıkhi bilgilerine dayanarak meseleyi çözmeye çalışıyorlardı (içtihat). Böylece fıkhın delilleri arasında iki kaynak daha girmiş oldu Kıyas ve İçtihat.
*Tabiin döneminde de durum, sahabe dönemine benzer şekilde gelişti. Karşılaşılan yeni bir meselenin hükmü konusunda tabiin öncelikle Kur’an’a bakar, sonra sünnete yönelir, daha sonra sahabenin görüşünü
inceler, sahebnin icma ettikleri hususları aynen, ihtilaf ettikleri hususları ise kendilerince en uygun olan şeklinde bir ayırıma tabi tutarak alırlar, bunlarda bir çözüm bulursa kıyası kullanarak meselenin hükmünü ortaya
koyarlardı. Çözüm bulamadıkları taktirde, İslam’ın hükümlerde gözettiği fayda ve ihtiyaçları göz önünde tutarak, yeni ortaya çıkan meselenin hükmünü toplumsal maslahata en uygun olacak şekilde içtihat ederek
çözerlerdi.
*Sahabe ve tabiûn dönemlerinde usulün delillerinin büyük kısmı teşekkül etmiştir:Kitap, sünnet, sahabe icma’ı, sahabe kavli, kıyas, içtihat. Müçtehit İmamlar Döneminde Usul
*Sahabe ve Tabiun döneminin ardından, İslam toplumunun geniş bir coğrafyaya yayılması, dine yeni giren insanların artması fıkıh alanında yeni yeni hadiselerin ortaya çıkışına zemin hazırladığı gibi, fıkıhta
derinleşmiş kimselerin bulunmasını da gerektirmişti. Fıkıhta derinleşen alimler yeni ortaya çıkan meselelere çözüm üretmek zorundaydılar. Karşılaştıkları meseleleri çözmeye çalışan bu alimler yaşadıkları coğrafyaya, oradaki Kur’an ve Hadis bilgisine göre meseleleri hallederken kendilerine özgü usûlî yöntemler geliştirmek mecburiyetinde kaldılar. Bu sebeple bu alimlere mezhep kurucusu anlamında İmam denilmeye başlandı.
*Ayrıca Kitap’ta bir hüküm bulunamazsa, meselenin hükmünü hadiste bulmayı ilke edinen bir gurupla, hadislere güvenemediği için aklını kullanarak (re’y) içtihat etmeyi tercih eden bir grup teşekkül etti. Bunlardan birincisine Ehl-i Hadis, diğerine de Ehl-i Re’y denildi. Ehl-i Hadis’in merkezi Hicaz bölgesiyken, Ehl-i Re’y’in merkezi Irak’tı.
*Her iki ekol de, sahabeden üstadlarının benimsediği yöntemleri ilke olarak kabul ediyor ve yeni meseleler karşısında onların yöntemlerini kullanıyorlardı. Ehl-i Hadis ya da Asahabu’l-Hadis, hadis ve sünnet’in
merkezi olan Medine’de teşekkül etmiştir.Peygamberle birlikte yaşadıkları için çoğu sünnet ve hadisi öğrenmişti.Ayrıca Medinede yetişen müctehit imamlar dan İmam Malik örneğinde görüldüğü gibi, Peygamberin yaşadığı şehir olan Medine’de toplumun genel uygulamaları da sünnet çerçevesinde değerlendiriliyordu (amel-i ehl-i Medine).
*Kufe başta olmak üzere Irak ve çevresinde ise Ehl-i Re’y ekolü teşekkül etmiştir. HAZIRLAYAN:L&Y |