Tekil Mesaj gösterimi
Alt 17 Ocak 2014, 00:54   Mesaj No:1

Bedia Özdemir Tokel

Medineweb Üyesi
Bedia Özdemir Tokel - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:Bedia Özdemir Tokel isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 25542
Üyelik T.: 04 Şubat 2013
Arkadaşları:8
Cinsiyet:
Mesaj: 72
Konular: 44
Beğenildi:39
Beğendi:3
Takdirleri:163
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Tasavvuf Ve Tarikat-3-/Bedia Özdemir Tokel

Tasavvuf Ve Tarikat-3-/Bedia Özdemir Tokel

Tasavvuf Ve Tarikat-3-/Bedia Özdemir Tokel

Tasavvufun Kuran ve Sünnetten delilleri 
 
Cenab-ı Hak şöyle buyuruyor:
لِكُلٍّ جَعَلْنَا مِنكُمْ شِرْعَةً وَمِنْهَاجًا

” … Her birinize bir şeriat ve bir yol verdik … ” (Maide suresi 48)
Fahreddin Razı, Ebussuud, Hazin ve Alusı hazretlerinin tefsirlerinden beyan üzere “şir’a”dan murad şeriatı “minhac”dan maksatsa nurlu bir yololup o da tarikattır. Evliyaullah hazeratına göre Kur’an ve Sünnet nurlu yolun başlangıcı “tarikat” da bu yolun devamıdır.
 
Müfessirlerin imamı olan Fahrurrazi hazretlerinin şeriat ve tarikat hakkında naklettiği görüş tarikatı inkar edenler hakkında ehli tarik için büyük bir delildir
.
 
 
وَقَدْ خَابَ مَن دَسَّاهَا---قَدْ أَفْلَحَ مَن زَكَّاهَا
Nefsini kötülüklerden arındıran kurtuluşa ermiştir.Onu kötülüklere gömen de ziyan etmiştir.(Şems /9-10)
 

رَّضِيَ اللّهُ عَنْهُمْ وَرَضُواْ عَنْهُ ذَلِكَ الْفَوْزُ الْعَظِيمُ
Allah onlardan razı oldu,Onlar da Allah’tan razı oldular.İşte büyük kurtuluş budur” (Maide Suresi/119 )
 
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ اتَّقُواْ اللّهَ حَقَّ تُقَاتِهِ وَلاَ تَمُوتُنَّ إِلاَّ وَأَنتُم مُّسْلِمُونَ
 
Ey iman edenler! Allah'tan, O'na yaraşır şekilde korkun ve ancak müslümanlar olarak can verin. (Ali imran /102)
 

يَا أَيَّتُهَا النَّفْسُ الْمُطْمَئِنَّةُ

Ey İtminana ermiş nefis ! (Fecr /27)

ارْجِعِي إِلَى رَبِّكِ رَاضِيَةً مَّرْضِيَّةً


Sen Rabbinden ,Rabbin de senden razı olarak Rabbine dön !(Fecr/28)
فَادْخُلِي فِي عِبَادِ.وَادْخُلِي جَنَّتِي
 
Kullarım arasına katıl ve cennetime gir !(Fecr /29,30)
 
 
رِجَالٌ لَّا تُلْهِيهِمْ تِجَارَةٌ وَلَا بَيْعٌ عَن ذِكْرِ اللَّهِ وَإِقَامِ الصَّلَاةِ وَإِيتَاء الزَّكَاةِ يَخَافُونَ يَوْمًا تَتَقَلَّبُ فِيهِ الْقُلُوبُ وَالْأَبْصَارُ
 
Onlar,ne ticaret,ne de alışverişin,kendilerini Allah’ı zikretmekten,namaz kılmaktan ve zekat vermekten alıkoymadığı insanlardır.Onlar,kalplerin ve gözlerin allak bullak olacağı bir günden korkarlar.” (Nur Suresi/ 37.ayet)
 
 
وَاذْكُرِ اسْمَ رَبِّكَ وَتَبَتَّلْ إِلَيْهِ تَبْتِيلًا
 
Rabbinin ismini zikret ve bütün varlığınla (herşeyi bırakıp) O’na yönel” ( Müzzemmil Suresi
/8.Ayet)
 
وَالَّذِينَ جَاهَدُوا فِينَا لَنَهْدِيَنَّهُمْ سُبُلَنَا وَإِنَّ اللَّهَ لَمَعَ الْمُحْسِنِينَ
 
Bizim uğurumuzda mücahede edenlere gelince elbette biz onlara yollarımızı gösteririz ve şübhesiz ki Allah her halde muhsinlerle beraberdir.(Ankebut Suresi/69.ayet)
 
فَوَجَدَا عَبْدًا مِّنْ عِبَادِنَا آتَيْنَاهُ رَحْمَةً مِنْ عِندِنَا وَعَلَّمْنَاهُ مِن لَّدُنَّا عِلْمًا
Derken kullarımızdan öyle bir kul buldular ki biz ona tarafımızdan bir rahmet vermiş ,kendi yanımızdan has ( gizli ) bir ilim öğretmiştik.(Kehf suresi/65)
 
أَفَمَن شَرَحَ اللَّهُ صَدْرَهُ لِلْإِسْلَامِ فَهُوَ عَلَى نُورٍ

Kim ki Allah onun göğsünü İslam imanıyla doldurmuştur.O şüphesiz Allahın nuruna gömülmüştür. (Zümer 22 )
 

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ أَطِيعُواْ اللّهَ وَأَطِيعُواْ الرَّسُولَ وَأُوْلِي الأَمْرِ مِنكُمْ فَإِن تَنَازَعْتُمْ فِي شَيْءٍ فَرُدُّوهُ إِلَى اللّهِ وَالرَّسُولِ إِن كُنتُمْ تُؤْمِنُونَ بِاللّهِ وَالْيَوْمِ الآخِرِ ذَلِكَ خَيْرٌ وَأَحْسَنُ تَأْوِيلاً

Ey iman edenler! Allah’a itaat edin. Resulüne ve sizden olan ülülemre de itaat edin. Eğer Allah’a ve âhirete iman ediyorsanız, hakkında ihtilâfa düştüğünüz meseleyi Allah’a ve Resulüne arzediniz. Böyle yapmanız hem daha hayırlı, hem de netice bakımından daha güzeldir. ( Nisa 59)
 
وَاذْكُر رَّبَّكَ فِي نَفْسِكَ تَضَرُّعاً وَخِيفَةً وَدُونَ الْجَهْرِ مِنَ الْقَوْلِ بِالْغُدُوِّ وَالآصَالِ وَلاَ تَكُن مِّنَ الْغَافِلِينَ

Sabah-akşam demeden, kendi içinden, korkarak ve yalvararak, alçak sesle Rabbini an ve gafillerden olma!” (Araf, 205)


يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ اتَّقُواْ اللّهَ وَابْتَغُواْ إِلَيهِ الْوَسِيلَةَ وَجَاهِدُواْ فِي سَبِيلِهِ لَعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَ

Ey îmân edenler! Allah'tan korkun; O'na yakın olmak için vesile arayın ve yolunda cihâd edin; ola ki korktuğunuzdan kurtulup umduğunuza kavuşursunuz.(Maide Suresi/35.)

أَلا إِنَّ أَوْلِيَاء اللّهِ لاَ خَوْفٌ عَلَيْهِمْ وَلاَ هُمْ يَحْزَنُونَ
Haberiniz olsun; Allah'ın velileri, onlar için korku yoktur, mahzun da olmayacaklardır /(Yunus 62)
 
 
الَّذِينَ آمَنُواْ وَكَانُواْ يَتَّقُونَ
Onlar îman edib takvaaya ermiş olanlardır/ (Yunus 63)
 
لَهُمُ الْبُشْرَى فِي الْحَياةِ الدُّنْيَا وَفِي الآخِرَةِ لاَ تَبْدِيلَ لِكَلِمَاتِ اللّهِ ذَلِكَ هُوَ الْفَوْزُ الْعَظِيمُ
Onlara dünya hayatında da ahirette de müjde vardır. Allah'ın sözlerinde değişme yoktur; İşte bu büyük kurtuluş.(Yunus 64)

 

Tasavufun kurandan delili yok diyenlere hatırlatmamız gereken şey şudur.Tasavvuf kelimesini Kuran
'da aramak ilim metodu olarak doğru değildir.Kuranın Ahkam ayetleri Fıkıha ,Rasulullaha uymak ayetleri Sünnet ve Hadis ilmine delil ise; Rabbini bilmek ,Kalp ve nefisle ilgili, ahlak ile ilgili tüm ayetler de Tasavvufa delildir.Bu sebeple tasavvufa delil tek ayet değil,yüzlercedir.
Ayrıca Kuran Kaynaklı;Kelam ,Fıkıh,Hadis,Sünnet,Tasavvuf birbirleriyle ilişkilidir.İçiçedir.Birini alarak diğerini yok saymak ilimle bağdaşmaz.

Cenab-ı Hak Kudsi hadiste şöyle buyuruyor

Kulum beni zikrettiği zaman beni nasıl anıyorsa ben öyleyim, onunla beraberim. Kulum beni kendi içinde zikrederse ben de onu kendi nefsimde zikrederim. Beni cemaat içerisinde zikrederse ben de onu daha hayırlı bir cemaat içerisinde zikrederim. Bana bir karış yaklaşırsa ben de ona bir kulaç yaklaşırım. O, bana yürüyerek gelirse ben ona koşarak giderim"(Sahihi Buhari)
Kim benim velî bir kuluma ( dostuma ) düşmanlık yaparsa, bilsin ki ben ona savaş açmış bulunuyorum. Kişi farzlarla bana yaklaştığı kadar başka hiç bir şey ile bana yaklaşamaz. Kişi ondan (farzlardan) sonra nafile ibadete devam eder eder nihayet ben onu severim. Ondan sonra da artık ben onun işiten kulağı, gören gözü, tutan eli, yürüyen ayağı olurum. O benimle işitir, benimle görür, benimle tutar, benimle yürür. Benden ne isterse veririm” (Buhari, Rakaik (Rikak) : 38 ; İbn Mace, Fiten: 16).

“Allah ile gören göz haramı görmez olur.
''İbn Kayyim el-Cevziyye’nin bu sözü yukardaki Kudsi hadisi anlamamızı kolaylaştırıyor. ” (Kitabu’r-Ruh, Firaset ve zannın farkı bahsi).

Cebrail aleyhisselâm, Hz. Peygamber'in de aralarında bulunduğu bir sahabe' topluluğuna insan suretinde gelmiş, iman, İslâm, ihsan ve kıyamet alâmetleri gibi bazı soruları Allah Rasûlüne sorarak cevaplarını almıştır. İşte Cebrail (a.s.)'in bizzat soru sorarak ve cevaplarını tasdik ederek telkin ettiği bu hadise "Cibril hadîsi" adı verilmiştir.

Abdullah b. Ömer'in, babası Hz. Ömer'den naklettiği bu hadis şöyledir:
"Bir gün Rasûlullah (s.a.s.)'in yanında bulunduğumuz sırada âniden yanımıza, elbisesi bembeyaz, saçı simsiyah bir zat çıkageldi. Üzerinde yolculuk eseri görülmüyor, bizden de kendisini kimse tanımıyordu. Doğru peygamber (s.a.s.)'in yanına oturdu ve dizlerini onun dizlerine dayadı. Ellerini de uylukları üzerine koydu. Ve:
"Ya Muhammed! Bana İslâm'ın ne olduğunu söyle" dedi. Rasûlullah (s.a.s.): "İslâm; Allah'tan başka ilâh olmadığına, Muhammed'in de Allah'ın Rasulü olduğuna şehadet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman ve gücün yeterse Beyt'i hac etmendir" buyurdu. O zat: "Doğru söyledin" dedi. Babam dedi ki: "Biz buna hayret ettik. Zira hem soruyor, hem de tasdik ediyordu."
"Bana imandan haber ver" dedi. Rasûlullah (s.a.s.): Âllah a, Allah'ın meleklerine kitaplarına, peygamberlerine ve ahiret gününe inanman, bir de kadere, hayrına şerrine inanmandır" buyurdu. O zât yine:
"Doğru söyledin" dedi. Bu sefer:
"Bana ihsandan haber ver" dedi. Rasûlullah (s.a.s.):
" Allah'a O'nu görüyormuşsun gibi ibadet etmendir. Çünkü her ne kadar sen onu görmüyorsan da, o seni muhakkak görür" buyurdu.
 

Peygamber-i Zişan Efendimiz (sav)’in, “Cennet bahçesine uğradığınızda, ondan istifade edin” buyurması üzerine, Ashab-ı Kiram; “Cennet bahçesi nedir?” diye soruyor. Efendimizin cevabı ise “Zikir halkasıdır” oluyor. (Tirmizi/İmamı Ahmet)

Yine Efendimiz (sav), mescitte halka şeklinde toplanmış bir grup ashabının yanına uğradı. Onlara: “Burada ne yapıyorsunuz?” diye sordu. Halkadakiler: “Allah’
ı zikrediyoruz, bizi İslam’a ulaştırdığı ve ihsanlarda bulunduğu için O’na hamd ediyoruz.” dediler. Efendimiz (sav) onlara: “Allah için soruyorum, siz gerçekten bunun için mi oturdunuz? “ diye sorunca Ashab, “Vallahi biz ancak bunun için oturduk.” dediler. Bunun üzerine Efendimiz (sav): “Yanlış anlamayın, ben sizi suçlamak için yemin etmenizi istemedim. Ben sizin asıl niyetinizi öğrenmek ve size şu müjdeyi vermek için geldim. Bana Cibril geldi ve haber verdi ki: Allah sizinle, melekleri yanında övünmektedir.” (Hadis/Müslim)
 
İslam Alimlerinin Tasavvuf Hakkında Sözleri
 
İmâm Mâlik Hazretleriʼnin şu ifâdeleri de çok mühimdir:
“Kim fıkıhla (dînî ilimlerle) meşgul olur da, tasavvufî terbiye görmezse fâsık olur. Kim tasavvufla meşgul olur da dînî ilimleri bilmezse zındık olur. Her kim de bu ikisini cem ederse, hakîkate nâil olur.” (Ali el-Kārî, Mirkātü’l-Mefâtîh, Beyrut, 1422, I, 335)
İmamı Şafi Tasavvuf Hakkında Şöyle der:
Sofiyye ile sohbetim esnasında kendilerinden üç şey istifade ettim:
1. Zaman bir kılıçtır o seni keser.
2. Kendini hakla meşgul etmezsen batıl seni istila eder.
3. Kendine hiçbir varlık isnad etmemek erbab-ı ismetten olmak demektir.(Celaleddin Suyuti/Teyidul hakikatı Aliyye sf.15)
 
Abdulkad
ir Geylani
Allah'ın kelamını ve Resülullah'ın sünnetini bilen ve onlarla amel eden mürşidlere uyunuz. Haklarında hüsn ü zan besleyiniz. Bilmediklerinizi onlardan öğreniniz. Onların huzurunda güzel edeple hareket ediniz. Onlarla beraberliğinizde usul ve adaba riayet ediniz. İşte o zaman felah bulur, kurtuluşa erersiniz. Siz Allah'ın kitabına, Resülullah'ın ahlakına ve bunları iyi bilen ve hükümleriyle amel eden mürşidlere uymadıkça asla felah bulamaz, kurtuluşa eremezsiniz. İşitmediniz mi ki bir sözde şöyle söyleniyor:
Kim ki sırf kendi aklı ile hareket eder, kendini başkalarından müstağni sayarsa dalalete düşer.(Fethurrabban
i sf 275)

Bediuzzaman Said Nursi :
 
Tarîkatta hissesi olmayan ve kalbi harekete gelmeyen, bir muhakkik âlim zât da olsa, şimdiki zındıkların desiselerine karşı kendini tam muhafaza etmesi müşkilleşmiştir.
Tarîkatın dinî ve uhrevî ve ruhanî çok mühim ve ulvî neticelerinden sarf-ı nazar, yalnız âlem-i İslâm içindeki kudsî bir rabıta olan uhuvvetin inkişafına ve inbisatına en birinci, te’sirli ve hararetli vasıta tarîkatlar olduğu gibi; âlem-i küfrün ve siyaset-i Hıristiyaniyenin, nur-u İslâmiyeti söndürmek için müdhiş hücumlarına karşı dahi, üç mühim ve sarsılmaz kal’a-i İslâmiyeden bir kal’asıdır.
Ehl-i tarîkat, ehl-i dalaletin hücumu zamanında îmanlarını muhafaza etmesidir. Âdi bir samimî ehl-i tarîkat; sûrî, zâhirî bir mütefenninden daha ziyade kendini muhafaza eder. O zevk-i tarîkat vasıtasıyla ve o muhabbet-i evliya cihetiyle îmanını kurtarır.(29 mektup /Telvihatı tisa,sf. 477)
Cüneyd-i Bağdadi (Kuddise Sirruhu)ya göre Tasavvuf ; “Bütün varlıklar ile alakayı kesip,Allah-u Tealâ ile beraber olmaktır.
 
Bediuzzaman Said Nursi ;
 
İşte Nakşibendîler, zikir hususunda ittihaz ettikleri zikr-i hafî sayesinde, kalbin fethiyle, ene ve enâniyet mikrobunu öldürmeye ve şeytanın emirberi olan nefs-i emmârenin başını kırmaya muvaffak olmuşlardır. Kezâlik, Kâdirîler de, zikr-i cehrî sayesinde tabiat tâğutlarını tarümâr etmişlerdir."(Mesnevi-i Nuriye/Hubab)
 
Ömer Nasuhi Bilmen/Muvazzah İlm-i Kelam kitabında Demiştir ki;
Mutasavvıfların büyüklerinden Seyyid Ahmed Er Rufai” hazretlerinin “el Burhanu’l-Müeyyed” isimli kitabında diyor ki “Tarikat aynı şeriattır ve şeriat aynı tarikattır, ikisinin arasında olan fark lafzîdir. Maddeten ve manen netice birdir. Şeriatın reddettiği her şey reddolunmuştur.”
 
Ebu Süleyman ed-Dârânî:
"Tasavvuf odur ki kul, üzerinden geçen fiilleri Hak'tan başka bir şey bilmez; daima Hak ile beraber olur."Sülemî ve Tasavvufî Tefsiri, s.2
 
Ebû Hasan b. Ebû Zerr, Şıblî'den nakleder:

"Tasavvuf, yüce semavî ve ilahî bir ilimdir. Bitmez, tükenmez. Bu ilimden, ancak erbabı istifade eder. Bunu Allah'ın hususî bir ihsanına ve büyük lütfuna nail olanlar bilebilir .Bu ilimlerden nasibi olmayanların delalete düşmemeleri için de rumuzlu bir dil kullanmışlardır.
 
Cüneyd-i Bağdadi (Kuddise Sirruhu)ya göre Tasavvuf ; “Bütün varlıklar ile alakayı kesip,Allah-u Tealâ ile beraber olmaktır.
Seriyy-i Sakatî (k.s.) Cüneyd-i Bağdadî'ye,
"Allah, seni ilk önce zahirî ilimlerde muvaffak etsin Ondan sonra sufî kılsın!" diye dua ederlerdi Ayrıca Haris b. Esed el-Muhasibî ile sohbet edip kendisinden edeb ve ilim almasını tavsiye ederlerdi.


Alimler daha bir çok ayet ve hadisleri delil almışlardır.Bunlardan başka Müminun suresi ilk on ayet ,Batını ilme delil sayılan ,hz. Musa kıssası ile Hızır as. kıssasını anlatan Kehf suresi. Zikirle ilgili tüm ayetler , Nefsi Emmare (Yunus/53) Nefsi Levvame (Kıyamet /2),Nefsi Mülhime (Şems /8)Nefsi Mutmainne (Fecr /27-30)gibi nefsle ilgili tüm ayetler de Tasavvuf ve Tarikata delil sayılmıştır.
 
Yukardaki delillere bakarak şu anlayışa ulaşabiliriz.Kuranı Kerimdeki güzel ahlak ile ,nefis ile,Batını ilim ile,Takva ve zühd ile ayetler delil alındığına bakılırsa Tasavvufun da ne olduğu ortaya çıkmış oluyor.

Yukardaki ayet ve hadisi şerifleri tasavvufa delil kabul etmeyenler şanlı İslam medeniyetinin Büyük Alimlerinin hangi delillerle ,nasıl Mutasavvıf olduklarını izah ediyorlar acaba?

Yukarıya yüzlerce Sofi alimlerden bir kaçının görüşlerini aldık.İlimde müstesna yere sahip bir çok alim de Mutasavvıfdı. (Allah Onlardan razı olsun .)Bazılarının sadece isimlerini yad etmekle Tasavvuf ve Tarikata deliller kısmını bitirelim.
 
400 eseri bulunan Endülüslü büyük Alim İbni Hazm ,
Yine Endülüslü Kıraat alimi Şatibi ,
Bidatlerle en fazla mücadele eden İzzettin bin Abdisselam ,
100 ciltlik eseri olan Fıkıh ve Hadis alimi İmam Nevevi ,
Hanefilerden Reddul Muhtar Fıkıh ansiklopedisini yazan Fıkıh alimi İbni Abidin ,
Abdurrahman es-Sülemi;Tefsir ve Fıkıh alimi olduğu kadar Tasavvuf konusunda da 700 cüz eseri vardır.
(Siyeru A’lâmi’n-Nübelâ, XVII, 247.)
Meşhur Tefsir alimi Suyuti ,hepsi Mutasavvıf idiler
.
Biraz daha günümüze yakın ,Tefsir Alimi Elmalılı Hamdi Yazır ,Esad Erbilli hz.nin müridi idi
.
8 ciltlik Hukuki İslamiyye Istilahi Fıkhıyye adlı şahane eseri İlim dünyasına kazandıran Ömer Nasuhi Bilmen İskenderpaşa cemaatine katılırdı.
Bunlarla birlikte Abdulvehhab Şarani,Muhammed Zahid el-Kevseri ,Mevlana,Yunus Emre ve daha yüzlerce Alim sayılabilir.
 
 ------devam edecek-----
 
 



Bedia Özdemir Tokel, Eğitimci
[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]



 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Alıntı ile Cevapla

Konu Sahibi Bedia Özdemir Tokel 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir
Konu Forum Son Mesaj Yazan Cevaplar Okunma Son Mesaj Tarihi
Concordance /El-Mu‘cemu’l-Müfehres li... Makale ve Köşe Yazıları Bedia Özdemir Tokel 0 1016 10 Ağustos 2020 01:23
İYİLİK ORDUSU / BEDİA ÖZDEMİR TOKEL Makale ve Köşe Yazıları Mihrinaz 1 1997 01 Ocak 2019 16:08
KALB-İ-i SELİM OLMADIKÇA Makale ve Köşe Yazıları su damlası 2 2136 10Haziran 2018 18:36
İDDET BEKLEMEK Makale ve Köşe Yazıları Bedia Özdemir Tokel 0 2071 21 Aralık 2016 09:34
Evlilik Üzerine -1-/Gençlerin Evlilik Problemi Makale ve Köşe Yazıları BuRCu__ 1 2916 01 Eylül 2015 08:29