08 Şubat 2014, 23:43
|
Mesaj No:1 |
Durumu: Medine No : 5879 Üyelik T.:
28 Aralık 2008 Arkadaşları:32 Cinsiyet:Bay Memleket:İst Yaş:39 Mesaj:
3.185 Konular:
1383 Beğenildi:174 Beğendi:17 Takdirleri:216 Takdir Et:
Konu Bu
Üyemize Aittir! | Şehadete Giden Yol - İstanbul – 1434 Şehadete Giden Yol - İstanbul – 1434 Dr. Şerafeddin KALAY ( Şehadete Giden Yol / Part 2- 2013 )
Kerbelâ’nın, Ümmet-i Muhammed’in yaşadığı en acı imtihanlardan biri olduğunda şüphe yoktur. Ne yazık ki kaybedeninin de çok olduğu bir imtihandır.
Böyle bir hadisenin yaşanması, hatta canilerinin buna cür’et edebilmesi bile o günlerde ümmet içinde ciddi bir zaafın bulunduğunun alametidir.
İslâm tarihinde, hele de Asr-ı Saadet’te nice izzet ve şeref dolu sahneler vardır. Akıllara durgunluk veren fedakârlıklar, azm ve gayret örnekleri, gıpta edilecek ilim ve irfan ehli vardır. Samimiyet ve fedakârlık var olunca Allah’ın vaadettiği nusret de vardır.
Bunun içindir ki Allah Rasûlü’nün çevresinde yer alan sahabilerin çoğu hayatta iken Pers İmparatorluğu İslâm cihad ve tebliğ dalgalarının önünde çatırdayarak yıkılmış, Bizans adım adım, merhale merhale gerilemeye başlamıştı. Her gün var olan ufuklara yeni ufuklar eklenir olmuştu.
Bu fedakârlıkları anlatmak, yazmak daha güzel, daha teşvik ediciydi. Dinleyen ve okuyanların kalbinde ukde de bırakmıyordu. Onlar üzerine söz söylemek de daha kolaydı. Yıllar yılı onları paylaşmayı tercih ettik. İzahı zor acıları dile getirmekten hoşlanmadık. Bu yönde sorulan soruları da özetleyerek cevaplandırma yolunu seçtik. Acıları canlandırmaktan, depreştirmekten hoşlanmadık. Halen de böyle düşünüyoruz.
Ne var ki zihinler durmuyor. Deşelemekten, yaraları ortaya çıkartmaktan hoşlananlar var. Üstelik sayıları hiç de az değil.
Ayrıca Kerbelâ’da yaşananların Şia tarafından bıkmadan usanmadan, dur durak bilmeden Ehl-i Sünnet aleyhine kullanılması, saldırı vesilesi edilmesi tahammülü zor, kabullenilemez veya sabredilemez ebatlara ulaşıyor. Üstelik her akıl ve vicdan sahibi bilir ki her Ehl-i Sünnet’in her ferdinin kalbi en az Şiâ ehlinin kalbi kadar Kerbelâ sebebiyle sızlar. Orada işlenenleri reddeder ve asla sahiplenmez. Kerbelâ katillerini ehl-i sünnet olarak adlandırmak da ayrı bir töhmet ve suçlamadır. Çünkü o devrede böyle bir net bir ayırım yoktu. Hz Ali’nin yanında veya karşısında yer alanlar vardı. Hz Ali’nin yanında yer alan binlerce ehl-i sünnet de vardı. Hanefî mezhebi ilim silsilesinde yer alan İbrahim en-Nehâî gibi; “O devirde yaşasaydım, Hz Ali’nin yanında yer alırdım,” diyen veya bu duyguyu taşıyan sayısız sünnî vardır. |
| |