Durumu: Medine No : 21422 Üyelik T.:
08 Kasım 2012 Arkadaşları:35 Cinsiyet: Mesaj:
3.297 Konular:
784 Beğenildi:132 Beğendi:34 Takdirleri:141 Takdir Et:
Konu Bu
Üyemize Aittir! | Kadın; işi, çocuğu ile değil, insan olduğu için değerlidir Kadın; işi, çocuğu ile değil, insan olduğu için değerlidir Geçen yıl bir aile, yaşadıkları sorunlar ile baş edememiş, boşanma noktasına gelmişti. Ayrılmadan önceki son bir çare olarak beni hakem seçmişler, yardım istediler.
Henüz 3 yıllık evlilerdi. Genç kadın 26, eşi 28 yaşında. Maddi problemleri yok. Adamın güzel bir işi ve iyi bir geliri var. Görünürde her şey yolunda gibi ama genç kadın ayrılmayı kafasına koymuş bir kere. Her ne kadar kocası “Ben de ayrılmak istiyorum” dese de, eşi kadar kararlı değildi.
Oturduk, konuşmaya başladık ama durum birbirlerini suçlar vaziyete doğru kaymaya başlayınca, ayrı ayrı konuşmaya karar verdik.
Kadın dışarı çıktı.
“Nedir sorun, bana anlatır mısın?” dediğimde, adam, başladı anlatmaya: “Hocam aslında fazlaca da bir sorunumuz yok. Ben Doğulu bir ailenin çocuğuyum. Evin tek erkeğiyim. Benden büyük abim 7 yaşında iken vefat etmiş. O yüzden, anne babam benim üstüme çok düşüyor. Bunun için ısrarla, çocuk sahibi olmamızı istiyorlar. Eşim ise, henüz kendini anne olmaya hazır hissetmediğini söylüyor. Annem bir keresinde eşimle tartışırken ‘Çocuksuz kadın, kadın değildir!” diye bir şey söylemiş. Eşim bu sözden sonra annemle bir daha konuşmadı. ‘Benim doğuracağım çocuğa annen ne karışır?’ diye tepki gösterdi. Ben, kendi ailem ile eşimin arasında kaldım. Yaklaşık 1 yıldır ne annemler bize geliyor, ne de eşim oraya gidiyor.” dedi.
Kocasını dinledikten sonra, kadını davet ettim içeri; “Nedir sizi buraya getiren sebep?” diye ona sordum.
Genç kadın, bam teline basılmış gibi, gerildi; “Artık yapamıyorum hocam… Bıktım, dayanamıyorum.” diye başladı anlatmaya; “Biz, evlendik ama aile olamadık daha… Kayınvalidem evimize öyle karışıyor ki, ne yediğimizden tutun, nereye gittiğimize kadar her şeyden haberdar olmak istiyor. Tamam dedim, olur dedim. Bunların hepsine evliliğim için katlanırım, dedim ama çocuk sahibi olmamız konusundaki ısrarı beni iyice germeye başladı. Sadece o değil, kayınpederim de öyle. Bana laf vurmak için, herkesin içinde “Bir kadının çocuğu yoksa vicdanı da yoktur!” demeye başladı. Kayınvalidem, artık hiç çekinmeden; “Çocuksuz kadın kadın değildir!” diye söylenir oldu… Beni çocuğumla seveceklerini açık açık söylediler. Bütün bu baskılar üst üste geldiği bir sırada eşimle tartıştık. Eşim; ‘Senin ne kadar anne olmama hakkın varsa, anne babamın da o kadar torun sevme hakkı var, buna engel olmazsın’ dedi. Ben, ‘Kendimi anne olmaya hazır hissetmiyorum’ dediğimde, ‘O zaman kendini hazır hissettiğinde evlenseydin, neden benim de başımı yaktın.’ deyince, şok geçirdim. İçimde eşime ait bütün duygular birdenbire yer değiştirdi. Kendimi o kadar çaresiz, değersiz hissettim ki…” derken dudakları titredi ve ağlamaya başladı.
O ağlarken, ülkemizdeki kadınlar için de ben de ağlamak istedim.
Hâlbuki kadın, çocuğu ile değil, önce, insan olduğu için değerlidir.
Bir kadının çocuk sahibi olmaması, onun aşağılanacağı bir durum değildir.
Kadın veya erkek fark etmez, bir kişinin henüz anne-baba olmamasını başına vurmak, konu komşu içinde bu özel durumunu dillendirmek, saygın bir davranış değildir. Bu, hem o kişinin ruh sağlığını ve hem de doğacak çocuğun ruh sağlığını tehlikeye atmak olur.
Konuşmalar, karşılıklı suçlamalar sürdü gitti…
Aşağılanmışlık o kadar incitici boyutlara gelmişti ki, yeniden bir araya gelmelerini sağlayamadık çiftin.
Başaramadık.
Ayrıldılar…
Henüz çocuğu yok diye bir ailenin yıkılmasına zemin hazırlamak, karı kocanın arasını açmak, etik ve ahlaki bir davranış değildir.
Vicdansızlığı, bir ailenin henüz çocuk sahibi olmamasında değil, bu özel durumu sağda solda ifşa edip, konuşma konusu hâline getirmekte aramak gerekir.
alıntıdır
Adem Güneş |