Konu Başlıkları: İbrahim Gibi "LA" Diyebilmek
Tekil Mesaj gösterimi
Alt 20 Mart 2014, 21:36   Mesaj No:1

İslaminesil

Medineweb Emekdarı
İslaminesil - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:İslaminesil isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 40187
Üyelik T.: 20 Mart 2014
Arkadaşları:0
Cinsiyet:Erkek
Memleket:Wan
Yaş:42
Mesaj: 2.709
Konular: 316
Beğenildi:1418
Beğendi:590
Takdirleri:598
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart İbrahim Gibi "LA" Diyebilmek

İbrahim Gibi "LA" Diyebilmek

LA; gerçek manada bir saf belirlemedir. Kişinin, Adem (as) ile iblis arasında hangi taraftan olduğunu tespit etmesidir. LA; Habil ile Kabil arasında kimden yana olduğunu seçmedir. LA; İbrahim (as) ile Nemrut arasında tercihte bulunmadır. LA; Musa (as) dan mı, yoksa Firavun dan mı yana olduğunu haykırmadır.

21/07/2012 - 22:12

Peygamberler, insanoğluna kutlu önderler olarak, Âlemlerin Rabbi tarafından bizzat gönderilen ve görevlendirilen kimselerdir. O kutlu önderler ki; görevlerini bihakkın ifa ede gelmişlerdir. Yeryüzünde ALLAH’ın emrettiği hidayet üzere hem yaşamış ve hem insanların aynı şekilde yaşamaları için çırpınmışlardır. Bu uğurda nice engellemelere, zorlamalara, sıkıntılara, zulümlere, işkencelere katlanmaya asla aldırış etmeden; davalarında daim olmuşlardır. Tam bir teslimiyetle katlandıkları bu zorluklara karşı direnç ve direnişleri; aynı zamanda bütün mü’minler için birer örneklik teşkil etmektedir. Başka bir deyişle her mü’min; Onların bu şerefli direnç ve direnişlerini kendilerine mutlak örnek almıştır ve de almaktadır, almalıdır. Her iki cihanda da bahtiyar olmanın gereği de zaten bundan başka bir şey olmadığının bilinç ve şuurunda olanlar; yaşantılarında tarih boyunca tavizsiz bir şekilde bu minval üzere yaşaya gelmişleridir.

‘La İlahe İllALLAH deyin; kurtuluşa erin’ şeklinde buyurduğu rivayet edilen efendimiz MUHAMMED (sav); tam anlamıyla can alıcı bir noktaya parmak basmış bulunmaktadır. Çünkü tarih boyunca zalimler, karşılarında gerçek düşman olarak ‘LA’ yı haykıranları görmüşlerdir. İnsanlık, benliğini ancak gerçek manada bu heceyi haykıranların cehdiyle koruyabilmiştir. Bu kelime ile ALLAH(cc)’ın hakkına tecavüz etmeye kalkışanların önü kesilmiş ve kendilerine gereken ibretlik dersler verilmiştir.

Diğer taraftan ise; insanlığı taru-mar eden haydutlar çetesi, daima kendi mevki, makam; heva ve heveslerinin kulu olarak; aşağılıklarını sergileye gelmişlerdir. Aynı zamanda insanları da bu aşağılığa çağırmışlardır. Daima hakka tecavüz işi ile meşgul ola gelmişlerdir.

………………………………………..

LA; gerçek manada bir saf belirlemedir. Kişinin, Adem (as) ile iblis arasında hangi taraftan olduğunu tespit etmesidir. LA; Habil ile Kabil arasında kimden yana olduğunu seçmedir. LA; İbrahim (as) ile Nemrut arasında tercihte bulunmadır. LA; Musa (as) dan mı, yoksa Firavun dan mı yana olduğunu haykırmadır. Gerçek manada LA demek; haktan yana; batıla karşı tavır belirleme ve bu tavrı sünnetullah üzere geliştirmedir. LA demek; Ebu Cehil’e karşı MUHAMMED (sav)in yanında saf tutmadır. LA demek ‘HENDEK’İN beri tarafında; cahiliye güruhuna karşı kılıç sallamadır.

LA demek; önce yürekten bir redd ve sonrası ise hakka samimane bir teslimiyettir. Batılın her çeşidine karşı bir başkaldırı ve yegâne Rabbe gönülden bağlanmadır. LA, bir hakka sevdalanmadır. Bu Hakk sevdası ki; sevdaların en nezihi, en lezizi, en azizidir. LA demek; aşk dünyasına aşk ile doğmadır. O aşkı, sevdayı iliklerine kadar hissetme; o aşka dalma, o aşkı yaşamadır. An be an dilde bu kelime ile her nefeste Rabbine doğru bir adım daha yaklaşmadır. Bu kelime ile Âlemlerin efendisine; MUHAMMED (sav)’ e bağlılığını an be an tazelemedir. Onun ‘kevserinden’ taa iliklerine kadar kanmadır.

…………………………………………

LA ile işe evvela iç dünyamızdan başlamak gerekir. İçimizi saran, kuşatan, işgal eden, orayı mevki-makam edinen gayrullahtan her ne varsa silip-süpürmek gerekir. Kalp beldemizi her türlü dünyevi istilalardan kurtarmak gerekir. O beldeye sadece ve sadece ALLAH ı mülk sahibi kılmak gerekir. Ancak bu şekilde LA deyişimizin, haykırışımızın bir anlamı, bir değeri olur. Ancak bu şekilde gerçek manada haktan yana saf tutmuş olabiliriz!

LA’yı gereği gibi idrak etmek, yaşamak gerekir. Onun hakkını gereği gibi vermek gerekir. Birer Habbab gibi, birer Yasir gibi, birer Ebuzer gibi, birer Bilal gibi O’na sahiplenmek gerekir. Birer Ali gibi bütün benliğiyle LA’yı yaşamak gerekir. O cehdi, o ahdi, o akdi birebir yaşamak gerekir. Gerektiği zaman İsmail’ce candan geçilebileceğini göstermek gerekir. Gerektiği zaman İbrahimce canandan tam bir teslimiyet ile feragat edilebilmek gerekir… Çağımızın iblislerine, iblisilerine büyük-küçük hiç birine hiçbir şekilde kanmamak gerekir. Onların her türlü oyun ve tezgâhlarını fark edebilme basiretinde olmak gerekir.

Ama ne acı bir durum ki; günümüz iblis ve iblisileri; İsmailin taşladığı iblisten daha da katmerli bir hal almışken; günümüz İsmaililer, tam anlamıyla za’fiyet içinde kalmış bulunmaktadırlar. Bu za’fiyetin en önemli yanı ise; İsmailin sahip olduğu şuur, sadakat, samimiyet ve teslimiyetin olmayışıdır ki; sonucu da seculerleşmek (dünyevileşmiş olmak) ve Rabbin rızasını da arka planda tutmamak olarak karşımıza çıkmaktadır!!! Bu nedenle de söylemlerimiz tabiri caiz ise havada kalmaktadır. Tam da ‘Ey iman edenler, iman ediniz’ emri ilahi, sanki bu gün bizler için ferman buyurmaktadır.

………………………………………….

Müslümanlar olarak, İsmail (as)’in eline taşı aldığı şuur, bilinç ve idealini yeniden kuşanmalıyız. Taşı nereye, nasıl ve ne şekilde attığı konusunu da tam anlamıyla ölçüp, biçmeli ve aynı şekilde hedefi tutturmalıyız. Günümüz iblis(i)leri kim(ler)dir, nerededir, ne yapar-eder, tespit ve teşhisi iyi yapılmalıdır. Dostluklar, ahbaplıklar, ittifaklar (lokal-global) bu temel üzerine bina edilmelidir. Yoksa büyük şeytanın yanında (safında) yer almak asla bu ümmete yakışmaz… Aynı şekilde ümmetin hiçbir ferdine veya halkına da yakışmaz. Eğer İslami bir akide sahibi isek; muhakkak büyük şeytanla ve avenesiyle mesafeli olmak durumundayız… Teferruatına girmiyorum…

Şurası gerçektir ki; günümüz iblis(i)leri, oyun(bazlık)larıyla, İsmail (as) zamanındaki İblisin oldukça ilerisindedirler. Ama günümüz İsmaililer, İsmail’in çok gerisinde bir konum-seyir sahibidirler. Gerek konum olarak ve gerekse seyir olarak İslam ümmeti, kendine yeniden bir çeki-düzen ve yön verme durumundadır. İblisin bütün oyun(bazlık)larını İslami feraset süzgecinden; nebevi bir yöntemle geçirmek durumundadırlar. Yeniden İsmaili şuur, irade ve dirayet ile işe yeniden koyulmanın yol ve yordamını aramak durumu hâsıl olmaktadır. Bizler, ‘Putkıran’ İbrahim (as)’in dini üzerinde olduğumuzu iddia ederken; ne hazin ki çoğumuz yaşantımızla ‘Putyapan’ Azer’e benzemekteyiz. İman edenler olarak bizler; imanımızın neresindeyiz? Tekrardan-yeniden iman etmek durumu ile karşı karşıya mıyız ( ki kanaatimce böyle bir durumla karşı karşıyayız), değil miyiz noktasına yoğunlaşmak durumundayız. Yanlışlarımız, hatalarımız, eksikliklerimiz, aksaklıklarımız, gediklerimiz nelerdir; nasıldır; izalesi nasıl olabilir gibi konuları acilen ele alıp çözüme kavuşturmak durumundayız.

………………………………….

Bu gün İslam’ın pek çok kavramı gibi; ‘LA’ da yalnız kalmış, öksüz kalmış, yetim kalmıştır. Hem de milyarı aşan Müslüman nüfusa rağmen böyle olunmuş. Bir de darbe üzerine darbe vurmuşuz. Çünkü sadakatle LA İLAHE dedikten sonra; aynı sadakat ve aynı samimiyet ile İLLALLAH demek, inanmak ve yaşamak gerekir. İlahlık iddiasında bulunan gerçek dışı, sahte her ne varsa hiçbir ayırım ve farklılık gözetmeden, yerin dibine göndererek; ALLAH’ın mutlak ilahlığını haykırmak gerek. Bu haykırışı dilimizle, kalbimizle, aile içi yaşantımızla, insanlar arası ilişkilerimizle, ticaret ve alış verişlerimizle, hukuk ve düzenimizle, duruşumuzla, oturuşumuzla, yürüyüşümüzle, yatmamız ve kalkmamızla… el hasıl hayatımızın her noktası ve anıyla yaşamak gerekir.

“Göklerin ve yerin gaybı-sırrı yalnız ALLAH’a aittir. Her iş O’na döndürülür. Öyle ise yalnız, O’na kulluk et ve yalnız O’na dayan. Rabbin yaptıklarınızdan asla gafil değildir.” (Hud 123). “Ey iman edenler! ALLAH’tan korkun. O’na yol arayın ve yolunda cihad edin ki kurtuluşa eresiniz.”(Maide 35).

Ferdi ve toplumsal hayatımızın öncelikleri, eğer ALLAH’a yol aramak değil ise; akıbetimizin hiç de sevindirici olamayacağını söylemek kehanet olmasa gerek. Zira dünyaya geliş-getiriliş amacımızın ne olduğunu azıcık bir sorguladığımız zaman; Kur-an ölçülerine vurduğumuz zaman; harap halimiz tüm çıplaklığıyla gözlerimizin önüne serilmektedir. Zira bir taraftan fert olarak iç dünyamızda nice canavarlar beslemekteyken; diğer taraftan da toplumsal hayatta Rabbani ölçüleri bir tarafa iterek; birbirimizle didişmekteyiz. Hem de iman ölçülerimize tam anlamıyla tezat teşkil edecek şekilde bu uğraşıları vermekteyiz. Ayetleri okuyoruz; yapın dediklerini arkamıza atıyoruz, yapmıyoruz; yapmayın dediklerini önümüze alıyoruz ve birebir yapıyoruz. Diğer taraftan da mangalda kül bırakmıyoruz.

Şunu bilmemiz gerekir ki; toplumda adaletin tecellisi için; ‘La İlahe İllALLAH’ kelime i Tevhidin ferdi ve toplumsal hayata yön ve şekil vermesi yegâne şarttır. Bu hususun bütün yönleriyle dile getirilmesi ve hayata yansıtılması için gerekli çalışmalar geciktirilmeden yapılmalıdır. Bu çabaların gösterilmesi; mü’minler olarak her birimizin üzerindeki ilahi sorumluluğumuzdur. Çünkü pek çok ayeti celilide belirtilmektedir ki; her kavme gönderilen elçiler bu sorumluluk ile sorumlu tutulmuşlardır. Aynı şekilde bu elçilerin takipçileri de aynı misyonu üstlenmişlerdir. Keza, Resulullah’ın miras olarak bizlere bıraktıklarından Müslüman olarak her birimiz istisnasız sorumluyuz.

Vesselam ….
turabihaber
Alıntı ile Cevapla

Konu Sahibi İslaminesil 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir
Konu Forum Son Mesaj Yazan Cevaplar Okunma Son Mesaj Tarihi
Babadan Evlada Cevap. Makale ve Köşe Yazıları Kara Kartal 18 7330 13 Kasım 2017 21:19
Asrın Kerbelasi Filistin.. Serbest Kürsü Mihrinaz 3 1808 13 Kasım 2017 18:55
Dūşlerim... Makale ve Köşe Yazıları su damlası 2 1740 12 Kasım 2017 07:51
Mynmar ve Biten Muslumanligimiz... Makale ve Köşe Yazıları İslaminesil 0 1581 16 Eylül 2017 22:06
Veyl Olsun... Makale ve Köşe Yazıları Mihrinaz 3 1733 16 Eylül 2017 22:04