Tekil Mesaj gösterimi
Alt 27 Ağustos 2008, 12:21   Mesaj No:1

NUR

Medineweb Emekdarı
Avatar Otomotik
Durumu:NUR isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 127
Üyelik T.: 10 Eylül 2007
Arkadaşları:4
Cinsiyet:
Memleket:ankara
Yaş:32
Mesaj: 1.805
Konular: 527
Beğenildi:30
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Bütün Azalarımızla Nasıl Oruç Tutulur?

Bütün Azalarımızla Nasıl Oruç Tutulur?

Oruç, İslam'ın beş şartından biridir. Ramazan orucunun farz olduğu kitap, sünnet ve icma-i üm-metle sabittir. Bu sebeble oruç farizasını yerine ge-tiren bir Müslüman, her şeyden önce yaratıcısının buyruğuna uymanın derin hazzını tadar ve huzu-runu yaşar. Oruç tutanların Allah katında mevkileri pek yüksektir. Bu yüzden oruç tutanlar, oruçlarını tüm uzuvlarıyla yapmalı, şekilcilikten uzak durma-lıdır. Müslüman; orucu, sadece yeme, içme ve cin-sel temastan uzak durma olarak telakki etmemeli, gönülden bağlılık içinde, tüm organlarıyla bu iba-dete katılmalı ve kalbini bile, kötü düşüncelerden arındırmaya çalışmalıdır. Hz. Mevlana'nın şu sözü, bu konuyu ne kadar güzel açıklamaktadır: “Sen vahdet denizinden ayrı düşmüş bir damla gibisin. Sen aslına nasıl ulaşacaksın? İşte oruç, sel gibi, yağmur gibi seni alır, denize ulaştırır."
Rahmet denizine ulaşabilmek, rıza-ı ilahiyi ka-zanabilmek için özellikle aşağıdaki hususlara dik-kat edilmelidir:

1- Gözü Korumak:

Kalbini meşgul edecek, kendisini Allah'ı hatırlatmaktan alıkoyacak, şer'an bakılması çirkin ve mekruh olan her şeyden gözü-nü çekip korumaktır. Peygamber Efendimiz (s.a.v): “Şehvet nazarı ile bakmak, şeytanın zehirli okla-rından bir oktur. Kim Allah korkusuyla onu terk ederse, Allah (c.c.) ona öyle bir iman nasip eder ki, zevkini kalbinde duyar.” (1)
2- Dili Korumak:
Dilini, hezeyan, yalan, gıy-bet, koğuculuk, ağız bozukluğu, galiz vb. sözler-den korumaktır. Bu tür şeylerin tersine dilimizi, zi-kir, tesbih ve Kur'an okumakla meşgul etmektir. İş-te dilin orucu da budur. Yine Rasül-i Ekrem (s.a.v.): “Oruç, bir kalkandır. Sizden biriniz oruçlu olduğu bir vakit cahillik edip kötü söz söylemesin. Şayet birisi, kendisiyle itişmeye kalkışırsa 'Ben oruçluyum.' desin.” buyurmuştur. (2)
3- Kulağı Korumak:
Kulağı, dinen dinlenme-si yasak olan herşeyden muhafaza etmektir. Konuşulması yasak olan her şeyin, dinlenmesi de yasaktır. Gıybete susmak, seyirci kalmak da haramdır. Rasül-i Ekrem (s.a.v.): “Kim ki yanında Müslüman kardeşinin gıybeti yapıldığı halde, gücü yeterken ona yardım etmezse, Allah onu dünya ve ahirette zelil kılar.” (3) buyurmuştur. Çünkü gıybet edeni dinleyen olmasa, kimse kimsenin aleyhinde konuşamaz.
4- Diğer Uzuvları Korumak:
El ve ayak gibi di-ğer uzuvları fenalıktan korumaktır. Günaha giden yol-lara ayakları düşürmemek, harama uzatılan eli de en-gellemek, en önemli vazifemizdir. Ayrıca midemizi de iftar vakti, şüpheli lokmadan korumak da mühimdir. Çünkü helal yemekle oruç tutup, haram ile iftar et-mekte bir mana yoktur. Böyle oruç tutanlar, bir ev ya-pacağım diye, bir şehri yıkanlara benzer. Zira helâl lok-ma, tür itibariyle değil, çokluğu itibariyle zararlıdır. Oruç bunu azaltmak içindir. Zararı dokunur korkusu ile ilacın çoğunu içmekten kaçınıp (az da olsa) zehir içme-ğe yeltenen elbette ahmaktır. İşte haram da dini öldü-ren bir zehirdir. Helal ise çoğu zararlı ve fakat azı faydalı olan bir ilaçtır. Oruçtan maksat da bunu azaltmaktır. Nitekim Peygamber Efendimiz:
“Nice oruç tutanlar var ki tuttukları oruçtan, açlık ve susuzluktan başka kârları yoktur.” (4) buyurmuştur.
5- İftar Vakti Az Yemek:
İftar vakti, helâl yeme-ğinden de tıka basa karnını doldurmayacak şekilde az yemektir. Allah katında kapların en kötüsü, helâlden bile olsa tıka basa dolmuş olan midedir. Orucun ruhu ve sırrı, şeytanın yolları olan kuvvetleri zayıflatmak ve yok etmektir. Bu da ancak az yemek ile mümkündür. Bunun için iftarda diğer akşamlardaki gibi yemelidir.
Mevlana'nın ifadesiyle “Nefsi mağlup etmek için, onu terbiye etmeli. İstediği her şeyi vermemeli. En te-sirlisi, oruç tutmak, az uyumak ve gece namaz kılmak-tır.” düsturuna uygun hareket edildiği takdirde, rama-zanın ve orucun hazzı alınacaktır.
ORUCUMUZU DESTEKLEYECEK İBADETLER
Ramazan ayını en güzel şekilde değerlendirmek, Müslümanlar için büyük bir fırsattır. Onun için oruçla beraber Kur'an'ı daha çok okumak, nafile namaz kıl-mak, sadaka vermek, fakiri sevindirmek ramazanda getirisi çok olan ibadetlerle hemhal olmak, bizlerin amel defterini iyilik noktasında çok kabartacaktır. Ebû Hureyre'nin naklettiği bir hadise göre Rasülullah (s.a.v.), ramazan gecelerini ihya etmeyi teşvik etmiş, fakat bunu kesin olarak emretmemiştir. Bu konuda; "Her kim inanarak ve karşılığını Allah'tan bekleyerek ramazanı ihya ederse, geçmiş günahları bağışlanır." (5) diye buyurmuştur. Müslümanların ramazanı dolu dolu yaşayabilmesi için aşağıdaki zikredilen ibadetleri bolca yapmaları gerekir. Bunlar:
1- TERAVİH: Ramazan ayında yatsı namazından sonra kılınan namazdır. Teravih, nefsin istirahat etmesi demektir. Ramazan ayı içinde kıldığımız teravih na-mazlarında her dört rekattan sonra dinlenildiği (dinlenilmesi gerektiği) için bu şekilde adlandırılmıştır. Teravih namazı, kadın erkek her müslüman için sün-net-i müekkededir. Teravih, orucun sünneti değil, vak-tin sünnetidir. Bir mazereti dolayısıyla oruç tutamayan-lar da teravih namazı kılarlar.
2- MUKABELE VE HATİM: Mukabele, rama-zanda hafızların cemaat huzurunda Kur'an okumaları anlamına gelir. Cebrail (a.s.)'in her sene ramazan ayında gelip Kur'an'ı Hz. Peygamber (s.a.v.) ile karşı-lıklı müzakere etmeleri, birbirlerine okumalarından günümüze kadar gelmiştir. Kur'an'ın ramazanda nazil olması (2 Bakara, 185), Kur'an okumanın özellikle ra-mazanda kat kat mükâfatlandırılacağı müjdesi, müslü-manların bu ayda en çok Kur'an'la meşgul olmalarına sebep olmuştur. Bu sebeple "Kur'an ayı" olan ramazan-da, cami ve evlerde "mukabele"ler okunur.
Ayrıca bu ayda hatimler yapılır. Kur'an'ı başından sonuna kadar okuyup bitirme anlamına gelen hatim, Kur'an'ı yüzünden okumak suretiyle yapılabileceği gi-bi, ezberden okumakla da yapılabilir. Ramazan ayında Kur'an tilaveti, ayrı bir canlılık kazanır, okuyan Müslü-man, daima Kur'an'ın kendisine hitap ettiğinin bilin-ciyle hareket eder ve sevapların bol bol artması için ça-lışır.
3- FITR SADAKASI: Ramazanın sonunda orucu açma (el-fıtr) veya insan olarak yaratılma (el-fıtra) sa-dakası, hicretin ikinci yılında oruç ile beraber farz (veya vacip) kılınmış bir ibâdettir ve zekâttan farklı olarak mal üzerine değil, kişi başına yüklenmiştir. Abdullah b. Ömer'den rivâyet edilen bir hadîse göre Hz. Peygam-ber (s.a.v.) ramazandan çıkış sadakasını hurmadan bir sâ' veya arpadan bir sâ' miktarı olmak üzere, her Müslüman hür, köle, erkek ve kadına farz kılmıştır. İmam-ı Mâlik, Şâfiî ve Ahmed'e göre fıtır sadakası ha-dîste geçen mânâya uygun olarak farzdır. Hanefîlere göre ise hadîsin delâleti kat'î olmadığı için vacîbdir. Bu sadakanın hikmeti, bir yandan oruç ibâdetini yapmış Müslümanlardan sâdır olması muhtemel kusurları te-lâfî etmek, diğer yandan bir sevinç ve bayram günün-de fakirleri anmak, onları günlük ihtiyaçlarından kur-tarmaktır.
4- FİDYE: Oruç tutmaya gücü yetmeyen düşkün ve yaşlı kimseler ile iyileşme ümidi olmayan hastalar ramazan ayının her günü için birer fidye verirler. Fid-yenin tutarı aynen fitre kadardır. Bu fidyeler ramaza-nın başlangıcında verilebileceği gibi, ramazanın içinde veya sonunda da verilebilir. İsterlerse fidyenin hepsini bir fakire topluca verir, ayrı ayrı fakirlere de verebilir. Bu durumda olan kimseler, fidye vermeye gücü yetmiyor-sa Allah'tan bağışlanmalarını isterler. Oruç tutmaya gücü yetmeyen yaşlılar ile iyileşme ümidi olmayan hastalar eğer ileride tutabilecek duruma gelirlerse, tuta-madıkları oruçları kaza etmeleri gerekir. Önceden ver-dikleri fidyelerin hükmü kalmaz, bunlar bağış sayılır.
5- İTİKAF: Ramazan ayı denilince akla gelen iba-detlerden biri olan itikaf, bir mescitte Allah'ın rızasını kazanmak için belli âdâb içerisinde bir müddet kal-maktır. Hz. Muhammed (s.a.v.) vefat edinceye kadar ramazanın son 10 gününde itikafa devam etmişlerdir. Hz. Aişe (r.anha) anlatıyor: “Rasülullah (s.a.v.) vefat edinceye kadar ramazanın son on gününde itikafa gi-rer ve derdi ki: 'Kadir gecesini ramazanın son on gü-nünde arayın.' Rasülullah (s.a.v.)'tan sonra, zevceleri de itikafa girmeye devam etmişlerdir.” (6)
İtikafa giren kimse, geçici bir zaman için de olsa dünya meşgalelerinden uzaklaşır, kendini tamamen Allah'a verir, Oruçlu olur. Mescidde namazı beklemek-te olduğu için daima namaz kılıyormuş gibi sevap alır. Vaktini ibadet ve taatla, Allah'ı zikrederek, Kur'an-ı Ke-rim okuyarak vb. faydalı şeylerle geçirir. Lüzumsuz, dünya ve ahireti için faydasız şeylerden uzak durur. İh-las ile itikaf yapan mü'min, bir süre dünya işlerinden ayrılarak Allah'a yönelir. Düşmanı olan şeytanın şer-rinden en sağlam kaleye sığınmış, Allah'ın evi olan ca-mide onun sonsuz rahmetine iltica etmiş olur. Bu du-rumda olan bir mü'min, Allah'ın evinde onun misa-firidir. Ev sahibine layık olan da misafirine ikramda bulunmaktır.
İtikafa erkekler, içerisinde cemaatle beş vakit na-maz kılınan camide girerler. Kadınlar ise evlerinin bir köşesinde, namaz kıldıkları odalarında girerler.
Ramazanınız mübarek, günleriniz hayır olsun.

1- Hakim, Müstedrek, 4/314.
2- Buhari, Savm 9.
3- Camiussağir, Hadis No:8489.
4- Hakim, Müstedrek, 1/431.
5- Buharî, İman 25, 27; Tirmizî, Savm 83.
6- Buhârî, Fadlu Leyletü'l-Kadr 3.
__________________
EN GÜZEL AŞK: ALLAH!
Alıntı ile Cevapla

Konu Sahibi NUR 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir
Konu Forum Son Mesaj Yazan Cevaplar Okunma Son Mesaj Tarihi
Hadîsi anlamak için nelere dikkat etmeli Hadis-i Şerif NUR 0 2600 10 Ağustos 2009 21:09
Allah Rızası İçin Hadis Uyduranlar/Medineweb Hadis-i Şerif Mihrinaz 1 3002 10 Ağustos 2009 21:07
18.HAFTANIN KONUSU:Çocuklar Dünya Hayatının Süsü... Hafta'nın Konusu NUR 1 3003 10 Ağustos 2009 00:05
35.Haftanın Misafiri Elifzişan Hafta'nın Misafiri kurtmehmet 11 6859 09 Ağustos 2009 23:35
Çocuklar Ümmetin Geleceğidir! Çocuk ve Aile Sağlığı NUR 0 2609 07 Ağustos 2009 23:03