Durumu: Medine No : 38944 Üyelik T.:
09 Şubat 2014 Arkadaşları:60 Cinsiyet:Bayan Mesaj:
9.475 Konular:
1144 Beğenildi:4423 Beğendi:3685 Takdirleri:5119 Takdir Et:
Konu Bu
Üyemize Aittir! | Allah Kalplerimize Bakar Allah Kalplerimize Bakar İbadetin kabul olması için , niyetin halis olması, yani yalnız Allah'ü Teala'nın rızası için yapılması lazımdır. Niyet , kalp ile olur , yalnız söylemekle niyet edilmiş olmaz.
İslamiyet , ilim , amel ve ihlas olmak üzre üç kısımdır. Yani emirleri ve yasakları öğrenmek , öğrendiklerine tabi olmak , bunları yalnız Allah rızası için yapmak lazımdır.
Kur'anı Kerim bu üçünü emretmekte ve övmektedir.
İhlas , dünya faydalarını düşünmeyip ibadetlerini yalnız Allah Teala'nın rızası için yapmaktır. İhlas sahibi , ibadet yaparken başkalarına göstermeyi düşünmez. Hadis-i şerifte
'' Allah'ü Teala'yı görür gibi ibadet et ! sen görmüyor isen de O , seni görmektedir ''
İbadetleri , mesela Kur'anı kerimi , mevlid , ezan okumayı, imamlığı , duayı para karşılığı yapmak , bunlarda pazarlık etmek alana da verene de haramdır. Bunları Allah rızası için yapmalı , hediye verilirse kabul etmelidir. Hediye veren de cimri olmamalıdır. Dünya işleri için çok verip , Allah'ü Teala'nın rızası için az vermekten daha fena hasislik
cimrilik olmaz.
'' Allah dışınıza bakmaz, kalplerinize ve niyetlerinize bakar '' hadisi şerifi , ibadet yapanlar , hayır işleyenler içindir. Yani ibadetin kabul olması için Allah'ü Teala'nın rızası için yapılması lazımdır.
Abdullah Mürteiş hazretleri, tasavvuf, evliyalık yolunda ilerlemesine sebep olan hadiseyi şöyle anlatır;
'' Babam , bulunduğumuz yerin ileri gelenlerinden idi. Birgün evimizin önünde otururken yanıma bir genç geldi. Sırtında hırka , başında eski bir külah vardı . Fasih , açık bir lisan ile benden bir şey istedi. Ben içimden '' Sapasağlam bir genç olsun da utanmadan dilencilik yapsın , olacak şey değil '' diye düşündüm ve kendisine hiç cevap vermedim. O kimse bana sertçe ;
- Kalbine gelen şeyden , Allah'ü Teala'ya sığınırım, dedi.
Bunu duyunca çok korktum ve kendimden geçerek yere düştüm. Hizmetçilerimizden biri bu halimi görüp yanıma gelmiş. Kendime geldiğimde , başımı dizine koyup , beni ayıltmaya çalışıyordu.
Daha sonra o gencin gittiğini öğrendim ve çok üzülmüş , pişman olmuştum. O gün böyle geçti. Gece olunca bu dert ve elem ile uyudum. Rüyamda Hz. Ali'yi gördüm.
'' Keşke öyle düşünmeseydin ve ona birşeyler verseydin. Allah rızası için hiç birşey vermeyeni Allah'ü Teala sevmez , buyurdular.
Sabah olunca kendime ait ne varsa , hepsini Allah rızası için ihtiyacı olanlara dağıtıp , sefere çıktım. Bağdat'a gelip ilim öğrenmeye başladım. On beş sene sonra babamın vefat ettiğini haber alıp , Nişabur'a geldim. Babamdan bana çok büyük servet kalmıştı. Onları da Allah rızası için dağıtıp , Bağdat'a döndüm. O gencin o bakışı hala gözümün önünde , devamlı üzülüp , pişman oluyordum.
Abdullah Mürteiş hazretlerinin vefat edinceye kadar da bu üzüntüsünün böyle devam ettiği bildirilmiştir.
Netice olarak , her iyiliği , insanlara yardım etmeyi , bütün ibadetleri Allah'ü Teala'nın rızası için yapılmalı ve haramlardan da O'nun rızası için sakınmalıdır.
GÖNÜL PINARI ( Alıntı ) |