12Haziran 2014, 16:58
|
Mesaj No:1 |
Durumu: Medine No : 38944 Üyelik T.:
09 Şubat 2014 Arkadaşları:60 Cinsiyet:Bayan Mesaj:
9.475 Konular:
1144 Beğenildi:4423 Beğendi:3685 Takdirleri:14319 Takdir Et:
Konu Bu
Üyemize Aittir! | Sahabilerin Sabır Ve Metanetleri Sahabilerin Sabır Ve Metanetleri Hz. Rumeysa hanım sahabilerdendi. Enes b. Malik'in annesi ve Peygamber Efendimiz (sav)'in süt teyzesidir.
Müslüman olmadan önce Enes b. Malik'in babası Malik b. Nadr ile evliydi. İslamiyetin yayılmaya başladığı zaman ilk imana gelenlerdendi. Hz. Rumeysa'nın müslüman olmasını istemeyen müşrik kocası kızarak evden ayrılmış , Şam'a giderken yolda düşmanı tarafından öldürülmüştü. Dul kalan Hz. Rumeysa oğlunu Enes b. Malik'i müslüman olarak yetiştirmeye başlamıştır.
Medine kabilesinin reisi Ebu Talha Hz. Rumeysa ile evlenmek için teklifte bulundu. Ebu Talha zengin hatırı sayılır bir kimse olmakla beraber henüz müslüman değildi.
O da kabilesi gibi putlara tapıyordu. Hz. Rumeysa ''sen müşriksin, ben ise müslümanım Elhamdülillah , bir tahta parçasına tapmaktan utanmıyormusun ? dedi. Bu sözler Ebu Talha'nın kalbine tesir etti.
Kısa bir süre sonra Ebu Talha Hz. Rumeysa'nın karşısına bir müslüman olarak çıkıp evlenme teklifini yineledi ve nikahlandılar.
Evliliklerinden Ebu Umeyr adında bir erkek çocukları oldu. Belli bir zaman sonra Ebu Umeyr çok hastalanır.
Hz. Ebu Talha'nın evde olmadığı bir anda çocuk vefat eder. Hz. Rumeysa büyük bir sabır ve metanetle oğlunu yıkayıp kefenledi , buhurlayıp üzerinide örterek evin bir köşesine koydu. Akşam olunca Hz. Ebu Talha evine geldi ve ''çocuk nasıl'' diye sordu. Hz. Rumeysa '' çocuğun ızdırabı dindi artık rahatladı'' dedi. Hz. Ebu Talha gerçekten çocuğun iyileştiğini sandı.
Bir ramazan günüydü ve kocası oruçluydu. Ona yemeğini yedirdi, içirdi, ona karşı neşeli görünmeye çalıştı.
Gecenin sonuna doğru sahurlarınıda yaptılar ve sabah namazı için camiye gitmek üzere olan Hz. Ebu Talha'ya Hz. Rumeysa şöyle dedi.
'' Şu komşumuzun yaptığına bir baksana'' O da '' Ne oldu'' diye sorunca , Benden emanet bir şey aldılar, geri alınca ağlamaya başladılar, dedi. Hz. Ebu Talha '' Hiç olur mu öyle şey '' deyince Hz. Rumeysa '' İşte Allah'ü Teala bize verdiği emanetini geri aldı, diyerek çocuğunun öldüğünü kendisine bildirdi.
Hz. Ebu Talha '' inna lillahi ve ileyhi raciun'' diyerek , sabah namazını kılmak için mescide gitti. Namazdan sonra Peygamber Efendimiz (sav) 'e bütün bu olan biteni haber verince her ikisi içinde Cenab- Hak bu gecenizi hakkınızda hayırlı eylesin diye dua etti.
Bu duanın bereketi ile Hz. Rumeysa ve Hz. Ebu Talha'nın dokuz oğlu olmuştu ki, hepside Kur'anı Kerimi ezberleyip hafız olmuşlardı.
Yine bir Ramazan günü sahabilerden biri Peygamberimiz (sav)'i iftara davet etti. Bu ailenin iki küçük oğulları da vardı. Peygamberimiz'e iftarda ikram etmek için bir koyun kestiler. Karı-koca yemeklerin telaşına düşmüşlerdi.
Oda da oynayan çocuklarından haberleri yoktu. Çocuklardan büyüğü eline geçirdiği bıçağı kardeşinin boğazına dayayarak '' Bak bende seni kurban edeceğim'' dedi ve kardeşinin ölümüne sebep oldu. Kardeşinden akan kanı görünce koşarak annesine haber vermek istedi , bu arada ayağı takıldı ve başını vurarak vefat etti.
Bu olanlardan haberi olmayan sahabi karı-koca heyecanla sofralarını kurmuşlar Peygamber Efendimizi (sav) bekliyorlardı.
Bir süre sonra Peygamber Efendimiz (sav) geldi ve buyur ederek sofraya oturdular. Ezan okununca Peygamberimiz (sav) çocuklarıda çağırmalarını istedi.
Evin hanımı çocukları çağırmak için odaya girdiğinde o hüzünlü , dehşetli tabloyla karşılaştı. Büyük bir soğukkanlılıkla , sabır ve metanetle çocuklarını yanyana yatırıp üzerlerini örttü için için ağlıyordu.
Peygamber Efendimizin (sav) bu olanlardan haberi olmamalıydı. İftara gelmişti ve onu en güzeliyle misafir etmek istiyorlardı.
Gözyaşlarını silerek diğer odaya geçerek sofraya oturdu. Peygamberimiz (sav)
'' çocuklar nerede '' diye sorduğunda , '' çocuklar uyumuşlar'' diye cevap verdi.
Bu arada Peygamber Efendimiz çocukların sofraya gelmesini , yoksa yemeğe başlamayacağını ısrarla belirtiyordu.
Evin hanımı odadan çıkarken eşinide çağırdı. Eşine evlatlarının ölmüş olduklarını haber verince '' Sus hanım Peygamberimiz duymasın , O'nu hüzünlendirecek hiç bir şeyin olmasını istemiyorum '' dedi.
Bu arada Cebrail Aleyhisselam Peygamberimiz (sav) 'e gelerek çocukların başına geleni haber verdi.
Bir telaşla içeri giren karı-koca çocuklarının uyuduğunu , onları sonra doyuracaklarını Peygamberimize(sav) bildirmek istediler.
Fakat Peygamber Efendimiz (sav) ısrarla '' Çocukları alın buraya getirin''diyordu.
Sahabiler artık dayanamayıp herşeyi anlatarak ikisininde öldüğünü söylemek zorunda kaldılar.
Ama yine Peygamberimiz (sav) '' odaya gidin ve çocukları buraya getirin''diye buyuruyordu. Çaresiz karı -koca çocuklarının bulunduğu odaya giderek üzerlerindeki örtüyü açtıklarında , gördüklerinin karşısında dehşete düşmüşlerdi.
Çünkü ; çocuklar gerçekten uyuyordu. Onları uyandırıp Peyganberimizin (sav) ve bunu nasık olduğunu şaşkınlıkla Peygamberimize sordular.
Allah'ü Teala bana gösterdiğiniz hizmet ve saygının karşılığı olarak evlatlarınızı size iade etti, diye buyurdu.
Alıntı... |
| |