Osmanlıda mezar taşları...
Mezar taşları medeniyetimizin aynasıdır. Yahya Kemal'in "hiç bir şiir bir mezar taşı kadar milli olamaz" dediği tarihi mezar taşlarımızı konu edinen Nidayi Sevim'in yayımlanmış iki çalışması mevcut. Bunlardan birincisi mezar taşlarını genel hatlarıyla anlatan bir çalışma. Diğeri mezar taşlarına yazılan manzumeler hakkında. Burada da mezar taşlarının neler anlattıklarını paylaşmaya çalışacağım...
MEDENİYETİMİZİN
AYNASI MEZAR TAŞLARI
Heybetlidir kavuğu, serpuşu, sarığı, fesi,
Hüve’l Bâki ile teselli verir serlevhası.
“Kalıcı olan, ancak Rabbimizdir” mânâsı,
Tapu senedimizdir Osmanlı mezar taşları.
Hatayî’li Rumî’li çizilir şekli şeması,
Sülüs, celî tâlîk, hüsn-ü hattır yazısı.
Zemin ördek yeşili, kabartmalar altın sarısı,
Sanat harikasıdır Osmanlı mezar taşları.
Sümbül, yasemin, nergis, zarafetin ifadesi,
İncir, üzüm, kayısı hepsi cennet meyvesi.
Gül, Resul-ü Ekrem’in, lâle, Hüda’nın simgesi,
Kültür mirasımızdır Osmanlı mezar taşları.
Mühr-ü Süleyman bolluk, bereket arması,
Denizcinin çapası, gâzîyânın madalyası.
Her âdemin farklıdır alâmet-i farikası,
Tarihî şahidimizdir Osmanlı mezar taşları.
Nâzenin göçtü ukbaya, pek çetindir acısı,
Emr-i ferman buyrulmuş Yaradan’ın yazgısı.
Şahidesine işlenir kırılmış bir gül goncası,
İbret vesikasıdır Osmanlı mezar taşları.
Nakşedilir dünyanın acı tatlı hülasası,
Unutulmaz baba, dede, cümle geçmiş atası.
Diriden, Fatihadır ehl-i bekanın ricası,
Ecdat hatırasıdır Osmanlı mezar taşları.
Şair tarih düşürdü kitabenin son mısrası:
Bin iki yüz otuz dört, Ramazanın on altısı.
Damga misali Mustafa Rakım’ın imzası,
Medeniyet aynasıdır Osmanlı mezar taşları…