HİÇ
Adamımız her akşam sahile iner bir müddet kaldıktan sonra şehre geri dönermiş. Arkadaşları sorarmış:
- Sahilde ne gördün?
Hiç bir şey görmediği halde:
- Deniz kızları gördüm sahilde. Altın taraklarla altın saçlarını tarıyorlardı, dermiş.
Bu her gece böyle devam ederken, bir gün gerçekten deniz kızlarını görmüş sahilde. Altın saçlarını altın taraklarla tarıyorlarmış. O gece arkadaşları yine sormuşlar:
- Bugün ne gördün?
- Hiç... Hiç, demiş adamımız.
--------------
Gördün mü ne gördüm? Gördüğüm koskoca bir hiç...
------------
İki kişi gelmiş Nasreddin hocaya. O zamanlar kadıymış. Biri alacaklı. Hoca sormuş:
- Dava ne?
- Hocam bu adam bana borçlu, borcunu vermiyor?
Hoca diğer adama dönmüş:
- Doğru mu bu?
- Doğru ama hocam tam anlatmıyor.
- Nedir tamamı?
- Ben ondan bir şey istemiştim. ''Karşılığında ne vereceksin?'' dedi. Ben de ''hiiiiç'' dedim. Şimdi benden o hiçi istiyor.
Hoca dönmüş:
- Doğru mu bu?
- Doğru efendim. O bana hiç vereceğini söyledi. Şimdi yan çiziyor. Ben o hiçi istiyorum.
Hoca önce sakalını bir sıvazlar. Sonra alacaklıya döner:
- Şuradaki minderi görüyor musun?
- Evet görüyorum.
- Kaldır onu bakayım.
Alacaklı minderin altında bir şey umarak koşup gider ve minderi kaldırır. Ama hüsrana uğrar. Çünkü minderin altında hiç bir şey yoktur. Hoca sorar:
- Ne görüyorsun?
- Hiiiiç...
- Hah. Şimdi al o hiçi ve git. Dava kapanmıştır.
--------------
Allah söylüyor hiç olduğumuzu, bize ne oluyor ki...
Allahu Teala diyor ki:
Hepiniz ''LA''sınız. ''İLLA'' olan ancak ''BENİM'' diyor.
Biz de diyoruz ki: ''La ilahe illallah''
İşte oradaki la'dır HİÇ olan...
Biz de kendi kendimize gelin güvey oluyoruz.
Ne yapmak lazım... Gülüp geçiyorum... Allah'ın varlığı karşısında kendine varlık verenlere başka ne yapılır ki? Gülüp geçin siz de... Elinizden başka bir şey gelmez.
O'nun yarattıklarının hikmetini yine yalnızca Kendisi bilir...
Ali Parlak
[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]