Kur’ân’ın nüzûlü
Kur’ân’ın nüzûlü- Vahiy: yeni gelişmelere paralel olarak fert ve topluma yol göstermeyi hedeflemektedir. Amacı: insanları Allah’ın irâdesi doğrultusunda ıslah etmektedir.
- Bunun için toptan değil tedrici bir tarzda inzâl edilmiştir.
1.Kur’ân’ın Cebrâil’e intikali
Vahyin aracı melek Cebrâil’e intikali konusunda 3 ayrı görüş:
- Cebrâil vahyi Levh-i mahfuz’dan almıştır
- Bazı görevli melekler tarafından yirmi gecede Cebrâil’e intikal ettirilmiştir
- Kur’ân’I Cebrâil bizzat Allah’tan semâen yani dinleyerek almıştır.
2.Kur’ân’ın Hz. Peygamber’e inzâli
Kadir gecesinde indirilmeye başlandığı haber verilen Kur’ân vahyinin inzâli konusunda 3 ayrı görüş:
- Kur’ân vahyi önce Levh-i mahfuz’dan bir bütün olarak “Beytü’l-izzet”’e yani dünya semâsına, oradan da çeşitli zaman aralıklarıyla 23 yılda Hz. Peygamber’e nâzil olmuştur.
- Kur’ân bütün olarak değil, ama yüce Allah’ın periyodik olarak yani bir sene içerisinde inişini takdir etmiş olduğu miktarlar şeklinde 23 Kadir gecesinde dünya semâsına indirilmiş oradan da tedrîcî bir tarzda Hz. Peygamber’e inzâl edilmiştir.
- Kur’ân, Kadir gecesinde başlayarak 23 seneye yakın bir süre içerisinde meydana gelen hâdiselere göre değişik zamanlarda doğrudan Hz. Muhammed’e indirilmiştir.
Ez-Zerkeşî en isabetli görüşün ilk görüş olduğunu beyân ediyor.
Kur’ân 23 senelik bir süre içerisinde meydana gelen hâdiselere ışık tutmak için tamamen ilâhî bir program dahilinde peyderpey indirilmiş mûcize bir kitaptır.
Kur’ân hem anlam hem de lafız olarak Allah’tan gelmiştir.
a.Kur’ân vahyinin başlangıcı
İlk defa Ramazan ayında ve Kadir gecesinde inmeye başladığı şeklidir.
Hz. Âişe {ra} rivayeti. O şöyle demektedir. “Allah’ın elçisine ilk defa vahiy, sâdık rüya yoluyla gelmeye başlamıştır. Onun her gördüğü rüya sabah aydınlığı gibi çıkardı. Sonra kendisine yalnızlık sevdirildi. Artık o Hira mağarasında ibadet ediyor, yalnız azık almak için evine geliyor ve tekrar aynı mağaraya dönüyordu. Allah Resûlü {sav}’nün mağarada bulunduğu bir esnada ona vahiy meleği gelip
“oku” dedi o da “
ben okuma bilme” cevabını verdi. Resûlullah buyurdu ki. “
o zaman melek beni tuttu, tâkatım kesilinceye kadar sıktı, sonra bırakıp tekrar “oku” dedi. Ben de: “okuma bilmem” dedim. İkinci kez beni tuttu, tâkatım kesilinceye kadar sıktı ve bıraktı, yine bana “oku” dedi. Bende “okuma bilmem” dedim, yine beni tuttu 3cü defa sıktı ve bıraktı sonra bana “Yaratan Rabbin adıyla oku,O insanı aşılanmış bir yumurtadan yarattı. O keremi sonsuz Rabbin adıyla oku. O kalemle öğretti. İnsana bilmediği şeyleri öğretti dedi”. Böylece Allah’ın Resûlü {sav} kendisine vahyedilen bu âyetlerin dehşetinden titreye titreye hanımı Hz. Hatice’nin yanına geldi ve
“beni örtün” dedi. Korkusu geçince Hz. Hatice’ye anlattı başından geçen olayları ve
“başıma bir şey gelmesinden korkuyorum dedi”Hz. Hatice korkma Allah seni asla utandırmaz….” Dedi.
b.Kur’ân vahyinde tedricilik
Kur’ân’ın tedrîcen indirilmesinde bir takım hikmetler söz konusudur:
- Kur’ân’ın tedrîcen indirilişinde esas olan, vahyin yeni gelişmelere paralel olarak indirilmesidir. → meydana gelen problemlerin çözümü
Tedrîce konu olan Kur’ân vahyi ne nüzûl çağının muasırı olan toplumun örf, âdet, yaşayış, zihnî alışkanlık ve idrâk biçimlerinin; ne de onu tebliğ eden zâtın hayatının bir yansıması ve onlar tarafından yönlendirilmiş güdümlü bir vahiy muhtevasıdır. Kur’ân vahyi Allah’ın ezelî kelâmıdır, o olaylar olsada olmasada aynı konulu vahiy gelecektir.
- Diğer özellik: Hükümlerde önem sırasının gözetilmiş olması, bu asıl hükümlerin önce tamamlayıcı ya da tâli derecedeki hükümlerin genellikle sonra indirilmesi şeklinde ifade edilebilir.
- Kolaylık ve zorluk açısından da vahyin muhtevasında yer alan hükümlerde bir tedricilik söz konusudur. Göze çarpan husus: mükellefiyetlerde genel olarak kolaydan zora doğru bir seyrin izlenmiş olmasıdır.
- Kur’ân’ın çeşitli zaman aralıklarıyla nâzil olması→İslâm hukukçuları açısından da büyük önem taşımaktadır. Her vahiy kendisine ihtiyaç duyulduğunda bir sebep veya olay üzerine o sorunu çözmek için geliyordu. Böylece hukukçulara sebeplerle olaylar arasında münasebet kurarak nasların manalarını anlama, yorumlama ve hüküm çıkarmada kolaylık sağlanmış oluyor.
özetler muhsin demirci tefsir usulü kitabından alıntıdır