Cevap: Sünnet, hadis, haber 3. Hadîsin Lügat ve Istılah Manâsı Hadîs, lugatta kadîm'in zıddı cedîd (yeni) manâsına geldiği gibi, haber manâsına da gelir ve bu kelimeden türeyen bazı fiiller, haber vermek ve nakletmek gibi manâlarda kullanılır. Kur'ân-ı Kerîm'in "Demek onlar, bu söze inanmazlarsa, arkalarından üzülerek kendini helak edeceksin." mealindeki âyetinde geçen hadîs kelimesi, söz veya haber manâsında kullanılmış olup bu kelime ile Kur'ân kasdedilmiştir. Duhâ sûresinin 11 inci âyetinde geçen ve bu kelimeden türeyen fehaddis fiili ise, anlatmak veya haber vermekten emir sığasında kullanılmış ve "Rabbının nimetini şükrederek anlat." manâsı kasdedilmiştir. Daha sonraları, kelimenin kullanılışında bazı gelişmeler olmuştur. Umumî manâsında herhangi bir değişiklik görülmemekle beraber, dînî çevrelerde bazı haber çeşitlerine isim olarak verilen özel bir manâ kazanmıştır. Ibn Mes'ûd'tan nakledilen bir haberde bu manâ açık bir şekilde görülür. İbn Mes'ûd demiştir ki: "En güzel söz, Allah'ın Kitabı'dır." Nihayet hadîs lafzı, Hazreti Peygamberin sözlerine ıtlak olunmuş ve onunla ilgili bütün haberlere hadîs denilmiştir. Ebû Hureyre tarafından sorulan bir soruya Hazreti Peygamberin verdiği cevapta bu kelime, bizzat Hazreti Peygamber tarafından bu manâda kullanılmıştır. Ebû Hureyre, Hazreti Peygambere: " yâ Rasûlallah! Kıyamet günü senin şefaatine nail olacak en mes'ûd kimse kimdir?" diye sorduğu zaman, Rasûlullah (s.a.s.) ona şu cevabı vermiştir: "Senin hadîse karşı olan iştiyakını bildiğim için, bu hadîs hakkında hiç kimsenin bana senden Önce soru sormayacağını tahmin etmiştim. Kıyamet günü benim şefaatime nail olacak en mes'ûd kimse, hulûs-ı kalble lâ ilahe illa'llah diyen kimsedir" |